Massa ve İstanbul’u birleştirip saat yaptı

Richard Mille Türkiye’ye hiç yabancı değil. Büyükbabası Zonguldak’ta kömür madeni işletiyormuş. Hatta babası Zonguldak’ta doğmuş. Zamanında İzmir’deki Mille otelleri de onlarınmış. Harika bir çocukluk geçirdiğini anlatıyor. Fransa’nın güneyinde bir yerde doğmuş. Babası mali müşavir, annesi ev hanımıymış. “Babam benim de mali müşavir olmamam için elinden geleni yaptı. Her fırsatta böyle aptal bir iş olmaz derdi. Ben de hiç heveslenmedim” diyor. Mekaniğe karşı duyduğu ilgi yüzünden saat işine girmiş. Ama kendini asla saatçi olarak tanımlamıyor: “Ben saatçi değilim. Eğer saatçi bir formasyonum olsaydı şu an yaptıklarımın onda birini yapamazdım. Tabuları yıkamazdım.”

Uzun yıllar bir saat ve mücevher şirketinin CEO’suydu Richard Mille. 2001’de ani bir kararla kendi markasını yarattı: “Oturdum kendi şirketimi kurmamın artılarını ve eksilerini yazdım. Eksileri bir sürüydü. Artıları ise sadece iki taneydi: Saatçilikten gelmemem ve mekaniği çok sevmem. Eksileri ise say say bitmez. Ben bu eksileri nasıl artıya çeviririm diye sordum kendi kendime. Şimdiye kadar yaratılmayan, yapılmayan, çok ekstrem bir şey yapmalıydım. Lüksün en uç örneği olmalıydım. İşte ilk Richard Mille saatini böyle ürettim. O zamanlar yılda iki üç saat yapar satarım, zengin olmam ama geçinir giderim diye düşünüyordum. Birden bire çok satmaya başladı. Hatta yok satmaya başladım. Hâlâ da beklentileri karşılayamıyorum.”
Bütün mekanik saatler benzer bir teknikle çalışırken Richard Mille’in saatleri farklı çalışıyor. İçindeki vidası, vidasını açmaya yarayan alet bile farklı. Kimisi ona dahi diyor, kimisi kaşif. Onun saatleri ile yeni bir çağ açıldığını düşünenler çoğunlukta. Richard bu konuda mütevazı: “Yeni bir çağ açtım diyemem. Bu kendini fazla beğenmişlik olur. Benim saatçilikte yeni bir dalga yarattığımı söylüyorlar. Bazıları 21. yüzyılın saatlerini yapıyor diyorlar. Bu doğru. Saatçiliğe yüksek kaliteyi getirdim. Airbus uçaklardaki, denizaltılardaki, otomobillerdeki teknolojileri saat üretirken kullanıyorum. Uçak, araba ve gemi teknolojisini birbirine karıştırıp saatlerde yeni bir konsept yaratıyorum.”

İstanbul saatini iki senedir test ediyorum
Kazada kolumdaydı, hiçbir şey olmadı

İstanbul sizin için ne anlama geliyor?
- İstanbul’un benim için anlamı büyük. Kariyerimdeki ilk birinciliği burada aldım. Daha sonra double, bir sonraki sene de hattrick yaptım. Burada çok eğleniyorum. Mükemmel bir şehir. İnsanlar çok tatlı, restoranları, yemekleri, havası, doğası harika. Benim için çok özel bir şehir. 2008’de üçüncü birinciliğimi kazandığımda bir gazeteciye “Artık Türk vatandaşı olup, Türk pasaportu almak istiyorum” demiştim. Tabii ki şakaydı ama üç kez üst üste birinci olunca kendimi Türk gibi hissetmiştim.

