#takibetakip

Güncelleme Tarihi:

#takibetakip
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2019 08:00

‘Beni Takip Et’ sosyal medyayla televizyonun gücünü birleştiriyor.

Haberin Devamı

Yıl 2001. Ülke, Melihçiler ve Eraycılar olarak ikiye bölünmüş durumda. Aylardır, 24 saatin mümkün olan her dakikasında nefes almadan izlediğimiz ‘Biri Bizi Gözetliyor’un ilk sezonu Melih’in galibiyetiyle bitiyor ama hem programın hem benzerlerinin arkası çığ gibi geliyor. Tabii ki onları da göz kırpmadan izliyoruz. Dedikodular, küçük hesaplar, büyük numaralar bizim hayatımızda hiç olmazmış gibi dehşete kapılıyor, sonra o programların parçası olmak, ekranda yarışmak üzere seçilmek için çırpınıyoruz. Akademisyen yazar Tayfun Atay’ın deyişiyle ‘meşhuriyet çağı’nın göbeğindeyiz ve meşhuriyete giden yol televizyon ekranından geçiyor.
Günümüze gelelim; o dönemde doğan çocuklar 18’ini geçti. Artık hayatımızda sosyal medya var, “Kanalıma hoş geldiniz” var. Bir bölümü üç saate yayılan diziler var ama istediğimiz programı istediğimiz zaman izleyeceğimiz platformlar da var. Sanki dizginler elimizde, sanki kendimizi göstermek için kanalların bizi seçmesine gerek yok gibi. Derken, çarşamba sabahı Ajans Press’in açıklaması geliyor: Her gün 3 saat 34 dakikayı televizyon ekranının karşısında geçiriyormuşuz. 2006’nın günlük televizyon izleme süresi olan 5 saat 8 dakikayı azaltmışız epey ama her gün 3.5 saat az değil. İşte bu bilgi, sosyal medyayla doğrudan ilgili ‘Beni Takip Et’in neden bir televizyon kanalında yayımlandığını da gayet güzel açıklıyor bence. Kendi kanallarımız, sosyal medyamız var tabii ama kısa yoldan öne çıkmanın, görünür olmanın yolu hâlâ televizyondan geçiyor.
Yarışmanın
bonus’u Doğa Bey
Geçen pazartesi günü yayına başlayan programda sosyal medya fenomeni olmak için kıyasıya yarışan 10 kişilik bir ekip var; amaç herkesin takipçi sayısını artırması. Hafta içi her gün ‘Survivor’ın çok hafif versiyonu olan çeşitli yarışmalar düzenleniyor, kazanan takım üyeleri takipçilerine de ödüller kazandırıyor, haftalık YouTube videoları oluşturuluyor, cuma günleri elenen belli oluyor. Sekiz hafta sonra en çok takipçiyi kazanan yarışmayı da kazanmış olacak, bu kadar basit. ‘Kızlar’ ve ‘erkekler’ takımı olarak ikiye bölünmüş ekibin en ‘yaşlısı’ 29 yaşında. Yarışmacılar arasında iç mimarlık master’ı yapmış olan da var, liseyi dışarıdan bitirmeye çalışan da. Kendi tiyatrosunu kuran eski güreşçi (gayet genç birisi), Bolu’da İstanbul sokak modasını yaygınlaştırmaya çalışan delidolu genç kıza karşı yarışıyor. Kızlar takımının üyeleri arasında ‘Zalim İstanbul’un Ceren’ini andıran iki, ‘Güneşin Kızları’nın Selin’ini andıran bir yarışmacı var, erkekler takımı ‘Çukur’ kadrosundan transfer gibi. Günlük sohbetleri sırasında YouTube’da başarılı olmak için sosyal medyada ‘trend’ neyse o konuda video çekmek gerektiğini açıklayan da var, “Troll bir yapım var” dedikten sonra sunucu Jess Molho ‘troll’ü izleyiciler için açıklamasını isteyince, “Herkesin yapmak istediği ama yapamadığı şeyleri izlemesi. Türkiyemizde yapılabilecek şeylerin yapılamamış hali” diyerek Molho ile birlikte bizim de kafamızı karıştıran da. Sonuç olarak hemen hepsi önce fenomen olmak, sonra da mümkünse oyuncu olmak isteyen 10 genç insan. Bonus olarak da ‘BBG’ döneminde haftanın finalini açıklarken verdiği eslerle ‘gençliğimizi kurutan’ ve şu an Benjamin Button’la yarışan Doğa (Sülen) Bey bulunuyor. (teve2, hafta içi her gün 16.45)

