Güncelleme Tarihi:
Son görüşmemizden beri formunda en ufak bir düşüş yok. 38 yaşını doldurmuş olmasına rağmen, birçok yaşıtını kıskandıracak kadar şekilli, kaslı ama ince bacaklara, dümdüz bir karna ve sımsıkı bir vücuda sahip. Üstelik sadece sekiz ay önce anne oldu!
Sette beyaz bornozuyla çekimin başlamasını sabırsızlıkla beklerken bir yandan da ananas ve çilek atıştırıyor. “Çekime çok iyi hazırlandım, Women’s Health’e çok önem veriyorum! Sizin için sıkı çalıştım” diye anlatıyor heyecanla.
HAYATIMI DEĞİŞTİRMEDİM
Şimdi filmi geri sarıyor ve stüdyodan çıkıp birkaç gün öncesine gidiyoruz. Röportaj için buluştuğumuz İtalyan restoranına erkenden gelen Şeyda, kahvesini çoktan içmiş. Sohbetimiz sırasında atıştırmak için ise meyve sipariş ediyor.
Sekiz aylık oğlu Arat’ı hâlen emziriyormuş ama artık katı gıdalar da vermeye başlamış. Bizim de en merak ettiğimiz konu hamilelik dönemini ve doğum sonrasını nasıl geçirdiği olduğundan, söyleşiye hızlı bir giriş yapıyoruz.
“Hamileliğimin yedinci ayına kadar çok farklı bir sistem oturtmadan genelde yürüyüşlerime devam ettim. Sadece pilates yerine yogaya ağırlık verdim, ki bu çok iyi oldu. Çünkü o dönemde vücut yapısındaki kas ve kemik sisteminde yumuşamalar, esnemeler oluyor; bu da yoga açısından çok avantajlı” diyor.
Ama uyarmadan da edemiyor: “Tabii birlikte yoga yaptığın eğitmenin bu konuda ehil olması önemli. Hamilelik yogası çok özel bir yoga; bebeğin sıkışmaması için belli hareketlerin dikkatle yapılması gerekiyor.”
İlk başta hamileliğe alışması zor olmuş: “Karnımda bebek taşıdığımı unutuyordum!” diyor gülerek. “Ama onu en çok yoga yaparken dinliyor ve hissediyordum.” Hamilelik döneminde, normalde yaptığı hiçbir şeyi değiştirmemiş. Bu nedenle sabah yürüyüşlerine de devam etmiş. Sabah yürüyor, öğleden sonra yoga yapıyormuş.
Peki ya beslenme? “Hamileyken dışarıda sürdürdüğüm günlük programımı devam ettirmem çok fazla yememi engelledi. Çünkü insan devamlı evde kaldıkça ‘Ben hamileyim. Çocuğum büyümeli, yemek yemeliyim’ moduna girebiliyor” diyor. Akşam belli saatten sonra yemek yememeye özen göstermiş.
Geceleri midesi kazındığında ise demir içeriği yüksek olan badem gibi kuru ama tuzsuz, ödem yapmayacak besinleri tercih etmiş.
Tabii bir de bu dönemin psikolojik boyutu var: “İnsan kendini biraz yalnız ve farklı hissedebiliyor. O yüzden melisa ya da papatya gibi bitki çayları çok iyi geliyor” diyor. Bu dönemde yaptırdığı tahlil sonuçlarında hiçbir besin eksikliği çıkmamış; sadece demir oranında biraz düşüklük olduğu için son üç ayda demir takviyesi almış. Eti ise iyi pişmiş olarak tüketmiş. Anne adaylarında diyabet riski olduğu için altıncı aydan itibaren meyveyi bile dikkatli yediğini belirtiyor.
ŞEYDA COŞKUN’DAN TÜYOLAR
Bebek sahibi olmayı düşünenler için
“Ben bu adamdan çocuk yapmak istiyorum diyebileceğin, hayatın boyunca birlikte olmak isteyeceğin kişi ile bunu düşün. Bu, çocuğun geleceği açısından da önemli. Bu arada sosyal ve ekonomik koşulların uygun olması da önem taşıyor.”
Hamilelikte fazla kilo almamak için
“Hamile kalmadan önce fazla kilolarını verebildiğin kadar ver. Normalde kilolu bir insanın hamilelikte dokuz kilodan fazla almaması gerek. Çok zayıf olan bir kadın da 12 ila 17 kilo kilo alabilir çünkü vücut o dönemde yağlanmak istiyor. Tabii bunlar doktorumdan aldığım bilgiler.”
Çatlaklar için...
“Ben genelde portakal yağı, biraz argan yağı karışımı ve çok az da kakao yağı içeren kremlerden kullandım. Ayrıca doktorumun tavsiye ettiği bir çatlak kremini uyguladım. Üç aya kadar karın büyümüyor, bu nedenle üçüncü aydan sonra bunlar kullanılabilir.”
Sütü artırmak için
“Bol su içilmeli. Ben süt artırıcı bir çay hazırladım. Bir de kilo aldırmasına rağmen boza acayip süt artırıyor. Hafta sonları tatlı yerine boza içilebilir. Ayrıca nar taneleri ve dereotu ile süsleyerek sağlıklı bir bulgur salatası da yapılabilir.”
BENİ MOTİVE EDEN ÜÇ KELİME: YÜRÜ, YÜRÜ, YÜRÜ
Çantanda mutlaka olan üç şey?
- Dudak kremi, güneş koruyucusu, su...
u an başucunda duran kitap?
- Yankı Yazgan’dan “Düşe Kalka Büyümek”.
Tatlı krizi anında ne yersin?
- Dondurulmuş frambuaz.
Seni motive eden üç kelime?
- Yürü, yürü, yürü.
Sana ilham verenler?
- Danışanlarım.