Yeni trendlerin hikayesi

Güncelleme Tarihi:

Yeni trendlerin hikayesi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 21, 1999 00:00

Haberin Devamı

Modada yeni trendleri öğrenmek için bu öyküyü okuyun. Egzotik bir atmosferde yılın modasını anlatan ipuçlarını bulacaksınız.

Kafe-bar, Akdeniz'in Afrika kıyısını çağrıştıran bir atmosfere uygun olarak dekore edilmişti. Duvarlar, vanilya ile kemik rengi arası... Pürüzlü yüzeyi ışığı bir ton yumuşatarak yansıtıyordu. Tavandaki pervanelerin ağır bir tempoyla dönüşü, sıcak iklimin tembel ikindilerini yaşatıyordu içerdekilere. Tabii klima serinliğiyle.

Erkek, sırtını duvara verdiği iskemlede hafif kaykılmış bir şekilde buzlu kahvesini içiyordu. O da mekanın dikte ettiği atmosfere uygun bir ruh haliyle oyalanarak, tembel bir edayla, pipetle köpüklerden desenler çiziyordu bardağın kenarında. Kafede başka kimse yoktu. Barmen de barın bir kenarına oturmuş, gazeteye göz atıyor, ara sıra mutfağa giren çıkan bir kadın garsonla laflıyordu.

Erkek, pipetiyle kahvenin sonunu, gürültülü bir şekilde ilan ettiğinde barmen kısa bir bakış yöneltip doğruldu. Erkek eliyle hesap işareti yapacaktı ki, barın epeydir kımıltısız kapısı açıldı. Gelen, genç bir kadındı, güneşi arkasına aldığı için yalnızca loş bir silüet olarak süzüldü içeriye KALIN ÇERÇEVELİ SİYAH GÖZLÜKLERİ kaşlarının bir kısmını açıkta bırakmıştı. UZUN, HAFİF DALGALI KESTANE RENKLİ SAÇLARI arkadan aldığı ışıkla parlak bir hat çiziyordu. Tereddütsüz, erkeğin tam karşısına camın kenarındaki masalardan birine oturdu. Yürüyüşünden arta kalan rüzgar parfümünü yaydı ortalığa. Bir anda bir şeyler çağrıştıran bir kokuydu. Çok bildik, ama derin bir kokuydu. Hem taze, hem de derinden gelen bir koku. Sanki çok yaklaşıldığında tenden yükselen buğu duygusunu veriyordu.

SOLUK PEMBE

Erkek, otomatik bir hareketle, kaldırdığı eliyle bardağına hafif bir dokunuş yaparak bir tane daha istedi. ‘‘Bu kokuyu bir yerden biliyorum‘‘ diye geçirdi içinden.

Kadının gözlüğünü çıkartması gerçek bir sürpriz duygusu uyandırdı. Yüzünün yarısı, pencereden gelen ışığı alıyordu. Gözkapaklarındaki belli belirsiz PEMBELİK hafif bir yay çizerek yanaklarına doğru gelirken güçlenip koyulaşmıştı. Sanki upuzun bir merdiveni yeni tırmanmış gibiydi. Farın yüzündeki yolculukta allığa dönüşmesi bir ressamın fırçasını hiç kaldırmadan yaptığı usta bir hareketle gerçekleşmişti sanki. Gözlerde pembe görünen ama yanaklarda kızılla biten bir renk şeridi. Dudakları SOLUK PEMBE bir cilayla kaplı gibi PARLIYORDU.

Bedenine oturan açık vizon renkli bir gömleğin kollarını dirseğin biraz altına kadar kıvırmıştı. Beyaz, kalçadan dümdüz inen BOL pantolonunun paçaları, ayak bileklerini açıkta bırakacak şekilde KISAYDI. Teni ALTINSI ışıltılar saçıyordu. Boynunu saran bir sırımın ucunda çok açık, PASTEL MAVİ renkte bir kristal göze çarpıyordu. Aynı renkte OJE sürmüştü. Çok açık. Sedefli mavi renkte bir oje. Kısa bir an başını kaldırıp tavandaki pervanelere baktığında gözlerinin ela rengi, hemen kirpiklerin dibine çekilmiş uçuk maviyle daha da belirginleşmişti. Gözkapaklarındaki MAVİ kolyenin ucundaki taşla aynı tondaydı. UPUZUN ve KIVRIK KİRPİKLERİ ince küçük gölgeler yapıyordu yüzünde. Ayaklarında incecik bantlı, mavi renkte sandaletler vardı. Sandaletlerin MAVİSİ neredeyse turkuvaza çalıyordu. Üzerindeki maviler teninin altın rengi ve bluzunun vizonluğu ile kontrast yapıyor, ara sıra ışıldıyormuş gibi bir duygu veriyordu.

Buzlu yeşil çay

‘‘Acaba çantası nasıl, mavi mi?‘‘ diye düşünürken yanındaki iskemleye astığı vizon renkli çantayı gördü. Hasır izlenimi veriyordu ve incecik, pastel renklerde ÇİÇEK motifleriyle bezenmişti.

‘‘Bu kokuyu tanıyorum‘‘... Koku molekülcükleri ortama iyice yayılmıştı, belli belirsiz bir anının kalıntıları gibi. Dışardan gürültüyle bir satıcı geçti. Mısır. Mısırcı karşı binanın duvarına düşen gölgesiyle gözden kayboldu.

Genç kadın garsona işaret ettikten sonra kısa bir süre erkekle göz göze geldi. (Acaba hafifçe gülümsemiş miydi?) Evet gülümsemiş olmalıydı.

Garsonla biraz uzun konuştular, belli ki istediği şey yoktu. Bir ara garson (herhalde kadına bir açıklamada bulunuyordu) hafifçe dönerek erkeği gösterir gibi olup konuşmasını sürdürdü. Tam o sırada kadın da hafifçe eğilerek erkeğe baktı ve (bu kez bariz bir şekilde) erkeğe gülümsedi.

Ne olabilirdi acaba? Çok hızlı düşündü. Birden anladı. Kadın, buzlu yeşil çay istemiş olmalıydı! Çünkü o da istemiş, garson olmadığını söylemişti.

Yeşil çay... Kendi kendine güldü. Tesadüflerin insanı heyecanlandırdığı o durumlardan biriydi işte. Yeşil çay... Kendisi gerçek bir yeşil çay fanatiği idi.

Devamı var

Birdenbire mekana sinen parfüm kokusunun ne olduğunu anladı. Parfüm belli belirsiz yeşil çay kokuyordu sanki.

Dayanamadı, kadının yanına gitti. ‘‘Eğer kızmazsanız bir şey sormak istiyorum, parfümünüz...‘‘

Kadın neşeyle ‘‘Bulgari, Bulgari'nin yeşil çay kokusu‘‘ dedi ve hemen iskemledeki çantasına uzandı. ‘‘Koklamak ister misiniz? Siz de buzlu yeşil çay istemişsiniz‘‘ dedi.

Bu konuşmanın arkası gelecekti. Belliydi...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!