Açlık grevleri konusunda kim, ne dedi

Güncelleme Tarihi:

Açlık grevleri konusunda kim, ne dedi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 01, 2012 15:26

Haberin Devamı

29 EKÄ°M RESEPSÄ°YONUNDA
GÜL: AÇLIK GREVLERİ BİTSİN
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 29 Ekim resepsiyonunda cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin, "Açlık grevlerinin bitmesi için çağrıda bulunuyorum. Bir katkısı olmuyor, sorunu derinleştiriyor. Tıbbi açıdan gereken yapılmalı, bunlara fırsat verilmemeli. BDP'lilere büyük görev düşüyor" demişti. 
 
29 EKÄ°M RESEPSÄ°YONUNDA
ERDOĞAN'DAN RESEPSİYONDA DEĞERLENDİRME: AÇ KALAN FALAN YOK
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cezaevlerinde devam eden süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerinin 48. gününde ilk kez bir değerlendirme yapmıştı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu için Köşk'e giden Erdoğan gazetecilerin konuyla ilgili sorusu üzerine, "Aç kalan falan yok. Adalet Bakanım gitti, aç kalan yok, herkes her şeyi yiyor" demiş, gerektiğinde de müdahale yapılacağını söylemişti.

Haberin Devamı

30 EKÄ°M'DE
BAŞBAKAN GRUP TOPLANTISINDA KONUŞTU: CEZAEVİNDE ÖLMEKLE ŞANTAJ YAPILAMAZ
Erdoğan, konuyla ilgili en geniş değerlendirmesini ise 30 Ekim Salı günkü grup toplantısında yaptı. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Terör örgütü ve onun güdümündeki kuruluşlar, dışarıdan ölümleri, dışarıda yaptıkları zulmü yeterli görmemiş olacaklar ki, şimdi de cezaevlerine el atmış durumdalar. Terör örgütü, bir kısım örgütsel ve siyasi taleplerle cezaevlerindeki yandaşlarını ölüm orucuna yönlendiriyor, adeta onlara ölün talimatı veriyor. Ölüm oruçlarına gerekçe olarak ifade edilen konuların cezaevleri şartlarıyla uzaktan, yakından bir ilgisi yok.
Dün akşam Sayın Cumhurbaşkanımızın davetinde de gazetecilerle orada yaptığımız görüşmede yine söyledim, bunlar hep istismar. İfade edilen talepler, terörist başına özgürlükle, anadilde savunma hakkıyla, operasyonların ve yargılanmaların durdurulmasıyla ilgili.
Şimdi bir taraftan açlık grevi, diyorlar, ki açılık grevine karşı bir mücadeleden bahsediyorlar. Şimdi bunu söyleyenler değerli kardeşlerim, bakın çok enteresan, 17 Temmuz 2012’de Kızıltepe’de Kasrı Kanca’da bir milletvekilinin evinde şu anda BDP’nin Eşbakanı, diğer gruplar falan oturmuşlar orada kuzu kebabını yiyorlar. Orada kuzu kebabı yiyorsun Kızıltepe’de, öbür tarafta da cezaevlerinde olanlara  'ölün' diyorsun, açlık grevine gidin diyorsun. Ben sevgili Kürt kardeşlerime sesleniyorum, size aldatanlara dikkat edin, sizi istismar edenlere dikkat edin, onlar kuzu şiş götürürken, onlar kuzu kebap götürürken içeride olanlara da ölün diyorlar, aç kalın diyorlar. Bunların samimiyetine nasıl güveniyorsunuz siz, nasıl inanıyorsunuz? Bu iş o kadar kolaysa buyursunlar kendileri yapsınlar bunu.
Dikkatinizi çekiyorum, açlık grevindekilere özgürlük değil, sadece terörist başına özgürlük. Eylem emrini verenler kim? Hepsi de dışarıda olan, kendileri asla böyle bir eylemin içinde yer almayan, konforlarını ve hayatlarını hiçbir şekilde tehlikeye atmayan terör baronları. Ölüm oruçlarına gerekçe olarak ifade edilen konuları siyaset zemininde dile getirmesi gereken siyasi partiye bakıyorsunuz, hala Kandil’i, İmralı’yı işaret ediyor. Bu eylemlerin talimatını veren terör baronlarına, mahkumları ölüme sürükleyen bu vicdansızlara laf söylemeyenler, utanmadan devletin, hükümetin vicdanını sorguluyorlar. Siz önce çıkın bu insanları intihara sevk eden, bunun için baskı yapan terör ağlarının vicdanını sorgulayın. Hiç kimsenin yüzlerce gencin bedeni üzerinden, çocukların bedeni üzerinden, canı, geleceği üzerinden kendi kirli siyasetini yürütmeye, kendi çıkarlarını, davasını gütmeye hakkı yoktur.
