Güncelleme Tarihi:
İstanbul, Emirgân’daki Sakıp Sabancı Müzesi’ni (SSM) ziyaret edenler bilir. Burada sergi gezerken kendinizi bir anda pencerenin önünde, bahçeye ve Boğaz’a bakarken bulursunuz. Manzara adeta içerideki sanat eserleriyle yarış halindedir. İstanbul’un bu güzel müzesinin ayrılmaz parçasıysa önündeki at heykeliyle özdeşleşen köşküdür. 2002’de Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi olarak ziyarete açılan Atlı Köşk bir süredir restorasyon çalışmaları nedeniyle kapalıydı. Restorasyon tamamlandı, yapının deprem dayanıklılığını arttırmak amacıyla sabitleme sistemleri yenilendi. Geçen günlerde tekrar ziyarete açılan köşkü gezme fırsatı bulduk.
Atlı Köşk’ten içeri adım attığınızda aslında yüzlerce yıllık bir geçmişin de izlerini sürmeye başlıyorsunuz. Girişteki tarihçeden 1840’larda Atlı Köşk’ün yerinde bir sahilhane olduğunu öğreniyoruz. 1925’te yapının o günkü sahibi Prens Mehmed Ali Hasan burayı yıkarak yerine İtalyan mimar Edoardo De Nari’ye yeni bir köşk projesi çizdiriyor. Ve köşk 1951’de Hıdiv ailesinden içindeki mobilyalar ve dekoratif objelerle birlikte Hacı Ömer Sabancı tarafından alınıyor. Hacı Ömer Sabancı ailesiyle birlikte yazları burada geçirmeye başlıyor. Heykeltıraş Louis-Joseph Daumas imzalı meşhur bronz at heykeli de bu dönemde bahçeye yerleştiriliyor.
Hacı Ömer Sabancı’nın hayatını kaybetmesinin ardından köşk bir süre boş kalıyor, ta ki 1978’de Sakıp Sabancı ve ailesi taşınana kadar. Bu ihtişamlı müze evin temelleri de o yıllarda atılıyor. Burada ağırlananlar arasında kimler yok ki; eski ABD Başkanı Jimmy Carter, eski Fransa Başbakanı Raymond Barre, Japonya prensi ve prensesi Mikasa...
1998’de köşk, ailenin deyişiyle ‘eserler tarafından istila edilince’ müze olarak kullanılmak üzere Sabancı Üniversitesi’ne tahsis ediliyor. O yıl Sakıp Sabancı’nın hat koleksiyonu New York’taki Metropolitan Müzesi’nde sergileniyor. 2002’de de Atlı Köşk ve yeni eklenen modern galerileri ziyarete açılıyor.
Tarih bilgimizi tazeledikten sonra odaları gezmeye başlıyoruz. Köşkte halısından avizesine koleksiyonda olan ama depoda tutulan parçalarla yeni bir oda daha oluşturulmuş. Daha zengin bir teşhir amacıyla eklenen odada zamanında köşkte kullanılmış olan, şimdiyse Sakıp Sabancı’nın ailesinden uzun süreli ödünç alınan ihtişamlı eserleri de görebiliyorsunuz. Sütunlu vazolar, duvar tabakları gibi... Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte önemli rol üstlenen ve üretken bir
ressam olan son halife Abdülmecit Efendi’nin tabloları da burada sergileniyor.
YEMEĞE KİM DAVETLİ?
Pembe Oda’yı gezerken SSM Resim Koleksiyonu ve Sergiler Yöneticisi Hüma Arslaner küçük bir anekdot anlatıyor: “Türkan Hanım’la Sakıp Bey’in gizli bir şifresi varmış. Sakıp Bey eve geldiğinde o sırada evde misafir varsa hangi odada oturduklarına bakarak misafirlerin yemeğe davetli olup olmadıklarını anlıyormuş. Eğer Pembe Oda’dalarsa yemeğe davetli değillermiş. Eğer Mavi Oda’dalarsa Sakıp Bey, yemek zamanı rahatlıkla ‘Buyurun yemeğe’ diyormuş.”
Pembe Oda’da Feyhaman Duran ve Halil Paşa’nın tabloları duvarları süslüyor. Bu arada artık köşkteki saatler de çalışıyor. Recep Usta (Gürgen) hepsini tek tek tamir etmiş. Arslaner saat ustasının ne kadar özenli bir çalışma yürüttüğünü “Saatlerle inanılmaz bir ilişki kuruyor ve adeta romantizm yaşıyor” diyerek anlatıyor. Sonra da boş bir rafı göstererek tatlı bir serzenişle “Hâlâ iki saatimiz kendisinde” diyor. Odaları gezerken her ayrıntıda 19’uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı’daki Batılılaşma sürecinin mimariye ve iç dekorasyona yansımalarını görebiliyorsunuz.
Köşkün ikinci katındaysa kitap sanatları ve hat koleksiyonu var. Koleksiyonun yöneticisi Dr. Ayşe Aldemir, merdivenleri çıkarken Sakıp Sabancı’nın koleksiyon oluşturmaya yurtdışı iş gezileri sırasında karar verdiğini anlatıyor. Her gittiği yerde ilk gün programın müze gezileriyle başlaması Sakıp Bey’in dikkatini çekiyor. Ve şöyle diyor: “Bana önce nasıl bir mirasın üzerinde oturduklarını gösteriyorlardı.” Bu durum onu o kadar etkiliyor ki; “Benim de çok önemli bir mirasım var” diyerek eser alımına başlıyor.
Sakıp Sabancı sanatlı elyazması kitaplar koleksiyonu yapmaya Sultan II. Mahmut’un yazdığı bir levhayı satın alarak başlamış. Sakıp Sabancı Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu’nda, 14’üncü yüzyıl sonlarından 20’nci yüzyıla kadar uzanan sürede hazırlanmış sanatlı elyazması Kuran-ı Kerim nüshaları ve dua kitapları, Osmanlı hattatlarının ayet ve hadisleri, güzel sözleri farklı hat karakterlerinde yazdıkları kıt’a, murakka ve levhalar, Osmanlı padişahlarının tuğralarıyla donanmış, bazıları tezhipli resmi belgelerin yanı sıra hattatların yazı araçları var.
Köşk pazartesi hariç 10.00-18.00 saatleri arası gezilebiliyor. Salı günleri ücretsiz. Bu ay sonuna kadar tam bilet yüzde 30 indirimli.
BAYRAK DEĞİŞİMİ
2003 yılından bu yana Sakıp Sabancı Müzesi’ne vizyoner bir liderlik yapan Dr. Nazan Ölçer, 3 Şubat 2025 itibariyle görevini Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahu Antmen’e devredecek. Antmen 2018’den bu yana müze yönetim kurulu üyesi olarak da görev yapıyordu.