İçimde bir canavar varmış senelerdir saklıyormuşum

Güncelleme Tarihi:

İçimde bir canavar varmış senelerdir saklıyormuşum
Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2019 08:30

“Kardeş Çocukları” dizisiyle ekrana gelen Nur Fettahoğlu, Vogue dergisinin yeni sayısına konuk oldu. Canlandırdığı Umay karakteriyle “iyi aile kızı” imajından uzak olduğunu söyleyen Fettahoğlu, “İçimde bir canavar varmış, senelerdir saklıyormuşum” dedi.

Haberin Devamı

Nur Fettahoğlu ile randevulaşmak için yaptığımız telefon görüşmesi, bir nevi telekonferans gibi: Üç yaşındaki kızı Elisa Güzin de dahil oluyor muhabbete.

Akıllı mı akıllı cümleler kuruyor. Daha sonra röportaj için görüştüğümüzde, “üç yaş sendromu”nun ne durumda olduğunu soruyorum Fettahoğlu’na.

 “Doğumdan sonra bütün hayatınız çocuk oluyor. Onsuz gerçekten hiçbir şey yapamıyorsunuz. Kızım olmadan hiçbir şey yapmak gelmedi içimden uzun süre ama şimdi işin içine yoğun bir çalışma temposu girince, bazen ‘Allah’ım ya’ diyorum, ‘Bir saat... Sadece bir saat kimse olmasın etrafımda!’ Olabiliyor öyle yani...” diyor.

ELİSA’YA OLAN SEVGİMİN TARİFİ YOK

Anneliğin, her gününü yeni bir tecrübeye dönüştürmesinden memnun: “Dünyaya yeni bir can getiriyorsunuz, adım adım gelişimini görüyorsunuz. Başka türden bir güç de veriyor insana. Mutlaka eksik hissettiği yerler de oluyor tabii insanın. Sonu yok...

Haberin Devamı

Neticede o da başlı başına bir karakter. Baskı uygulamadan, düşüncelerini engellemeden, gideceği yolda arkasındaki el olabilirsiniz ancak. Onu yapmaya çalışıyorum doğrusu. Ben de onun sayesinde sorunlarla çok daha güçlü bir şekilde baş edebiliyorum. O olmasaydı, savrulurdum. Tarifi yok Elisa’ya olan sevgimin. Sok içine orada kalsın deseler, yaparım. Dursun orada sıcacık öyle...”

Dünyaya gözünü sevgi dolu bir ailede açanlardan Nur Fettahoğlu. 1980 yılında Almanya’da doğmuş, Türkiye’ye kesin dönüş yaptıklarında henüz üç yaşındaymış.

Nur Fettahoğlu, beş kardeşin dördüncüsü. Türkiye’ye döndüklerinde yerleştikleri Beşiktaş, Yıldız’daki evde, çocukluğunun tadını çıkara çıkara büyümüş: “Eve çok yakındı okul. Aile apartmanıydı bizimki; beş kardeş, üç kuzen, hepimiz aynı okuldaydık. El ele tutuşup birlikte giderdik okula. Şu anda çocuğum bunu yaşayamayacağı için çok mutsuzum, artık adım atarken korkar olduk.”

2007’de, o zamanki menajeriyle tanışması ve “Benden Baba Olmaz” dizisinde oyunculuğa geçiş yapması daireyi tamamlıyor. Neticede, en başta arzuladığı mesleği yaparken buluyor kendini.

“AŞK-I MEMNU” ÇILGINLIK HALİYDİ

Haberin Devamı

“Sudan çıkmış balık” teşbihiyle anıyor ilk setini. Kontrolsüz bir şekilde titrediğini çok net hatırlıyor: “Sahneyi çekişimiz dün gibi gözümün önünde. Rol gereği, sevdiğim adamın eve başka bir kadını getirdiğini düşünüyorum; bir eve giriyorum ve dolapları açıp bakıyorum falan; öyle bir sahneydi. Tir tir titriyordum ama heyecandan...”

