Adana ile Kaliforniya birbirine benziyor

Güncelleme Tarihi:

Adana ile Kaliforniya birbirine benziyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2017 14:50

New York’tan gelen Amerikalı oyuncu – yönetmen Jason Hale ile Adana’da, Devlet Tiyatrosu için yönettiği Fareler ve İnsanlar’ın prova arasında buluştuk.

Haberin Devamı

‘Dünya küçük’ dedikleri bu olsa gerek. Bundan tam 7 yıl önce Jason’la İstanbul’da röportaj yapmıştık. O zaman Amerika’dan Viola Spolin eğitimi vermeye ve workshoplar yapmaya gelmişti. Geçtiğimiz günlerde Adana’da sürpriz bir şekilde karşıma çıktı. Bu kez Adana Devlet Tiyatrosu’nda, 10 Ekim’de prömiyer yapacak olan ‘Fareler ve İnsanlar’ın yönetmeni olarak, havası – insanı sıcak memleketimde Adana’da röportaj yaptık.

Birçok oyuncu Amerika’ya açılmak isterken siz New York’tan Türkiye’ye geldiniz. Bir süredir Ankara’da yaşayan biri olarak Adana Devlet Tiyatrosu’nda oyun yönetmek projesi nasıl ortaya çıktı?

New York’tan Türkiye’ye ilk olarak 2005’te, Adanalı eşimle geldiğimde, Adana Devlet Tiyatrosu’nda gördüğüm ilk oyun ‘Babaannem Yüz Yaşında’ olmuştu. Bu prodüksiyonu gördüğümde Devlet Tiyatrosu’nun profesyonelliğinden çok etkilenmiştim. Daha sonra 2011’de Ankara’da, Devlet Tiyatroları için ‘Sırça Kümes’ oyununu yönettim.

Haberin Devamı

Adana ile Kaliforniya birbirine benziyor



33 YIL SONRA SAHNELEMEK MUTLU EDİYOR!

Bir aya yakın zamandır Adana’dasınız ve 10 Ekim’de prömiyer yapacak olan Fareler ve İnsanlar oyununu yönetiyorsunuz. 1930'ların ekonomik bunalımının anlatıldığı öykü olan ‘Fareler ve İnsanlar’ sizin seçiminiz miydi?

John Steinbeck benim en sevdiğim yazarlardan birisidir. Steinbeck'in bir klasiği olan Fareler ve İnsanlar, Amerikan tarihinin zor bir döneminde, ağır koşullar içinde ama umut içinde yaşayan insanları, ekonomik sıkıntı ve kuraklığın Kaliforniya'ya sürüklediği tarım işçilerinin yaşadıklarını dramatik olarak çok etkileyici bir öyküyle anlatıyor. ‘Fareler ve İnsanlar’ oyununu yönetmeyi her zaman istemiştim ve aslında bu oyunu 2014’te önermiştim. Devlet Tiyatroları’nın repertuarındaki bu oyun uzun süredir sahnelenmemiş olduğundan, bu sezon oynayacak olması ve Adana Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenecek olması beni çok mutlu ediyor.

Devlet Tiyatrosu’nda 33 yıl önce sahnelenmiş. 33 yıl aradan sonra sahnelenmesi de bir başka önemli nokta olsa gerek.

Aynen dediğiniz gibi… Benim sahneye koymayı çok istediğim bu oyun uzun süredir oynanmamış ve Devlet Tiyatroları’nca bu yıl sahnelenmesi uygun görüldü. Aslında, bir oyun olarak Devlet Tiyatrosu repertuarına 1950’ler gibi erken bir dönemde girmiş ve Adana’da en son 33 yıl önce sergilenmiş olması dikkat çekici. Tiyatro seyircileri bu etkileyici öyküyü uzun süredir sahnede izleme fırsatı da bulamadığı için bu onlar için çok güzel bir deneyim olacak.

STEİNBECK, AMERİKAN EDEBİYATININ DİCKENS’İ!

