Kimsenin canını yakmıyorum

Güncelleme Tarihi:

Kimsenin canını yakmıyorum
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2010 00:00

Star TV’nin eski magazin müdürü İlknur Üstündağ, iki yıldır TRT 1’de yayınlanan “Zirvedekiler” adlı sohbet programını hazırlayıp sunuyor. Ünlü simaların bilinmeyen yönlerini ekrana taşıyan Üstündağ, “Soru sorarken temkinli davranıyorum, kimsenin canını yakmıyorum” diyor.

Haberin Devamı

İLKNUR ÜSTÜNDAĞ FOTOĞRAFLARI 

2008 yılından beri “Zirvedekiler” programını sunuyorsunuz. Onun öncesinde Star TV’nin magazin bölümünde müdürlük yapmışsınız. Nasıl oldu kamera önüne geçişiniz?

- Aslında ben Kanal D Haber’de çalışıyordum. Korkmaz Yiğit Kanal 6’yı alınca, ekip olarak oraya geçtik. Ama Kanal 6 battı, biz de Star TV’nin spor ve magazin bölümlerinde çalışmaya başladık. Yaklaşık dokuz yıl magazinde çalıştım. Ve hep kendi programımı yapmayı hayal ettim. “Zirvedekiler” programının da sadece yapımcılığını üstlenmek istiyordum. Fakat “Programın bir sahibi olmalı, izleyici programın sahibini görmeli, siz sunun” dediler. Hiç düşünmediğim halde sunuculuk yapmaya başladım.

Bu sizin kamera önündeki ilk sınavınız mıydı?

- Geçmişte muhabirlik yaptığım dönemde ana haber bültenlerine bağlanmış, haber aktarmıştım. Ama muhabirlik yapmakla sunuculuk yapmak çok farklı tabii... Elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret ediyorum. Her şeyden önce samimi olmaya çalışıyorum. Açıkçası kendimi sunucu olarak görmüyorum, “Ben sunucuyum” demiyorum. Ben gazeteciyim. Yıllarca habercilik yaptım, program projelerim oldu. “Zirvedekiler” de tüm bunların bir bileşkesi...

CEMİL ÇİÇEK’İN HİKAYESİ BENİ ÇOK ETKİLEDİ

Programınızda ünlü isimleri ağırlıyorsunuz, yani magazin dünyasından da kopmuş sayılmazsınız...

- Evet, programda sanatçı, yazar, işadamı, politikacı gibi kamuya mâl olmuş kişileri konuk ediyorum. Ama ben zarar vermiyorum onlara. Kimsenin canını yakmıyorum. Onların izin verdiği ölçüde hayatlarına giriyorum, soru sorarken temkinli davranıyorum. Amacım, o kişilerin bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarmak... Aslına bakarsanız her yeni program, her konuk benim için ayrı bir heyecan. Onların bilinmeyen yönlerini keşfetmek çok heyecan verici. Bu işi yaparken, mesleki anlamda inanılmaz derecede tatmin olduğumu hissediyorum.

Programa katılacak isimlere siz karar veriyorsunuz. Peki konuklarınızı neye göre belirliyorsunuz?

- Her şeyden önce hikâyeleri olmasını önemsiyoruz. Sıfırdan zirveye çıkmış birisi olsun istiyoruz. Hepimizin hayatında bir şeylerin kötü gittiğini düşündüğümüz zamanlar oluyor. Bu başarı hikâyeleriyle insanlara ilham vermek istiyoruz ve zorluklarla mücadele ederek, kendi çabalarıyla, dişiyle tırnağıyla bir yere gelmiş isimleri programda ağırlamaya özen gösteriyoruz.

Şimdiye kadar programa katılan konuklardan en çok hangisinin hikâyesi sizi etkiledi?

- Cemil Çiçek’in hikâyesinden çok etkilenmiştim. Ben bu programa başlarken, başarı öykülerinin yer aldığı birçok kitap okudum. Onlardan birinde, Cemil Çiçek’in zorluklarla dolu hayat öyküsü vardı. Çok zor şartlar altında büyümüş. İlk ayakkabısını, ilk ceketini üniversitede giymiş. Evinde gaz lambası varmış ama sırf gazı bitmesin diye sokak lambasının ışığında ders çalışıyormuş. Bunlar beni çok etkilemişti. Onu programa çıkarmak için yaklaşık bir yıl bekledim ve buna değdi. Hem hikâyesiyle hem de açık yürekliliğiyle çok etkiledi beni.

Haberin Devamı

KAMERAMAN YANLIŞ MİKROFONU TAKINCA...

Konuklarınızla röportaj yaparken başınıza gelen ilginç olaylar vardır mutlaka. Bizimle de paylaşır mısınız bunları?


- Var tabii. Mesela Mehmet Öz’le röportaj yapmayı çok istiyorduk. Bir süre onun Amerika’dan gelmesini bekledik. Geldiğinde her şey mükemmel olsun diye çok uğraştık, çok özendik. Fakat programda onu çeken kameraman yanlış mikrofonu takmış. Röportajı Boğaz’da, deniz kenarında yapmıştık. Çok da keyifli bir sohbet olmuştu. Sonra bir baktık ki Mehmet Öz’ün sesi fonda kalmış, önde kuş sesleri var! Tabii kendisi de Amerika’ya dönmüştü çoktan. Tekrar çekim yapamadık o yüzden...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!