Kraliçenin prensine vedası...

Güncelleme Tarihi:

Kraliçenin prensine vedası...
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2021 07:00

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in 73 yıllık eşi Prens Philip 9 Nisan’da, 99 yaşında vefat etti. Dün de cenaze töreni yapıldı. İyi kötü, aşkla devlet işlerinin birbirine karıştırıldığı bir evlilikti onlarınki. Gençlik fotoğraflarındaki utangaç gülümsemeler, kol kola yürümeler, birbirine karşı içtenlik, ilgi ve gizleyemedikleri coşkun sevgi, aşklarını da gözler önüne seriyordu.

Haberin Devamı

Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış. Sadece malı mı? Doğumlarından ölümlerine her anları, alışkanlıkları, neye sinirlendikleri, kimlerle arkadaş oldukları... Özellikle bugün hepimizin elinin altındaki sınırsız ‘dikiz’ tatminini garantileyen aplikasyonlar sayesinde her an daha fazlasından haberdar olabiliyoruz, bu da hem çenemizi hem gözlerimizi yoruyor. Çocuğumuzun ödevini unutuyoruz, yemeğin altını yakıyoruz, alttan gelen aramaları reddediyoruz kim ne yapmış göreceğiz diye.

Kraliçenin prensine vedası...

Bir Balkan prensi olan uzun boylu ve yakışıklı Philip’le uzaktan kuzeni olan, geleceğin kraliçesi Elizabeth, birbirlerine âşık olup 1947’de evlenmişlerdi.

Haberin Devamı

MODERNLEŞMEYİ SAĞLADI

İlk cümleyi Büyük Britanya bağlamında öğelerine ayıralım: Zengin olan geleneksel olarak aristokrasi mensupları, yani kraliyet ailesi ve çevresi. Züğürtse halk, yani ben, siz. Her ne kadar bizlere benzeseler de kraliyet ailesi üyelerinin insanüstü özellikleri var. Yaşadıkları saraylarda herkes güzel, sağlıklı, bakımlı ve heteroseksüel. Kimsenin kilo sorunu yok, depresyona girmiyorlar. Kimse hata yapmıyor, suç işlemiyor. Suç işledikleri iddia edilse de, mesela pedofiliyle itham edilmiş olabilir biri, hesap vermesi dahi gerekmiyor. Bu olağanüstü hayatlar yaşayan olağanüstü tür, anayasal görevlerinin yanı sıra halklarının afyonu. Instagram’dan önce de bu böyleydi, sonra da böyle. Onları en çok kendileriyle özdeşleşebildiğimiz zamanlarda, sıradan, herkesin yaşadığı deneyimlerden geçtiklerinde konuşuyoruz. Doğduklarında, ürediklerinde ve öldüklerinde... Kraliçe 2’nci Elizabeth’in 73 yıllık eşi, Edinburgh Dükü Prens Philip’in ölümü de böyle bir özdeşleşme yarattı.

Philip, ölmeden önce bilmiyordum, Britanya Kraliyet Ailesi’nin modernleşmesi girişiminde bulunan ana karaktermiş. Onlar için modernlik, halkın yaşamına bir adım daha yaklaşmaları demek, bir yandan da evlerini ve hayatlarını halka açmak... 1901’e kadar aile üyelerine boşanma yasakken bugün Elizabeth ve Philip’in Edward dışındaki tüm çocukları boşanmış durumda. Amerikalı ve boşanmış bir kadınla evlenmeye karar verdiği için 1936’da tahttan vazgeçen, Kral 8’inci Edward’ın kardeşinin torunu Charles, annesi vefat ettiğinde, ikinci eşi Camilla ile tahta geçecek.

Haberin Devamı

Philip, ailenin ‘normal bir insan’a en çok benzeyen üyelerden biri ki, kendisi, Elizabeth ile evliliği dışında da bir prensti. Yunanistan doğumlu, uzun boylu ve yakışıklı asker Philip, ‘Kimsenin umursamadığı bir Balkan prensi’ olduğunu söylermiş. Uzaktan kuzeni olan Prenses Elizabeth’le birbirlerine âşık olup evlendiklerine ben ikna oldum. Gençlik fotoğraflarındaki utangaç gülümsemeler,
kol kola yürümeler ve gizleyemedikleri bir coşkun sevgiyle süslü. Bence kraliyet ailesinde aşka izin var. Arada skandallar ortaya çıksa da... Charles’ın Camilla ile kavuşması da buna örnek değil mi?

