Çocuğa Instagram hesabı açmak doğru mu?

Cengiz Semercioğlu:
Kesinlikle yanlış. Dünyada pedagoglar da hep aynı şeyi söylüyor; “Çocukları bu kadar küçük yaşta sosyal medya bağımlısı yapmayın” diyorlar. Bir de “Çocukların dans ederken, süslü püslü, makyajlı görüntülerini koymayın” diyorlar. Belki büyüdüğünde çocuğun hiç o taraklarda bezi olmayacak. Belki bilim insanı olacak, belki astronot... Belki çocukluğundaki o görüntülerinden ömür boyu nefret edecek bir zihniyete sahip olacak?
Onur Baştürk: Çocuğum yok, pedagog da değilim. Ama görünen köy kılavuz istemiyor. Ben o yaştaki bir çocuğun sosyal medya hesabı olmasını manasız buluyorum.
Ömür Gedik:
Geleceğe yatırım yapmış işte ne güzel. Ben bunu bebeklere yapılan fotoğraf albümlerine benzetiyorum. Hira’nın da ilerisi için hem iyi bir anısı hem de bol takipçili hazır bir hesabı oldu işte.

Bekarsan evlilik
evliysen çocuk sorulur

Berrak Tüzünataç, Birkan Sokullu’yla evlenecekleri iddiasını yalanlayıp şöyle dedi: “İlişkimizin adı var, sevgililik diyoruz.” Medya uzun süre beraber olan çiftlere bir süre sonra “evlilik” baskısı mı yapıyor... 

Ömür Gedik: Sevgililik tabii ki bir ilişki biçimi.
Ama sonrasında gelmesi beklenen evlilik de öyle. Allah aşkınıza hangi ilişki “Biz sadece sevgili kalacağız” diye devam eder?
Genelde ya biter ya da evlenilir... Berrak ve Birkan istisna olabilir ama genel böyle olunca bu sorular da gayet normal.
Cengiz Semercioğlu:
Medyanın baskısından kurtulamazlar.
Evlenseler bu kez de çocuk baskısı başlayacak. Beren Saat’le Kenan Doğulu’nun yaşadığı baskıya baksanıza. Berrak’la Birkan’a da evlilik baskısı yapılıyor,
Serenay Sarıkaya’yla Kerem Bürsin’e de... Sevgili olarak da hayatın sürebileceğini kimse düşünmüyor. Magazin basınının bu alışkanlığını bırakması gerekiyor.
Onur Baştürk:
Evet, medya bir süre sonra çiftlere ya evlilik ya da çocuk sorusu soruyor.
Ama bunu bir baskı olarak değil de, toplumun genel anlayışının bir yansıması olarak soruyor.
Bizim kültürümüzde böyledir; bekarsındır ne zaman evleneceğin sorulur. Evlenirsin “Çocuk ne zaman?” derler. Çocuk büyür, onun bile ne zaman evleneceğini sana sorarlar. Ayrıca medya haber çıkaramadığı için en kolay yol olarak da bu tür soruları yöneltmeyi seviyor. 

Bu polemikte
Serel haklı

Demet Akalın, genç oyuncu Serel Yereli’nin İtalya tatilinden “Yaşasın özgür Avrupa” notuyla paylaştığı üstsüz görüntülerine şöyle yorum yaptı: “İşte bu yüzden Serenay Sarıkaya’lar zirve oluyor. Bazıları da onun kaç gömlek altı.” Demet Akalın sizce ne demek istiyor?
Kim haklı, kim haksız?

Cengiz Semercioğlu:
Serel yüzde 99 değil, yüzde 100 haklı...
Birincisi Demet’e ne oluyor? Genç oyuncunun “Özgür Avrupa” sözünden neden Batı özentiliği çıkarıyorsunuz?
“Özgürlük demek çıplaklık demek değil” diyorlar bilmiş bilmiş.
Serel bunu bilmiyor sanki. Genç oyuncunun dikkat çektiği şey parkta kimsenin kimseye karışmaması. “İster giyin, ister soyun, kimse dönüp bakmıyor” diyor. Gel de bunu Demet’e anlat tabii...
Onur Baştürk: Demet Akalın neden durup dururken topa girmiş, ben de hâlâ anlamış değilim. Serel Yereli gayet haklı. Türkiye’de bir parkta bir kadın üstünü çıkaramaz. Öyle poz veremez.
Avrupa’da böyle bir şey olmaz. Bu Avrupa’yı sevmek Türkiye’yi kötülemek değil, yıllardır bilinen hatta kabul edilen bir gerçek.
Akalın ya da başka birinin sinirleneceği, bir de Serenay Sarıkaya’yı durduk yerde malzeme edeceği bir gariplik yok ortada. Lütfen bari gençleri rahat bırakalım. Bırakalım dilediklerini söylesinler...
Ömür Gedik:
Demet, çıplak pozlarla parfümünü tanıtmaya çalışan Kim Kardashian’a da ayar veriyor sosyal medyada. Bunu hep yapıyor yani. Ama Serel’i başka bir oyuncu üzerinden vurmak nedir anlamadım doğrusu.
Serel daha genç. Sosyal medyada ne yazarsa nasıl tepki alacağını öğrenecek o da.
Bu pozuna ve yazısına gelen tepkilerin nedeni belli. Avrupa’da da her isteyen her istediği yerde soyunamıyor ve Türkiye de tecavüzcüler ülkesi değil sonuçta. 

