Başka hiçbir şeye benzemeyen o sesi duydum... Tanrı’nın sesiydi

Güncelleme Tarihi:

Başka hiçbir şeye benzemeyen o sesi duydum... Tanrı’nın sesiydi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2005 01:28

Bugün ve yarın Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde 1. İstanbul Parapsikoloji Konferansı gerçekleşiyor. Bilyay Vakfı tarafından düzenlenen bu konferansa yurt dışındaki önemli üniversitelerin öğretim üyeleri ve profesörleri katılıyor. Meraklı izleyicilere parapsikolojinin bugün dünyada ulaştığı noktayı anlatacaklar.

Bizim genellikle dalga geçmeyi tercih ettiğimiz bazı parapsikolojik gelişmelerin kanıtlanmış birer gerçeklik olduğunu öğrenirseniz sakın şaşırmayın...

Çalışmalarınızın doğruluğu hakkında hiç mi şüpheye düşmediniz? Ya ben insanları yanıltıyorsam demediniz...

- Hayır hiç. Bu sorular geride kaldı. Ölüme Yakın Deneyim’lerin gerçekliği konusunda hiç şüphe duyulmuyor artık. 10 hastanede, 344 kalp hastası üzerinde, 2 ila 8 yıllık takip süresiyle araştırmalar yapıldı. Ve yaşanmış bütün o Ölüme Yakın Deneyim’lerin, ‘oksijen yetmezliği’yle açıklanmasının mümkün olmadığı kanıtlandı...

İçiniz ve vicdanınız tamamen rahat yani...

-
Elbette. Bulduğum her şeyi sürekli, tekrar tekrar kontrol ettim. Olabildiğince tarafsız ve objektif kalmamı garantilemek amacıyla Ölüme Yakın Deneyim yaşayanlar için önemli olan insanlarla da (karısı, kocası, komşusu, ona sağlık hizmeti veren görevliler) görüştüm. Ne görmüşlerdi? Onların izlenimleri neydi? Bununla da yetinmeyip bulgularımı, ülkemin diğer eyaletlerindeki başka insan gruplarıyla da karşılaştırıp, kontrol ettim. Birinci elden saha araştırması yaparak geçirdiğim 26 yıl boyunca bulgularımı bu şekilde tekrar tekrar kontrol etmeyi hiç bırakmadım... Haliyle vicdanım rahat!

Peki kendi Ölüme Yakın Deneyim’inizle ilgili görüşünüz nedir?

- Ölüme Yakın Deneyim yaşayanlar, deneyim sonrasında ‘Ölüm yok, yaşam sonsuz,’ diyorlar. Ben de farklı değilim. Şöyle bir noktaya geliyorsunuz: ‘Yaşam sonsuzsa.... Ölümden sonrasından veya doğumdan öncesinden söz etmek niye?’ Belki de yeniden tanımlamamız gereken şey ölüm değil, yaşamdır!

Nasıl yani?

- Ölüm, benim için artık içinden geçtiğim bir ‘kapı’ veya bir ‘bilinç değişimi’ haline geldi. Ben de diğer milyonlarca insan gibi bu deneyimler sırasında ve sonrasında, bir bedenden ibaret olmadığımı, yaşayan bir ruh olduğumu, yani ebedi olduğumu fark ettim. Ölümden korkum yok, çünkü ölmekte korku yok, devamlılık var. Son duraklar yok. Yalnızca büyüme, kendimizi yetkinleştirme ve Yaratıcı ile birlikte oluşturma potansiyelimizi gerçekleştirme söz konusu.

n Yaşadığınız bu 3 Ölüme Yakın Deneyim’de sizi en çok etkileyen şey neydi ?

