Jorge Jesus ve bozduğu ezberler…

Ezberlerden uzak durmak lazım…

Haberin Devamı

Beynimizin içine yerleşmişlerdir, hayatımızı kolaylaştırdığını sanırız. Ancak bizi yanlışa sürüklerler…

Futbolumuz ile ilgili öğrendiğimiz her şeyin, izlediğimiz yolun ve hedeflerimizin tamamının yanlış olduğunu biliyorum.

Neden mi?

“Bu kadar para harcadığımız, çok sevdiğimiz ve sporcu kaynağımızın inanılmaz olduğu bir alanda, bu kadar başarısız olabiliyorsak bu işin alfabesinde yanlış yapıyoruz” , demektir.

“Doğru” diye bize yıllardır anlatılanları, sorgulamalıyız!

Jorge Jesus diye bir adam geldi.

Bildiklerimizi alt üst etti…

Aslında hiçbir şey bilmediğimizi anlattı bize… 

***

Aklımda kalanları yazayım… 

---“Üçlü savunma oynanmaz!”

Dünya’da çokça kullanılan bu savunma sistemini, ülkemizde denemeye kalkan hocaların ömrü çok kısa olmuştur.

Üstelik eski futbolcu şimdiki yorumcuların tamamı, “olmaz!” demiştir.

Haberin Devamı

Oysaki buna karşı çıkmak, eldeki olanakların bir tanesini peşinen kullanmamak demektir.

Örneğin basketbolda alan savunması olmaz veya adam değişmeli adam adama savunma olmaz”, demek gibi bir şeydir!

Jesus üçlü, dörtlü ve beşli savunmaları aynı maç içinde değiştirerek ve oyunun özünü hiç değiştirmeden kullanmaktadır.

İcraatı yapan Jesus olunca ‘çok bilenlerin’ sesi, şimdilik pek çıkmamaktadır. 

---“Takımın ilk 11’i belli olmalı!”

Yıllar “‘x’ takımının 11 ini direk sayabiliyoruz ama ‘y’ takımını sayamıyoruz”, gibi cümleleri bir eleştiri konusu olarak duyduk.

Meğer çok bir anlamı yokmuş.

Önemli ve daha zor olan, tüm oyuncuları as oyuncu gibi formda tutmak ve onlardan maksimum verimi alabilmekmiş…

Hem de oyuncular değişse bile oyun değişmeden yapılabiliyormuş… 

---“Çok sık maç yapıyoruz, yoruluyoruz!”

Haftada iki maç yapmak ülkemizde yıllarca geçerliliği olan çok önemli bir mazeret sayıldı.

Jesus bu ezberimizi de bozdu!

“Sadece küçük takımlar haftada bir maç oynar!” dedi…

Dediğini de yaptı.

Türkiye Ligini ve Avrupa Ligi gurubunu lider bitirdi.

Hem de bunu büyük yıldızları olmayan bir kadro ile yaptı… 

*** 

---Hocalarımızdan, “Ülke puanı çok önemlidir” sözcüğünü pek duymamıştık.

Hatta çaktırmadan as kadrolarını Avrupa maçlarında dinlendirmelerine, çok rastlamıştık.

Jesus:

Haberin Devamı

“UEFA ülke puanı çok önemlidir. Türkiye bu sırayı hak etmiyor!” dedi.

Ve Avrupa’da şimdilik 19 puan topladı.

Örnek oldu.

Bu yılı Türk takımları zirvede kapadı. 

*** 

---“Döndürme bas! Gerekirse faul olsun döndürme!  

Burası hepimizin duyduğu…

---“Faulü aldın mı, kalkma yerden!”

Burası da duyamadığımız. Soyunma odasında söylenen…

Rakipleri ve hakemlerle hiç uğraşmayan Jesus, Kiev maçı bittiğinde sahaya girdi:

Sürekli yerde yatıp vakit geçiren Dinamo Kiev kalecisi Bushchan'a: "İstersen artık 1 saat daha yatabilirsin” dedi…

Oyunun durmasına, seyircinin aldatılmasına tahammülü yoktu. 