Halı saha maçından mı dönüyor?

Engincan Ural yine İstanbul’da, bu kez Soho House’dan çıkarken görüntülendi. Siyah şortu da çok konuşuldu. Ne diyorsunuz Engincan’ın kıyafetine?

Ömür Gedik: Ayakkabıları farklı olsa halı saha maçından geliyor diyecektim. Engincan’ın kendine has tarzını genelde beğeniyorum ama bu sefer olmamış.
Cengiz Semercioğlu:
Vallahi ben de arkadaşlarıyla halı saha maçından dönüyor zannettim. Belki de gerçekten öyledir, maç çıkışı geçerken kulübe uğramıştır.
Benim şaşırdığım, Engincan’ın kıyafetinden çok Soho’nun buna nasıl izin verdiği?
Soho’da kılık kıyafet kuralları yok muydu?
Engincan 24 yaşında ve farklı tarzda olmayı seviyor, bunda bir sorun yok...
Onur Baştürk:
Engincan gayet sıradan giyinen, sadece pahalı birkaç ayakkabı giyince dikkatleri üstüne çeken biri. Burada da gayet sıradan. Şortla kulüpten çıktı diyorlar, iyi ama orası Soho House. “En rahat kıyafetinizle gelin” diyorlar zaten oraya.

İkisi de yanlış yaptı
Sinan Akçıl, Naim Dilmener’in kendisi hakkındaki yazısına çok kızdı ve sosyal medyada tehditkar bir mesaj paylaştı. İkilinin tartışmasına ne diyorsunuz?

Onur Baştürk:
Sinan yüzde yüz haksız. Yazdığı şeyi okurken onun adına ben utandım.
Naim Dilmener’in işi bu, tabii ki eleştirecek.
Herkes Sinan’ın sesine ve müziğine tapmak zorunda değil. Bu kadarcık eleştiriye dahi tahammülü yoksa bu işi bıraksın. Ama Sinan’ın genel tavrı bu. Daha önce onun hakkında yazdığım bir yazıdan sonra aynı şekilde bir yazı döşenmişti Instagram’ına. Alıştık artık. 
Ömür Gedik:
Ben Naim Dilmener’in yazısını rencide edici buldum. Tabii ki fikrini söyleyebilir ama bir insanın yaptığı işle ilgili genel algısını bu kadar da yerle bir etmesi hoş değil.
Cümlelerini daha dikkatli seçebilirdi. Sinan da dayanamayıp tehdit ederek yanlış yaptı tabii. 
Cengiz Semercioğlu:
Sinan da haksız, Naim de... Sinan daha önce yazılarından dolayı Naim’i patrona şikayet ediyordu, baktı bir şey olmuyor şimdi hayranlarına şikayet ediyor.
Bu kabul edilir bir şey değil. Naim de işi kan davasına dönüştürmüş gibi yazıyor. Bugüne kadar Sinan’la ilgili yazdığı tek iyi bir şey yok. O da intikam duygusuyla yazmamalı.

Aşk yaşta değil kalptedir

63 yaşındaki Güllü Aybar ile 50 yaşındaki Malkoç Süalp’ın aşkı dillere düştü. Ama yine yaştan dolayı! Çıkan haberlerde hep Aybar’ın 60 yaşının üstünde olmasına dikkat çekildi. Sizce bu yaş meselesi bir gün biter mi? 

Onur Baştürk: Bitmez. Kadının yaşça büyük olması hâlâ ve hâlâ toplumun her kesiminde dedikodu malzemesi çünkü. Bir türlü kadının büyük olduğu ilişkiyi anlayamıyoruz.
Ömür Gedik: Akıl yaşta değil baştadır. Aşk da yaşta değil kalptedir diye değiştiriyorum bunu. Aşkın yaşla, kimin kimden büyük, küçük olduğuyla alakası yok. Kadının erkekten büyük olduğu ilişkilerin örnekleri çoğaldıkça, ki çoğalacak, bu yaş olayının normal karşılanmaya başlayacağını düşünüyorum. 
Cengiz Semercioğlu: Ama bu aşk konuşulmayacak gibi değil arkadaşlar... Sadece ikilinin yaş farkı nedeniyle değil. Mahallede de 50 yaşındaki bir adam, 35 yaşındaki boşandığı karısından sonra 63 yaşında bir kadınla beraber olsa aylarca konuşulur. Güllü Aybar, Türkiye İşçi Partisi’nin eski başkanı, Türk sosyalist hareketinin en önemli isimlerinden rahmetli Mehmet Ali Aybar’ın kızı. Aklın, eninde sonunda güzelliğe galip geleceğini kanıtlıyor bize...

