Yakında maya çalacak gölümüz kalmayacak

Güncelleme Tarihi:

Yakında maya çalacak gölümüz kalmayacak
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2019 08:30

Daha birkaç sene öncesine kadar kimse varlığından haberdar değildi. Ta ki “Türkiye’nin Maldivler’i” diye Instagram’da şöhrete kavuşana, ardından da kıyısına ‘Millet Bahçesi’ yapılacağı ilan edilip tartışmaların merkezi olana kadar. Artık en şöhretlisi o. Oysa o iki milyon yıldır olduğu yerde ve göller bölgesinin diğer tüm gölleri gibi birçok sorunla boğuşuyor, karanlık bir geleceğe doğru yol alıyor. Salda Gölü’nden yola çıktık, göllerin karanlık derinliklerine indik.

Haberin Devamı

Bembeyaz kumsalı, turkuvaz suyu, “Türkiye’nin Maldivler’i” namıyla sosyal medyada fotoğrafları yayıldıkça yıldızı parladı. Çok değil oysa 7-8 yıl öncesine kadar kıyısına gidecek doğru düzgün yol dahi yoktu. Şöhretle hayran akını da arttı, göl üzerindeki insan baskısı da. 2018’de 500 bin kişinin ziyaret ettiği gölün etrafında şimdi 10’un üzerinde turizm tesisi var.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum geçen günlerde Salda Gölü’ne ‘Millet Bahçesi’ yapılacağını açıkladı ve “Salda Gölü’ndeki özel koruma projesiyle bölgede istihdam sağlanarak doğal güzellikler korunacak. İnsanların 7 gün 24 saat burada vakit geçirmelerine imkân tanınacak” dedi.
Bakan Kurum proje kapsamında 300 bin metrekarelik bir alanda yaklaşık 450 araçlık bir otopark alanı, geliş ve gidiş yolları, bungalov evler ve kafeteryalar ile yürüyüş yolları yapılacağını söyledi. Böylece Salda “Betonlaşır, yok olur”, “Zaten insanlar geliyor bari kontrollü olsun, kullanarak da koruyabiliriz” tartışmalarının ortasında kaldı. Ne var ki bu, buzdağının sadece görünen yüzü. Çünkü ortada bir gerçek var; Salda Gölü zaten ölüyor.

Yakında maya çalacak gölümüz kalmayacak

2 milyon yaşındaki derin güzellik
184 metreye varan derinliğiyle Türkiye’nin en derin
göllerinden biri olan Salda Gölü Tabiat Parkı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü koruması altında. Özel yapısı nedeniyle kumsalına ayakkabıyla bile girilmemesi gerekli. Ancak planlanan ‘Millet Bahçesi’ projesiyle 450 araçlık otopark alanı, bungalov evler ve kafeteryalar yapılması söz konusu.
Suyu hem kuruttuk hem de çürüttük
‘Göller Bölgesi’ dünyada en fazla doğal gölü barındıran alanların başında... Beyşehir, Eğirdir, Akşehir, Burdur, Eber, Acıgöl, Suğla, Ilgın, Işıklı, Salda ve Kovada... Hepsinin karakteri farklı, ortak yönleri aynı: Sorunları... Kirlilik ve kuruma...
“Suyu hem kuruttuk hem de çürüttük” diye başlıyor söze Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Yard. Doç. Dr Erol Kesici ve ekliyor: “Salda’nın her bir yanı başka bir yapıya sahip. Örneğin o bembeyaz kumsalın bulunduğu alana insanları ayakkabıyla dahi sokmamak gerekiyor. Her adımın ince ince hesaplanarak atılması gerekiyor.”
Yakında maya çalacak gölümüz kalmayacak

Göller bölgesiydi, çöller bölgesi oldu
Burası Burdur Gölü.. 1960’larda çevresinde 14 doğal gölün varlığından bahsedilirken bugün sayı beşe inmiş. Kalanlar da muhtelif dertlerle karşı karşıya. Burdur Gölü havzasında 30 baraj ve gölet, 9 bin de sondaj kuyusu var. Gölü besleyen akarsu miktarı 20 yıl önceye göre yüzde 90 azaldı. Buna rağmen sondaj kuyularıyla gölden 180-200 milyon metreküp su çekiliyor. Gölün 20 yıl sonra küçük bir su birikintisine dönmesi bekleniyor. (Foto:Sebati Karakurt)
Süreç çoktan başladı
Yard. Doç. Dr. Erol Kesici akademik hayatının tamamını göller üzerine çalışarak geçirmiş. 40 yıldır Göller Bölgesi’nde, 30 yıldır da Salda Gölü’nde bilimsel çalışmalar yapıyor. Şunları söylüyor: “Göller Bölgesi hızla kuruyor. Salda da bundan muaf değil. Göller artık ne yeraltından ne de yer üstünden akan sularla besleniyor. Göle ulaşması gereken suyun yüzde 90’ının önü ya kuyularla ya da barajlarla kesilmiş durumda. İklim değişikliğinin de artan etkisiyle buharlaşma muazzam miktarda. Burdur Gölü için yapılan bilimsel çalışmalar 40 yıl gibi bir sürede gölün ufacık bir su birikintisine döneceğine işaret ediyor. Salda Gölü’nü düzenli olarak besleyen tek su kaynağı Düden Çayı... Üzerine gölet yapılan bu çayın dışında mevsimsel akış gösteren Doğanbaba, Köpekçayı, Karanlıkdere, Kuruçay ve Kayadibi dereleri bulunuyor. Ancak bunlar yaz aylarında kuruyor. Salda Gölü’nün varlığını koruması, gölü besleyen tatlı su kaynaklarının düzenli akışına bağlı. Aksi halde Salda Gölü de son 40 yılda üçte biri kuruyan Burdur Gölü’nün kaderini paylaşacak ve şu anda bu sürecin içinde. ”
Yakında maya çalacak gölümüz kalmayacak