‘Fareler ve İnsanlar’ ekonomik bunalım, dostluk ve arkadaşlığı anlatırken insanların verdiği yaşam mücadelesini de yansıtıyor bizlere.

Evrensel olarak evet. Fareler ve İnsanlar, 1930'ların Amerika’sında geçiyor olsa da edebi anlamda evrensel bir öykü. Oyunun baş karakterleri Lenny ve George arasındaki dramatik arkadaşlık ilişkisi aslında hepimize tanıdık geliyor. Dostluğun anlamı üzerine, sadakat ve ödün verme üzerine bir oyun. Bu ikilinin arasındaki dostluk, her kültürde var. Her kültürün de böyle dostlukları anlattığı masallar, mitler, öyküler vardır. Günümüz filmlerinde benzer arkadaşlık öyküleri ele alınır. Bu öykü herkesin bildiği temel karakter tiplerini barındırıyor bu anlamda. Fakat Steinbeck bu dostluğu anlatırken Büyük Buhran döneminde Amerikan insanının verdiği ağır yaşam mücadelesini de aktarmayı da başarmış. Steinbeck bu anlamda Amerikan edebiyatının Dickens’ı olarak nitelenebilir. çünkü Amerikan toplumunun o zor dönemini, o dönemin insanlarının öykülerini dürüstçe, tüm gerçekliğiyle ve kalp kırıcılığıyla yansıtmayı başarmış bir yazar. Zaten, yine bu konu ile ilgili yazdığı Türk okurunun yakından tanıdığı Gazap Üzümleri romanı ile Nobel ödülünü de almıştı. Fareler ve İnsanlar'daki öykü, bizlere “bu durumda olsaydık biz ne yapardık” sorusunu sorduruyor.

Haberin Devamı

Adana ile Kaliforniya birbirine benziyor



ADANA VE KALİFORNİYA BİRBİRİNE BENZİYOR!

Oyun Kaliforniya’da geçiyor. Ama siz doğru bir tespitle Adana ile ortak bir paydada buluşturuyorsunuz. Nedir bu?

Oyunun Büyük Buhran döneminde Kaliforniya'da geçmesi yönüyle de aslında Adanalılara da çok yabancı olmayan bir hikaye olduğunu duyuyorum. Kaliforniya bereketli topraklarıyla bunalım döneminde Amerika’nın pek çok farklı yerinden insanların iş bulmak umuduyla gittiği bir bölge. Adana da, tıpkı o dönemin Kaliforniya’sı gibi bereketli tarım topraklarıyla ünlü olduğu, Çukurova pek çok insanı belki zamanında bu nedenle çektiği için Adanalı oyunculardan bazıları, oyundaki çiftçilikle ya da tarımla geçinen insanların yaşadığı zorluklarda benzerlikler gösteriyor.

‘BİR FARE’DEN FARELER VE İNSANLAR’A!

Steinbeck’in bu oyunu yazmaya başlamadan esinlendiğinin ne olduğunu sizden dinlemek istersek…

Oyunun adı Fareler ve İnsanlar, aslında 17. Yüzyıl İskoç şairi Robert Burns’ün “Bir Fareye” adlı bir şiirinden bir dize. Steinbeck de bu dizeden esinlenerek öyküsüne Fareler ve İnsanlar adını vermiş. Steinbeck’in bu şiirin metaforlarına bakarak oyunun başlığını bulmuş olduğunu düşünüyorum. Burada bir zayıflarla güçlüler arasında bir güç savaşından söz edilebilir.

Size ilham veren yönetmen ya da oyuncu var mı peki?

Bir yönetmen olarak benim ilham aldığım yönetmen ise bildiğiniz gibi aslen bir Anadolulu bir Rum olan Elia Kazan. Modern Amerikan tiyatrosunun çok önemli bir yönetmeni olan Kazan, aktörlerin rollerine hazırlanırken oynadıkları karakterleri çok iyi etüd etmesi gerektiğini düşünür. Bir karaktere can vermek için oyuncu o karakteri etraflıca tanımalı. Öncelikle o karakterin oyun sırasında bulunduğu noktayı iyi bilmeli. Ayrıca, bu karakterin bu noktaya gelene kadar başından geçenlere bir anlamda hakim olmalı. Son olarak, oyuncular canlandırdıkları karakterin psikolojik ve duygusal ihtiyaçlarını bilerek oynamalı.

