Avrupa sahada kazanıyor ama hayatta kaybediyor... Mesut maskeleri düşürdü

Güncelleme Tarihi:

Avrupa sahada kazanıyor ama hayatta kaybediyor... Mesut maskeleri düşürdü
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2018 17:45

Almanya’da günah keçisi ilan edilen futbolcu Mesut Özil, geçen haftaki çıkışıyla sponsorları, medyayı, entegrasyon siyasetini ve kamuoyunun bir bölümünü karşısına alma pahasına tabuları yıktı. Peki Almanya Milli Takımı’na vedasını ilan etmenin yanı sıra ırkçılığa karşı uzun bir metin niteliğindeki mektubu, Avrupa’nın bugününü neden çok iyi anlatıyor?

Haberin Devamı

Bir küçücük, kışkırtıcı cümle ne büyük bir tartışma başlatabiliyor. Mesela Amerika’nın ünlü talk show programı Daily Show’un sunucusu Trevor Noah’ın şu cümlesi: “Dünya Kupası’nı Afrika kazandı.”
Fransa’nın şampiyon 11’inden oyuncular sayalım... Kamerun’da doğmuş Samuel Umtiti, annesi-babası Malili N’golo Kante, Kamerunlu babadan, Cezayirli anneden olma Kylian Mbappe, Gine kökenli Paul Pogba, babası Angolalı, annesi Kongolu Blaise Matuidi... Saymaya devam etsek epey bir yer kaplayacak birçok oyuncu... Trevor Noah haksız mı?
Fransa’nın ABD Büyükelçisi Gerard Araud’ya göre, evet, hem de fena halde haksız. Noah’a sert bir mektup döşenen büyükelçi bu oyuncuların Afrikalı değil Fransız olduğunu söyleyecekti: “Fransa, kozmopolit bir ülke, tüm vatandaşlar Fransız kimliğinin parçası, beraberce Fransız ulusunu oluşturuyorlar.”
Havalı ifadeler... Ama Daily Show’un yeni sunucusu Trevor Noah, kendinden önceki dil cambazı Jon Stewart’ın ardından neden iyi bir seçim olduğunu büyükelçiye verdiği cevapla da ispatladı. “Peki” dedi Noah, “Neden ülkenizde bu göçmenler bir sıkıntıyla veya suçla ilgili bir konu olduğunda ‘Afrika kökenli’ diye adlandırılırken, Dünya Kupası’nı aldıklarında onlara ‘Fransız’ diyorsunuz?”
Şimdi Noah’ın ifadelerini, Mesut Özil’in geçen hafta sadece Almanya’da değil tüm Avrupa’da deprem yaratan mektubundaki flaş cümleyle beraber okuyun: “Kazanınca Alman, kaybedince göçmenim.” Belçikalı Romelu Lukaku’nun daha önce söyledikleri de resme uyacaktır: “İşler yolundaysa Belçikalı forvet Lukaku’yum, değilse Kongo kökenli Lukaku’yum.” Lukaku rüya gibi bir Dünya Kupası geçirdiği için şu ara rahat sayılır ama Mesut için işler karışık. Dört yıl önce Brezilya’da Dünya Kupası kaldıran ekibin ana unsuruydu. Bugün takımın ilk turda elenmesinin bir numaralı sorumlusu olarak gösteriliyor. Günah keçisi teknik direktör değil, diğer futbolcular değil, federasyon değil, Mesut. Üstelik kupa istatistikleri hiç fena olmamasına rağmen.
Aşırı sağ yükseldikçe...
Hatırlayalım. Eleştirilerin kaynağı Mesut’un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya gelmesiydi. “Aksi, ailemin kökenlerine saygısızlık olacaktı” diye yanıtladı mektubunda bunu futbolcu. “Cumhurbaşkanlığı makamıyla görüşmezlik yapamazdım” da dedi. Mektubun geri kalanında da Alman medyasına, Alman futbolunun üst düzey isimlerine, sponsorlara ve bu fotoğraftan hareketle ona saldıran herkese özetle şunları söyledi: “Şimdi buradan vuruyorsunuz ve özellikle bana vuruyorsunuz, çünkü ben göçmenim.” Bu mektupla bu düzeyde hiçbir zaman söylenmemiş sözleri söylemiş oldu Mesut. Her şeyden önce önemli bir soru sordurdu: Bütün bunlar neden şimdi yaşanıyor?
