'Ameliyat olmayacağım, yatmayacağım'

Güncelleme Tarihi:

Ameliyat olmayacağım, yatmayacağım
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2016 10:01

"Ayşegül çok güzel bir köy kızıydı. Bana geldiler. Ablası çırpınıyor kardeşinin iyileşmesi için. Ayşegül ise bir köşede yüzü asık 'Ameliyat olmayacağım ben, yatmayacağım.' diyor..."

Haberin Devamı

Bazı hikayeler vardır insanın tam boğazında kocaman bir yumru oluşmasına neden olur. Ayşegül'ün hikayesi de böyle

Ameliyat olmayacağım, yatmayacağım

çünkü içinde insan onuru, manevi değerler, dayanışma, yardımlaşma ve bolca sevgi var. Tam 28 yıl çalıştığı İstanbul Tıp Fakültesi'nden bu yıl ayrılan Prof. Dr. Yeşim Erbil, son 20 yıldır da endokrin cerrahisi ile ilgilenen çok değerli kadın cerrahlarımızdan biri. 

ADI AYŞEGÜL...

Ameliyat olmayacağım, yatmayacağım

Uzun yıllar çalıştığı İstanbul Tıp Fakültesi'nde ise bir sürü hikaye biriktiren Prof. Dr. Erbil, hiç unutamadığı hastalarından bir tanesi olan 16 yaşındaki Ayşegül'ü anlattı:

Haberin Devamı

2000'li yıllardaydı 16 yaşlarında bir kız çocuğu geldi. Adı Ayşegül. Boynunda kocaman bir kitle var. Ablası ile geldi.  Bana gelmeden önce pankreas kanserinden ameliyat oluyor. 1 sene sonra boynunda kitle çıkıyor ve pankreas kanserinin metastazı olduğu söyleniyor ve boyun kitlesi olduğu için bana gönderiliyor. Ablası da çırpınıyor kardeşinin iyileşmesi için.
Ayşegül bir kenarda öyle oturuyor, yüzü asık ve her şeyi reddediyor. "Ameliyat olmayacağım ben, yatmayacağım" diyor.

TEDAVİYİ REDDEDİYOR

Birkaç gün sonra ablası tekrar gelince sadece ikimiz konuştuk. O sırada öğrendim ki maddi durumları çok kötü olduğu için Ayşegül ablasına yük olacağını düşünüyor ve köyüne dönüp, tedaviden vazgeçmek istiyor. Ben de dedim ki zaten burada para vermeyeceksiniz, evraklarınız var, tetkikleriniz yapılıyor, sen getir anlatayım dedim. Ancak pankreas kanserinden daha önce ameliyat olduğu için otobüse binemiyor, dayanamıyor ve taksiye verecek kadar da paraları yok.

AYŞEGÜL İYİLEŞTİ TABURCU OLDU

Ameliyat olmayacağım, yatmayacağım

Haberin Devamı

Ben de ne yapacağımı şaşırdım ama ablası da çok küçük 20-21 yaşlarında kızcağız. Bir şekilde, rahat gidip gelmeleri için bir miktar verdim. Geldi, yatırdık, ameliyatını yaptık. Abla kardeş gibi konuşuyoruz, her geldiğinde boynuma sarılırdı, tedavisini oldu. Taburcu ettik. Ablasında kaldı bir süre daha taburcu olduktan sonra da. Sonra arkadaşlarla aramızda konuştuk Ayşegül için burs gibi bir şey ayarlayalım. Beslenmesi, rahatı yerinde olsun vs. diye. En son görüşmemizde sevinçliydi, kendisine alışveriş yapmış, simli, rengarenk bir etek ve bluz almıştı bize göstermeye geldi... Teşekkür etti, geldi, sarıldı ve köyüne döndü babasının yanına.

2 YIL SONRA ACI TELEFON

Haberin Devamı

Ameliyat olmayacağım, yatmayacağım

Uzunca bir süre sürekli irtibat halindeydik. 2 sene sonra ise pankreas kanseri tekrar nüksetti. Ayşegül çok güzel bir köy kızıydı. Yaşı da çok genç olduğu için sonuna kadar her şeyi yaptık. Kanser tedavisinden sonra 90 yaşında bir hastaya 5 yıl daha kazandırırsak mutlu oluruz. Ama 17 yaşında bir "çocuk" diyim onun için 5 yıl kazandırsak ne olacak hala o kadar genç ki... Bir de onun bu hastalık nedeniyle denizi görebilmesi, İstanbul'a gelmesi, gururu, tedaviyi reddedişi... 

Sonra ablası aradı bir gün, "Bugün Ayşegül'ü defnettik" dedi. Dondum telefonda konuşamadım, kahroldum. Hiç unutamıyorum... 

KÜÇÜK ŞEYLERİ DERT ETMEYİN
Benim hikayelerim kurtulma hikayeleri değil çünkü yüzünde minicik sivilce çıkıp da güzelliği için bir sürü para harcayan insanlara kızarım. İnsanların şükretmeyi bilmesi lazım. Beni katı zannederler ama benim ailemden de insanlar yakındığında "Mühim değil" derim. Bana da hiçbir şeyi önemsemiyorsun derler. Aslında öyle değil. Biz o kadar çok acı görüyoruz ki ufak tefek şeyler gerçekten önemsiz. Biz hastaları tedavi ederken, tedavi etmeye çalıştığımız tek kişi hasta olmuyor. Onun annesi, babası, kocası, karısı da hasta oluyor... Devlet hastanesi bile olsa hastaların gitmesi, gelmesi, nasıl beslendiği çok önemli. Bakıyorsun mesela hasta yatıyor 1 ay boyunca 70 yaşında eşi de sandalye tepesinde kalıyor. Bir de insanlarda tevekkülü de görüyoruz. Allah'ın takdiri diyerek, insanların teşekkür ederek gittiğini de bazen görüyoruz.

 

 

 

 

BAKMADAN GEÇME!