Philip’le Elizabeth 1947’de evleniyorlar. Elizabeth’in bir denizci eşi olarak yaşadığı, manava gidip alışveriş yaptığı ve pasaport sahibi olduğu beş yılın ardından çift, kraliyetin başına geçiyor. Philip, tarihte benzeri bir tek Kraliçe Victoria döneminde görülmüş bir prenslik yaşıyor. Kraliçenin eşi ama kral değil. Çocukların kafasını karıştıracak bir durum. Modernliği de kısmen buradan geliyor aslında. Titr üzerinde inat etmeyişi, seremonilerde eşinin önünde eğilip iki adım geriden yürüyüşü, yılmayan bir hizmet adamı oluşu... Bizde onun gibilere 2000’lerde ‘light erkek’ denirdi, İngiltere’de 1950’lerden beri ‘modern eş’ deniyor. Evle ve çocuklarla esas onun ilgilendiği anlatılıyor. Böylece Elizabeth devlet ve hayır işlerine odaklanabiliyor.

Haberin Devamı

ŞAKACI, FEVRİ, ÇAPKIN...

Modernlik madalyonunun diğer yüzünde halka açılma var. 1961’de televizyon röportajı veren ilk kraliyet üyesi oluyor Philip. 1969’da çekilen ilk belgesel de onun fikri. Balmoral’daki kır evlerinde sıradan bir ailenin pikniği gibi sunulan bölümde Kraliçe Elizabeth’in barbekü başındaki Philip’e yaklaşıp “Salata hazır” deyişi, halka sesleniş tonundan daha insani ve heyecanlı gelmiyor kulağa gerçi. Sanki Philip plastik köz üzerinde duman makinesiyle ızgara yapıyor ve salata da kâğıttan. Elizabeth korkunç bir ‘sıradan insan’. Öte yandan Philip gazeteciler önünde küfreden bir adamdı. Kendine has, şakacı, fevri ve hatta bir ara çapkın biriydi. Diana, Kate ya da Meghan’ı unutun, biyografisinin yazarları, Philip’in dışarıdan olduğu için halk tarafından böylesi sevildiğini söylüyor. İyi kötü, aşkla devlet işlerinin birbirine karıştırıldığı, 70 küsur yıllık bir görevdi onun evliliği. Prens William’ın, dedesinin görevinin büyük bağlılıkla bilincinde olup yaşamını aileye ve halka adadığı ve kendisine örnek oluşturduğunu söylediğinde hangimizin aklından ‘Bu sözler Harry’ye mi acaba’ diye geçmiyor? “Onların jenerasyonu farklıydı” diyorlar, yine, bu karşılaştırmada taşın kime gittiği de açık edilmeden.

Haberin Devamı

Elizabeth kendine zıt karakterde bir adam sevdi ve ne kadarının sevgiden ve bağlılıktan, ne kadarının görevden olduğunu bilemediğimiz motivasyonla bir ömrü birlikte geçirdiler. Kraliyet aşkları hep masallardaki gibi olmuyor. William ve Kate, Charles ve Camilla’nın ardından tahtta yerlerini almayı beklerken Harry ve Meghan Kaliforniya’da. Hangi masalda böyle son bulabilirsiniz? Harry ve 8’inci Edward sevdiklerine olan görevlerini önceledi; biz de böylece sarayda böylelerine yer olmadığını öğrendik. Öte yandan bizlerin aile (gönül) saraylarında da herkese yer yok ve sorarım, hangimizin evliliğinde görev bilinci yok?

Onlar Philip’in açtığı yolda yürüyerek ‘modernleştikçe’ biz halkın kraliyet ailelerine ilgisi artacak. ‘Bridgerton’ ve ‘The Crown’ gibi diziler, gazete manşetleri, televizyonda günlerce süren özel yayınlar, onların yaşamlarının dönüm noktalarını, bizlere sahip olduğumuzu bilmediğimiz ya da kabul etmediğimiz bir açlığı doyurmak için sunacaklar. Philip etkisi de, belki önümüzdeki yıllarda Oprah Winfrey röportajlarının ailenin genç üyeleri arasında normalleşmesiyle kendini gösterecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!