“Tersi/Yüzü” üzerine

Güncelleme Tarihi:

“Tersi/Yüzü” üzerine
Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2003 00:00

Hürriyet Avrupa’da 9 Şubat 2001-4 Mart 2002 tarihleri arasında yayımlanan yazılarımdan yaptığım bir seçme Gendaş Yayınları tarafından 320 sayfalık bir kitap olarak ağustos ayında yayınlandı. Adı: TERSİ/YÜZÜ.Kitabın önsözünü okurla sözleşmem saydığım, bir manifesto niteliği taşıdığı ve kitabı okumayacak olanların da bilgisi olması için burada yayımlamam gerekiyor:***[İsterseniz ilkin kitabın adından başlayalım. Adı mutlaka size bir başka kitabı ve kitabın yazarını anımsatıyor olmalı. Albert Camus’nün ”Tersi ve Yüzü” (L’Envers et l’endroit) adlı kitabını. Hürriyet Gazetesi’nde yazmaya başladığımda yazılarıma genel başlık (“Köşem” demekten hoşlanmam) olarak “Tersi ve Yüzü”nü ödünç almıştım Camus’den. Logoyu hazırlayan arkadaşlar grafik estetiği gereği “ve”yi atmışlar.Bilindiği gibi, Albert Camus sözünü ettiğim kitabında hayatın önüne geçen ölümü, daha doğrusu hayatın içindeki ölümü irdeler. Şu sonuca varır: Ölüme karşın güneş dünyanın üzerinde parıldamaktadır ve “Yaşamın güzelliği” vardır.Ben genellikle “Hayır” diyen bir yazarım. Ağzımdan ya da kalemimden doksan dokuz kez “Hayır” çıkarsa, ancak bir kez “Evet” çıkar.Önyargılara, kör inançlara, basmakalıp düşüncelere, sığlıklara, sıradanlıklara, müritliğe ve şeyhliğe, bütün dokunulmazlıklara “Hayır!”Ama ölüme karşın güneşin her sabah doğduğunu ve hayatın güzel olduğunu hiçbir zaman unutmadan; karamsarlığa, kötümserliğe, umutsuzluğa kapılmadan “Hayır!”Ama “Adalet”e ve “Adil Olmak”a gözü kapalı “Evet!”Demokrasi ve insan haklarını savunarak içeren ve içererek savunan Adalet’e “Evet!”O, elinde terazi tutan, gözleri bağlı genç kadına aşığım ben!Herkes için “Adalet” aradığım ve onu savunduğum için, edebiyat ve şiirden zaman çalmak pahasına, gazete yazarı oldum. Benim de bir görünmez terazim var, bir kefesinde edebiyat, şiir ve sanatın estetiği, öteki kefede adaletin ve gazete yazılarıyla adaleti arayan yazarın etiği.Okuyacağınız yazılar, “Hürriyet International” olarak tanımlamaktan hoşlandığım, Hürriyet Gazetesi’nin Avrupa baskısında haftada üç kez yazdığım yazılardan derlenmiştir.Hepinizi “Adilce” selamlarım.]***Benden ve yazılarımdan hoşlanmayan ve ismi gerekmeyen bir Yeni Şafak gazetesi yazarı, öldürülen İsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh’i eleştirdiğim için beni Eski Rejim yazarı olarak tanımlamış(tı)...Bizde pek önemsenen “Ölünün arkasından kötü konuşulmaz!” sözünü umursamadığım için Eski Rejim yazarı olmamın olanağı yok! Her zaman yeni olduğu için, Adalet’i arayan bir yazarın “Eski” olması da olanaksız.***Edebiyat hayatım için şöyle demiştim: ”Hiç moda olmadığım için demode de olmayacağım!”Gazete yazarlığım için de aynı şeyi düşünüyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!