Evet, burada bir toplumun, bir halkın değil, sadece kimi Kandil’de, kimi burada yaşayan bir kesimin çıkarları söz konusudur. Devlete dağda öldürmekle şantaj yapılamayacağı gibi, buraya dikkatlerinizi çekiyorum, cezaevinde ölmekle de şantaj yapılamaz. Devlet, şantaja da, dayatmaya da, tehdide de boğun eğmez, pabuç bırakmaz; artık bu gerçeği herkesin görmesi gerekiyor.
Terör örgütü ve yandaşları cezaevlerindeki insanların yakasından elini çekmelidir, onların hayatları üzerinden hesap yapmayı bırakmalıdır. Biz, insanı yaşat ki devlet yaşayın diyoruz, onlar ölüm tüccarlığı yapıyor, ölümler üzerinde siyasi menfaat sağlamaya çalışıyorlar. Kendi yürüttükleri mücadelenin başarısızlığını görenler, bunu örtmek için ortaya yüzlerce insanın hayatını sürüyorlar. Bunun ne insanı, he ahlaki, ne de siyasi bir izahı yoktur, olamaz. Açlık grevleri terör örgütünün gerçek yüzünü bir defa daha ortaya koyan çarpıcı bir örnektir.
Buradan bir kez daha Kürt kardeşlerime, örgütün pençesine düşmüş çocuklarımızın, gençlerimizin annelerine, babalarına sesleniyorum; sizin evlatlarınızın hayatı üzerinden statü edinenlere, kendilerine saltanat düzeni kuranlara asla müsamaha göstermeyin. Onlar kendilerini bu ateşten daima uzat tutarlar, tutmaya devam edecekler. Eğer oralarda kalmaya devam edecek olursa yanacak olan sizin evladınızdır, evladınızı bu ateşten çekin çıkartın. Çocuklarınızın dağda silahla, cezaevinde ölüm orucuyla, sokakta bombayla, molotof kokteyliyle hayatının kararmasına seyirci kalmayın. Çocuklarınızı gözlerini kırmadan ölüme gönderenlerin kendi çocukları en iyi okullarda okurken siz karalar bağlamayın.
Canınızdan bir parça olan evlatlarınızı vicdanları titremeden ölüme gönderenler, kendi çocuklarının düğünlerinde oynarken siz yas tutmayın. Buradan milletimin huzurunda açıkça ifade ediyorum, eğer çocuklarınıza cezaevlerinde kötü muamele ediliyorsa, işkence yapılıyorsa, hakları kısıtlanıyorsa, biz sizinle beraberiz, gereği neyse derhal yapmaktan çekinmeyiz. Eğer bugün insanlar evlerinden alınıp yargısız infaza tabi tutuluyorsa, köyleri yakılıyorsa, dışkı yediriliyorsa biz sizinle beraberiz, sorumlusu kimse derhal yakasına yapışırız. Ama bunlar olmadığı halde, tam aksine devlet şefkatiyle, merhametiyle vatandaşını kucaklamanın çabası içindeyken başka zeminlerde yürütülmesi gereken tartışmalar için çocuklarınızın hayatları tehlikeye atılıyorsa, burada en büyük sorumluluk sizlere düşüyor değerli kardeşlerim; Kürt kardeşlerime bunu özellikle hatırlatıyorum.
Çocuklarınızla aranıza terör örgütünün girmesine, onun uzantılarının girmesine lütfen izin vermeyin diyorum. Siz çocuklarınızı yanınıza getirin, boyunlarına sarılın, onları doya doya öpün, biz de onların güzel bir geleceğe sahip olması için elimizden geleni yapalım. Biz çağrımızda samimiyiz, bu çağrıda ne bir taktik, ne bir strateji, ne bir siyasi çıkar hesabı var. Bu gönlümüzün sesi, kalbimizin sesi, ben gönülden konuşuyorum, vicdanımın sesini hissederek konuşuyorum. Gelin, aramızdan şu terör örgütünü, onun silahlarını, bombalarını, kana, cana doymaz yöneticileri, kukla siyasetçilerini çıkartalım; derdimiz bu."