2009’da talihsiz bir kaza geçirdiniz. Önünüzdeki arabadan fırlayan yay kaskınızı delip sol kaşınıza girdi. Ve siz bir iki ameliyattan sonra tekrar pistlere döndünüz. Kazadan sonra bu işi bırakmayı düşünmediniz mi hiç?
- Hayır. Bir an bile durup düşünmedim. Belki de bu yüzden iyileşir iyileşmez döndüm. Üstüne gidip, sıcağı sıcağına o duyguyu yendim. Yaptığım işi riskleriyle kabul ediyorum ben. Formula 1 pilotuysanız kaza geçirmek çok normal. Limitleri zorlayarak araba kullanıyoruz. O kaza geçirdiğim ilk kaza değildi üstelik, son da olmayabilir. Ama direksiyonun başına geçtiğimde kaza geçirme ihtimalim aklıma bile gelmiyor.

Kaza geçiren biri kazayı aklına geçirmeden nasıl yarışıyor bunu da benim aklım almıyor?
- Hiç takmıyorum. Taksam yapamam. Siz de trafiğe çıkarken kaza geçirebilirsiniz bunu aklınıza getiriyor musunuz? Getirseniz işinize arabayla gidemezsiniz. Risk aynı. Fazla büyütmemek gerekiyor. Bunun hızla falan bir alakası yok. Biri kırmızı ışıkta arkanızdan çarpıverir alın size kaza.

Altı ay önce baba olmak da mı sizi etkilemedi?
- Baba olmak inanılmaz bir his. Güçlü bir deneyim. Sana bağımlı birisi evde seni beklediği için eskisine oranla daha dikkatliyim.

Şu an yüzünüzde kazanın izlerini görmekte oldukça zorlanıyorum. Kazadan sonra kaç estetik ameliyat geçirdiniz?
- İlk müdahale Macaristan’da yapıldı. Daha sonra Brezilya’da estetik ameliyat oldum. Onlar bu konuda gerçekten iyiler. Sol kaşımın üstü bitikti, büyük bir delik vardı. İçine titanyum bir plaka koydular ve deliği içeri göçmesini engellediler.

Saat sizin için ne anlama gelir?
- Çok seviyorum. Her zaman sevdim. Biraz biraz para kazanmaya başladıkça saat aldım. Ne kadar çok kazandıysam bir kademe daha pahalı saat aldım. Ve şimdi Richard Mille ile en üst seviyedeyim sanıyorum.

Kaç saatiniz var?
- 60 tane vardır. 12 tanesi Richard Mille.

Richard Mille ile aranızda nasıl bir yakınlık var?
- Öncelikle dostuz. Bazen çok yakın arkadaş, bazen kardeş, bazen baba oğul gibiyiz. Bu kadar yakın olunca birlikte iş yapmakta kolay oluyor. İkimiz de teknik konulara meraklıyız. Onun fikirleri var benim fikirlerim var. Sık sık saatlerle ilgili tartışıyoruz.

RM011 Felipe Massa İstanbul saatini de birlikte mi tasarladınız?
- Evet. Üç yıldan fazla süredir üzerinde çalışıyoruz. İki yıldır ben her yarışta takıp test ediyorum. Kaza geçirdiğim yarışta da kolumdaydı. Hatta kaza sonrası Richard aradı, iyi misin diye sordu. Ona verdiğim ilk cevap saate hiçbir şey olmadı oldu.

Nasıl olmaz?
- Çünkü bu saatin ekstrem şartlarda çalışabilmesi için her şeyi düşündük. Vibrasyonu, freni, G kuvvetini hesapladık. Size önemli bir detay vereyim. Pistlerde kolunda saatle yarışan tek yarışçı benim. Ve bu saat iki senede bir kere durmadı bile. Formula 1 arabalarının içindeki her şey o kadar milimetrik ki bu saatin bunların hepsine dayanması gerçek bir mucize.

SADECE 10 TANE ÜRETİLDİ TANESİ 60 BİN DOLAR

Felipe Massa İstanbul saati tüm dünyada 10 tane üretildi. İstanbul markası ile Felipe Massa markasını birleştiren saat 60 bin dolara satılacak. Bu özel koleksiyon parçasını kimlerin alacağı merak konusu.