Programın tadı gazetecilikten geliyor

Güncelleme Tarihi:

Programın tadı gazetecilikten geliyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2008 00:00

Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel, "Gazetecilikten besleniyoruz" diyor.

Haberin Devamı

Kanaltürk ekranlarında hafta içi her gün 09.00'da yayınlanan "Orada Neler Oluyor" programının sunucuları Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel, "Gazetecilikten besleniyoruz. Bizi ekrana hazırlayan süper bir ekibimiz var. Stüdyomuzu evimiz gibi görüyoruz" diyor.

  Sabah kuşağında "Orada Neler Oluyor?" tarzında sohbet-magazin-eğlence programı kalmadı. Bunu nasıl başardınız?

- Müge Dağıstanlı: Ekrandaki sabah kuşağı ’sosyal içerik’ adı altında ağlayan, yardım isteyen, aile sırlarının kavgalı bir şekilde ortaya çıkartıldığı bir tarza büründü. Evet, reyting de aldılar. Ama biz bu kargaşa içinde tarzımızı reyting uğruna o yöne kaydırmayı hiç düşünmedik. ’Sakin olalım, doğrumuzdan şaşmayalım’ dedik. Ayrıca Gülşen de ben de gazetecilikten gelen insanlarız. Gazetede kaliteli ve çarpıcı olanı bulup servis ederken burada tersini yapamayız. Bir de sabah saatleri kişinin altın saatleridir. Seyirci sabah uyanınca gülmeli, ağlamamalı. Güleryüz ve eğlenceyi bulmalı.

Haberin Devamı

- Gülşen Yüksel: Bizde kavga, gürültü yok. Evet bazen nabız yükseliyor. Sinirler gerilebiliyor. Ama o bile belli bir kalite doğrultusunda oluyor. Tartışma hararetli hale geldiğinde "nasıl kavga çıkartırım" diye düşünmek, reyting için canavarlaşmak çok rahatsız edici. İzleyenlerin de buna inandığını ve bundan mutlu olduğunu sanmıyorum. Biz tansiyonun yükselmeye başladığını hissettiğimiz an zaten müdahale ediyoruz.

Programda konuk seçimini neye göre yapıyorsunuz?

- G.Y: Zaten gazetelerimiz aracılığıyla magazin gündemini belirleyen de biziz. Bir yandan günceli takip ediyor öte yandan gündeme neler taşıyabiliriz diye araştırıyoruz. Örneğin şu an şarkıcı yarışmaları gündemde. Ne yaptık? Usta bir şarkıcıdan görüş almak istedik. Coşkun Sabah’ı konuk ettik. Coşkun Sabah burada ilk kez ’Birçok şarkıcı aslında şarkı söyleyemez. Biz onların detone seslerini özel bir aletle düzeltiriz. Hepsi hileli şarkıcı’ dedi. Doğuş birçok programa katılıyor, ama ilk kez burada Cavit Çağlar tarafından evlatlık alınmak istediğini açıkladı. Nurseli İdiz’in, Bülent Ersoy’a olan gizli aşkı da hálá konuşuluyor. Necla Nazır ilk kez bir programda Ferdi Tayfur’u anlattı. Orhan Gencebay ile Sevim Emre 35 yıllık aşklarının tüm sırlarını bizim programa açıkladılar. Doğru işler yapınca hak ettiğiniz değeri görüyorsunuz.

Haberin Devamı

Hayatınıza bir farklılık getirdi mi televizyon?

- G.Y: Evet getirdi. Artık daha erken kalkıyorum!

M.D: Akşam 22.00 dedin mi uykum geliyor. Bir de sabahın köründe makyaj yapmak zorundayım.

Programcılık nasıl bir iş? Stresi var mı?

- M.D: Yayını hazırlamak büyük stres. Ama iyi konuk ve sağlam konuları yakaladık mı bizden keyiflisi yok. O zaman seyirciye ’Günaydın sevgili izleyiciler’ demek için acayip sabırsızlanıyorum.