Elia Kazan’ın bu çalışma metodundan yola çıkarsak sizin oyuna hazırlık safhasında önem verdiğiniz noktalar neler?

Bu saydığım noktaları baz alarak bir oyunu çalışırken masa başında araştırıp, tartışarak kararlaştırdıktan sonra bir oyunu sahnelemeye hazır oluyoruz. Dolayısıyla, doğaçlama bir anlamda oyundan önceki durumları keşfetmekte, karakteri tanımakta önem taşıyor. Oyuncunun mahrem anlar olarak tabir ettiğimiz anlarda, yani karakteri sahnede hiç kimseyle bir diyalog içinde değilken tutarlı ve yetkin bir oyun çıkarabilmesi için bu ön süreç benim için önem taşıyor. Bu süreci tamamladıktan sonra sahnelediğim oyunun metne sadık kalarak oynanmasını da önemsiyorum.

TÜRK OYUNCULAR, DUYGUSAL DERİNLİKLERİNİ KEŞFETMEYE DAHA AÇIK!

Türk aktörlerle çalışmak sizin için nasıl bir deneyim?

Oyunculuk evrensel bir meslek ancak Türk oyuncuların duygusal derinliklerini keşfetmeye daha açık olduğunu söyleyebilirim. Türk aktörlerle çalışmak benim büyük keyif aldığım bir süreç. Bütün aktörler gibi, Türk aktörler de iyi yazılmış öykülerde oynamak için büyük bir istek duyuyor. Steinbeck de böyle güçlü öyküler ortaya koyan bir yazar, o yüzden bu oyun oyuncuları ödüllendiren bir eser. Ancak daha önce de belirttiğim gibi Adana’nın köklü bir tarım bölgesi olması, aktörlerin çeşitli paralellikler kurmasını ve bu oyunla daha da güçlü bir bağ kurmasını sağladı.

ÖN HAZIRLIKTA DAHA ÇOK ENERJİ HARCIYORUM!

Doğaçlama yapmalarına olanak sağlıyor musunuz sahnede, oyunculara?

Bir yönetmen olarak benim için metne sadık kalınması çok önemli. Oyunu sahnelemeye başlamadan önce oyuncularla dört haftamızı bir masa başında hep birlikte metni okuyarak ve çalışarak geçirdik. Bu süreci bu oyuna özgü durumları incelemeye, karakterlerin ihtiyaçlarını tespit etmeye, Steinbeck’in bu oyunda yarattığı dünyaya odaklanmaya ayırdık. Aktörlere benim belirttiğim de bu oluyor: oyunu sahnede oynamak aslında bir anlamda bu sürecin daha kolay bir aşaması. Bir oyunu sahnelerken en büyük enerjiyi bu ön çalışmaya harcıyorum.

Oyunu bilmenizin paralelinde yönetirken fark ettiğiniz ilginç ya da önemli detaylar yakaladınız mı?

Bu oyunla ilgili önemli bir nokta şu; ‘Fareler ve İnsanlar'ın yazarı Steinbeck’in bir oyun yazarı olmadığının altına çizmemiz gerekir. Steinbeck, Fareler ve İnsanlar'ı yazdığı novella’dan yani kısa romandan oyuna uyarlamıştır. Ancak, bu öykü öyle can alıcı ki, bir oyun olarak da çok etkileyici. Bir oyun yazarı, kuşkusuz ki, yarattığı karakterlerin öykülerini daha farklı sunabilirdi. Ancak, Steinbeck bu oyunda sadece iki karakterin daha önceki hayatlarına dair anlamlı bilgileri ele veriyor. Karakterlerden sadece Crooks ve Curly’nin karısı kendi geçmişlerinden karakterlerine katkı yapacak şekilde bahsediyorlar. Diğer karakterler ise geçmişlerine dair çok az bilgi veriyor. Dolayısıyla, birçok karakterin oyunda canlandırıldığı noktaya gelene kadar sürdürdüğü yaşamları tahmin etmek oyunculara düşüyor. Elbette, bu noktada araştırma, dönem ve karakter analizini masa başında birlikte yaptık. Bu anlamda oyuncularımızın bu detayları çok iyi analiz ettiklerini ve çok güzel bir iş çıkardıklarını düşünüyorum.

