Bize tav olan çok annem!

Güncelleme Tarihi:

Bize tav olan çok annem
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2019 08:00

Oyuncu Erkan Can ‘yılların dostu’ dediği Güven Kıraç’la birlikte YouTube kanalı kurdu. Adı da Erkan Can’ın hep kullandığı cümle: “Mesela dedik.” Can ve Kıraç’la yeni mecralarını, yaptıkları işleri, beklentilerini, yeni nesil fenomenleri konuştuk.

Haberin Devamı

İki önemli oyuncu, ne oldu da bir YouTube kanalı kurdu? 

Güven Kıraç (GK): YouTube, internet gibi özgür bir ortam. Dolayısıyla gençlerin çok sevdiği bu özgür ortamda değişen dünyaya entegre olmak istedik. İki tane yol vardı. Ya bunlara Fransız kalacaktık ya da bunların içine girecektik. Bizim yıllardır konuştuğumuz şey ‘Kendi dükkânımız olsun, kendi yerimiz olsun, orada serbest şekilde istediğimiz şeyleri yapalım, konuşalım, eğlenelim, gülelim’.  Biraz bundan kaynaklı çıktı.

Erkan Can (EC): Değişiyoruz sonuçta. ‘Değişmeyen tek şey değişim’ derler ya... Dünya artık dijital oluyor. Başka bir yere eviriliyor. O yüzden buna entegre oluyoruz.

İhtiyaçtan doğdu diyorsunuz...

GK: İnsanlar bizi merak ediyorlar. Sağ olsunlar seviyorlar, sevgilerine mazhar olmayı galiba biraz becerdik. Ama YouTube samimiyet.

Haberin Devamı

Samimi halinizi mi görmek istiyorlar?

GK: Evet, o halleri görmek istiyorlar. Biz de o tarafımızı her yerde çok gösteremiyoruz. ‘Talk show’lara gitmeyi sevmeyiz çünkü bindiğin dalı kesersin. Neden? Bir oyuncu Erkan Can’ı, Güven Kıraç’ı çok dolaşımda tutarsa her seferinde Erkan Can’ı ve Güven Kıraç’ı unutturması zor oluyor. Dolayısıyla biz kapı kapı gezecek insanlar değiliz. Ama burada Erkan Can’ın ve Güven Kıraç’ın muhabbetini gösteriyoruz.

Bize tav olan çok annem

Bizimki ortaoyunu muhabbeti

Dediğiniz şey biraz tezat değil mi? Gerçek Güven’i görecek ve o hep orada olacak...

GK: Yok, o bambaşka bir mecra. Geniş bir kamera arkası var.

Kendi ‘talk show’unuz mu oluyor böyle?

GK: Evet ama biz kimseyi ağırlamıyoruz. Talk show yapsak da daha çok seyrediliriz.

EC: Yani sadece bu merakımızdan biraz da buraya bakalım dedik. Çünkü dünya başka bir yere gidiyor, ‘Bizde burada olmalıyız’ dedik. Olmak lazım, bakmak lazım. Bu mecranın içine girmezsen, internet denen naneyi anlayamayız.

Şu ana kadar kısa kısa tanıtımlar yayımlandı. Bir de Sicilya’nın ilk bölümü. Bunların senaryoları var mı?

Haberin Devamı

GK: Yok. Tamamen doğaçlama. Bizim bir ekibimiz var, yazıyorlar, çiziyorlar ama son halini biz okuyoruz.

EC: Ortaoyunu muhabbeti. Konu belli, omurga belli sağını solunu önünü arkasını biz dolduruyoruz.

Bize tav olan çok annem

Daha önce Küba’ya giden iki oyuncu bu kez Sicilya’daydı. Sadece National Geographic’in belgesel çekebildiği Cappuccini Manastırı’na girip 8 bin mumyayı görüntülediler.

Uçan halı biziz!

Yola çıkarken bir hedef koydunuz mu? ‘1 milyon abonemiz olacak ‘gibi düşünceleriniz var mı?

GK: Hiç öyle bir derdimiz yok. Herkesin zevki, birinci mevki. Bakarlar, bakmazlar, herkesin kendi neşesi bilir.

