Gözlerimi kapattım 'Haydi Barış' dedim

Güncelleme Tarihi:

Gözlerimi kapattım Haydi Barış dedim
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2022 07:00

Bu sezonun en çok beklenen filmlerinden ‘Barış Akarsu “Merhaba”’, 18 Kasım’da vizyona girmek için gün sayarken başrol oyuncusu İsmail Ege Şaşmaz’la buluştuk. O, milyonların kalbinde yer tutan Barış Akarsu’yu canlandırmak için aylarca kendini eve kapattı. Şan ve gitar dersleri aldı. Saçlarına mikro kaynak yapıldı, lamine dişler takıldı, “Uyumadan önce bile onun videosunu, şarkılarını açıp kulağımda onunla uyuyordum” diyor. Şaşmaz’la sohbet oyunculuktan evliliğine ve bir asansörde değişen ilginç hayatına uzandı: “Zorlandığım günler oldu, yeri geldi sokakta da kaldım ama denemekten hiç vazgeçmedim.”

Haberin Devamı

Onun için hayatta tek seçenek olmuş hep, o da oyuncu olmak. Ve şu an hayallerinin en güzel noktasında. 28 yaşındaki İsmail Ege Şaşmaz 10 yıldır hayatımızda. Stüdyonun kapısından da uzun süredir üzerinde çalıştığı rolünü anlatmak için büyük heyecanla giriyor. Telefonundan söylediği Barış Akarsu şarkılarını dinletiyor, Barış’ı ve filmi anlatırken sık sık gözleri doluyor, duygulanıyor. Onunla ortak yanlarından bahsederken biz de bir yandan kendi geçmişine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

FOTOĞRAFLAR: Muhsin Akgün/MAStüdyo

*Barış Akarsu rolü sana nasıl geldi?

Film yapılmadan bir yıl önce başka bir projedeydim. O sıralar içime doğmuş gibi menajerim Ahmet’i (Koraltürk) aradım ve “Barış Akarsu’nun bir filmi olursa, ne olur görüşelim” dedim.

*Çok mu seviyordun Barış’ı?

Haberin Devamı

Evet, çok... Aradan bir sene geçti. Avukatım Serdar Öktem aradı, “Barış Akarsu filmi için görüşmek ister misin” dedi. Yurtdışındaydım, döner dönmez görüşmeye gittim. Evimin tam karşı apartmanıymış.

*Kader ağlarını örmüş gibi...

Aynen. O gün anlaştık. Bir önceki soruna da dönersek; Barış Akarsu benim için çok farklı bir yerdeydi. Lisedeyken bazen gittiğim mekânlarda şarkı söylerdim, genelde Barış’ın da söylediği şarkıları okurdum. Sonra Barış’ın hikâyesini öğrenmeye başladım. Dedesinin ona söylediği söz, benim dedemin sözüyle aynıydı

Gözlerimi kapattım Haydi Barış dedim

*Neydi o söz?

“Tek bir şey ol, en iyisi ol.” Hem şarkı söylemeye merakım vardı hem tiyatrodaydım. Dedemi dinledim, sadece oyunculuğa  odaklandım. Bu mesleği yapmak için tek başıma İstanbul’a geldim. Çok çabaladım, zorlandığım günler oldu. Yeri geldi sokakta kaldım. Çok iş değiştirdim ama denemekten hiç vazgeçmedim. Barış da bunları yaşamış. Barış hayatımıza bir yarışma programıyla girdi, ben de yarışma programına katılmıştım. Ama benimki yayımlanmadı. Yolculuklarımız arasında ne çok ortak noktamız olduğunu işin içine girdikçe anladım.

*Peki, iş karakteri canlandırmaya geldiğinde ne oldu?

Haberin Devamı

Çok sevdiğim oyuncu koçu Bahar Kerimoğlu’yla çalışmaya başladım. 2.5 aylık bir sürecimiz oldu. Barış’ın dostlarıyla, ailesiyle görüştük. Onlardan Barış’ı dinlemek çok özeldi. İki ay kendimi eve kapattım, dış dünyayla bağlantımı kestim. Her fırsatta videolarını izleyip ses kayıtlarını dinledim, hareketlerini, konuşma tarzını ve tepkilerini gözlemledim. Yatarken bile onun şarkılarını açıp kulağımda onunla uyuyordum.

*Fragmanlardaki konser görüntülerinde çok benzemişsin...