Almanya’dan başlayalım. Berlin’de yaşayan spor yazarı ve şair Musa Okwonga, Mesut’un mektubundan sonra “Almanya’nın merkez medyasında ırk ve göç üzerine tartışma artık ekstrem boyutlara geldi. Çoğu İngilizce’ye çevrilmediği için dışarıdakiler bunu anlayamıyor” diyor. “Ama maske düştü artık.”
Maskenin arkasında şu gerçekler var: Avrupa, dalga dalga gelen göçmenlerle ne yapacağını bilemiyor. Bilemedikçe yeni gelen göçmenleri geri göndermeyi, gönderilemeyen eskileri asimile etmeyi savunan aşırı sağ yükseliyor. Aşırı sağ yükseldikçe, Avrupa ülkelerinin diline pelesenk olmuş entegrasyon politikaları çöküyor. Bu arada entegrasyonun en iddialı vitrini haline gelen futbol dünyasının da yaldızları dökülüyor.
‘Komşu olmak istemezsiniz’
Yine Almanya’dan bir örnek. İki yıl önce Alman aşırı sağının yeni temsilcisi AfD’nin liderlerinden Alexander Gauland, Alman anne ve Ganalı bir babadan olma Jerome Boateng için şunları söyledi: “İnsanlar futbolcu olarak Boateng’e hayranlık duyuyorlar ama onunla komşu olmak istemezler.” Aynı günlerde, anti-İslamcı hareket Pegida’nın üyeleri de siyah bir çocuğun Kinder çikolatalarının ambalajındaki fotoğrafının kaldırılmasını istemişti. Söz konusu olan Boateng’in çocukluk fotoğrafıydı!
Milli takımlarında göçmen kökenlileri gördüğümüz neredeyse her Avrupa ülkesi aynı durumda. İngiltere’nin AB’den ayrılmaya karar vermesinin en önemli sebebi göçmenlerden duyduğu rahatsızlık. Anti-göçmen partiler İsviçre’de sürekli etkili. Avusturya’da aşırı sağ iktidarda. Hollanda’da Geert Wilders gibi radikal liderler anaakım oluyor. Fransa’da aşırı sağcı Marine Le Pen bir türlü seçilemiyor ama görüşleri giderek yayılıyor. Geçen yıl yapılan bir araştırmaya göre Fransızların yüzde 66’sı geleneksel değerlerin yeterince korunmadığını, yüzde 60’ı ülkede çok göçmen olduğunu, yüzde 48’i Müslümanların çok fazla hakka sahip olduğunu düşünüyor. İtalya’da seçimi kazanan aşırı sağcı Kuzey Ligi ise göçmenlerin kitleler halinde sınır dışı edilmesini savunuyor (Bu arada İtalya, göçmenlere bir-iki örnek dışında milli takımda yer de vermiyor).
En büyük sorun göç. En göz önünde aktörler de göçmenler. Mesut’un çıkışı bu resmi kristalize etti ama mevzu daha da karışacak gibi. Bir göçmen çocuğu olan Fransız sosyolog Edgar Morin’in, Fransa kupaya uzandığı zamanki tweet’ine bir göz atalım. Orada bir kehanet gizli: “Bugün hakiki bir ulusal bayram. Bir ve çokkültürlü Fransa’nın günü. Kardeşliğin şu neşeli anlarını kutlayalım; zira çok uzun
sürmeyecek.”
Hepsi göçmen çocukları
Şimdi neşe var çünkü Fransız çocuklar kupayı aldı. Mesut ve arkadaşları da dört yıl önce almıştı. Lukaku ve arkadaşları ise gönüllerin şampiyonu oldu. Hepsi göçmen çocukları. Kendilerini hem Alman, Fransız, Belçikalı hem de toplumun bir parçası olarak gören, görmeye çalışan çocuklar. Çoğu yeni ülkelerinin milli takımını seçtiği için kendi toplumunun dışladığı çocuklar. Yokluktan gelip tutunmaya çalışan... Mesela daha çok içebilsin diye annesinin sütüne su kattığı bir çocuk Lukaku. O bir yere gelebilsin diye sabah 7’den gece 10’a kadar çift vardiya temizlik yapan bir annenin çocuğu Mesut... Bunca zorluğa rağmen başaran çocuklar.
Şimdi onlardan biri, Avrupa’nın en dinamik, en çok göç çeken ülkesinin entegrasyon vitrininde yıllardır duran, göçle ilgili her şeyi kendi hayatında sembol gibi taşıyan Mesut Özil, “Her başarısızlıkta bizden biri değilsin diye yüzüme mi vurulacak” diye isyan ediyor. Çoğunluğun vereceği cevap Avrupa’nın gidişatını da bize gösterecek.

