MEDYADAN : Alıntılar

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Alıntılar
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2003 19:48

Görebildiğim kadarıyla gazetelerden küçük bir derleme yaptım sizin için: Hülya Avşar’ın selüliti seni mi gerdi – Görümce oldu mu sana Ex-Baldız – Deniz Akkaya direksiyonda siklopmuş meğer – O kadarcık parası varmış ödül olarak verecek – Gizem Özdilli sövmüş ama alınan yok – Sarıgül medyatik mi medya maydonozu mu – Yanlış adamı dövmüş meğer – Tecavüz kaçınılmaz değilmiş – SİT-TİR demek lazım...

Haberin Devamı

NİYE BEN İSPAT EDEYİM?

Güneş, 21 Mayıs

Adına düzenlenen tenis turnuvasına katılan, millî gururumuz, yaşayan Türk büyüklerinden Hülya Avşar, bacaklarında selülit olduğu şeklinde dedikodu çıkartanlara “açtı ağzını yumdu gözünü” diyor magazin Türkçesi’yle haber.

Ne demiş Hülya Hanım?

Bende selülit olduğunu söyleyenler ispat etsinler” demiş.

Çoook eskidendi. Bir arkadaşımızın annesi, kocasını boynuzluyormuş. Çatır çatır. Bütün mahalle farkında durumun, adamcağız hariç. Sonunda konu komşu dayanamamış, adamı uyandırmaya karar vermişler. “... Bey, üzerimize vazife değil, ama çoluğunuz var, çocuğunuz var, içimize sinmedi, ağırımıza gitti. Size söyleyelim dedik. Hanımınız sizi bir adamla aldatıyor.” Bu lafa çok sert tepki göstermiş beriki. “Vaaaay, demiş, demek öyle! Aldattığını ispat edin, hemen boşayayım karımı!..”

Hülya Avşar’ınki de buna benzedi...


*

ÇOK ASPAR DUYDUM DA...

Şok, 21 Mayıs

Artık bir porno dergisinden mi buldular, internetten mi aldılar... gözleri yaşlı, cıbıl bir uzakdoğulu kız fotoğrafı.

Başlık : SARSıldı

Haber (!) : Tatil için Türkiye’yi seçen Japon Asaka, SARS yüzünden Türk sevgilisi tarafından terk edilince göz yaşlarına boğuldu. Asaka “Hüseyin seni çok seviyorum, ne olur geri dön” çağrısında bulundu.


*

EX OLDU

Sabah’la Günaydın, 21 Mayıs

Mega aşk bitti, diye bizi derinden sarsan bir başlık.

Tarkan, kavga ettiği avukat sevgilisi Bilge Öztürk’ten ayrıldı, diyor haber.

Bu Bilge Öztürk’ün ayak altında dolaşan bir kız kardeşi vardı, hayatta tek başarısı “Tarkan’ın müstakbel baldızı” olmaktan ibaret.

Eğer ilk haberde adı “ex-baldız” olmazsa, ben bu işi bilmiyorum.


*

DİREKSİYONDA SİKLOPMUŞ MEĞER

Dünden bugüne Tercüman, 23 Mayıs

Deniz Akkaya göz muayenesi olmuş. Sol gözü “Yüzde 110 mükemmel görüşte” imiş. (Yüzde 100’den daha iyi görmek de mümkünmüş demek ki...) sağ gözündeyse “sık araba kullanmaktan kaynaklanan” astigmat teşhis edilmiş.

Bu kız niye zırt fırt araba kazası yapar, diye dertleniyordum.

Tek gözüyle araba kullandığı içinmiş!


*

PARACIĞI O KADARMIŞ

Sabah, 23 Mayıs

Küçük ilanlar sayfasında genç bir adamın siyah beyaz fotoğrafı, saçının kaşının beyazlığına bakılırsa albino. Şöyle bir ilan metni:

“Sevgili halkımızın sağduyusuna: Yukarıda resmi görülen T... D... aklî dengesi bozuk olduğundan, uyuşturucu bağımlısı yaşlı bir kadın tarafından kaçırılmıştır. Yerini bilenler 8 tane çeyrek altın ile ödüllendirilecektir. 0535487.... Muhsin Bey”

Muhsin Bey’in ödül olarak verebileceği hepsi hepsi 8 çeyrek altıncığı varmış demek ki!..