Sahne performanslarını ve konserlerini defalarca izledim, tek tek hareketlerine, mimiklerine çalıştım. ‘Islak Islak’ şarkısının konser çekimi sahnesi Amasra’daydı. Orada bambaşka bir hisle çıktım sahneye. Konserdeki seyirciler, o sahnede defalarca Barış’ı dinleyen Amasralılardı. Hepsi sanki Barış’ı izlemeye gelmiş gibi heyecanlıydı, ben de çok duygusallaştım. Gözlerimi kapattım, ‘Haydi Barış’ dedim. O gün, o sahnede  hissettiklerimi asla unutamam.

Haberin Devamı

Otel odasında tek başıma ağladığım oldu

*Şarkıları kendi sesinden söylüyorsun. Şan eğitimi aldın mı?

Bahar’la çalıştığım dönem, vokal koçum Murat Çekem’le de çalışmaya başladım. Hem şan derslerine hem de
Barış’ın şarkı söyleyiş tarzına çalışmaya başladık. Film içinde gitar da çalmam gerekiyordu. Taner Karakaya’yla çok yoğun gitar derslerine başladık. Hepsini bir arada ilerlettik.

*Barış Akarsu’nun hayat hikâyesinde seni en çarpan ne oldu?

Barış’ın saflığı ve temiz kalbi oldu. Çok başarılı, milyonların kalbinde yer edinmiş. Sesine zaten diyecek söz yok ama bir insanın karakteri ve ruhu bu kadar temiz olamaz. Bir senede 250’den fazla konser vermiş, çoğu yardım konseri, lösemili çocuklar için. Hatta geliri yardıma gideceği için kendi konserine bile bilet alıyor. Gerçekten müthiş bir yürek. Beni iyiliğiyle vurdu.

Haberin Devamı

Gözlerimi kapattım Haydi Barış dedim

*Ailesiyle görüştüğünü söyledin. Neler yaşadın?

Barış’ın kız kardeşi ve babasıyla hep iletişimdeydik. İlk görüşmemiz film için yapılacak imaj değişikliğinden önceydi. Amasra’da oldukları için görüntülü görüştük. Ardından Barış Akarsu imajına bürünmüş halimle  Amasra’ya gittim. Nesrin Abla (Akarsu’nun kız kardeşi) beni  öyle görünce çok duygusal anlar yaşadık ikimiz de. Sanki senelerdir onu tanıyordum.  Sarıldık, ağladık, konuştuk.

*Afişte o kadar benzemiştin ki sosyal medyada TT (trending topic-gündem) oldun. Kendini öyle görünce sen neler hissettin?

Saçlarıma mikro kaynak yapıldı. Öndeki dört dişim için Barış’ın fotoğraflarından 3D çizimle yapılan lamine dişler takıldı. Sonra yavaş yavaş fiziksel olarak da o forma geçmeye başladım. Aynaya baktığımda tuhaf hissediyordum.

Haberin Devamı

*Çekimler sırasında duygulandığın sahneler oldu mu?

Set süreci hep çok duygusaldı zaten ama bazı sahneler çok sert geçti hepimiz için. Çekimden sonra otel odasına gidip tek başıma ağladığım zamanlar oldu. Özellikle Amasra’da insanlar beni Barış olarak görüyordu, “Barış Abi” diye sarılıp ağlayanlar oluyordu. Barış Akarsu’nun herkesteki yerini bir kez daha anladım.

Beş yıl berber çıraklığı yaptım

*Senin hikâyen Manisa’da başlamış. Çok yaramazmışsın. Öyle demişsin...

Fazla hareketliydim. Kavga falan etmezdim ama paten, kaykay, scooter her şeyi kullanırdım… Zaten kısa süre sonra çalışmaya başladım.

*Kaç yaşında başladın çalışmaya?

Üçüncü sınıftaydım, 10 yaşında. 

*Ne iş yaptın?

Beş yıl berber çıraklığı yaptım.

*Çalışırken okumak zor olmadı mı?

Yaz tatillerinde çalışıyordum. İlkokulda başlamıştı oyunculuk isteğim. Babam tam bir sinema âşığıydı. Birlikte sinemaya giderdik. VCD’ler yeni çıkmıştı, bulabildiğimiz bütün filmleri alıp izlerdik.

*Ailede sanatçı var mıydı?

Hayır, babam ayakkabıcıda çalışıyordu, annem ev hanımı. Üç kardeşiz, Aytaç ve ben iki kardeş büyüdük. Yalın ben 25 yaşındayken doğdu. Çok güzel bir ailede yetiştim. Annemle babamın tartıştığını bilmem, duymadım.

*Oyunculuk nerede başladı?

