RODRIGUES OLMASA...
Galatasaray’ın hiç vazgeçmediği ve ısrarla üzerinde durduğu, bazen risk de oluşturan önde baskısı oyuna hakim olmayı sağladı. Ama asıl gücünü ve yıkıcı etkisini ortaya çıkaran Donk oldu. Kendi sahasında topu ilk aldığı an ile Rodrigues’e attığı nefis pas arasında yaptığı işler ayakta alkışlanacak cinstendi. Rodrigues’in sadece topu değil, takımı öne taşıyan deparları, etkili oyunu ve gol vuruşu ile Selçuk’un gol olmayan 2 şutu ilk yarıda akılda kalanlardı. Fatih Hoca, ilk yarıda yaptırdığı baskının sonuç verdiğini görünce, seviyeyi bir üste çıkarmak ve kazanmak adına, ikinci yarıyı Eren’i içeri ve devamında da iyi oynamayan Feghouli’yi kenara alarak oynadı. Bu hamleler, Kemal Hoca’nın işine yarayan ve planının tutmasını sağlayan tercihler oldu. Özellikle, Serdar çıkışı sonrası takım savunmasındaki dağılma dikkat çekiciydi. Ne Yasin ne de Sinan, oyuna girdikten sonra takıma katkı sağlayabildi. Rodrigues’in yorulması, Selçuk’un oyundan düşmesi ve Gomis’in erken kopması iyi oynanan bir maçın kaybedilmesine sebep oldu