“Aşk-ı Memnu”, “Muhteşem Yüzyıl” gibi hayran kitlesi kıtalara yayılan projelerden bahsediyoruz... “Aşk-ı Memnu”da canlandırdığı Peyker rolüyle nasıl bir şöhrete ulaştığını, Londra’da, sokakta tanımadığı biri bağırarak ismiyle çağırdığında idrak etmiş.

Tanımadığı insanların onu tanımasına alışması biraz zaman almış. Muhteşem Yüzyıl döneminde ise durum katlanarak artmış. Bugünlerde rol aldığı Kardeş Çocukları dizisindeki Umay rolü üzerine laflamadan önce, şimdiye kadarki rollerinden dem vurup imajına dair birkaç kelam etmeye yelteniyorum; “Cici ev kızı mı diyeceksiniz?” diye soruyor gülerek...

Haberin Devamı

“Ben söylemedim, siz söylediniz” diyorum. Bambaşka karakterleri canlandırmasına rağmen niyeyse üzerine ihale gibi kalmış bir “iyi aile kızı” imajı da var.

Bu yeni rolünden çok memnun: “İçimde bir canavar varmış, senelerdir saklıyormuşum, diyorum. ‘Kardeş Çocukları’ndaki Umay bambaşka bir kadın. Ayakta durabilmek için sürekli plan halinde.  Onun o fütursuzluğunu oynaması o kadar eğlenceli ki...”

5 SENE BANKACILIK YAPTIM

Meslek hayatının enteresan bir izleği var. Ona kalsa, ilkokuldan beri oyuncu olmak istiyor ama ebeveyninin bu konudaki yaklaşımı ‘klasik’. Mimar, doktor, öğretmen olunacak, bileğe mesleki anlamda altın bilezik takılacak. Sonuç ne peki?

Haberin Devamı

Haliç Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı’nda okuyup, iş hayatına bankacı olarak adım atıyor. “Ne alaka değil mi?” diyor gülerek: “Oyunculuk hep vardı aklımda. Ama ailem izin vermedi işte. Ablam çok erken yaşta işe başladı bankada. Bir gün ziyaretine gittim. Müdürleri oradaydı, tamamen tesadüf... ‘Sen de bankacı olacak mısın’ diye dalga geçtiler benimle.

Ben de sınavına girdim ve kazandım. Kazanınca beş sene orada çalıştım. Piyon gibiydim, kendini övmek gibi olmasın ama becerikliydim. Hızlıyım diye hangi bölümde bir ihtiyaç olsa, destek için oraya yönlendirirlerdi. Bir de sabit durabilen biri değilim, çok çabuk sıkılırım. İçeride sürekli hareket halindeydim.”

Haberin Devamı

HER YAŞIN AYRI GÜZELLiĞi VAR

 Hayatının bu deminden, hem mesleki hem özel yaşamından yana son derece memnun. “Sınırlarımızdan, kalıplarımızdan kurtuluyoruz yavaş yavaş” diyor: “Çok fazla kalıp var hayatımızda: Sen bunu oynarsın, sen bunu yaparsın, senden artık bir şey olmaz, sen çok yaşlandın, kırışığın var... Hayır, ne münasebet... Her yaşın ayrı güzelliği var. Yeter ki bunun kıymetini bilelim, kendimizle barışık olalım. Ben buradayım, buyurun etimden, sütümden, yünümden faydalanın, diyebilmeli oyuncu her yaşında. Artık alan tanınıyor, bu da nihayet artık bakış açımızın genişlediğini gösteriyor. Çok mutlu ediyor beni bu durum.” Hayatın getirilerine itirazı yok; bir tek durmasını istemeyin yeter.

İçimde bir canavar varmış senelerdir saklıyormuşum




SAĞLIKLI BESLENMEDE EKMEĞİN YERİ

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!