Sporperest... Önce ben yazdım!

Güncelleme Tarihi:

Sporperest... Önce ben yazdım
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 11, 1997 00:00

Ayhan YILMAZ
Haberin Devamı

Hagi'nin futbolu bıraktıktan sonra G.Saray'da yardımcı antrenörlük yapacağı, Fatih Terim'in istemesi durumunda genel menajerliğe getirileceği haberi, 1 Temmuz 1997 tarihli gazetelerin spor sayfalarında yer aldı. ‘‘Duyumlarıma göre G.Saray, Hagi'yi takımın başına menajer olarak getiriyor’’ sözleri ise üç ay önce, 29 Mart 1997 tarihli Tatil Eki'nde, Sporperest Köşesi'nde Ayhan Yılmaz imzasıyla verilmişti.

Bu haber ile tarafımdan ortaya atılan görüş arasında, sonuç itibarıyla bir fark görünmese de, çıkış noktaları çok farklı.

İlki haber... Araştırıldı, ilgili kişilere ulaşılıp duyum doğrulatıldı.

Benim yaptığım ise oturduğu yerden atıp tutmaktı. Yani Hagi'nin G.Saray'a menajer olacağını tahminde bulunarak, araştırmadan yazmıştım. Sonuçta dört ayak üzerine düştüm. Ortaya, anlatmaya çalıştığım tür masa başı işçilikten nefis bir örnek çıktı.

Sevgili sporperestler... Bu örnekleri ısrarla vermemin nedeni, gücün sizin elinizde olduğunu bilmemdir. Bu nedenle yazılarında fikir kırıntısı bile veremeyen spor yazanlara tepki gösterin. Böylece bazılarını belli çizgiye çekebilirsiniz. Gücünüzü doğru kullanmazsanız, yarattıklarınıza katlanırsınız.

Sabin bir Adrian değil

Galatasaraylı Adrina İlie'nin kardeşi Sabin de Fenerbahçe'ye geldi. Hemen karşılaştırmalar yapılmaya başlandı. İki kardeşin karşı karşıya geleceği TSYD Kupası maçı büyük bir merakla bekleniyor.

Sabin hakkında Romanya'dan gelen bilgiler, bu futbolcunun sıradan biri olmadığı doğrultusunda... Ancak Kircheim maçının ikinci yarısında oyuna giren Sabin'in, iki gol atmasına karşın pek çok yönden ağabeyi Adrian'dan eksik olduğu da bir gerçek... Bir başka ifadeyle Adrian'ın artıları fazla... Erken olmasına karşın ilk izlenimlerim şöyle: Adrian İlie'nin çıkardığı ani şutlardan örnekleri Sabin'de göremedik.

Hücum pres olayı Adrian'ın bir başka artısı...

Sabin'in sanki kilo sorunu varmış gibi geldi. Bu da idman eksikliğinden kaynaklanıyor olsa gerek... Hareketleri dar alanda iyi, ama uzun mesafeli deparları noksan. Sabin'in gol yollarında topla buluşmaları güzel, gol vuruşları da Fenerbahçe için sevindirici... Golden başka bir şey düşünmüyor. Tabii bunu bencillik aşamasına taşımaması gerek.

Liberolu mu liberosuz mu

Türk futbolunda iyi savunma yapabilme yolunda teoride herşey olabilirlik çerçevesinde görünmesine karşın, uygulamada bir türlü başarı sağlanamıyor. Çünkü sonuçta her konuda olduğu gibi karşımıza insan faktörü çıkıyor. Eğitimli yetişmiş futbolcu yok, bazıları hala ‘‘liberolu mu, liberosuz mu’’ tartışmasında boğuluyor. Sanki sorun libero, çözüm liberosuzlaşmakmış gibi... Ya da tam tersi...

İlle alt yapı diyenlerdenim. Her meslek dalında okulludan yanayım. Hiç olmazsa bugünden sonra böyle olmasını diliyorum. Futbolda da öyle olmalı diye düşünüyorum. Verkaç yapmayı 25 yaşından sonra öğrenmeye çalışan biri, rakipten gelecek bu hareketi nasıl önleyebilir ki...

Tehlikeyi uzaklaştırayım derken, topu ceza yayına, rakibin önüne al da at diye indirmek bizim futbolculara has birer davranış biçimi değil mi...

Beslenmeden genel kültüre, futbolun abc'sinden davranış bilimine, psikolojiden sporcu sağlığına kadar her konuda, en azından temel bilgilerin yüklendiği futbolcular yetiştirmediğimiz sürece bu basit hatalar sadece savunmada değil, her mevkiide yaşanmaya devam edecektir.

Bisikletçinin düşmanı!

İngiliz mühendis Allan Cummings, rüzgarın bisikletçinin düşmanı olduğunu kanıtladı. Cummings'in araştırmaları, geliş ve gidişten oluşan bir yolda arkadan gelen rüzgarın, sanıldığı gibi karşıdan gelen rüzgarın neden olduğu zaman kaybını telafi etmediğini gösteriyor. Rüzgarsız havada saatte 27 kilometre hız yapan bisikletçi, saatte 13 kilometre hızla karşıdan esen rüzgarda aynı eforu sarfettiğinde hızı yüzde 28 oranında düşüyor. Böylece geri dönüşte, kat etmesi gereken toplam yol mesafesi yüzde 7 oranında uzamış oluyor. Rüzgarın hızı arttıkça kayıp daha da büyüyor.

Toshack edebiyatı

Mehmet Ali Erbil bir magazin programında sözüm ona espri yaptı: Toshack ve Schillaci ile birlikte top oynamaya cesaret edemem... Cinselliği kullarak güldürmek, dünyanın en kolay işidir. Bunu, mesleğim olmamasına karşın ben bile yaparım. ‘‘Bu ikiliyle oynamak için adamın Götz olması gerekir.’’ Bakın yaptım bile...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!