-
‘Başka Hiç Bir Şeye Benzemeyen Ses’ diye adlandırdığım şey. Bugün bile o sesi ne zaman hatırlasam, ta ruhumda duyuyorum, gözlerim doluyor. Bir eşini daha duymadım. Bunun, Tanrı’nın sesi olduğunu hissettim ve kalbimin en derinine işledi. Ölüme Yakın Deneyimler ve bu deneyimleri yaşayan insanları araştırmamı bana söyleyen de bu sesti. Aynen şunları söyledi: ‘Açıklananları test et. Araştırma yapacaksın. Her bir ölüm için bir kitap.’ Bunun ne anlama geldiğini bana gösterdi, ikinci ve üçüncü kitapların adlarını verdi ama birinci kitabınkini vermedi. Her kitapta neler olacağını gösterdi ama bunları nasıl yapacağımı ve bunları yapmamın ne kadar zaman alacağını göstermedi. Başka Hiç Bir Şeye Benzemeyen Ses’i hiç sorgulamadım. Beni sürekli hareket halinde tutan ‘yakıt’ haline geldi. Bu işi üstlenmeye söz verdim ve bu sözümden hiç dönmedim. Hiç!

Dr. P.M.H. ATWATER

Ölüme Yakın Deneyim’lerin (ÖYD) dünyadaki en önemli isimlerinden biri. Üç kere Ölüme Yakın Deneyim yaşadı. Bu konu üzerine yazılmış 7 kitabı var (sonuncusu, We Live Forever: The Real Truth About Death.) ÖYD yaşayan yetişkin ve çocuklarla yaptığı görüşmelerin sayısı 4000’e ulaştı. Uluslararası Ölüme Yakın Deneyim Araştırmaları Birliği’nin (IANDS) başkan yardımcılığını yaptı.

Konferansı yarın: 12.00-13.30 arası

Konu: Çocukların Ölüme Yakın Deneyimleri


Ölülerle irtibat kurmak ürkütücü değil

Profesör sıfatınız, ölümden sonra hayat konusunda insanları ikna etmeye yarıyor mu?

- Elbette. Aldığınız eğitim, bilgi seviyeniz ve konu etkiliyor insanları. Hele Harvard ve Yale’de profesörlük yapmış olmanız daha da çok etkiliyor. Sizi daha farklı dinliyor, daha fazla ciddiye alıyorlar. Ama ne var ki son tahlilde, parapsikoloji konusunda ikna edici olan, şunun bunun sıfatları değil, veriler ve deneylerdir...

Sizin hayattaki misyonunuz insanları aydınlatmak mı? Bunun için mi varsınız?

- Öyle de diyebiliriz! Bir bilim adamı olarak sorumluluğum, hakikati ortaya çıkarmak. Hakikat, her ne ise. Laboratuvarımızın mottosu şu: ‘Gerçekse, ortaya çıkacaktır. Sahteyse, hatanın nerede olduğunu bulacağız...’

Tuhaf olacak ama sizin araştırma alanınız ölüm ve sonrası... Bunu bileceksiniz de, n’olacak? Size nasıl bir avantaj sağlayacak?

- Soruyu tersten soralım: Ölüm ve sonrasını merak etmeyen insan var mıdır? Yaşayan herkes için geçerli bu. Benim tek farkım; çoğunluk gibi inanmakla inanmamak arasında gidip gelmiyorum, şuurun ölümden sonra devam ettiğini düşünüyorum. Bu olayın muhtemel sonuçları çok ama çok büyük. Bu alandaki bulguların bizi başka bir şeye dönüştürme potansiyeli var. Ölümden sonra hayatın var olduğunu bilirsek, bu bilimsel olarak da kanıtlanırsa, insanlar hayatlarını başka türlü yaşarlar...

Peki ölülerle irtibat kurmak... Ürkütücü bir eylem değil mi?

- Hayır.

n Siz korkmuyorsunuz ama insanlar korkuyor... Neden?

- Ölümden sonra hayat varsa, pozitif enformasyon ve enerji de var demektir. Bunların varlığını kabul ediyorsanız, negatif enformasyon ve enerjinin varlığını da kabul etmek zorundasınız... İnsanların kendilerini ‘spiritüel patojenler’lerden (negatif ruhsal varlıklar) korumaları gerekiyor. Bu olaylardan olumsuz etkilenmelerine izni vermemeliler. Şuurun, ölümden sonra da devam ettiği hipotezini bir neşter olarak varsayın; insanların hayatlarını kurtarmak için de kullanılabilir, mahvetmek için de!

Ölüm sonrası irtibatlardaki belirleyici etken nedir? Ölüler, kendi başlarına bağlantıya geçiyorlar mı?