Haberin Devamı

Avrupa sahada kazanıyor ama hayatta kaybediyor... Mesut maskeleri düşürdü

Haberin Devamı

Beni değil, adı Matthias, Markus ya da Michael olan çocukları seçiyorlardı

Avrupa sahada kazanıyor ama hayatta kaybediyor... Mesut maskeleri düşürdü

Mesut, yeteneğin bile yetmediği anlardan bahsediyor: “10-12 yaşlarındayken genç takımların seçmelerine katılıyordum. Topu, slalom çubuklarının arasında uçarcasına sürüyordum. Attığım şutlar, kalecinin kulaklarını sıyırıyordu. Ama buna rağmen, genç takıma seçilenler arasında hiç yer almadım. Benden iyi olmamalarına rağmen ismi hep Matthias, Markus ya da Michael olan çocuklar seçiliyormuş gibi geliyordu bana (Özil’in beş ay evvel Hürriyet Pazar’da Ayşe Arman’a verdiği röportajdan).

En etkileyici destek

Avrupa sahada kazanıyor ama hayatta kaybediyor... Mesut maskeleri düşürdü

Son zamanlarda göçmen futbolcularla ilgili konulardan alnının akıyla çıkan tek siyasetçi, İsveçli Sosyal Hizmetler ve Spor Bakanı Annika Strandhall. Bakan, Dünya Kupası’nda İsveç’in Almanya’ya mağlup olmasının sorumlusu olarak gösterilen ve ölüm tehditleri alan Türk asıllı Jimmy Durmaz’a destek için onun formasını giymiş, parlamentoya öyle gitmişti.
Avrupa sahada kazanıyor ama hayatta kaybediyor... Mesut maskeleri düşürdü

1998’de Dünya Kupası’nı kazanan Fransız Milli Takımı, tüm dünyada çok kültürlülüğün simgesi oldu. Aynı takım daha sonraki başarısızlıklarda ‘Fransız’ değiller diye aşırı sağcı liderler tarafından eleştirildi.

Haberin Devamı

Erdal Keser:
Çözülecek bir durum değil
Türkiye Futbol Federasyonu’nun eski Almanya temsilcisi, eski futbolcu Erdal Keser, kendi kariyerinde de benzer zorlukları yaşadığı konuyla ilgili şunları söyledi: “Çok basit bir durum var: Onların sizi kabul etmesi için hep hep iki misli daha iyi olmanız gerekiyor. Tüm Avrupa’da Türklere karşı bir antipati var hâlâ. benim zamanımda daha da fazlaydı. Bu durum maalesef çözülecek gibi durmuyor.”
Mustafa Doğan:
Mesut’un arkasına saklandılar
Geçmişte Almanya Milli Takımı forması giyen eski futbolcu şimdilerin yorumcusu Mustafa Doğan’ın konuya ilişkin görüşleri şöyle: “Mesut, Almanya Milli Takımı formasıyla 92 maç oynadı, ‘Dünya Şampiyonu’ oldu. Ama artık kırgın ve birikmiş öfkesi var. Sosyal medyadan hakaretlere maruz kaldı, maçlarda ıslıklandı, İlkay’la birlikte günah keçisi ilan edildi. Almanya bunun arkasına saklanarak başarısızlığının üzerini örtmeye başladı. Bu saatten sonra orada kalması sağlıklı olmayabilirdi, bu yüzden Mesut’un kararını haklı buluyorum. Ayrıca Mesut, Almanlar için genç futbolcuları kazanmak adına rol modeldi. ‘İşte görüyorsunuz, Mesut bizi tercih etti, bizimle dünya yıldızı oldu, bunu siz de başarabilirsiniz’in ifadesiydi.”

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!