Ölüm bizi ayırana kadar: Gucci aşkına

Güncelleme Tarihi:

Ölüm bizi ayırana kadar: Gucci aşkına
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2021 07:00

Çekimleri başladığı andan itibaren çok konuşulan, Sara Gay Forden’ın aynı isimli kitabından sinemaya uyarlanan ‘House of Gucci’ (Gucci Ailesi) vizyona girdi. Moda devi ailenin gerçek hikâyesine dayanan filmde aşk, ihtiras, entrika, intikam; ne ararsanız var. Ancak aile, hem gizlilikleri kalmadığı için hem rol alan oyuncuları beğenmediğinden filmden rahatsız...

Haberin Devamı

Yüksek modada yaşanmış öykülerin en karanlık ve en ilginçlerinden biri ünlü İtalyan moda markası Gucci’ye ait... Hikâye 1972’de Gucci’nin kurucusu Guccio Gucci’nin torunu ve şirketin yöneticilerinden Maurizio Gucci’nin Patrizia Reggiani isimli genç bir kadınla evlenmesiyle başlar. Çiftin kısa süre sonra kızları dünyaya gelir ve mutlu aile tabloları bir süre devam eder. Maurizio, Gucci şirketinde önemli bir yer edinmeye çalışırken karısının manipülasyonlarına maruz kalır, aile ve marka içinde skandal derecesinde problemler doğar.

Söylentilere göre, 1985’te bir gün Maurizio iş seyahatine gidiyorum diye evden çıkar ve sevgilisi Paola Franchi’yle birlikte yaşamaya başlar. Hatta Franchi daha sonra verdiği röportajlarda, o dönemde evlilik planları yaptıklarını anlatır. Nihayetinde uzun süren dava sonucunda 1994’te çift boşanır. Ama maalesef hikâye böyle bitmez.

Haberin Devamı

27 Mart 1995 günü Maurizio ofisine girerken silahlı saldırıya uğrar ve hemen orada hayatını kaybeder. Elbette yoğun bir soruşturma süreci başlar ve 2 yıl süren bir uğraşın ardından eski karısı Patrizia Reggiani’nin sosyetede ‘medyum’ olarak tanınan arkadaşı aracılığıyla bir kiralık katil tuttuğu ve Maurizio’yu öldürttüğü ortaya çıkar. People dergisinde Reggiani’nin bu cinayet için aralarında ‘medyum’ Giuseppina Auriemma’nın da olduğu dört kişiye 375 bin dolar ödediği yazılır. 1998’de Reggiani 29 yıl, Auriemma 25 yıl, tetikçiyse ömür boyu hapis cezasına çarptırılır.

AİLE MEMNUN DEĞİL

Yalnızca Gucci ailesi için değil, moda dünyası için de üzücü ve enteresan olan bu hikâye uzun süre gündemden düşmez. Ancak gariptir ki, Gucci ailesini yasa sürükleyen bu trajik olay, markanın sonunu getirmek şöyle dursun, olduğundan daha da ileriye taşır. Zira ölümünden kısa bir süre önce Tom Ford ile anlaşma imzalayan Maurizio doğru bir karar vermiştir. Ford’un gelişi markayı yeniden canlandırır. Elbette lüks markaları bünyesinde barındıran Fransız Kering Group çatısı altına girmesinde de bu başarının payı büyüktür.

Ölüm bizi ayırana kadar: Gucci aşkına

Haberin Devamı

Gucci ailesini tanımak için önce biraz geriye, yani markanın kuruluş ve yükseliş hikâyesine uzanalım. Lüks bir otelde çalışan, genç komi Guccio Gucci, otel müşterilerinin şık ve pahalı valizlerinden etkilenir ve 1921’de Floransa’da, ithal ettiği valizlerin satıldığı ‘Gucci’ isimli bir butik açar. Markanın asıl büyüme ve globalleşme hikâyesiyse oğlu Aldo Gucci’nin etkisiyle olur. Bildiğimiz Gucci logosunu yaratan, ürün gamını genişleterek markayı global üne kavuşturan kişi Aldo’dur. Ancak aile içindeki bitmeyen kavgalar ve yönetimde üst üste yaşanan sıkıntılar işleri tepetaklak eder. Önce Aldo’yu oğlu Paolo hapse attırır. Ardından yeğeni Maurizio şirketteki tüm hisseleri devralır. Böylece Aldo’nun Gucci’deki yetkileri tamamen yok olur. Sonuç mu? Maurizio’nun ölümüyle marka yönetiminde aileden hiç kimse kalmaz...