EC: Bize tav olan çok annem! Herkesin neşesi bilir. (Gülüyor) Bizim derdimiz hem bu mecrayı, hem de buraları öğrenmek tabii ki dünyaya da açılmak, sadece burayla sınırlı kalması gerekmiyor.

Haberin Devamı

GK: Biz mokümanter (belgesel tadındaki komedi film) yapıyoruz. Dokümanter yapmıyoruz.

Nasıl yapıyorsunuz bunu, bir örnekle anlatabilir misiniz?

GK: Mesela Sicilya’da Medici ailesinin yaptığı çeşmeyi konuşuyoruz. Ben bir yandan Erkan Abi’ye diyorum ki, “Bu çeşmeyi sipariş etmişler babaya, babanın da kayınvalide hastalanmış, orada bir mezar işi daha olmuş mermerden, tam bitirememişler.” O da oradan yürüyor, benden pası alıyor. Tamamen geyik yapmak. Gezdiğimiz gördüğümüz yerleri mokümanter yapıyoruz. Küba’dayken bir barda oyuncu haklarını konuşmaya başladık. Ciddi meselelere de ufaktan dokunuyoruz. Ama ciddi meselelere ciddiyetle dokunmak kaygısı ile değil. Çok özgür ve serbest olduğumuz bir alan. Tabii bunların hepsi kimseyi kırmadan, dökmeden, üzmeden, yaralamadan.

Haberin Devamı

‘Şunu yaparsak 1 milyon izleniriz’ diyor musunuz?

GK: Öyle kaygılardan azadeyiz. Şimdi görüyoruz, bazı çocuklar var ‘Kafalar’ gibi. Onların 6 milyon takipçisi var. Birtakım şeyler yapıyorlar, onların da alıcısı var ki 6 milyon takipçileri var. İlla bize de 6 milyon kişi baksın diye de bir derdimiz yok.

Enes Batur ile yarışmıyorsunuz sonuçta...

GK: Yok, Enes Batur ile neden yarışalım.

EC: Az olsun, bizim olsun. Ötmesin ama ibikli olsun.

Çekimler sırasında ‘Ne senaryo var, ne despot bir yönetmen var’ gibi hislere kapılıyor musunuz?

GK: Yok, biz senaryoyu da severiz. Senaryo bizim işlerimizde uçan halıdır, senaryo bizim ayağımızdır. Senaryon iyi değilse, uçan halın yoksa sen komik duruma düşersin. Ne yaparsan yap kurtaramazsın, bizim işimizin olmazsa olmazı ABC’nin A’sı senaryodur.

Haberin Devamı

EC: Konu belli olacak.

İlla bir uçan halıya gerek yok yani...

GK: Burada uçan halı biziz. Ne kadar uçabilirsek artık...

Bize tav olan çok annem

İkilinin Sicilya maceraları Etna Yanardağı’nı teftişle devam edecek.

Biraz ayak diriyorum

Günde kaç tane Youtube videosu izliyorsunuz?
GK: Hiç.
EC: Sıfır. Ben sadece telefon etmek için kullanıyorum. Vaktim yok ve gözlüğüm de her zaman yanımda olmuyor. Whatsapp’ı bile mandalına basıp sesli mesaj bırakıyorum.

 Youtube videosu çekiyorsunuz ama videosu izlemiyorsunuz. Bu bir tezatlık değil mi?

GK: Böyle bir şart mı var? Biz bir şeyi izleyeceğiz diye onlar da bizi mi izleyecek? Öyle bir kaide varsa biz de izleriz. Takibe takip mi olacak yani?
EC: Benim yaşım 60’ı geçiyor. Biz bu tarz şeylere yeni yeni alışıyoruz. Öğrenmemiz lazım. Herkesin öğrenme hızı aynı değil. Yavaş yavaş oğlum... Onları da izleyeceğiz yakında. Şu an belki ben biraz ayak diretiyorum. Ama artık bu işlerin içine girdik, yapacağız. Bu dünyaya alışmak lazım.

Burası dünyanın en korkunç müzesi!

Bu Sicilya’daki hikâye nereden çıktı? Nereden buldunuz?

GK: Erkan Abi’nin dünyanın her tarafına yayılmış arkadaşları var. Ondan çıktı.

EC: Sağ olsunlar...