‘Müze’ ilan edilmesi gereken göle ayakkabıyla dahi basılmaması gerekirken çadırlar kurulup ateşler yakıldığına şahit olduğunu anlatan Kesici, “Tabii ki Salda gezilsin, görülsün. Ama sorunları da görülsün. Çevreye uyumlu seyir terasları yapılsın, Kleopatra Plajı’nda ya da Pamukkale’de olduğu gibi ayakkabıyla girilmesin. Salda’nın her bir yanı ayrı özellikte. En ufak bir yanlış adım göle ve ona bağlı insan da dahil canlı yaşamına çok büyük zararlar verir” diyor.

İyi, kötü, çirkin ve ölü
Türkiye’de son 50 yılda kuruyan göllerin toplam büyüklüğü 1 milyon 300 bin hektar. Bu da Marmara Denizi’nden daha büyük bir sulak alanı kaybettik anlamına geliyor. Türkiye’nin toplam sulak alan varlığının 2.5 milyon hektar olduğu düşünüldüğünde ise son 50 yılda göllerimizin yarıdan biraz fazlasını kaybettiğimiz gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Karagöl, Girdev, Küçük Manay, Sarıgöl, Gölcük, Keklicek, Nohut Gölü, Kestel, Yazır, Mamak, Kurugöl, Neylerli, Karaevli, Heybeli, Pınarbaşı, Genceli ve Karadayı sazlıkları, Suğla, Arpaçayırı, Çumru Ovası, Güvenç, Hotamış Sazlıkları, Samsam, Akşehir Gölü, Ereğli ve Eşmekaya sazlıkları, Amik ve Kuyucuk Gölü yok olan göllerden bazıları. Tuz Gölü, Meke Gölü, Suğla Gölü, Eber Gölü, Burdur Gölü ve Acıgöl de su seviyesi yıl düşen ve can çekişen göllerimiz.
Yakında maya çalacak gölümüz kalmayacak

Bize güzel, onlara ev
Türkiye’deki 313 önemli doğa alanından biri olan Salda, kapalı havza gölü. Yani kendisini çevreleyen dağlardan dolayı etrafındaki ekosistemlerle bir bağı yok. Bu sebeple de yüksek biyolojik çeşitlilik, nadirlik ve benzersizlik özelliklerine sahip.
Salda Gölü etrafında yapılan bilimsel çalışmada 61 familyaya ait 301 bitki türü belirlendi. Barındırdığı 9 farklı endemik türle Önemli Bitki Alanı (ÖBA), Önemli Doğa Alanı (ÖDA) ve Önemli Kuş Alanı (ÖKA) kriterlerini sağlıyor. Gezegenin başka yerlerinde görülmeyen bitkilerin yuvası. Göl, nesli küresel ölçekte tehlike altında olan dikkuyruk ile Salda dişlisazancığı ve göle endemik olan Aphanius saldae evsahipliği yapıyor. Ayrıca gölde bir sürüngen ve bir de kurbağa türünün yaşadığı tespit edilmiş durumda.
Yakında maya çalacak gölümüz kalmayacak

Telliturna
Su yoksa hayat da yok
Sulak alan ve biyolojik çeşitlilik arasındaki bağı ortaya koyan en taze örnekler geçen hafta yayımlanan ‘Üreyen Kuş Atlası’ raporundan geldi. Buna göre kadife ördek, telliturna ve yaz ördeği artık ülkemizi terk etti. Nedeniyse yükseklerde kenarında kıyısında yaşadıkları küçük göllerin ve sulak alanların kuruması.
Yakında maya çalacak gölümüz kalmayacak

Dikkuyruk
Her iki balıktan biri yok
olmak üzere
Son yıllarda yapılmış bilimsel çalışmalara göre, akarsu ve göllerde 370 kadar balık türü yaşıyor ve Doğa Derneği’nin verilerine göre bunların 82 tanesi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Dünya ölçeğinde tehlike altındaki bu 82 türe önümüzdeki yıllarda yeni araştırılan 21 türün daha eklenmesi bekleniyor. Aslında bu bilgi onlarca türün henüz keşfedilmeden yok olduğunu da ortaya koyuyor.
Dünyada sadece Anadolu’da yaşayan yani ülkemize endemik 54 iç su balığı var ve her ikisinden birini kaybetmek üzereyiz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!