‘Tek damla kan akıtmadan devrim yapabilen bir halk var. Ve bu halk, benim halkımdır...’

Güncelleme Tarihi:

‘Tek damla kan akıtmadan devrim yapabilen bir halk var.  Ve bu halk, benim halkımdır...’
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2018 09:20

13 gündür halkın sokakta olduğu Ermenistan’nın başketindeyiz!

Haberin Devamı

Dünya medyasında hiç olmadığı kadar Ermenistan yazılıp çizilirken daha başka ne yazabilirim ki? Son bir haftada olanlar değil de binlerce yıllık yaşanmışlık nasıl anlatılabilir ki? En basit yolu seçtim! Yurtdışında doğup büyümüş ve son 12 yılını Ermenistan’da geçirmiş sıradan bir Ermenistan vatandaşının, bu ülkede yaşanmış en tuhaf, en mutlu ve her neyse en önemli gününü anlatacağım size...

Günlerdir bitmeyen protestolar nedeniyle şehrin bütün büyük cadde, sokak ve köprüleri protestocular tarafından kapatıldığından, Erivan metrosu hiç olmadığı kadar kalabalık. Jeton almak için yarım saat kadar sırada beklemek zorunda kalıyorum... Gözlerimle, ‘of’çular ile ‘ehh’çileri arıyorum. “Eh n’olacak bu memleketin hali” diyenleri... Öfkeyle “Of” çekenleri... Hiç mi kimsenin şikâyeti yok trafik krizinden? Otomobiline ‘Serj’e karşıysan kornaya bas’ yazılı pankart asmış ve sürekli kornaya basan sürücülerden, kilometrelerce yürümek zorunda kalmaktan?

Hayır, yok!

Haberin Devamı

Var da ben mi görmüyorum acaba?

Yok olmuşlar, sanki çekip uzaya gitmişler, anlamadım gitti.

***

“Mariam, Aram nasıl oldu?”

Kaç gündür ofise girince ilk sorum bu. Meslektaşım Mariam’ın arkadaşı Aram, meclisin önünde polisin müdahalesi nedeniyle hastaneye kaldırılan 46 vatandaştan biri ve durumu en ağır olanı.

“İyi, taburcu olmadı daha” diye cevaplıyor Mariam. Cevapları kısık sesli ve kısa oluyor. Yaklaşık 10 yıldır bütün muhalif protestolara katılır fakat bunları konuşmayı çok sevmez. Bugün çalışmıyorum, TV’de Ortadoğu haberleri yaptığım için bu karmakarışık günde izin kapmak zor olmadı, ofisten birkaç eşya alıp çıkacağım.

Yolda muhabirlerimizden Anna karşıma çıkıyor, zar zor nefes alıyor.

“Hayırdır kız?’’

“Hiç sorma, Khanjyan’dan ta buraya yaya geldim, ne dolmuş var, ne otobüs ne taksi.”

İlk günlerde protestoları “İktidarın bir oyunu” olarak gören Anna, şimdi halinden çok memnun. Kornaya basan arabalara zafer işareti yapıp gülümsüyor. “Boş ver, bayağı kalori yakmış oldum. Bu akşam meydanda olacak mısın, hadi görüşürüz o zaman” deyip işine koşuyor.

Haberin Devamı

Bugün izinliyim, çünkü Türk arkadaşım geldi, ona vakit ayıracağım.

Ayşe ile Erivan merkezindeki kafelerden birinde son gelişmeleri tartışırken, Sarkisyan’ın kesinlikle istifa etmeyeceğini, ancak halkın baskısı sayesinde belli reformlara mecbur kalacağını ve halkın kendini ifade edebilmesini çok önemli bulduğumu söylüyorum.

Ayşe’nin o günkü izlenimi hiç aklımdan çıkmadı. Ermenistan’da üç farklı neslin üç farklı zihniyete sahip olduğunu fark ettiğini söyledi. Peki kimler bu üç farklı nesil?

Öncelikle “Ergirli” (Ergir, Muş ve Sasun Ermenicesinde ‘memleket’ demektir) diye andığımız, Anadolu’dan gelen ve hep acıyla anılan bir nesil var.