Haberin Devamı

31 EKÄ°M'DE
ERDOĞAN, ALMANYA'DA AÇLIK GREVLERİ KONUSUNDA NE DEDİ: TÜRK'ÜN ZİYAFETİNDE KUZU YEDİLER
BaÅŸbakan ErdoÄŸan, Berlin'de ise grup konuÅŸmasındaki sözlerine açıklık getirdi ve kuzu kebap ziyafeti verenin BDP Milletvekili Ahmet Türk olduÄŸunu açıkladı. ErdoÄŸan, şöyle konuÅŸtu:Â
"Türkiye'de açlık grevi veya ölüm orucu olayına bir açıklık getireyim. Şu anda Almanya'dan tüm dünyaya sesleniyorum. Bir defa Türkiye'de şu ölüm orucunda olan bir kişi var. Bu tabii ki cezaevlerindeki bizim tıbbi müdahaleleri kontrol altındadır. Ancak onlara 'ölün' diyen siyasi parti veya bölücü terör örgütünün mensupları kendi aralarında kuzu kebap pişirip yemek suretiyle, bütün resimleriyle hepsi elimizdedir. Şu anda tarihlerini ve adresini de verebilirim, iyi ki yanımda bunları da getirdim. 17 Temmuz 2012'de milletvekilleri ve bölücü terör örgütünün bazı mensupları Mardin Kızıltepe'de Kasrı Kanco'da, isim de veriyorum, Ahmet Türk'ün verdiği ziyafette kuzu kebabını gayet güzel, şen şakrak bir şekilde götürdüler. Orada bunu yaparken öbür tarafta da kalkıp 'ölün' diyorlar.''

Haberin Devamı

"HUKUKUN GEREĞİNİ YAPIYORUZ"
Erdoğan, yine aynı konuşmasında ''Şu anda açlık grevi vesaire böyle bir şey yok. Bu da tamamen şovdur. Ben bakanımı bizzat cezaevine gönderdim, bunları gitti yerlerinde de izledi. Şu anda zaten yarıdan fazlası dilekçe vermek suretiyle bu işi de bırakmış vaziyetteler. Böyle bir şey de söz konusu değil. Kaldı ki açlık grevi vesaire bu tür şeylerin hepsi de diğer suçlarda zaman zaman olur ve burada da yine hastanelerimizin bütün personelleri oralarda kontrol altında tutarlar. Böyle bir sıkıntı olduğu anda da gerekli müdahaleyi kendilerine yapmak suretiyle bu tedavi sürecini sürdürürler. Bütün bunlar bir şeyi arzu etmenin yanında, neyi acaba talep ediyorlar, diye baktığınız zaman, bölücü terör örgütünün bırakılmasını. Dünyanın hiçbir yerinde bu tür şovlarla hukuk itilmez, yok farz edilmez. Hukuk neyi gerektiriyorsa o, sahibine teslim edilir. Şu andaki süreç de bu şekilde devam etmektedir.''

Haberin Devamı

31 EKÄ°M'DE
AYNI SAATLERDE CUMHURBAÅžKANI GÃœL: YAKINDAN TAKÄ°P EDÄ°YORUM
Başbakan Erdoğan'ın açlık grevlerini şov olarak değerlendirdiği sırada ise Cumhrubaşkanı Gül, DİSK Başkanı'nı kabul etti. Görüşmenin sonunda açlık grevleri gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Gül'ün görüşmede ''Çok önemli bir mesele. İlgilenmek lazım. Yoksa çözüm çok daha zor hale gelir. Ben de bu konuyu çok yakından takip ediyorum'' dediği öğrenildi.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!