G.Y: İşin en güzel yanı ne biliyor musun? İkimiz de gazeteciyiz. Birbirimizin bir sonraki sorusunu tahmin edebiliyoruz. Ve birimizin açtığı yoldan diğeri ustaca ilerliyor. Mesela Müge öyle bir soruyla giriyor ki, belli ki özel hayata getirecek. Ben o sırada işle ilgili soruyu bir sonraya çekiyorum. Ama bunu hesap-kitap içinde yapmıyoruz. Kendiliğinden gelişiyor.

Haberin Devamı

M.D: Program öncesinde de ’sen bunu söyle, ben de şunu söyleyeyim’ diye bir hazırlığımız yok. Makyaj odasında konuştuğumuz tek şey; o günün gündemi ya da birbirimize neşe vermek için anlattığımız komik hikayelerimiz. Zaten ekip o kadar komik ve enerji dolu ki... Gülmeden, iki kez kahkaha patlatmadan programa girmiyor maşallah.

Diyelim ki konuğunuz son anda iptal oldu ve gelemedi. Ne yaparsınız?

- G.Y: Her zaman yedek konu ve konuklarımız vardır. Bu arada hiç adı, sanı duyulmamış bir konuktan bile konu çıkartabiliriz. Bizde laf bitmez.

Kanalınızın reyting sıralamasına girmemesi büyük bir artı mı?

- M.D: Şimdilik evet. Çünkü Kanaltürk bir süre sonra reyting sıralamasına girecek. Reyting derdi olmadan program yapmak tabii ki çok daha avantajlı. Reyting yüzünden yüzü canavara, programı cehennem yerine dönen çok kişiyi gördüm. Şimdi yoklar ya da birden bire tarzlarını değiştirdiler. Biz reytingli de, reytingsiz de bir tarz oluşturduk. Bu tarz çok daha iyiye gidecek, ama asla bozulmayacak.

Haberin Devamı

G.Y: Geçenlerde bir konuğumuz vardı. Reyting kaygılı programlara o kadar alışmış ki yayında sürekli bağırıp çağırmaya çalıştı. Sakinleştirmek için ne yapacağımızı şaşırdık. Reklam arasında "Nasıl gidiyor çocuklar, iyi  reyting yaptık" dedi.

Bülent Ersoy’un kızmasına biz de şaşırdık

Nurseli İdiz, Bülent Ersoy’a aşıktım sözlerini sizin programda söyledi ve ortalık karıştı, bunlar planladığınız şeyler mi?

- M.D: Tamamen spontane gelişmiş bir olay o. Nurseli İdiz’in de gündem olayım, günlerce konuşulayım diye yaptığını sanmıyorum. O soruyu sorduk ve son derece insani bir şekilde görüşlerini açıkladı Nurseli İdiz. Bülent Ersoy’un bu kadar tepki göstereceğini biz de tahmin etmiyorduk.

Haberin Devamı

- G.Y: Biz gündemde olan olayları takip ediyoruz bir yandan da gündem olan işler yapıyoruz. Nurseli İdiz’in açıklaması da öyle oldu, günlerce konuşuldu Hıncal Uluç bile yazdı... Kanaltürk yeniden yapılanan bir kanal ve iyi işler yapılıyor yeni sezon da çok daha fazla ses getiren iş yapacağız...

Etik değerlere önem veriyoruz

Sabah programlarında yer almayan isimleri de konuk ettiniz. Neden sizi tercih ettiler?

- M.D: Aysun Kayacı, Necla Nazır, Coşkun Sabah, Orhan Gencebay, Erdal Özyağcılar, Serdar Ortaç, Kayahan bugüne kadar hiçbir sabah programına katılmamıştı. "Farkınız nedir?" derseniz "Bu isimleri getirmek ve onlarla her konuyu konuşabilmek" derim. Benim reyting anlayışım; en iyi konuğa ve konuya ulaşmak. Reyting kraliçesi olmayı değil, kral ve kraliçeleri bu stüdyoya getirmeyi daha çok önemsiyorum.

Programın kalitesi yanında, ikinizin de gazeteci olması güvenin sağlanmasında büyük önem taşıyor değil mi?

G.Y: İkimizin gazeteci olmasından korkan da var. Ama hiçbir konuğu zor duruma düşürmedik. Bunu yapmayız da... Etik ve dikkatli davranıyoruz. Empati yapıyoruz. "Ben onun yerinde olsaydım" sorusu hep aklımızın köşesinde.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!