*

KAÇINCI GÖBEK HABERDİR

Milliyet, 23 Mayıs

Erdoğanlar’ın acı günü, diye bir haber.

Başbakan’ın bir cenazesi varmış, hemen okudum haberi, kimmiş rahmetli diye...

Recep Tayyip Erdoğan’ın babasının amcasının oğlu” vefat etmiş.

Allah rahmet eylesin, kalanlara da sabır versin de, Başbakan’ın kaçıncı göbek akrabasına kadar haber olur, bir standardı var mıdır, merak ettim doğrusu.


*

BEN YENİ DUYDUM

(Rahmetli Habertürk’ün yerine çıkan) Yarın, 23 Mayıs

Ölümünden 9 yıl önce, Hintli bir mihracenin Atatürk’e hediye ettiği iddia edilen bir seccade vardır Pera Palas Oteli’nde. Üzerinde 10 kasım-patı ve (Atatürk’ün resmî beyin ölüm saati olan) 09.07’yi gösteren bir figür olduğu için çok tartışılmıştır ve tartışılır bu halı-seccade.

Hani, Sultanahmet Meydanı’nda yoldan geçen bir Yahudi’yi altına alıp döven yeniçeri hikayesi vardır. Niye, diye sorduklarında, “Hazreti İsa’yı düşmana bunlar teslim etmiş!” demiş yeniçeri. “Yahu adam, o senin söylediğin nerdeyse iki bin sene önceydi” deyince de kendini savunmuş: “Olabilir, ama ben yeni duydum!”

Habertürk’ten bozma Yarın’cılar da bu seccadenin hikayesini yeni duymuş olmalı ki, manşet yapmışlar.


*

PİPİS’TEN İTİRAF

Vatan, 23 Mayıs

Stelyo Pipis ile yapılmış bir röportaj. Devrim Sevimay sormuş, “Bu kadar kadın, hepsi güzel... Sizde ne buluyorlar?”

Pipis’in cevabı: “Kadınların çoğu menfaat için gelir. Benim çevremi kullanmak isterler.”

Demek ki Pipis de kadınların bu zaafını “kullanıyor”muş!


*

SİZCE BİR SAKINCASI YOKSA...

Hürriyet, 23 Mayıs

Bir İngiliz kadın kendini “çirkinleşmeye” karşı sigortalamış. Bizimkiler de, işleri güçleri yok, açıp “ünlülerden” görüş almışlar. Kime soracaklar, “ünlü” deyince akıllarına kim gelir “akıl sormak” için... tabii ki mankenlere sormuşlar.

Ben, Gizem Özdilli’nin söylediklerini sevdim:

“Ben kendime güzel görünüyorsam tamamdır. Gerisi beni ilgilendirmez. Aynaya baktığımda gördüğümden memnunsam, isteyen istediğini söyleyebilir. Bu haberi okuduğumda insanların işinin gücünün kalmadığını düşündüm. Bununla uğraşanlar boş insanlardır.”

Magazin muhabiri, açıp konuştuğu mankenin kendisine “işsiz güçsüz, boş insan” demesine alınmamış. Hürriyet’in sayfasını yapan editör de alınmamış. Yazıişleri müdürleri de “işsiz güçsüz, boş adam” lafını hiç üstüne almamışlar...

Haberin Devamı

Eh, demek ki mesele yok!


*

MAYDONOZ YA DA BÜLBÜL OLMASIN

MTM - Medya Takip Merkezi bir araştırma yapmış, basın bülteni geldi.

Başlık: “En medyatik başkan, Mustafa Sarıgül

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “medyatik” kelimesine ve yakın anlamlı sözcüklere baktım.

Medyatik : “İletişim araçlarına özgü, iletişim araçlarıyla ilgili.”

Demek ki “en medyatik başkan” demek doğru değil Sarıgül’e. (Gerçi Fransızca’da médiatique kelimesinin “Medyalarda sık görülen, medyaların meşhur ettiği” diye bir manası vardır.)

Medya starı : “Kitle iletişim araçlarında çok sık yer alan, görünen kimse, medya yıldızı.”

Bak bu tarif daha uygun.

Medya maydonozu : “Televizyonlarda sık sık programlara katılarak kendinden söz ettiren kimse.”

Bu da olabilir yani...