-Evet, sık sık. Öteki dünya (öte alem) irtibatlarının, bir numaralı sebebi sevgi. Çok seviyorsun, çok özlüyorsun ,‘o’, kendini hissettiriyor. Bu alanda çift kontrollü, iki taraflı deneyler yapılıyor bir süredir. Bunlar, yaşamın ölümden sonra da devam ettiğinin en sağlam kanıtları. Sahtekarlık ya da telepatiyle karşıdakinin beynini okunması söz konusu değil yani...

Ölmüş biriyle irtibat kurarken şiddet içeren sevimsiz karşılaşmalar yaşanıyor mu? Şu filmlerde gördüklerimizden...

- Kendi araştırmamızda bizim başımıza gelmedi. Ama biz zaten katılımcılarımızı pozitif insanlardan seçmeye özen gösteriyoruz...

Pozitif ruhlardan demek istiyorsunuz!

- Evet. Diğerleriyle zaten işimiz olmaz!

Prof. Dr. GARY E. SCHWARTZ

Doktorasını Harvard’da yaptı. Şu an Arizona Üniversitesi’nde psikoloji, nöroloji ve psikaytri profesörü olarak görev yapmakta. Aynı üniversitenin İnsan Enerji Sistemleri Laboratuvarı’nın müdürü ve Pediyatrik Altrernatif Tıp Merkezi’nin Biyoenerji Çekirdeği bölümünün yöneticisi.

Konferansı bugün: 16.15-17.45 arası

Konu: Ölümden Sonra Şuurun Devamı Üzerine Yeni Çalışmalar


Geçmiş yaşamla bağlantı kurma aracı: Hipnotik trans

Reenkarnasyonun, insan hayatını dengeli ve adaletli kılmak gibi asil bir amacı var mı? Bir hayatında fakir, diğer hayatında zengin; bir hayatında güzel, diğer hayatında çirkinsin gibi...

- Var tabii ki. Ancak bu amaç, insanoğlunun şuuru aracılığıyla ortaya çıkmalı...

Anlamadım.

- Yaşadığımız her bir ömürle birlikte, geçmişin bilgisini ‘kolektif şuur’a ekliyoruz. Döndüğümüz çağ içinde daha fazlasını öğrenip ‘farkındalığı’ genişletiyoruz. Bazılarımız bu dünyaya güçlendirmek için geliyor. Bazılarımız ise bunu savunmak, tartışmak üzere geliyor. Her iki durumda da ilerliyoruz...

Tam olarak anladığımı yine söyleyemeyeceğim, ama olsun... Hálá sizi şaşırtan vakalar var mı, yoksa sıra dışı vakaları da artık normal görür hale mi geldiniz?

- Az da olsa, şu anki yaşamda taşınan acının, geçmiş yaşamdaki bir durumun veya olayın yanlış yorumlanmasından ibaret olduğunu gördük. Ve bu şaşırtıcıdır. Konferansta bu konudan daha ayrıntılı söz edeceğiz...

Son olarak geçmiş yaşamı hatırlamada hangi teknikler kullanılıyor?

- Kabul gören teknik hipnotik trans. Hipnotik trans haline sokulan bilinçaltı, zihin aracılığıyla işler. Ancak yanlış anlamayın, hasta uyumaz. O, bir trans halidir. Bu hal içindeyken, şu anki yaşamın duyuları uyanık durumdadır. Bu durum, hastanın bu yaşamındaki sorunla doğrudan bağlantılı olan geçmiş yaşama doğru zamanda geri gitmesini ve o zamandan şu ana uzanan duygusal bağlantıyı görmesini, işitmesini ve gerçekten hissetmesini sağlar...

Dr. JANET CUNNINGHAM ve JEFFERY RYAN

Dr. Cunningham uluslararası üne sahip bir regresyon terapisi uzmanı, kişilik ötesi danışmanı ve yazar. Eski adıyla Geçmiş Yaşam Araştırması ve Terapisi Birliği (APRT), yeni adıyla Uluslararası Regresyon Araştırma ve Terapileri Birliği’nin (IARRT) başkan yardımcısı. Dr. Jeffery Ryan ise uluslararası tanınmış bir geçmiş yaşam terapileri eğitimcisi. IARRT’nin eski başkanlarından.