Lise 1’de liseler arası tiyatro yarışmasında ödül aldık. Konservatuvara girmekti hayalim ama öğretmenim “Manisa Belediye Tiyatrosu’nda kal” dedi. Orada oynamaya başladım. Ardından belediye tiyatrosuna girdim. Bir yandan da İzmir’de bir cast ajansına kaydoldum. Bir dönem modellik yaptım. Bir süre sonra artık Manisa’da büyüyemeyeceğimi anladım. O sırada ‘Türkiye’nin Artisti Sen misin?’ diye bir yarışma programının yapılacağını duydum. İzmir elemelerine katıldım. Seçildim.

Cebimde 600 lira vardı

*Ve ver elini İstanbul…

O yarışma hiç yapılmadı. İptal oldu. 

*Eyvah!

2012 Nisan ayında aileme “Ben İstanbul’a gideceğim” dedim. Programın iptal olduğunu söylemedim. Cebimde 600 lira vardı. Aileme “Yardım istemiyorum, bu yola tek başıma çıktım ve her şeyi tek başıma yapacağım” dedim. Eğer kendimi kendime kanıtlarsam, herkese zaten kanıtlamış olurum diye düşündüm.

*Ne yaptın İstanbul’da tek başına?

Gideceğim arkadaşımın ev arkadaşı, birini daha istemiyormuş. İlk gün sokakta kaldım. Sonra da bir şekilde önüme güzel insanlar çıktı, sıkıntısız ilerledim.

*Ailenin haberi var mı bunlardan?

Hayır. Onlar yarışma programı başlayacak diye bekliyorlar. Bir yıl içinde 14 ev değiştirdim. Bir organizasyon şirketinde çalışıyordum, param bitince ofiste kalıyordum gizlice. 

Gözlerimi kapattım Haydi Barış dedim

*Bu zorlukları yaşarken bir gün olayların bu noktaya geleceğini tahmin eder miydin?

Bunların olacağını hayal ettiğim için bu yoldaydım, benim için oyunculuk adına ölmek vardı, dönmek yoktu. O yüzden  hiç vazgeçmedim.

*Hayatının kırılma noktası bir asansörmüş… Doğru mu?

Evet. Bir PR ekibiyle  organizasyon işindeydik. Ekibin suyu bitti. Ben alıp getireyim dedim. Bak, iyilikten nasıl iyilik doğuyor. Asansöre bindim. O sırada İrfan Şahin ve eşi de asansördeymiş. İrfan Bey “Yakışıklıymış” dedi, ben durdum, teşekkür ettim. İrfan Bey bana “Benim kim olduğumu biliyor musun” dedi. Hayatımda bir sorunun cevabını vermek hiç bu kadar zor olmamıştı. “Kusura bakmayın” dedim. “Ben Kanal D’nin CEO’suyum, mail adresimi veriyorum, yaptığın işleri ya da hayat hikâyeni, eğitimini gönder” dedi. Ben de o sırada ‘Güneşi Beklerken’ için deneme çekimine girmiştim. Kader ağlarını ördü ve ben ‘Güneşi Beklerken’e dahil oldum. İrfan Bey’in hakkını ödeyemem. Bir hafta sonra da Ece Yörenç’le tanıştım, ardından
o beni Kerem Çatay ile tanıştırdı.

*Kardeşin Aytaç (Şaşmaz) da oyuncu. Aranızda hiç kıskançlık yaşanmıyor mu?

Asla, bilakis canından ve kanından biriyle bu yolda omuz omuza ilerlemek çok özel.

O benim hayatım

*28 yaşındasın. 1.5 yıldır evlisin. En parladığın dönemde evlendin. Hiç tereddüt etmedin mi?

Herkes benden tereddüt etti, ben etmedim. Annem, babam bile başta güvenmedi bana ama ben emindim. Çünkü çok âşıktım ve çok seviyordum.

*Eşin Hande (Ünal) ile nerede tanıştın?

Arkadaşımızın doğum gününde. Altı ay sadece arkadaştık. Ben Hande’ye “Seninle sevgili olursam evlenirim” dedim. Bir yıl sonra evlenme teklif ettim, hemen akabinde yazın düğünümüz oldu.

Gözlerimi kapattım Haydi Barış dedim

*Nasılmış evli olmak?

Çok güzelmiş, biz bütün olduk, aile olduk, doğru evlilik aile olmak demek.

*Hande’ye olan aşkını nasıl anlatırsın?

Tarifsiz, benim için bir karşılığı yok onun çünkü bugüne kadar kimseye böyle yoğun duygular hissetmemiştim. O benim hayatım.

*Ekranlarda âşık adamları canlandırdın, üstüne âşık oldun, evlendin. Neymiş aşk?

Ona baktığında nefesin kesiliyorsa ve kalbin saniyede 200 atıyorsa bence bu aşktır.

BAKMADAN GEÇME!