Bir de “medya gülü” çıktı şimdilerde, ama daha sözlüklere girmemiş...


Not: Bilgi için vereyim, hangi belediye başkanı (Nisan ayında) kaç habere konu olmayı başarmış.

1.Mustafa Sarıgül (119 haber – 1,3 trilyonluk reklama eşdeğer)
2.Selami Öztürk (53 haber – 643 milyar)
3.Gürbüz Çapan (33 haber – 343 milyar)


*

KUYRUKLU BİR SPORCU

Gazeteler, Mayıs

Futbolcu Sergen Yalçın, Hasan Şaş için “O yıldızsa, sen kuyruklu yıldızım” demiş.

Biliyoruz, kuyruğu(!)nun peşinden koşup durduğunu...

(Bir başta gazetede, Sergen’in neden bu kadar kuyruğuna düşkün olduğunu itiraf ettiği bir haber okudum. Sevgilisiyle “ciddî” olduğu için, cinsel ilişkisi yokmuş. O da “ihtiyacını” başka kadınlarla gideriyormuş.)


*

YALAN HABERE BİR ÖRNEK

Sabah, 22 Mayıs

Yavuz Donat’ın Vitrin köşesinin birinci sayfadaki anonsu.

Yalan Haber Okulu. Fransa’da Yalan Haber Okulu açıldı... vs diye bir girişten sonra “Sayfa 23’te” diye bir not.

Yazının devamını okumak için 23.sayfayı açıyorsun ve...

Ve “Yalan Haber” yazısı ... 23. safyada YOK!


*

HANGİ KAFKAS IRKI YENMİŞ BİZİ?

Hürriyet, 24 Mayıs

Tersi Yüzü
köşesinde Özdemir İnce, Roni Marguiles’in Batı’nın Gördüğü Türk başlıklı yazısından alıntılar yapıyor. (Adam Sanat Dergisi, Mayıs 2003)

Marguiles, yazısında Charles Darwin’in (Özyaşamöyküsü’nde yer alan) W.Graham’a yazdığı, 3 Temmuz 1881 tarihli bir mektubu aktarıyormuş. Darwin mektubun bir yerinde şöyle demiş:

Daha uygar olan Kafkas ırkları, var olma mücadelesinde Türkleri fena halde yendiler.”

Darwin, teorisini ispat etmek üzere saçmalıyor, tamam da... benim anlamadığım şu:

Türkler (Osmanlılar) hangi Kafkas halkları karşısında “fena halde” mağlubiyete uğramış? Ruslar desek, onlar Kafkas halkı değil... Eee, kim yenmiş bizi?

Marguiles’in, Darwin’in İngilizce mektubunda “Kafkasyalı” diye tercüme ettiği sakın... “bayaz ırk” olmasın?

Çünkü İngilizce’de “Caucasian” kelimesi, hem Kafkasyalı demektir, hem de “beyaz ırk!”


*

B.K YOLUNA DAYAK YEMİŞ

Milliyet, 24 Mayıs (Ali Eyüboğlu’nun haberi.)

Haberin başlığı : Bir dayak komedisi

Bostancı Gösteri Merkezi’nin sahibi Savaş Celasun, eşi Nergiz Hanım’dan boşanmaya çalışıyormuş. Geçen akşam, Nispet Bar’da eşini bir adamla sarmaş dolaş görmüş. İnsan boşamaya çalıştığı kadını başkasıyla görünce niye dellenir bilmem, ama çıkışta yollarını kesmiş ve karısını öpen adamı sille tokat dövmüş. Sonra da arabasına bindiği gibi basıp gitmiş.

Birkaç gün sonra polis yolunu çevirmiş Celasun’un : “Hakkınızda şikayet var, birisini dövmüşsünüz.”

Yanlış” adamı dövmüş meğer Celasun, daha doğrusu, dövdüğü adamın öptüğü kadın... kendi karısı değilmiş, çok benziyormuş...


*

TATBİKİ TECAVÜZ DERSİ

Şok, 24 Mayıs

Kadınlar iyi okuyun” patlağını görünce, ben de okudum.

Başlık “TECAVÜZ KAÇINILMAZ DEĞİL” diyor.

