Alzheimer'liler artık yalnız değil

Güncelleme Tarihi:

Alzheimerliler artık yalnız değil
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2007 00:00

ALZHEİMER Derneği İzmir Şubesi, ömürlerinin kalan bölümünü bu hastalıkla geçirecek yaşlıları bir araya getirip, hastalığın ilerlemesini de geciktirecek ‘günlük psiko- sosyal aktivite’ projesini hayata geçirdi.

Alzheimer'li hastaların sabah Dayanışma Merkezi'ne gelerek egzersiz, hobi çalışmaları ve sohbetlerle günlerini geçireceğini belirten Dernek Başkanı nöroloji uzmanı Dr. Aysel Gürsoy, “Hastalarımızın evlerindeki yalnızlıktan çıkıp sosyal hayatın içine girmelerini, toplumun içinde renkli günler geçirmelerini sağlayarak psikolojik ve ekonomik tahribatı azaltmaya çalışıyoruz. Böyle bir çalışma Türkiye'de ilk. Bunun ardından, üniversiteli gençleri yaşlılarımızla buluşturacak ‘Torunum olur musun?’ projemiz gelecek” dedi.

Dr. Aysel Gürsoy, Alzheimer hastalığının günümüzde dünya genelinde yaşamın geç döneminde ortaya çıkan demansın (bunamanın) en sık görülen nedeni olduğunu söyledi. Gürsoy, 65 yaşından sonra daha sık, 20 kişiden birinde, 80 yaşın üzerinde her 5 kişiden birinde görülen Alzheimer hastalığının yaşın ilerlemesi, ömrün uzaması nedeniyle son yıllarda artış gösterdiğin kaydetti. Türkiye'de 380 bin, İzmir'de 6 bin civarında Alzheimer hastası bulunduğunu belirten Gürsoy, şöyle konuştu:

“İzmir, Türkiye'deki Alzheimer hastasının en çok olduğu olduğu kent. Bir nedeni emekli göçü alması. Bu hastalığın farkındalığının artması, erken tanı, erken tedavi daha sonra da bir kişinin, bir ailenin 5- 10 yıl gibi hayatını ilgilendiren bir süreçte sağlık ve bakım hizmetleri yönünden hazırlanılması gereken bir hastalık. Biz bu nedenle dernek olarak ilkin hastalıkla ilgili bilgilendirmeleri, daha sonra sağlık ve bakım hizmetlerinin örgütlenmesi amacıyla çalışmalara başladık. Ve bu Dayanışma Merkezi'ni açarak projemizi hayata geçirdik, ilk misafirlerimizi kabul ettik. merkezin bir yıllık kira bedeli ile görevlinin ücretini temin ederek ilk adımı attık.”
Bu hastalığın sebebinin bilinmediğini vurgulayan Dr. Gürsoy sözlerini şöyle sürdürdü:

“Korunma yolları da bilimsel açıdan ortaya çıkmış değil. Ama çalışmalar sosyal hayatın, sosyal aktivitenin, yaşlılıkta üretkenliğin devamı hastalığın ilerlemesini geciktiriyor. Bu da ilaç, bakıcı, bakımevi ihtiyacını geciktiriyor. Bu ihtiyaçların bir iki yıl gecikmesi bireyin, ailenin, toplumun üzerindeki çok büyük psikolojik ve ekonomik yükü hafifletiyor. Bizim şu andaki olanaklarla yapabildiğimiz şu; özbakımını yapabilen hastalar tek başına geliyor. Ancak tuvalet, yemek ihtiyaçlarını yalnız karşılayamayan hastalar bakım verenleriyle geliyor.

Bu aile bireyleri de olabiliyor. Hastalar sabah geldiğinde saat 10.00'da egzersiz programına katılıyorlar. Öğlen evlerinden getirdikleri yemeklerini bir arada yiyorlar. Öğleden sonra el işi, hobi çalışması, müzik dinletisi, psikoloğumuzun katıldığı sohbet ve çay saati programıyla sürüyor. Gün tamamlanıyor. Onları evlerindeki yalnızlıktan çıkarıp sosyal hayatın içine girmelerini, sosyal aktivitede bulunmalarını ve toplum içinde renkli bir gün geçirmelerini sağlayarak psikolojik ve ekonomik tahribatı azaltmaya çalışıyoruz.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!