Belki de türümüzün son örneğiyiz

Güncelleme Tarihi:

Belki de türümüzün son örneğiyiz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2019 08:00

Şal desenini moda dünyasına sokan marka o: Etro. Sadece 50 yıllık mazisi olan küçük aile şirketi, nasıl ikonik bir modaevi haline geldi? Markanın erkek koleksiyonlarının yaratıcısı Kean Etro ile buluştuk ve hikâyeyi ondan dinledik.

Haberin Devamı

Bildiğimiz kadarıyla ilk gelişiniz değil, burada vakit geçirmeyi seviyorsunuz. Neler yapıyorsunuz?
- En çok sahafları, kütüphaneleri keşfetmekten keyif alıyorum. Eski ve modern mimarinin bir araya geliş biçimi de beni etkiliyor. Tarihi mirası olan binalar, modern mimari örnekleriyle yan yana... Çok enteresan bir durum. Mimari de moda da kendini ifade ediş biçimidir. Bence İstanbul’un moda dili de bunu yansıtmalı.
◊ Moda haftamız MBFWIstanbul devam ediyor. Ziyaretiniz süresince herhangi bir defileye katıldınız mı?
- Hayır çünkü trend takipçiliği bana göre değil. Ben trendleri yaratmayı değil, farklı bir zevki ortaya koymayı severim. Bu benim moda anlayışıma daha yakın. Bu yüzden İstanbul Moda Haftası’na katılmadım; zaten zamanım da yok, sadece bir gün kalacağım.
◊ Takip ettiğiniz Türk tasarımcı var mı peki?
- Ümit Benan’ı çok yetenekli buluyorum ve tasarımlarını çok beğeniyorum. Onun dışında bir isim sayamam.
◊ Moda endüstrisinde pek çok marka, rakip var günümüzde... Etro’yu diğer markalara kıyasla ‘benzersiz’ yapan bir özellik var mı?
- İşçiliğe çok önem veririm. Bizim markamızdan aldığınız her ürün, tamamen İtalya’da, Puglia’da üretiliyor. Çünkü Etro bir İtalyan markası ve İtalyan ruhunu taşıması önemli. Artık birçok modaevi böyle yapmıyor. Belki de bu anlamda türümüzün son örneğiyiz. Çin’de ya da daha farklı bir pazarda çok daha ucuza üretebilirdik ama o zaman markanın ruhu kaybolurdu. Modada ciddi bir kartelleşme var. Hem büyük markalarda, hem mağaza zincirlerinde... Biz bu çarkın içinde kaybolmaktansa kendi ruhumuzu ortaya koyuyoruz.
◊ Markanın İtalyan, klasik, şık bir tarzı var ama bu aralar tüm büyük modaevleri hip hop stilin etkisinde. Eşofmanlar, tulumlar, spor ayakkabıları... Etro’nun tarzıyla ne kadar uyumlu tüm bunlar?
- Modadan kopuk değiliz tabii. Ve rahatlık da önemli. Mesela sweatshirt’ler ya da rahat kesimli ceketler üretiyoruz. Ama devasa logolu, yazılı eşofman altı, tulum yapar mıyız; sanmam. Eğer bir akım takip edeceksek ‘sürdürülebilirlik’ konusu bizim için daha önemli. Bu konuyu 20 yıl önce konuştuğumuzda kimse önem vermiyordu. Ancak Etro desen, kumaş ve renk skalasıyla gücünü doğadan alan bir marka. Hiçbir şey doğadan bağımsız değil, hepimiz evren denen dev ağacın yapraklarıyız. Birbirimize bağlıyız.
◊ Etro bir aile şirketi. Yönetim anlamında bu bir avantaj mı dezavantaj mı?
- Kesinlikle avantaj. Babam Gimmo markayı 1968’de kurdu, dört kardeş olarak onun yanında yetiştik. Eskiden tüm yük benim omuzlarımdaydı. Jacopo, Ippolito ve Veronica’nın gelişiyle rahatladım. Şu an erkek kreasyonlarından sorumluyum. Tabii ki sorumluluğu dağıttığımız vizyoner ve çalışkan personelimiz var ama markanın içine doğan aile üyelerinin olması da iyi bir şey. 

Haberin Devamı

 
   

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!