Ceylan Ertem: İsim değil fiil olmak istiyorum

Güncelleme Tarihi:

Ceylan Ertem: İsim değil fiil olmak istiyorum
Oluşturulma Tarihi: Şubat 20, 2022 07:00

Ceylan Ertem; Haluk Levent’ten Sıla’ya, Melek Mosso’dan Nükhet Duru’ya, müzisyen dostlarını ağırladığı şarkılı-türkülü programı ‘Duyuyor musun?’un ilk bölümüyle bugün YouTube’da... “Ben insanlara soru sormayı, onlarla sohbet etmeyi çok seviyorum, müziğimin de bundan beslendiğine inanıyorum. Sezen Aksu’yu görünce hemen eski günleri anlatmasını istiyorum” diyor. Geçen haftalarda, bir hayranının kendisini beş senedir taciz ettiğini açıklayan Ertem’le sohbete programıyla başladık, taciz meselesini de konuştuk.

Haberin Devamı

Yeşil ceketi, parlak kırmızı ruju ve nefis gülümsemesiyle karşılıyor bizi Ceylan Ertem, Madam Niça’da. Yeni YouTube projesi ‘Duyuyor musun?’un tanıtımı var o akşam mekânda. Haluk Levent, Gökhan Türkmen, Melek Mosso gelecek, beraber şarkılar söylenecek. Heyecanı gözlerinden okunuyor. Sahnede hummalı bir çalışma devam ediyor. Eskiden çıktığı kulüplerin kapanmasına ah edip Beyoğlu’nun değişiminden bahsederken, masamıza Bozcaada’dan Gümüşsuyu’na transfer olan Madam Niça’nın meşhur, üzeri acıbiber reçelli, çıtır muska börekleri geliyor. “Hadi yiyelim geç olmadan. Artık öyle gece 2’lerde yemeler yok. Malum; sadece Beyoğlu değil, bizim gençlik de bitti!” deyip gülüyor. Boğaz’da nefis bir gün batıyor. Ceylan Ertem yüksek enerjisiyle, tatlı tatlı anlatıyor.

Haberin Devamı

Nedir bu yeni YouTube projesi? Pandemi durgunluğunun ardından bir patlama mı?

Öyle de diyebiliriz ama 2008’den beri, sevdiğim müzisyenlerle kendi imkânlarımca röportajlar yapıyordum. Müzisyenlerin biyografilerini, röportajlarını okurum. Zeytinli Rock Festivali olur mesela, dört gün boyunca kuliste “Cahit Abi (Berkay) ya, bana şu Moğollar’ı bir anlatsana. Selda Abla (Bağcan) sen bu ‘Yuh Yuh’a nasıl karar verdin” diye sorarım. Şebo’ya (Şebnem Ferah) giderim, anlattırırım, her şeyi çok merak ederim. Bir gün, o dönemki menajerim Müge Sözen’e anlattım bu projeyi. Gözleri parladı. “Ben buna hemen bir sponsor bulacağım” dedi. “Ben yıllardır bulamıyorum, hadi bakalım...” dedim.

Ceylan Ertem: İsim değil fiil olmak istiyorum

Sponsorsuz olmuyor, değil mi?

Sponsor önemli çünkü müzisyen arkadaşlarım çalacak, herkese emeğinin karşılığını vermemiz lazım. Bir de çok iyi çekilsin, çok iyi mikslensin, albüm kalitesinde kayıtlar olsun istedim. Müge bir hafta içinde Bitexen’i buldu, o güçle hemen başladık.

2000’li yılların başında şarkı söylediğiniz grubunuz Anima’dan beri müziği, topluluk halinde yapmayı seviyorsunuz...

Arkadaşlığa, dostluğa, ekip ruhuna her zaman çok âşıktım. Muhabbet müzik kadar önemli, oradan çok besleniyorum. Kendin ne kadar bir şey yaşayabilirsin ki tek başına! Evet, tamam travmalarımız var, hayallerimiz yıkılıyor, bir şeyler oluyor ama o kadar ilginç hikâyeler öğreniyorum ki bir müzisyen arkadaşımın, onun annesinin, dedesinin hayatından... Onlar şarkı türkü olup Türkiye’yi dolaşıyor. Ferhan Abi (Şensoy) “Bir ozan Çarşamba’da ırmağın kenarına oturup, ‘Bu Çarşamba’yı alsa alsa ne alır, icabında sel alır’ mantığıyla türkü yapmıyor ki, gerçekten o Çarşamba’yı sel alıyor, onun acısıyla o ağıt yakılıyor” derdi. O etkileşimi koparmamak lazım.