Konferansları yarın: 16.15-17.45 arası

Konu: Geçmiş Yaşam Terapisi, Atöyle Çalışması 1-2


Parapsikolojinin bilimselliği 30-40 yıl sonra kanıtlanacak

İnsanların parapsikolojiye karşı tavırları nasıl? Destekliyorlar mı, ret mi ediyorlar, alay mı ediyorlar?

- Batı ülkelerinde yapılan araştırmalar, genel nüfusun büyük çoğunluğunun parapsikolojiye ve psişik etkiye inandığını, yarısının da bir tür psişik deneyim yaşadığını gösteriyor. Tabii bu göstergeler, ülkeden ülkeye, kültürden kültüre değişiyor. Türkiye’deki yüzdeler hakkında hiçbir fikrim yok. Klasik bilim adamları ise, parapsikoloji konusunda genelde şüpheci davranmayı tercih ediyorlar.

Peki parapsikolojinin geleceği hakkında iyimser misiniz?

- Elbette. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da maddi destek gerekiyor. Şimdilik elimizdeki çalışmaları sürdürebilecek kadar fonumuz, paramız var. Gelecekte ne olur, bilinmez. Ama iyimserim. Hem de çok.

İyi de bütün bu çabaların amacı?

- Psişik etki dediğimiz şeyler konusunda bilimsel bir anlayışa ulaşmak. Bunun için çabalıyoruz. Bu hedefe ulaşabilmemiz için önümüzde 30-40 yıl var. Ama bu bulmacanın sonunda çözülebileceğine beni ikna eden yeterince ilerleme zaten kaydedildi...

Parapsikoloji üzerinde yoğunlaşan ilginin, geçici ve yüzeysel olduğunu mu düşünüyorsunuz?

- Evet, yüzeysel. Geçici? Hayır! Bu yoğun ilginin, sürekli ve kalıcı olduğuna inanıyorum. Gerçi, insanlar şu anda bu konuyla, daha çok eğlenmek amacıyla ilgileniyor. Parapsikoloji haberleri bilim sayfalarında değil, eğlence sayfalarında yer alıyor. Ana haber bültenlerinde değil, magazin programları arasında boy gösteriyor. İnsanlar, eğer kendileri bir deneyim yaşadılarsa bu konu onları daha fazla heyecanlandırıyor. Bizzat yaşamış olanlar dahi, söz konusu deneyim tekrarlanmadıkça bu konu üstünde durmuyorlar. Demek istiyorum ki, sürekli bir ilgi mevcut ama şiddeti inişli çıkışlı. Uri Geller gibi ünlü bir psişik medyumun gösterileri ve adı bile üzerinde olumsuz spekülasyonlar yapıldığı vakit ilgi daha da artıyor....

Yani bir sansasyon olursa...

- Elbette.

Peki bu işten para kazanmasını tasvip ediyor musunuz?

- Hayır. Çünkü parapsikolojinin çıkar sağlamak için yapılan bir gösteri olduğu imajına hizmet ediyor. Oysa, parapsikoloji gelecekte kanıtları ortaya konacak bir bilim dalı. Sizin ülkenizde olmayabilir ama pek çok ülkenin üniversite sistemi içinde fakülteleri ve kürsüleri var.

Türkiye’de konferans verecek olmanız sizin için ne ifade ediyor?

- Türkiye parapsikolojinin en ileri olduğu ülkelerden biri değil, o yüzden parapsikolojinin dünyaya yayılma hizmeti açısından burada vereceğimiz konferansın çok önemli olduğunu düşüyorum. Türklerin parapsikolojiye ilgisinin yoğun olacağını düşünüyorum....

Dr. JOHN PALMER

Doktorasını Teksas Üniversitesi’nde yaptı. John F. Kennedy Üniversitesi’nde parapsikoloji bölüm başkanı olarak çalıştı. Virginia ve California Üniversiteleri’nde de parapsikoloji alanında profesör olarak görev yaptı. Şu an Zürih Üniversite Hastanesi Nöroloji departmanında çalışıyor. Journal of Parapsychology dergisinin editörü. 100’den fazla bilimsel makalenin ve ‘Foundations of Parapsychology’ ve ‘Exploring the Boundaries of Human Capability’ adlı kitabın yazarlarından biri.

Konferansı yarın: 10.15-11.15 arası

Konu: Kasıtsız ve Bilinçsiz Psi etkileri

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!