Nostradamus kutsal kaseyi Marduk’ta buldu

Güncelleme Tarihi:

Nostradamus kutsal kaseyi Marduk’ta buldu
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 24, 2005 00:00

Var ya, bu aralar şöyle en ayağı yere basan türünden toplumsal gerçekçi, moplumsal gerçekçi bir roman filan döşenmeyi ilk akıl eden ‘marjinal yazar’ yaftasını, yafta da ne, marjinalliÄŸin liyakat madalyasını, dimağının hakkıyla elde etmiÅŸ olacak.PerÅŸembe günkü Sabah gazetesinin birinci sayfası meselá, maaÅŸallah perili köşk gibiydi:Üç devvv yazı dizisi: Papa’nın kim olacağını önceden bilmiÅŸ káhinin kelámları bir yandan, içinde ÅŸuyun buyun uçtuÄŸu ‘tekinsiz ev’lerin bahsinin geçtiÄŸi parapsikoloji dizisi bir yandan...Cinler periler top oynuyor dedikleri esas bu olsa gerek. Üç yan yana sahada, çift kale turnuva...Duyan ecinni, kopmuÅŸ gelmiÅŸ.Bunu sırf Sabah için de söylüyor deÄŸilim -onlar büyük abartmış, ayrı-; bu aralar her tür basın-yayın organının, haberlerini, Reha Muhtar’ın vakt-i zamanında Atina’dan bildirdiÄŸi gibi, bulutların üzerinden ya da iÅŸte, Atlantis’ten falan bildireceÄŸi tuttu. (Bu gibi durumlarda maÅŸallah demek gerekiyorsa, maÅŸallah?..)Kutsal Kase’siz, Nostradamus’suz, Marduk’suz tek bir günümüz geçmiyor yani.Kendimi sokaÄŸa atıp; ‘Cümlenizi rüyanızda sihirli deÄŸnek mi dürttü?’ diye bağırarak koÅŸmak geliyor içimden ya...‘Hah, beklenen oldu, kızımız sonunda hepten sıyırdı’ deyip beni La Paix’ye filan kapatmak yerine, içime cin kaçtı diye hocaya mocaya götürürler diye korkuyorum.Maazallah iÅŸin sonunda parapsikoloji dizilerine malzeme olma tehlikesi de var:‘Gazeteci E.Ç., o gün yine sıradan bir güne uyanmıştı. (Fon müziÄŸi: Tımtımtımtım...) Her zamanki gibi gazeteleri tavaf etmekteydi. (Tımmmm!) Öbür dünyadan bildirilen haberleri okurken, içine, yerkürenin kandırıkçı taraflarında yaÅŸayan dünyevi, nafile faaliyetlerinden, hállerinden kopup gelen haber cini kaçtı ve zihnindeki düşünceler, tekinsiz bir ÅŸekilde, ‘Eee, ama buralarda bir yerlerde haber maber de olması gerekiyordu?’ ÅŸeklinde, gaipten, saçmasapan bir tondan konuÅŸmaya baÅŸladı. Kafasının içinde, normalde duymaması gereken sesler duyan E.Ç. kendini sokaklara vurdu. Onu seven yakınlarının deva bulması umuduyla götürdüğü meÅŸhur Gaip Hoca, E.Ç.’nin göbeÄŸine ‘Kızım, ÅŸimdiye dek okuduÄŸun siyaset, magazin haberlerinden ne fayda gördün? Ayrıca onların da bunlardan ne farkı vardı?’ diye yazdı... E.Ç. ÅŸimdilerde, nekahat döneminde; varoluÅŸ ve var-bi-iÅŸ-ama-ulan-ne-iÅŸ dünyaları arasında bir yerlerde, derin bir mana aleminde.’Ayıptır söylemesi RTÃœK çomak sokmaya ve dizi ÅŸiddet içeriyor diye kanalın yayınını durdurmaya niyetlenmeden çok evvel, cnbc-e’de yayınlanan ‘Buffy the Vampire Slayer / Vampir Avcısı Buffy’nin yayınlandığı ilk dönemlerden bile çok önce, benim lákábım Bufffi idi...Ha bire canım sıkıldığı için ha bire ofladığımdan ve hatta daha da çok ‘BUFFF!’ladığımdan dolayı...Heyt be, sonunda ‘bir ilke imza’ attık: Ä°lk Buffy benim yani...