Haberin Devamı

Gucci ailesini tekrar gündeme taşıyansa ‘House of Gucci’ filmi... Ridley Scott’ın yönettiği, Lady Gaga ve Adam Driver’ın başrollerini paylaştığı ‘Gucci Ailesi’ filmi, Salma Hayek, Al Pacino ve Jared Leto gibi yıldızları buluşturuyor. Filmin çekileceğinin duyulduğu andan itibaren Gucci ailesi olumsuz tepkilerini dile getirdi. Aldo Gucci’nin torunu Patrizia, filmin para kazanmak uğruna tüm aile değerlerini yerle bir ettiğini ve hiçbir gizliliklerinin kalmadığını belirtiyor. Film ekibinin kendilerine ulaşmadığını ifade eden Patrizia Gucci, dedesi Aldo’yu Al Pacino’nun canlandırmasından mutsuz. Zira tüm Gucci’lerin uzun boylu ve yakışıklı olduğunun altını çizen Patrizia Gucci, Al Pacino’nun yeterince uzun olmadığını, dedesini şişman ve çirkin gösterdiğini söylüyor. Ailenin eski gelini Patrizia Reggiani ise Lady Gaga’yı kendine benzetse de, gelip kendisiyle tanışmamasından rahatsızlık duyduğunu söylüyor.

Haberin Devamı

Film, 1970’lerden 1990’lara kadar uzanıyor. Dolayısıyla, değişen tarihleri moda aracılığıyla takip edebiliyoruz. Örneğin, Reggiani’nin 70’lerde Elizabeth Taylor’ı anımsatan saçları, 80’lerde kısalarak Leydi Diana’ya gönderme yapıyor. Kıyafetleri de dönemin modasına uygun olarak gittikçe abartılı bir hal alıyor.

Filmin kostümlerinin yaratıcısı daha önce ‘Gladyatör’, ‘Marslı’ ve ‘Amerikan Gangsteri’ gibi filmlerin de kostümlerini tasarlamış olan Janty Yates. Harper’s Bazaar’a verdiği röportajda kostümleri tasarlarken Floransa’daki Gucci müzesine giderek eski dönemlere ait fotoğraflar topladığını söyleyen Yates ayrıca Gucci’nin kendi arşivinden de yararlandığını anlatıyor. Lady Gaga’nın canlandırdığı Patrizia karakteri için, Patrizia’nın kendi gardırobundaki parçalardan ilham alan tasarımlar yaptıklarını söylüyor. Örneğin ilk sahnede görünen kırmızı elbise bunlardan biri. Jates’ten ana karaktere dair ilginç bir detay da öğreniyoruz: Patrizia gerçek hayatta çok az Gucci giyer, markanın rakiplerinden olan YSL ve Dior gibi markaları tercih edermiş. Bu nedenle filmde gerçekliği bozmamak için Patrizia’ya çok fazla Gucci kıyafet giydirilmemiş.

Haberin Devamı

‘BİR YANLIŞ ANLAŞILMA’

Basının ‘Karadul’ olarak adlandırdığı Patrizia Reggiani hapishanede olduğu süreçte de kendinden söz ettirmeyi bildi. 2011’de kendisine gündüzleri çalışma imkânı sunulduğunda, “Hayatımda hiç çalışmadım, hapiste kalmayı tercih ederim” gibi ilginç bir açıklama yaptı. Hapisten çıktığında The Guardian’a verdiği röportajda “Niye Maurizio’yu öldürmek için birini tuttun” sorusuna verdiği cevap pişmanlık yaşamadığının göstergesiydi: “Gözlerim çok iyi görmüyordu, ıskalamak istemedim.”

29 yıllık mahkûmiyetinin 18 yılını tamamladıktan sonra 2016’da salıverilen Patrizia Reggiani bugün 72 yaşında, Milano sokaklarında omzunda papağanıyla geziyor. En son geçen hafta yayımlanan ‘People Magazine Investigates: Killing Gucci’ programına açıklamlar yapan Reggiani, Maurizio’yu öldürme emrini kendisinin  vermediğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Suçlu değilim ama masum da değilim. Eğer Maurizio ile şimdi karşılaşsam ondan beni affetmesini isterdim. Bütün bu yaşananlar bir yanlış anlaşılma.”

Reggiani röportajda kocasına inanılmaz bir sevgi duyduğunu da belirtiyor. 2014’te daha cezaevindeyken La Repubblica gazetesine, kanunen hakkı olmamasına rağmen Gucci soyadını kullanmaya devam etmesini “Hâlâ bir Gucci gibi hissediyorum, hatta aralarındaki en Gucci benim” sözleriyle açıklayan Patrizia’nın gerçek aşkının Maurizio mu Gucci mi olduğu tartışılır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!