Biz kadınlara hiç rahat yok mu?

Güncelleme Tarihi:

Biz kadınlara hiç rahat yok mu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2019 08:30

Dünyanın ilk tesettürlü top modeli Halima Aden İstanbul’daydı. Modada tabuları yıkan Somalili 21 yaşındaki manken, mülteci kamplarından dergi kapaklarına uzanan sıradışı hikâyesini ve bu düzende kadın olmayı anlattı: “Açık giyinirsen hakarete uğruyorsun, kapalı giyinirsen ‘acaba eziliyor mu’ diye eleştiriliyorsun. Biz kadınlara hiç rahat yok mu?” (Aslı BARIŞ)

Haberin Devamı

“İstanbul’a gelmeye bayılıyorum. Burası dünyanın en güzel yeri, Türkiye en sevdiğim ülke. Misafirperverlik başka bir boyutta yaşanıyor. Geçen sefer konuştuğumuzda daha gelmemiştim İstanbul’a değil mi? Dubai’deydik... ”
Koskoca gülümsemesi, gamzeleri, iri kirpikleri ve hayat dolu gözleriyle karşımda dünyanın ilk tesettürlü top modeli Halima Aden. Daha dünmüş gibi anlattığı anı, iki yıl önce yaptığımız röportajdan kalma. “Bu nasıl bir hafıza?” diye düşünmeden edemiyorum. Görüşmemizin üzerinden aralarında Vogue, Allure, S Moda gibi prestijli dergilerin de dahil olduğu 16 kapak çekimi ve kim bilir kaç defile geçti. “Evet, konuştuğumuzdan beri sadece iki senede moda endüstrisi çok değişti. Ben değişimin yüzü oldum. Moda haftalarında podyuma çıktım, Vogue dergisine kapak oldum. Gerisi de geldi. Moda endüstrisinde birçok tesettürlü model var artık. Beni kendilerine örnek alıp ilerlediler. Yeni model adayları şöyle diyebiliyorlar: ‘O da benim gibi Müslüman, benim gibi tesettürlü, benim gibi mülteci’...”
KEMİKLERİMİ ACITAN AÇLIK... 
Hikâyenin ‘Benim gibi mülteci’ kısmına gelelim. Aden’in hayat öyküsü hayli acıklı başlıyor. Somalili bir ailenin kızı. Annesinin köyü yakılınca, ailesi Kenya’da bir mülteci kampına taşındı... Halima da gözlerini dünyaya Kakuma’daki o kampta açtı. Babası o küçükken öldü. Annesi, ablası ve erkek kardeşi ile Minnesota’ya taşındığında yedi yaşındaydı. Kamptaki günlerini şöyle anlatıyor: “Kampın içinde hayat çok kötü değil. Tüm çocuklar birlikte oynuyor, anneler birbirine destek oluyor. Ortada sınıfsal fark denen şey yok; çünkü sınıf yok. Bir yokluğun içindesiniz ama çocuk olduğunuz için fark etmiyorsunuz. Hatırladığım tek kötü şey açlık. O sonsuz açlık. Kemiklerin içinde hissedilen, acıtan açlık. Karnınız bu kadar şişken, nasıl bu kadar aç olduğunuzu düşünüp şaşırıyorsunuz.”

Bugün kamplardaki kadın ve çocuklara umut olmak adına UNICEF’in iyi niyet elçisi olan 21 yaşındaki top model, bugüne kadar 3 kamp gezdi. Kendi yetiştiği Kakuma da bunlardan biri. Umutsuzlara umut olmanın peşinde: “Mülteci kampında yetişmek farklı bir gerçekçiliği içinize işliyor. Mesela orada olmayacak şeylerin hayalini kurmazsınız. Hayal kurmazsınız ki. ‘Anneme bir şey olmasın, arkadaşlarım salgında ölmesin’ diye dileklerimiz oluyordu tabii. Hiçbir şeyim yoktu, böylelikle hayatta paranın satın aldığı şeylerin önemsizliğini öğrendim. Herkesle iyi geçinirim, bu da kamptaki çocukluğumdan kalma... Kampta pek çok farklı milliyetten insan vardı ama tüm çocuklar gayet güzel anlaşıyorduk. ‘Öteki’ olduğumu Amerika’da ikinci sınıfa başladığımda anladım. Çocuklar ‘Dilimizi bilmiyor’ diye benimle oynamıyordu. Kampta da çoğu çocukla aynı dili konuşmuyorduk ama bu onlar için engel oluşturmuyordu. Sadece bu bile düzen hakkında çok şey söylüyor.”
Ve bu düzeni değiştirmek adına bir şeyler yapmaya karar verdi. Ve bu ‘devrimci’ hamle için bir hayli enteresan, hatta sıradışı bir alan seçti: 2016 ‘Miss USA’ güzellik yarışması. Şöyle anlatıyor: “Lisede mezuniyet kraliçesi seçildim. ‘Müslüman kızdan mezuniyet kraliçesi olmaz’ algısını yıktım. Güzellik yarışmasına katılırsam üniversite için burs kazanabileceğimi de öğrenince, katılmaya karar verdim. Eğer her kızın bikiniyle katıldığı bir yarışmaya haşemayla katılırsam, benim gibi olan tüm kızlar da ‘İstediğim her şeyi başarabilirim’ diyebilirler. Değerlere sahip çıkarak, duruma uyum sağlanabileceğini göstermek istedim.”