Åžimdi ben tırsmaz mıyım? Yani kendimde ulu, neyseyse-iÅŸte-o-ötesi, yüce anlamlar, kudretler aramaz mıyım?Bana bu lákábı takmış olan arkadaÅŸlarıma gidip, Polat Alemdar edalarıyla, ‘Pardon abi, ÅŸu mühim misyonumuz neyse, boyutların hepiciÄŸinin selámeti uÄŸruna neferiz evvelallah’ ÅŸeklinde selam çakıp, misyonumun ne olduÄŸunu sormaz mıyım?‘Marduk’u tek yumrukta kara deliÄŸe mi gömeceÄŸiz, zamanı baÅŸa alıp Nostradamus’u ‘anasının rahminde ceninkene’ dönemlerinde imha mı edeceÄŸiz, nedir, nedir, ne?’ diye diye...Ä°ÅŸimiz var. Daha álemleri kurtaracağız. Yalnız, biri yolu tarif etsin istiyorum: Çok álem ÅŸeyler olup bitiyor da, o hangi álem o be?Pazar bulmacasıKarizma, aura dediÄŸiniz ÅŸeyler... Mefhum olarak muÄŸlak, gördüğünüzde, ‘Ahan da budur!’ dediÄŸiniz ÅŸeyler. Kendime ‘Harvey Keitel’i seviyorum’ tişörtü yaptırmak istiyorum. Bir karizma kataloÄŸu varsa, çok baÅŸta bir yerlere Harvey Keitel’in vesikalığını yapıştırmak istiyorum. PeÅŸine sekiz aylık oÄŸlu Roman’ı da katıp Ömür Boyu BaÅŸarı Ödülü almak için Ä°stanbul Film Festivali’nin kapanışı için Ä°stanbul’a gelen Keitel, bize de uÄŸrasın istiyorum.Åžimdi, bu biraz utanç verici bir itiraf olacak. Ama, benim hayatımda izlediÄŸim en erotik üç sahnenin birinin aktörüdür Harvey Keitel. Pür seksapel...Piyano filminde, Holly Hunter’ın siyah, kalın çorabındaki minicik delikten görünen tenine, parmağının ucuyla dokunduÄŸu sahne...Bir imkánsız ‘gibi görünen aÅŸkın’ bir koÅŸan-taÅŸan tuÅŸkusunun, bir minik çorap deliÄŸinden teması. (Aaarghhh... Bunu yazmak bile kanıma dokunuyor. Başıma gelecekleri de biliyorum ama geçin dalganızı, ne yapayım ya...)Bu üçlünün biri de (!) Anthony Hopkins’tir; Kuzuların SessizliÄŸi’nde...Hadi diyelim ki Piyano, kimi arkadaÅŸların iddia ettiÄŸi üzre ‘kız filmi’, ondan bayıldık. Kuzuların SessizliÄŸi’ndeki yamyam Hannibal Lecter’a ne diyeceksiniz?Orada da Hennibal Lecter rolündeki Anthony Hopkins, dedektif Clarice Starling rolündeki Jodie Foster ile parmaklıkların iki tarafından, parmak temasında bulunur.Åžimdi, parmak ucu fetiÅŸisti olduÄŸumu düşünenler çıkarsa diye: Hayır efendim, öyle bir durum olsaydı, o üçün biri (!) de E.T. olurdu!Meseleyi Harvey Keitel ve Anthony Hopkins’in karizmasında baÄŸlayıp, onlar zaten bırakın parmak uçlarını, ne oynasalar izleyenin yüreÄŸini hoplatırlar deyip, üçüncünün kim olduÄŸunu da kendimize saklayıp sessizce dağılalım.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!