2
Hercule Poirot ve Miss Marple gibi polisiye edebiyata damgasını vurmuş pek çok karakter yaratan Agatha Christie’nin iki farklı eserinden uyarlanan iki mini dizi birden BluTv’de yayında. Üç bölümden oluşan ‘Ordeal by Innocence’; Bill Nighy, Matthew Goode, Luke Treadaway ve Anthony Boyle gibi İngiliz sinema ve televizyonlarının önemli isimlerini bir araya getiriyor. Christie’nin Türkiye’de ‘Şahidin Gözleri’ adıyla raflardaki yerini alan romanından uyarlanan mini-dizi, polisiyeseverleri 1954 Noel’ine, Londra’nın zengin ailelerinden Argyll’ların malikânesine götürüyor. ‘The ABC Murders’ ise merkezine Agatha Christie’nin efsanevi karakteri Hercule Poirot’yu alıyor. Türkiye’de ‘Cinayet Alfabesi’ adıyla yayımlanan romandan uyarlanan mini-dizide Poirot bir seri katilin peşine düşüyor. Sarah Phelphs imzalı dizide başrolleri, Rupert Grint ile John Malkovich paylaşıyor.

#takibetakip

Yılın en çok beklenen filmlerinden biri, belki de en çok bekleneni. Martin Scorsese, Robert de Niro, Al Pacino, Joe Pesci. Ustaların (ve Netflix’in) gövde gösterisi. Filmin eleştirisini de haftaya Uğur Vardan’dan okursunuz.
#takibetakip


Beş yeni program
1-Dizi: ‘Güvercin’in senaristi Halil Özer, yönetmeni Altan Dönmez. İlk bölümde en yakın arkadaşını öldürmek suçuyla 15 yıl yok yere hapis yatan Bedir hapisten çıkıyor ama arkadaşının ailesi en büyük düşmanı artık. Ve bu iki düşman ailenin çocukları da birbirine âşık. (Star, pazar, 20.00)
2-Belgesel: Cannes Film Festivali’nde Grand Prix ödülünü alan ‘Atlantics’ Senegal’in bu yılki Oscar aday adayı. Dakar’ın bir banliyösünde zengin bir adamla evlendirilmenin arifesinde olan 17 yaşındaki Ada, genç inşaat işçisi Süleyman’a âşık olur. (Netflix, cumadan itibaren)
3-Animasyon: Okan Bayülgen, Serra Yılmaz, Yekta Kopan ve Ece Uslu, Netflix’in ilk animasyon filmi ‘Klaus’un Türkçe seslendirmesini yapan isimler. Tüm dünyayla aynı anda gösterime giren animasyon filmi, soğuk bir kasabaya tayin edilen postacının, Noel Baba’yı saklandığı yerden bulmasını konu ediyor.
4-Yemek: Doğal yaşamı merkezine alan ve kendi tekniğiyle coğrafi özgünlüğü birleştiren, sıfır atık felsefesinin uygulayıcısı ve permakültür tasarımcısı şef Şerife Aksoy, yeni programı ‘à la şerife’yle izleyiciyle buluşuyor. Kendisinden en lezzetli yemeklerin doğanın kusursuz döngüsüyle uyum içinde yapıldığını öğrenebileceğiz. (24Kitchen, pazar, 12.30)
5-Spor: ‘Kolej Havası’ belgeseli Beşiktaşlı olmanın ne demek olduğunu, Türk futbolunun dünü ve bugününü gözler önüne seriyor, 1989-92 arasında üst üste üç şampiyonluk kazanan takıma ve efsane futbolcular Metin-Ali-Feyyaz dönemine odaklanıyor. (BluTv)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!