Haberin Devamı

‘YER YATAKLARINDA YATTIM’

Çekimler çok eğlenceli geçmiş gibi görünüyor...

Çok! Çekimler için Bodrum’a gittim çünkü İstanbul’da müzisyen bulamadım, pandemiden dolayı herkes şehir dışına taşındı. Sıla, Nükhet Abla (Duru), Jehan Barbur orada yaşıyor artık. İskender Paydaş’ın stüdyosu da Bodrum’da. İskender’i arayıp “Senin bahçeye kurulacağız, alet edevatını kullanacağız” dedim. 7-8 bölümü orada çektik. Sonbaharda da modacı arkadaşım Simay Bülbül’ün İstanbul’daki deposunu stüdyoya çevirdik. Koştura koştura konserden geliyordum, gece yarısından sonra çekiyorduk.

Konuklara “Müzisyen olmak isteyen gençlere ne önerirsin” diye soruyorsunuz. Neden ortak sorulardan biri olarak bunu seçtiniz?

Haberin Devamı

Bir genç “Ben de Haluk Levent olmak istiyorum” diyorsa ne yapmalı, bu çok önemli. O kadar ilginç cevaplar çıktı ki... Nükhet Abla (Duru) mesela, “Koşarken şarkı söylesin” dedi. Umarım gençlere ilham verir.

Konuklarınızın hepsi programda bir Sezen Aksu şarkısı söylemiş sanki... Ortak noktalardan biri de o olmuş.

Sezen Aksu, bu dönem bütün şarkılarını herkese bedava verdi. Telifsiz. “Yeter ki siz bunları söyleyin, yorumcu hakları size gitsin, ufacık da olsa bir katkım olsun” dedi. Biz de tabii bulunca fırsatı, programda bol bol Sezen Aksu şarkısı kullandık (gülüyor).

Bunu yapması, özellikle pandemi döneminde çok zor günler geçiren müzisyenler için çok iyi olmuştur...

Haberin Devamı

Tabii... Müzik yaparken parayı hiç düşünmedim ama maddi anlamda, hak ettiğim yerde olduğumu da düşünmüyorum. Türkiye’nin en iyi söz yazarlarından biri olan Bülent Ortaçgil’in de hak ettiği yerde olduğunu düşünmüyorum. O da ben de hastalansak ve üç ay çalışamasak, garantimiz yok. Çok acı. Arkadaşlarımın çekyatlarında, yer yataklarında çok yattım bugünlere gelene kadar. Çok da eski bir tarihten söz etmiyorum. 2014’e kadar filan... Yapmak istediğim tek şeyin müzik olduğunu ve merdivenleri çok yavaş tırmanacağımı biliyordum. Ama bazen düşünüyorum; acaba başka bir mesleğim de olsa mıydı? Şu an herkes bunu düşünüyor. Telifler çok kötü, 12’den sonra müzik yasağı var, mekânlar hâlâ yarı kapasite alıyor, bu bizim de yarı para almamız demek.

Haberin Devamı

Herkese sorduğunuz o soruyu ben size sorsam... Büyüyünce Ceylan Ertem olmak isteyen gençlere ne önerirsiniz?

Yetenek kadar çalışkanlık da önemli. Üretmeye devam etsinler. İki yılda olmaz, 10 yılda olmaz; bazen bazı şarkıları insanlar
40 yıl sonra söyler hep bir ağızdan... Acele etmesinler. Hit peşinde koşmalardan, kısa yollardan hep uzak dursunlar. Bir gün beni milyonlarca insan dinlerse ‘Ay ben nerede yanlış yaptım’ diye düşünürüm.