İkincisi, Sovyetler Birliği dönemindeki eğitimin etkisiyle geçmişi çok da önemsemeyen, daha iyi ekonomik şartlarında büyümüş fakat demokrasinin ne olduğunu pek bilmeyen bir nesil.

Haberin Devamı

Ve üçüncüsü; bağımsız Ermenistan döneminde doğmuş olanlar...

“Sanırım bu üç grup arasında ciddi anlaşmasızlıklar var” diye ekledi Ayşe. “Hem de ne kadar büyük anlaşmazlıklar...” dedim. Tesadüf mü bilemem ama tam da o gün, tam Ayşe ile bunları konuşurken bu neslin en büyük zaferi kutlandı. Kafeden çıkarken bir an zaman makinesine bindiğimizi ve yılbaşı kutlamasına çıktığımızı düşündük. Bir bayram coşkusu, bir sevinç patlaması, sanki enerji bombaları atılmış şehrime.

“Nikol serbest bırakıldı” diye bağırdı biri, bayraklarla koşan insanlar birbirlerine sarılıyor.

“Sarkisyan istifa etti...”

“Olamaz” dedim. Olabiliyormuş.

GSM sistemi çöktü, internet çöktü, herkes en yakınlarını arayıp birbirlerini tebrik ediyor...

Ben ilk babamı aradım.

Haberin Devamı

“Gözün aydın babam, gördün mü, demek yapınca oluyor.”

“Senin de gözün aydın, senin de” diye gülerek cevap verdi babam.

***

Bitti mi? Bitmedi. Belki de yolun en başındayız. Fakat iyiyiz. Fazlasıyla iyiyiz.

Çünkü dünyada tek damla kan akmadan, yıkıp yakmadan ‘devrim’ yapabilen bir halk var. Ve bu halk, benim halkımdır.

Neler mi olacak?

Sabredeceğiz, bekleyeceğiz, göreceğiz.

Ermenice demokrasi ‘joğovrtavar’ diye yazılır. ‘Halk tarafından idare edilen’ anlamına gelir. Bu saatten sonra kaç kere düşüp kalksak da anlamını unutmamak gerek. Bu hareketin nasıl bu kadar hızlı yayılıp başarıya ulaştığını hatırlamakta fayda var:

‘Tek damla kan akıtmadan devrim yapabilen bir halk var.  Ve bu halk, benim halkımdır...’

‘Sarkisyan’ın tüm Ermenistan reddetti. Sanatçılar onun tarafından verilmiş devlet ödüllerini iade etti.’

Haberin Devamı

BÜTÜN KESİMLER KATILDI: Ermenistan toplumunun bütün kesimlerinin, hatta Ermeni diasporasının sessiz kalmayıp Ermenistan halkına destek vererek harekete dahil olması önemliydi. Erivan merkezinde yol ve köprü kapatan şöförlerden üniversite derslerini boykot eden öğrencilere, yabancı ülkelerde Ermenistan konsolosluklarının önünde Sarkisyan’ı protesto edenlerden Sarkisyan tarafından verilmiş devlet ödüllerini reddeden sanatçılara kadar... Sarkisyan’ı sadece, kendi deyişiyle “Seçimlerde yüzde 7-8 oy ancak alabilen muhalefet” değil, bütün Ermenistan ve bütün dünya Ermenileri reddetti.

SOKAĞA İLK ÇIKAN ÜST SINIFTI: Bu hareket her ne kadar Sarkisyan’dan sonra hızla daha da büyüyen ekonomik sıkıntılar yüzünden baş göstermiş olsa da, hiçbir şekilde ‘fakirler devrimi’ diye anılamaz. Herkesten önce sokağa dökülenler tam aksine toplumun en entelektüel, en eğitimli, kültürlü, iş sahibi ve iyi para kazanan kesimiydi. Ülkenin fakir sınıfı bu insanlardan örnek ve cesaret alıp protestolara katıldı. Protestolarda önde gelen aktivistlerin, ülkenin eğitimli ve entelektüel gençliğini temsil etmesi bu harekete birçok avantaj, en önemlisi de ‘ferahlık’ kazandırdı.

