İlk otobüs son durak!

Güncelleme Tarihi:

İlk otobüs son durak
Oluşturulma Tarihi: Mart 30, 2018 12:44

Çekmeköy’e bağlı Şahinbey, nispeten yeni ve hızla gelişen bir mahalle. Benzerlerinden sıyrılıp öne çıkan en önemli özelliği, o geniş, yeşil, çiçek kokularıyla karşılayan parkı. Hafta sonu kalabalık oluyor, siz en iyisi hafta içi bir gün yürüyenler, spor yapanlar, oturup muhabbet edenler arasına katılın.

Haberin Devamı

Şahinbey, bu serinin resmi olmayan ilk atışının yapıldığı yer. Dolayısıyla benim için bambaşka bir anlamı var. “Şu durağa yanaşan ilk otobüse binsem de son durağı neresiyse inip yazsam” fikri aklıma düştüğünde gene bu otobüs gelmişti. Tabii o zaman sadece şöyle bir dolanıp dönmüştüm. Bu kez her yere daha dikkatli bakacağım.

İlk otobüs son durak

◊ Uzun bir hat 14ŞB, toplam 57 durak; dolayısıyla çok çeşitli ortamlardan geçerek varıyorsunuz. Kozyatağı itibariyle normal, bağımsız apartman görmek iyice zorlaşıyor; her yer site dolu. Son durak da zaten eski-yeni sitelerin sıralandığı caddenin bir sokağında.

◊ İnip küçük meydana doğru caddeyi yürümeye başlıyorum. Geçen geldiğimde dondurmacı Yusdo’da mola vermiştim. Ama kapanmış. Küçük bir mahalle AVM’sini arkamda bırakıp buranın beni en şaşırtan yerine ilerliyorum: Doğa Parkı.

Haberin Devamı

◊ Geçen yaz adı böyleydi de şimdi Şehit Üsteğmen Arif Kalafat Doğa Parkı olmuş. Bingöl’de şehit edilen Kalafat, Çekmeköylüymüş. Belediye onun adını ve anısını, ailesinin de oturduğu Hamidiye Mahallesi’ndeki bu parkta yaşatmak istemiş.

İlk otobüs son durak

Şehir içinde temiz hava alarak yürümenin zevki başka.

Hafta sonu çılgın kalabalık

◊ Benzerlerini Avrupa şehirlerinde görebileceğiniz güzellikte bir park burası. Geniş, ferah, bakımlı, yeşil... Toplam büyüklüğü yaklaşık 26 bin, yeşil alanıysa yaklaşık 16 bin metrekare. Yürüyüş ve bisiklet parkurları, banklar, kocaman bir kartal heykeli, ahşap park locaları, oturanlar, gezenler, tempolu yürüyenler, kafede soluklananlar, koşuşan çocuklar, tatlı hayvanlar, mutlu insanlar...

◊ Karşıdan gelen üç gencin önünü kesiyorum. Yakup Aşçı, Yiğit Öztürk, Ali Alparslan. Üçü de 17 yaşında, üçü de açık lisede okuyor. Sarıgazi’de, aynı mahallede oturuyorlar. Buraya haftada en az bir kere geliyorlarmış, işten vakit bulduklarında. “Temiz hava, temiz çevre, güzel ortam” diyorlar.

Haberin Devamı

◊ Sonra pusetinde bebeğiyle Burcu Bozkurt’u (30) görüyorum. Lojistik sektöründe çalışıyor ve aslında Sancaktepe’de oturuyor. Şu an doğum izninde, dört aylık kızı Nil’le yürüyüşe gelmiş buraya. “Arabayla beş dakika sürüyor. Sancaktepe’de böyle bir park yok. Şehrin içinde her mahallede bu büyüklükte bir park olması gerekiyor aslında. 18 ay Londra’da kaldım. Orada her mahallede hiç değilse bunun yarısı kadar park oluyordu. Sonuçta bizim yürüyüş alanlarına ihtiyacımız var çünkü yürüyebileceğimiz yerlere arabalar park ediyor biliyorsunuz. Hafta sonu burada çılgın bir kalabalık oluyor. O zaman geleceksem 11-12’yi geçirmeden dönmeye çalışıyorum.”