Spot daha da çarpıcı, insanı okumaya teşvik ediyor: “Birçok suçta olduğu gibi cinsel saldırı da her zaman önlenemez. Ancak tehlikeyi atlatmak bazen elinizde. Nasıl mı? Dikkatli okuyun.”

Doğrusu merak ettim: Tecavüze uğramaktan nasıl kurtulabilir bir kadın? Önemli bir araştırma olmalı... Aynen aktarıyorum. Parantez içindeki yorumlar bana ait.

Bir defa, giriş muhteşem...

Cinsel açlık ve buna paralel oluşan cinsel suçlar, gelişmemiş toplumlarda sıkça görülen bir durumdur. (Sosyolojik bir araştırma okuyacağız galiba.) Çinliler’in bu konudaki ünlü atasözünü herkes bilir: “Tecavüz kaçınılmazsa, sırtüstü yatıp keyfinize bakın...”

(Tabii ki bu Çin atasözü filan değil, eski bir espridir ve der ki: “Tecavüz kaçınılmazsa, zevk almayı bilin!”)

“Ancak tecavüz her zaman kaçınılmaz değildir. Birçok suçta olduğu gibi, cinsel saldırı da her zaman önlenemez, fakat tehlikeyi azaltmak için tedbirler alabilirsiniz. Nasıl mı?”

Bir erkekle yalnız kaldığınızda, aranızdaki ‘mesafe’ konusunda kararı siz verin. (En az 30 santim mesafe koyun...) Karşı cinse bu konuda şans tanımayın.”

İş cinsel ilişkiye dayanınca (Fiile gel!) kendinizi asla baskı altında hissetmeyin. Yanlış anlaşılabilecek mesajlar göndermekten sakının. Baskı altındaymış gibi bir duyguya kapıldınızsa, bu durumda vedalaşma zamanı gelmiştir.”

(Adam sizi saçınızdan sürükleyip, sille tokat boş bir arsaya atmış, boğazınıza usturayı dayamış... olsun! aranızdaki mesafeyi siz ayarlamakta ısrar edin, kendinizi asla baskı altında hissetmeyin, baktınız ki üstünüze abanan ve elbiselerinizi parçalayan hayvan ırzınıza geçmekte ısrarlı... neymiş, vedalaşma zamanı gelmiş demekmiş!)

“Size sürekli bakan birisiyle göz göze gelmekten kaçının. Eğer biri size fazla yakın durmaktan veya oturmaktan hoşlanır görünüyorsa, uzaklaşın. Eğer birisi yolunuzu keser gibiyse, göz göze gelmeden kararlı bir şekilde başka yöne doğru yürüyün.”

Sert davranın, eğer birisi sizi tutar veya herhangi bir söz veya harekete karşı olumsuz tepkinizi dikkate almazsa, kendisine açıkça ‘defolmasını’ söyleyin. İfade kaba görünebilir, ama böyle durumlarda aşırı derecede kesin konuşmanız gerekebilir.”

(Yani, biraz kaba olmayı göze alıp, size tecavüz etmekte olan adama ‘Defol!’ demekte bir sakınca yokmuş!)

Şok’un bu derin psiko-antropo-sosyolojik araştırma-haberini yapan meslektaşımın bir gün teorisini tatbik imkanı bulacağını umarım!

Görür o zaman saldırganla arasındaki ... mesafeyi!


*

SİT ALANINDAN UZAK TUTMAK İÇİN

Hürriyet, 25 Mayıs

Bekir (Coşkun) Abi, AKP’nin talana hazırlandığı SİT alanlarıyla ilgili yazmış bugün.

Bu konuya ileride tekrar geleceğiz tabii ki. Ama Bekir Abi’ye söylemek istediğim bir şey var:

Bekir Abi, servetini belediyecilik döneminde kamu arazilerini ona buna peşkeş çekerek, kaldırım satarak, rant oluşturarak, orman arazisine villa kondurarak edinmiş insanlara; büyük şehirleri çekirge sürüleri gibi işgal eden varoş halkının rüşvetle satın alınan oylarıyla önce Belediye’yi, sonra Hükümet’i ele geçirenlere, SİT alanlarına niye dokunmamak gerektiğini böyle romantik yazılarla anlatamazsın. Ben sana onların anlayacağı lafı söyleyeyim, izin verirsen.

Bunlara “SİT-tir!” demek lazım, "Çek eliniiiii!"

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!