Haberin Devamı

 HAŞEMA DA BİKİNİ DE ELEŞTİRİLİYOR

Haberin Devamı

Böylelikle Amerika, tarihinde ilk kez haşemayla yarışan bir ‘Miss USA’ adayıyla tanıştı. Olay, Amerikan basınında büyük yankı uyandırdı. Peki güzelliğin yarıştırıldığı bir organizasyonda yer aldığı için eleştirilmedi mi? “Haşema giydiğim için eleştirenler olmuştu. Ama bikini giyen bir yarışmacıyı da eleştirmişlerdi, açık diye. Açık giyinirsen hakarete uğruyorsun, kapalı giyinirsen ‘acaba eziliyor mu’ diye eleştiriliyorsun. Biz kadınlara hiç rahat yok mu? Eğer senin seçiminse, açık giyin, saygı duyarım. Eğer tesettüre girmek senin seçiminse ona da saygı duyarım. Her kadın ne istiyorsa onu giysin. Kimse kimsenin seçimini de eleştirmesin. ”

Biz kadınlara hiç rahat yok mu

KIZLAR EĞİTİLİRSE TOPLUM YÜKSELİR
Güzellik yarışmasında kazanamadı ama performansı büyük ses getirdi. Carine Roitfeld onu ‘CR Fashion Book’un kapağına taşıdı, dünyanın en büyük modellik ajanslarından IMG ile anlaşan ilk tesettürlü manken oldu. Gerisi çorap söküğü: Max Mara’dan Yeezy’ye markalar onunla çalışmak için yarıştı.
Evet, moda dünyası onu çok seviyor. Ama hiç tepkiyle karşılaşmıyor mu? Muhafazakâr kanadın ona olan yaklaşımını soruyorum. Üzerinde pırıltılı elbisesi, pürmakyajı, podyuma çıktığı için hiç eleştiri almıyor mu? Şöyle açıklıyor: “Evet, tesettürlüyüm. Evet, annem de tesettürlü. Ama onun gibi giyinmek zorunda değilim. Çünkü ben gencim. Kendi zevkime göre giyinmek, karakterimi tarzıma katmak da hakkım. Herkes tek tip, tek renk giyinmek zorunda değil. Bu aralar türbana taktım mesela. Desenli, simli modellere özellikle... Hoşuma gidiyor. Baştan aşağı simsiyah giyinmek isteyen varsa, tabii ki giyebilir. Saygı duyarım. Ama ben kıpır kıpır bir kızım. Giysilerim de bunu yansıtıyor. Renk seviyorum, makyaj seviyorum. Cicili bicili şeyleri seviyorum. Bir odaya girdiğimde insanların dönüp ‘Evet bu Halima’nın tarzı’ demelerini isterim.”

Yoğun temposuna rağmen hayatının merkezi hâlâ Minnesotta. St. Cloud Üniversitesi’nde eğitimine devam ediyor. Orada yoğun olan Somali topluluğu yararına da çalışıyor. Ve kendini ‘feminist’ olarak tanımlıyor: “Tabii ki hepimiz feminist olmalıyız.Kadınlar herkesin hayatında önemli rol oynuyor. Sonuçta bizi doğuran annemiz var; teyzelerimiz, halalarımız, ablalarımız, büyükannelerimiz var. Benim amacım kadınların hayatını daha iyi bir hale getirmek. En azından bunun için çalışıyorum. Daha iyi arkadaş, daha iyi bir evlat, daha iyi bir birey nasıl olabilirim diye hep düşünüyorum. Bence herkes de böyle düşünüyor. En azından düşünmeli...” Dünya siyasetindeki gergin ortama rağmen, gelecekten umutlu Halima. Z kuşağının dünyayı daha iyi bir yer yapacağını düşünüyor: “Hep söylerim, iyi ki bu nesile mensubum. Biz konuşulması zor konuları tartışıyoruz. En azından tartışıyoruz. Değişimi başlatacak olan şey iletişimdir. Herkes birbirini dinlemeli. Mesela dünya liderleri bizi gelip dinlese farklı olurdu. Ben onlara şunu sormak isterim: kız çocuklarının daha kolay eğitim almalarını sağlayacak ne yapıyorsunuz? Kızlar eğitilirse toplum yükselir. ”
Ne giyeceğinize kimse karışamaz
“Tesettüre çocuk yaşta girdim, bu benim seçimimdi. Ailemden kimse zorlamadı. İnancımı böyle göstermeyi seçtim. Benim ailemdeki tüm kadınlar tesettürlü... Her zaman örnek aldığım annem dahil. Bu biraz küçük bir kızın annesinin kırmızı rujunu bulup onu sürmeye çalışmasına benziyor. Geçen gün küçük yeğenim benim topuklularımı giyip yürümeye çalışıyordu. Model olmak istiyormuş. Ben de annemi örnek aldığım için bu yolu seçtim, bu benim hikâyem. Her kadının öyküsü farklıdır bu yolda... Bu kararı kişi vermeli; söz hakkı kişinin kendinde olmalı. Sonuçta sizin bedeniniz. ne giyeceğinize kimse karışamaz. Aynı zamanda giyip giymeyeceğinize de karışamazlar. Bir sabah kalkıp ‘Artık tesettürlü olmak istemiyorum’ dersem bu benim seçimim olur. Ve insanlar buna saygı duymak zorundadırlar. ”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!