Arkadaşlık bağlarımız koparak kuvvetleniyor

Güncelleme Tarihi:

Arkadaşlık bağlarımız koparak kuvvetleniyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2021 07:00

COVID-19 salgınında iki yıla yaklaşmak üzereyiz. Salgın, acı ve kayıplar dışında insanlığa birçok ders verdi: Aldığımız her nefesin ne kadar önemli olduğunu anladık, hayatlarımızı yavaşlattık, komşularımıza ne kadar ihtiyacımız olduğunu gördük, kendimizi sorguladık ve belki de yeni sayfalar açtık. Tüm bunlara artık bir yenisini daha ekleyebiliriz; pandemi bize hangi arkadaşlıklarımızı korumamız gerektiğini de gösterdi!

Haberin Devamı

Pandemi şartları haftada beş gün ofise gidip gelmenin gerekli olmadığını gösterdiği gibi, bir zamanlar düzinelerce arkadaşla ilişki sürdürmeye çalışmanın da ne kadar ‘yorucu’ olduğunu ortaya çıkardı. 1.5 yıldır uygulanan kısmi ve tam yasaklarla sosyal hayat alışkanlıklarımızı kaybetmeye başladık. Bununla beraber arkadaşlık ilişkilerimiz de sekteye uğradı.

Gerçekten bu kadar çok arkadaşa ihtiyacımız var mı? Bir şirkette yönetici olarak çalışan 39 yaşındaki Feza Karabayır, bu soruyu “Hayır, kesinlikle yokmuş!” diye yanıtlıyor. Oysa geçen yıl martta karantinadan birkaç gün önce 8-10 kişilik arkadaş grubuyla bir akşam yemeği için toplanmıştı ve “COVID-19 virüsü Türkiye’ye gelir mi gelmez mi” sorusunu tartışıyordu.

Yemek sonrası da başka bir arkadaş grubunun yanına giderek keyifli bir gece geçirmişti. Hafta içi 2-3 gün akşam yemeğinde arkadaşlarıyla buluşmak onun için adeta bir rutindi. Bazı akşamlar iki ayrı buluşmaya da yetişmeye çalışır, gecenin sonunda tüm arkadaşlarını bir barda bir araya toplardı.

Haberin Devamı

“Pandemiden önce yeni insanlarla tanışmanın iyi bir çevre edinmeyi sağladığını, kalabalık bir çevreninse yeni fırsatlar doğurduğunu düşünüyordum. Çok fazla insan tanımak, yeni tanıştıklarımla bir hafta sonra yemekte buluşmak bana keyif veriyordu. Enerjim yenileniyordu. Hayatımdan çok memnundum ama artık pek de iyi tanımadığım insanların doğum günü partilerine yetişmeye çalışacağımı sanmıyorum. Çok yakın 4-5 arkadaşımla iletişim halindeyim. Onlarla derin bağ kurmak ve geri kalan zamanı kendim için ayırmak keyif veriyor.”    

Kısıtlanan sosyal hayatta teselli bulan tek kişi Feza Karabayır değil. Derya Süren de bir yıl öncesine kadar sabah işe gitmeden önce yürüyüşe çıkan, çocuklarını okula bırakıp ofise geçen bir işinsanıydı. Okul sonrası çocuklarını yüzme dersine götürdüğündeyse mutlaka bir arkadaşıyla buluşup kahve içiyordu. Hafta sonları da ya bir grup arkadaşını evinde misafir eder ya da mutlaka onlarla dışarıda buluşurdu. Mart 2020’de gerçekleşen ilk karantinayla onun da hayatı değişti.

Haberin Devamı

“Derin bir asosyallik çöktü evimize. Kimsenin gelip gitmeyişini çocuklarım bile başlarda garipsedi. İlk haftalar farklı arkadaş gruplarıyla Zoom ve WhatsApp üzerinden konuştuk saatlerce. Bir şekilde ilişkilerimizi sürdürmeyi denedik sanırım. Kalabalık Zoom grupları da bir süre sonra sessizce sonlandı. Kimse de bu durumu sorgulamadı. Herkes yakın gördüğü 3-4 arkadaşıyla kabuğuna çekildi. Ben de sosyal ortamın getirdiği zoraki arkadaşlıklarımı bitirdim. Tek başıma sosyalleşebilmeyi öğrendim. Şimdi kahvemi alıp bol bol uzun yürüyüşler yapıyorum. Bazen o esnada da ailem ve kalan arkadaşlarımla telefonda konuşuyorum. Etrafımdaki kalabalığın yüzde 80’i elendi. Eski günlerimi özlüyorum ama o kadar da değil. Pandemi bize kimlerin gerçekten hayatımızda kalması gerektiğini gösteriyor. Ben bunun adına sosyal çevre detoksu diyorum.”

Haberin Devamı

Sosyal medya şirketi Snap Inc.’in pandemi dönemi etkileşim araştırması, yakın arkadaşların pandemi döneminde daha fazla etkileşimde olduğunu ortaya koyuyor. Feza Karabayır “Bundan sonra 7-8 arkadaşım var, gerisi hayatlarını sosyal medya üzerinden takip edebileceğim tanıdıklar. Ben de onlar için öyleyim.” Derya Süren de Feza Karabayır’la hemfikir, ailesi aşılandı ve hayat yavaştan temposunu kazanıyor, artık çevresindeki herkesi görmek için esnemek yerine daha çok en iyi arkadaşlarına odaklanmaya devam etmek istiyor.

 

BAZILARI HAYATTA KALMAYACAK VE BU SORUN DEĞİL

Sosyal medya ağlarının sistemi, yüzlerce veya binlerce ‘arkadaşımız’ olduğunu düşünmemiz üzerine çalışıyor. Oysa bunların çoğu her konuda güvenebileceğimiz kadar yakinen tanıdığımız kişiler değil. Her biri Instagram akışımızdaki bir kare, ‘beğenebileceğimiz’ bir Facebook güncellemesi veya yıllardır görmediğimiz bir ilkokul arkadaşımız. COVID-19 salgınının bize bir yılda öğrettiği birçok şeye belki bir yenisini daha ekleyebiliriz: “Herkese yetişmek zorunda değiliz! Bazı arkadaşlıklar bu sefer hayatta kalmayacak ve bu sorun değil.”

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!