Ceylan Ertem: İsim değil fiil olmak istiyorum

‘MEKÂNLAR SANKİ KODAMAN AMCALARA YAPILIYOR’

Pandemide pek çok yer kapandı. Kalan mekânlara da o mekânların bize dayattıklarına da mecburuz. ‘Yurtdışı övmek’ gibi olmasın ama oralarda bir kilisede de ‘sound’ çok iyi, küçücük bir mekânda da... Ama mesele sırf ‘sound’ da değil. Beni dinlemeye gelen tekerlekli sandalyedeki çocukları kaç defa sırtımızda taşıdık. Mekânlar sanki kodaman amcalar rahat etsin diye yapılıyor. Halbuki biz onlara çalmıyoruz; öğrencilere çalıyoruz, LGBTİ’lere çalıyoruz. Sen damsız almazsan o iki çocuk ya da kız nasıl girecek oraya, aşkını yaşayacak? Belki 60 yaşında bir abla da gelip dinleyecek beni… Neden arkaya arena gibi bir alan yapılmıyor, herkes masa düzenine oturmak zorunda değil ki! Mekân açmak isteyenlere sesleniyorum, lütfen müzisyenlere danışın. Biz sizi çok pahalı olmayan çözümlere yönlendireceğiz, bütün müzisyenler oraya gelecek, mekânınız patlayacak!

‘RAHATLAMIŞ HİSSEDİYORUM’

Bir hayranınızın sizi yıllarca taciz ettiğini hatta sizin için cinsiyet değiştirdiğini anlattınız geçenlerde Twitter’da. Destek mesajları geldiği kadar sizi suçlayan çıkışlar da oldu. Ne düşündünüz onları görünce?

Okumadım. Benimki artık dayanamadığım noktada bir içdökmeydi çünkü. Başına bu tür şeyler gelen başka kişiler varsa korkmasınlar istedim.

Neden o kadar uzun süre beklediniz?

Bekleme sebebim karşımdakinin bir kadın olmasıydı. Çok dikkatli olmaya çalıştım. Bir sürü kişi anlamayabilir bu diyeceğimi ama trans durumu yaşandığı için çok dikkatli olmak istedim. Benim trans arkadaşlarım da var, LGBTİ çok önem verdiğim bir topluluk. Şimdi pozitif ayrımcılık yapacağım ama bir erkek olsaydı bunu yapan, o iş başkaydı, üç ay bile sürmeyebilirdi. Ama hep dayanmaya çalıştım, anlayış göstermeye çalıştım.

Artık size mesaj yazmıyor, değil mi?

Toplumun tepkisi karşısında geri çekilme oldu, ifşa olmaktan korktu sanırım, özürler diledi. Ben bunları yaşıyorum dediğimde, o şahıs
“Bir insan bir insana bunu nasıl yapar”ı gördü. Sadece benim yazdıklarımı değil, etrafta çıkan yazıları da okudu bence ve durumu anladı, kendinden çok utandı. Çok sert yazılar çıktı çünkü, psikologlar bile bu konuda yazılar yazdı.

Şimdi nasılsınız?

Rahatlamış hissediyorum. Ama kendimi tam olarak bırakamadım, sanki yine bir yerlerden çıkacak, göreceğim gibi bir his oluyor. Önümüzdeki günler gösterecek. Bu arada bana özelden o kadar çok insan yazdı ki, yakınımda çok fazla kişi bunu yaşıyormuş meğer. Bu anlamda benim açıklamam toplumsal olarak işe yaradı diye düşünüyorum. “Şu aplikasyonu kurun”, “Tek tuşla polisi aramanın yolu bu” diye yazanlar oldu. Bu konu konuşulmuş oldu. Ezo’nun (Ezgi Mola), Serenay’ın (Sarıkaya) başına geldiği de yazıldı, böylece kamuoyunda bir gündem oldu.

Devam ederse tepkiniz ne olur?

İnşallah bir daha karşılaşmam çünkü konserlerimde çok zorlanıyordum. Büyük müdahaleler peşinde olacağım o zaman.

Ceylan Ertem: İsim değil fiil olmak istiyorum

‘YAŞAMAYI, ÜRETMEYİ, ŞARKI SÖYLEMEYİ ÇOK SEVİYORUM’

Hayalim, altı ay Bozcaada’da, altı ay bir köyde olmak... Yaşamayı, üretmeyi, şarkı söylemeyi çok seviyorum. Bayıldığım bir müzisyen var, Meredith Monk. Diyor ki: “Ben isim değilim, fiilim.” Ben de o misal; isim değil, fiil olmak istiyorum. Sürekli eylemek... Zaten ondan sonra isim olursanız, olursunuz. O ismin peşinde koşulduğunda olmuyor.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!