Cappuccini Manastırı’na girmek kimin fikriydi?

GK: Orada o öyle denk geldi.

Manastırın özelliği nedir?

GK: 8 bin tane mumya var. Nasıl bir vitrinde olma isteği varsa, zenginler ölmeden önce kendilerini mumyalatmak istemişler. Öldükten sonra bile ben vitrinde olayım diyorlar.

VA: Burası dünyanın en korkunç müzesi. İçeriye herkesi sokmuyorlar çekim yapmak için.

GK: Bir National Geographic çekim yaptı, bir de biz. Bu bir ilk.

EC: Bu gezilecek, görülecek, bakılacak, tanıtılacak ya da neyse onun adı, Vedat bu konuda her yeri gitti gördü.

Sicilya kaç dakika, kaç bölüm olacak?

VA: Beş ya da altı bölüm olacak. 10’ar dakika olacak. Dört-beş bölümlük de Belgrad gelecek sonrasında. Böyle devam edecek.

Bize tav olan çok annem

Şeyma ‘Karamazov Kardeşler’i yazacak değildi ya

Peki bu projeden ümitli misiniz?

EC: Ümitliyiz tabii. Herkes bir şeyler yapıyor, biz de kendi bildiklerimizi koyduk. Bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

İleride en iyi YouTuber ödülünü aldınız, yanınızda da Enes Batur var. Ne yaparsınız?

EC: Hiçbir şey yapmam. Onlar da bizim kardeşlerimiz. Yapabiliyor ve bir sürü seyircisi var. Tıklıyorlar.

GK: Şimdi Şeyma Subaşı kitap yazmış, herkes saldırıyor. Niye saldırıyorsun ki, ne bekliyorsun? Karamazov Kardeşler’i yazacak hali yok. O da kendince bir şeyler yazıyor ve en çok satanlar listesine giriyor. Yani herkesin ne olduğu belli, bu kadar saldırmaya gerek yok. ‘Ben şiir kitabı yazdım veya bir edebi eser yazdım’ demiyor. Her kör satıcının bir kör alıcısı var. YouTube o kadar geniş bir alan ki. Yemek yapanlar, yoga yapanlar, dansçılar... Herkesin bir kanalı var, bir şeyler anlatıyorlar. Her şeyin bir alıcısı var işte.

Küba’da Atatürk Sanayi’yi bulduk

Bu hikâyelerin bir formatı olacak mı?
Vedat Atasoy: Bütün hikâyeler birbirine bağlanıyor. Erkan Can ve Güven Kıraç’ın dünyası ve orada geziyorlar, izcilik yapıyorlar, sanat yapıyorlar.

GK:
Röfle diyoruz o bölümlere. Yani aralara attığımız sanat, tiyatro, sinema haberlerine. ‘Baba’ filminin çekildiği yerde müthiş bir sohbet yaptık. Kasket takıyorlar filmin birincisinde. Tesadüfen de Tuncer Kurtiz’in vefatından sonra sevgili eşi Menent bana Tuncel Abi’nin kasketini hediye etti. O kasketi çekimde ilk defa çıkartıp, Erkan Abi’ye verdim. ‘Baba’ filminin yapıldığı yerde, Tuncel Baba’nın kasketini Erkan Baba taktı. Küba’da Tamirhane var mesela Erkan Abi sürekli arabalardan bahsediyor. Küba’ya gittik, orada Atatürk Sanayi’yi bulduk.

EC:
Al Pacino’nun oturduğu sandalyede, ‘Baba’ filmi ve mafya sineması üzerine müthiş bir sohbet oldu.
Vedat Atasoy: Erkan Can ve Güven Kıraç’ın dünyaya bakışı. Gezmek çok önemli, çünkü gezmeyi çok seviyorlar. Gezerken insanlara bir şey anlatıyorlar ve bu da çok önemli. Gezme kültürünü aşılıyorlar. Gezerken hem oranın kültürünü öğrenmeyi, hem keyif almayı öğretiyorlar. İnsanlara bu konuyla ilgili özgüven aşılamak çok önemli.

Bize tav olan çok annem

‘Mesela Dedik’ YouTube kanalında Sicilya serisinin ilk bölümü yayınlandı.
 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!