BU OYUNDA TİYATRO İZLEDİKLERİNİ UNUTACAKLAR!

Sizin gözünüzden - yorumunuzdan izleyeceğimiz bu oyunda seyircileri neler bekliyor?

Benim bu ve bütün oyunlarda bir yönetmen olarak hedefim, seyirciyi olduğundan başka bir mekana götürmek olmuştur. Bu oyunda da bir anlamda oyunun gözleri önünde ilk defa gerçekleştiğine şahit olacaklar ve bir tiyatro izlediklerini unutacaklar. ABD'nin çok umutsuz bir dönemini sahnede görecekler. Ancak, en umutsuz durumlarda bile tiyatronun dramatik gücü dönüştürücü olacak. Bir yönetmen olarak, tiyatroyu bir bütün olarak görüyor; bu sebeple de oyunun, tasarım, müzik ve oyunculuk anlamında izleyicinin deneyimini etkileyecek bir boyutta ortaya çıkmasını hedefliyorum.

Amerikalı bir sanatçı olarak Türkiye ile nasıl tanıştınız? Ve Bilkent’te dört yıldır sürdürdüğünüz akademik kariyeriniz nasıl başladı?

Öncelikle, eşim Türk olduğu için Türkiye ile ilişkim uzun soluklu. Bunun dışında New York'ta halen oyunculuk ve yönetmenlik yapan Ege Maltepe isimli öğrencim gibi çevremdeki Türk sanatçıların da katkısıyla Türkiye'de daha önce çeşitli oyunculuk workshopları düzenledim bildiğiniz gibi. Ankara Devlet Tiyatrosu için Tennessee Williams'ın ‘Sırça Kümes’ oyununu sahneye koydum ve bu çok değerli bir deneyimdi. Bu oyunda rol alan Devlet Tiyatrosu sanatçısı Meltem Keskin Bayur'un da öğretmenlik yaptığı Bilkent Üniversitesi oyunculuk bölümü ise beni çok etkiledi. Bu nedenle Bilkent Üniversitesi'ne eğitimci - akademisyen olmak için başvurdum ve dört yıldır da bu bölümün Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro başkanlığını yürütmekteyim.

JASON HALE KİMDİR?

Haberin Devamı

ABD'li oyuncu, yönetmen ve tiyatro eğitimcisi Jason Hale, 1989'da başladığı tiyatro yaşamını ABD'nin pek çok şehrinde sergilediği oyunlarla sürdürdü.

Hollywood'da ve bağımsız filmlerde rol aldı.

New York University, New Actors Workshop, Stella Adler Studio of Acting, New York Film Academy, HB Studios, School of Visual Arts gibi okullarda oyunculuk dersleri verdi.

Türkiye'den Meksika'ya pek çok ülkede çeşitli oyunculuk atölyeleri düzenledi.

Viola Spolin doğaçlama tekniği eğitimine katkıları nedeniyle Fulbright uzmanlık ödülüne layık görülmüştür.

2011 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu'nda Tennessee Williams'ın Sırça Kümes oyununu sahneye koymuş, oyun çeşitli ödüller almıştır.

2014'ten beri Bilkent Üniversitesi MSSF Tiyatro bölümünde, bölüm başkanlığı ve aynı zamanda Yardımcı Doçentlik görevini sürdürmektedir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!