Defne, Cem’in ‘yaz aşkı’
olmayı kabul etmez

Cem Yılmaz ve Defne Samyeli beraber mi? Defne’nin La Boucherie’deki sahne programını son üç haftadır kaçırmıyormuş ünlü komedyen. Flört ettikleri konuşuluyor. Sizce bu flörtten ilişki doğar mı, yoksa Defne Samyeli, Cem Yılmaz için yeni bir Ebru Şallı vakası mı olur?

Onur Baştürk:
Evet, flört ettikleri herkes tarafından konuşuluyor. Ama bunun çok ilerleyeceğini sanmıyorum. Tanıdığım kadarıyla Defne Samyeli, çok da Cem Yılmaz’la ilişki yaşayacak bir kadın değil. Keskin kuralları var, yaşam tarzı çok ama çok farklı, disiplinli. Cem Yılmaz’ın bohem hayatı Defne’ye uymaz diye düşünüyorum.
Cengiz Semercioğlu:
Defne Samyeli, Cem Yılmaz’ın ‘tablo’ koleksiyonuna dahil olmak istemiyor.
Cem’in ilgisi benim de kulağıma geliyor bir süredir. Tanışık-lıkları Boğaziçi Üniversitesi yıllarına dayanıyor ikilinin.
Aralarında duygusal bir yakınlık var mı şu an bilemiyorum ama iki yetişkin kızı olan Defne’nin hızlı Cem’in ‘yaz aşkı’ olmayı kabul edeceğini sanmıyorum.
Ömür Gedik:
Cem, La Boucherie’ye eğlenmeye gidiyor sık sık. Buradan ilişki yaşıyorlar sonucunu çıkaramadım ben. Kendileri açıklarlarsa böyle bir aşkın varlığını, o zaman bakarız.

Mizahtan anlamıyoruz

“Jet Sosyete”de Şennur Teyze karakterinin, sözleriyle omurga eğriliği olan insanları rencide ettiği öne sürüldü. Gülse Birsel konuyla ilgili sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı, “Hepimizin ailesinde olan, oldukça sık görülen skolyoz hastalığıyla asla dalga geçilmediği dizide apaçık ortada” dedi. Ne düşünüyorsunuz? 

Cengiz Semercioğlu: Türkiye’de mizahçıların makus talihi budur. Topluma ayna tutmaya çalışırlar ama fatura onlara kesilir. Engelliyle dalga geçen, aşağılayan, hakir gören çok sayıda insan yok mu bu ülkede? Takılan lakaplara bakın; çolak, kör, topal ne ararsanız var. Gülse’nin bir karakteri buna benzer bir hödüklük yapıyorsa, bu Gülse’nin böyle olduğu anlamına mı gelir? Yoksa “ey millet buna bakın da böyle yapmayın” demek mi istiyordur?
Onur Baştürk:
Gülse Birsel açıklamasında dizide ti’ye alınan şeyin bir hastalık değil, etrafımızdaki karanlık ruhlu teyzeler olduğunu söylemiş. Ki ona katılıyorum, etrafta bu teyzelerden çok var. İnsanlar da kötü niyetli bence. Ya dizinin mizahını anlamak istememişler ya da anladıkları halde Birsel’le uğraşmak istiyorlar. 
Ömür Gedik:
Gülse yarattığı karakterle daha çok güldürmeyi amaçlıyor.
Ve daha çok erkek çocuğuna takık sorunlu kadınlarla dalga geçiyor. Hani o oğluna toz kondurmayan, kız beğenemeyen annelerle.
Biz de bu tuhaflıklara gülüyoruz zaten. Skolyozla dalga geçti diye eleştirenleri kötü niyetli buluyorum.

Ya doğruysa?

Aleyna Tilki, “Annem ve babam 4 yaşımdayken zeka seviyemi ölçtürttü. 7 yaşımdayken bir kez daha ölçüldü, yine 140 yani üstün zekalı çıktım” dedi. Aleyna bu tür açıklamalarla ne yapmaya çalışıyor?

Onur Baştürk: Dikkat çekmeye, her gün bir şekilde medyada haber olmaya çalışıyor. İstediğine ulaşıyor da, bir süre sonra malzemesi tükenebilir. Bir de insanlar ondan sıkılabilir. 
Ömür Gedik: Aleyna’nın haber olmaya yönelik, kendini beğenmiş tavırları pek çok kişiye itici gelmeye başladı. Belli ki kendine bir hava vermeye çalışıyor ama eğer zeka seviyesi dediği kadar yüksekse bunların artık ters teptiğini de görmesi lazım. 
Cengiz Semercioğlu: Neden doğru olduğuna inanmıyoruz? Aleyna’nın her söylediğine belli bir rezerv koyarak yaklaşıyoruz hepimiz. Belki de gerçekten test yapıldı ve 140 çıktı. 91-110’a normal, 111-125 arasına ileri zeka, 126-140 arası IQ’ya üstün zeka deniyor. Durup dururken IQ’suna 140 diyorsa o zaman ciddi bir psikolojik destek alması gerekiyor şimdiden Aleyna’nın...

 

Kadınlara sorduk kısa dar paça giyen erkekler hakkında ne düşünüyorsunuz? | Sarı Mikrofon