***

Hakemlerle ve sahanın dışı ile hiç uğraşmadı.

Çuvaldızı sürekli olarak önce kendi oyuncusuna batırdı! 

Haberin Devamı

-Emre Mor’a: “Hakeme karşı gelme, kararı değiştirmezsin, kart yersin, bırak biz uğraşalım” dedi… 

- Michy Batshuayi iki tane haksız sarı kartla atılmış olmasına rağmen;

Hakeme isyan etmedi.

Oyuncusuna gidip, “akıllı olmalısın” dedi.

Ben, “ hakemin niyetini anlamış olman lazım, neden alet oluyorsun” şeklinde yorumladım.

Sonra da oyuncusunu elini sıktı.

“Haklısın ama yine de fırsat vermemelisin” dedi. 

-Arda Güler’i son dakikalarda oyuna aldığında, ekstra gayretini görüp,

Maç sonunda sahanın içine girdi;

“Topla buluşmak için ekstra gayret gösterme, topsuz oyunda da yapman gereken şeyler var” dedi. 

-Maç sonunda soyunma odasına giden oyuncularını durdurup taraftara gönderdi. 

Haberin Devamı

-Taraftarın bir kısmı kaleci ve kaptan Altay’ı ıslıkladığında; “Beni ıslıklıyorsunuz demektir” dedi. 

-Hata yapan bir oyuncusunu gördüğünde, kulübeye dönerek o hatanın ne olduğunu anlattı. 

-Her maç değişik bir kadro ile oynadı ama hep aynı oyunu oynadı. 

***

-Savunma hattı cetvel gibi dizildi.

Ciddi bir çalışma ürünü olarak aynı hatta sürekli top ile birlikte, gidip geldi.

Bu taktiği bozabilmek için medyamızdan öneriler geldi.

----Dikkatli çıkın!

----Yalancı oyuncu sokun, arkadan oyuncu getirin!

----Topu önce kanada atın!

----Önde baskı varsa, uzun vurun!

Bunlarda yetmedi…

Jesus’u durdurabilmek için;

“Oyun sonunda 3 tane dinç hücum oyuncusu birden sokuyor”, dediler…

Haberin Devamı

 “Bu 5 oyuncu değişikliği salgın ile geldi, tekrar 3 e döndürelim,” diyenler bile oldu. 

***

Jesus’un başarılı olmasını çok istiyorum…

Beni biliyorsunuz…

Elbette “Fenerbahçe kazansın”, diye istiyorum.

Ancak belki inanmayacaksınız ama gerçekten;

Şu futbolun etrafının saran kalın tutucu zincirin kırılmasını istiyorum!

Bu tutucu zincir, aslında bir menfaat zinciri…

Küçük olsun, bizim olsun, biz kazanalım zinciri…

Üç kuruşluk oyucuyu 5 kuruşa satabilen menajeri…

Bu menajerle anlaşarak komisyon alan kulüp başkanları…

Sürekli başarısız olup, sürekli yeni takım çalıştırabilen teknik direktörleri…

Yazdığım insanlarla ilişki kurabilen, haber alabilen, kendine etkin yerler bulabilen, buldukları yerden istediklerini gönderip, bilinenleri getirebilen medya mensupları…

İstedikleri teknik direktör ve oyuncuları istedikleri takımlara göndererek prestij yapan siyasi ve bürokratik güçler…

İşte bu zincir kırılmalı!

O nedenle Jesus başarılı olmalı! 

***

Bir gün gelecek Jesus ve Fenerbahçe de kaybedecek.

Belki şampiyon da olamayacak!

Önemli olan bu doğrulardır!

İlkeler doğru ise ülke futbolunu ileriye götürüyorsa;

Ki net olarak götürüyor!

Bu ilkelerden vazgeçmemeliyiz!

“Başarıya giden her yol mubahtır”, dememeliyiz!

Jesus’un Fenerbahçe’deki ömrü bizim yıllardır ezberlediğimiz tabuları yıkmaya yetmeyebilir!

Jesus gitse de biz, geri dönmemeliyiz!

Yazarın Tüm Yazıları