‘Tek damla kan akıtmadan devrim yapabilen bir halk var.  Ve bu halk, benim halkımdır...’
NEFRET İKLİMİ YOKTU: Protestoların başladığı günden itibaren ülkede nefret iklimi hiç var olmadı. Bu durum, eylemleri şiddete, provokasyonlara ve toplum içinde bölünmelere açık olmayan bir hale getirdi. Geçmiş yıllardaki bütün protesto eylemlerinden daha güçlü kıldı. Nikol Paşinyan ve ekibi tarafından hazırlanan taktikler, oldukça başarılıydı ve önemli rol oynadı. Vatandaşlara, kendilerini gözaltına alırken şiddet uygulayan polise bile küfür edilmemesi, şiddete başvurulmaması çağrısı her gün yapıldı. Ayrıca ‘Polis bizimdir, bizdendir’, ‘‘Bu, sevgi devrimidir’’ yazılı pankartlar ve sloganlar, büyük ve etkili psikolojik baskı oluşturdu.

KİMSE KİŞİSELLEŞTİRMEDİ: Başta muhalefet partisi lideri Nikol Paşinyan olsa da, hareket hiçbir şekilde kişiselleşmedi, tek bir insanla ilişkilendirilmedi. Dahası, sokağa çıkanların önemli bir kısmı, bir siyasi figür olarak Paşinyan’ı hiçbir zaman desteklemeyenlerdi. Hatta devrimin başarılı olması halinde de desteklemeyeceğini söyleyenlerdi. ‘Koltuk kavgası’ olmaması dışında, bu eylemler kimsenin ‘dış güçlerin oyunu’ diyemediği bir hareketti. Hem halkın harekete olan güvenini artırdı hem hükümeti protestocuların önünde güçsüz kıldı.

* Sofiya Agopyan: Horizon Weekly ve Kantasar gazetelerinde yazar, Panarmemian Media Group’ta muhabir ve Türkçe tercümanı.


Ağlayan polis, aklımdan silinmeyecek

“Bu devrimin en duygusal, aklından hiçbir zaman silinmeyecek karesi neydi” diye sorarsanız, ağlayan genç polisi hatırlarım. Nikol Paşinyan gözaltına alındığı gün, Erivan’ın polis şubelerinden birinin önünde ellerini havaya kaldırarak sessiz, çok kalabalık ve o kadar da etkili bir eylem gerçekleştirdiklerinde, göstericilerden orta yaşlı bir kadın, etten duvar ören polislerden birine, “Rejimi değil, halkını koru, utanmıyor musun?” diye seslendi. Genç polis. kısık sesle kadına aslında onlardan yana olduğunu ama mahkemelik olacağından korktuğunu, ayrıca çoluk çocuk sahibi olduğunu anlattı. “Biz de senin çocukların için buradayız oğlum, herkes bir olup halkın yanına geçse hiçbir şey yapamazlar” diyen kadınının yüzüne artık bakamayarak başını eğip ağlayan polisin ismini bilemedik, çok da önemli değil. Ben adını Hayastan (Ermenistan) koydum. Fakat bu adamın o gün halkına silah doğrultmak zorunda kalmayıp eve gitmesi, belki de bu yüzyılın devrimler tarihinin en büyük ânı olarak kalacak.

‘Tek damla kan akıtmadan devrim yapabilen bir halk var.  Ve bu halk, benim halkımdır...’

NE OLDU?

Ermenistan’da, Başbakan Serj Sarkisyan’ın yeniden başkan adayı olmasına karşı çıkan göstericiler, 16 Nisan’da sokağa çıktı. Muhalif milletvekili Nikol Paşinyan, başsavcılık ve yargıtay binalarının ablukaya alınması çağrısı yaptı ve ‘Kadife Devrim’ ilan etti. Sarkisyan, muhalefeti ‘şantaj yapmakla’ suçladı, Paşinyan gözaltına alındı. Sarkisyan, 23 Nisan’da kitlesel protestoların ardından istifa etti.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!