◊ Parktan çıkıp Şahinbey Caddesi’nde sağa sola bakınarak yürürken gördüğüm tabelaya doğru sürükleniyorum: Gümrük Sigorta İhale Ürünleri. Dükkânın adı bu. Ne olduğunu anlamak için içeri girip 52 yaşındaki sahibi Hıdır Altun’la konuşuyorum. “Tek kalem mal satma dönemi bitti. Elektronik de koyuyoruz, giyim de, ayakkabı da... Gümrükten alıyoruz, sigortalı yani hasarlı ürünler var, ihalelerden alıyoruz; burada uygun fiyata satıyoruz.”

Haberin Devamı

İlk otobüs son durak

Yeni açılan dükkânı tanıtan Mickey ve Minnie caddeye neşe katıyor.

◊ Hıdır Bey güzel anlatıyor ama ben bu sistemi zor anlıyorum biraz. Açıyor: “Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı TASİŞ’in (Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü) ihaleleri oluyor. Onları takip edip alıyoruz.” Daha bir ay olmuş açılalı ama hareket var. Biz konuşurken hep giren çıkan oluyor.

Adana yemeği buralarda yenmez

◊  Hemen yan tarafta temiz bir lokanta var: Hatçe Teyze’nin Ev Yemekleri. Kasadaki hanımefendiye “Siz misiniz Hatçe Teyze” diyorum. “İsmim Ayşe Köroğlu” diyor, “Burada Ayşe isimli başka bir ev yemekleri lokantası olunca karışmasın diye öyle koyamadık.” Burada bir Hatçe Teyze yok yani.

Haberin Devamı

◊ 65 yaşında ve Adanalı Ayşe Hanım. Bu dükkân da çok yeni, ancak bir ay olmuş açılalı. “Bizim yemekleri yapamıyoruz aslında burada” diye anlatıyor: “Yapıyoruz da nadir... Şu var mesela, Tarsus’un sini köftesi. Bizim mutfak çok acılı, yağlı. Buralarda çok yenmez.” Astsubay emeklisi oğlu Nâzım Bey açmış aslında. Askeriyedeyken tabldot çalıştırıyormuş.

◊ Mutfakta üç aşçı yapıyormuş yemekleri. Sıcağı, ana yemeği, pilav-makarna çeşitleri, salata, cacık ve tatlılarla günde 15-16 çeşit. Zeytinyağlı da yapmışlar ama tutmamış; vazgeçmişler. “Esnaf onu sevmedi, ana yemek istiyorlar” diyor Ayşe Hanım. Seçmeli dört çeşit yemek 12 TL.

◊ İstanbul’un benzerlerine sık sık rastlayacağınız mahallelerinden biri Şahinbey.“Peki neden gidelim” derseniz cevabım hazır: Farkı parkında!

Haberin Devamı

İlk otobüs son durak

Dört aylık kızı Nil’le parkta yürüyüş yapan Burcu Bozkurt, “Şehrin içinde her mahallede bu büyüklükte bir park olması gerekiyor” diyor.

İlk otobüs son durak

 
Osmancıklı Mustafa Amca’nın pirinçleri

Caddede 74 yaşındaki Mustafa Duyar’la göz göze geliyoruz. Önünde birkaç pirinç torbası, bastonuna dayanmış, taburesinde oturuyor. Çorum Osmancıklı. Malum, pirinci meşhur oraların. “Oradan mı getiriyorsunuz” diye soruyorum. “Kayınçomun fabrikası bu, oradan bana gönderiyor” diyor. Emekliymiş. “İşçilik yaptım, kapıcılık yaptım, kahvecilik yaptım” diye sayıyor bir çırpıda. Dört çocuğu, altı da torunu var. Pirincin kilosu 5.5 TL. “Piyasaya göre ucuz” diyor Mustafa Amca. 30 senedir Çekmeköy’de oturuyormuş. “Seviyor musunuz buraları” diyorum, “İstanbul’un sevilecek nesi var ki” diye tersliyor. “Köyünüze mi döneceksiniz” diye soruyorum bu sefer, “Köyüme de dönemem, ne yapayım bu saatten sonra, artık orada da yapamam” diye cevap veriyor. Mustafa Amca galiba durumu hepimiz adına pek güzel özetliyor...

 

 

 

BAKMADAN GEÇME!