Tan Sağtürk: ‘Bir sanat kurumunun zarafetle yönetilmesi çok değerli’

Güncelleme Tarihi:

Tan Sağtürk: ‘Bir sanat kurumunun zarafetle yönetilmesi çok değerli’
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2024 07:00

Çocukları ve ailelerini bale ve operayla tanıştırmak, sanatı ülkenin her köşesine ulaştırmak, önemli eserleri tüm görkemiyle sahneye taşımak… Yaklaşık 6 ay önce Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olan Tan Sağtürk ilk günden kolları sıvayıp bu hedefler için çalışmaya başlamış. “24 saatimin neredeyse 20 saatini yeni projeler üreterek geçiriyorum” diyen Sağtürk, göreve geldikten sonra ilk kez Hürriyet Pazar’a konuştu.

Haberin Devamı

Atatürk Kültür Merkezi’ndeyiz. Birkaç dakika sonra Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tan Sağtürk de içeri giriyor. Çok enerjik, heyecanlı. Şakayla karışık “Hangi şehirdeyim ben” diyor. Ardından sabah Ankara’da havalimanında yaşadığı olayı anlatıyor. “Tan Bey yolculuk bu kez nereye” diye sordular. “Ankara’ya” diye yanıt verdim. “Zaten Ankara’dasınız” dediler. Sadece şehirler değil, belli ki geceler, gündüzler de birbirine karışmış. Uluslararası arenada sanatın şampiyonlar liginde olmayı hedefliyor. Bunu başaracağımıza gönülden inanıyor. Onunla yaptığımız sohbetin sonunda bizi de buna inandırıyor.

Yaklaşık 6 aydır görevdesiniz. Hayatınızda neler değişti?

En radikal değişiklik Ankara’da yaşamaya başlamak oldu. İstanbul’dan Ankara’ya eşim ve çocuklarımla beraber taşındık. Gerçi Ankara benim aşina olduğum ve eğitim hayatımın önemli kısmını tamamladığım, anılarla dolu bir şehir. Kendi ailemin yanı sıra Ankara’da büyük sanatçı ailemle bir aradayız artık. Biz sanatçılar çocuk yaşlardan itibaren temeli disipline ve çok çalışmaya dayalı özel eğitimler alıyoruz; bu esnada kenetleniyor ve adeta kardeş oluyoruz. Bu sebeple ait olduğum bu büyük ailenin oluşturduğu kuruma, Devlet Opera ve Balesi’ne genel müdür olarak atanmak büyük bir onur ve mutluluk kaynağı benim için. Bir o kadar da omuzlarımda her an hissettiğim büyük bir sorumluluk... 6 ay o kadar yoğun ve hızlı geçti ki. 24 saatimin neredeyse 20 saatini sanatla, sanatçı dostlarımla çalışarak ve yeni projeler üreterek geçiriyorum.

Haberin Devamı

Sanatçı olmanız, uzun yıllar yurtdışında sanatınızı icra etmeniz ve ülkemizde birçok şehirde dans okulları kurmanız... Bunlar şu anki görevinizde size ne gibi avantajlar sağladı?

Sanatın evrenselliğini özümsemek için farklı ülkelerde sanatımızı icra edebilmek çok değerli tecrübeler kazandırıyor bize.
Öte yandan ülkemizde birçok ilde dans okulları kurmanın yanı sıra Anadolu’yu adım adım gezerek yetenekli çocuk ve gençlerimize bale sanatını anlatmaya çalıştım yıllarca. Şimdi Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü olarak sanata yatkın gençlerimizi konservatuvarlara kazandırmak üzere çalışmaların hazırlığı içindeyiz.

Haberin Devamı

Göreve geldiğinizde Beyhan Murphy (sanat yönetmeni, küratör) “Zarafet ile yönetilecek bir dönem olacak gibi” yorumunu yapmıştı. Siz yönetim şeklinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Beyhan Murphy değerli bir meslektaşım ve sözleri çok anlamlı benim için. Zarafet sanatçıyla bütünleşmesi gereken bir kavram ve elbette bir sanat kurumunun zarafetle yönetilmesi çok değerli. Ben yönetim modelimizi paylaşımcı, fikirlere açık, yenilikçi ve uzlaşmacı olarak tanımlayabilirim.

Tan Sağtürk: ‘Bir sanat kurumunun zarafetle yönetilmesi çok değerli’

“Opera ve bale izlemek için sinemada bir film izlemekten çok daha büyük bütçe ayırmak gerekmiyor.”

‘PIRILTILI, BÜYÜLÜ BİR DÜNYA’

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Mersin ve Samsun olmak üzere 6 ilde müdürlükleri var. Ama sizin başka illeri de ziyaret ettiğinizi duyduk...

Haberin Devamı

Bir genel sanat yönetmeni ve genel müdür olarak bütün illerimizi sık sık ziyaret etmek ve onlarla değerlendirmeler yapmak zaten benim asli görevim. Genel müdürlük olarak daha önce opera ve bale temsili olmamış illerimize gitmeyi de hedefliyoruz. Örneğin ilk kez Balıkesir’de ‘Öylesine Bir Dinleti’ eserimizle sanatseverlerle buluşacağız. Türkiye’nin her köşesini sanatla buluşturmaya kararlıyız.

Siz şanslı bir sanatçısınız. Aileniz balet olmanızı desteklemiş. Ama hâlâ önyargılar devam ediyor. Bunları nasıl aşabiliriz?

Elbette bütün çocuklar benim kadar şanslı olamayabiliyor. Röportajın başında da söz ettiğim gibi bu önyargıları aşabilmek için öncelikle sanatımızı çok iyi anlatmamız gerekiyor. Zaten bunu kendine görev edinmiş biri olarak Anadolu’da aileler ve çocuklarımızla yüz yüze görüşüyorum. Kendi adıma önemli bir yol kat ettiğimi düşünüyorum. Artık kurumum ve bakanlığımızla birlikte bu önyargıları ortadan kaldıracak çalışmaları sürdüreceğim.

Haberin Devamı

Ülkemizde dar bütçeli vatandaşlar hâlâ opera ve baleye gitmeyi bir lüks olarak görüyor.

Eserlerin ölçeği ve niteliği düşünüldüğünde; opera ve bale bilet fiyatlarının hâlâ ülkemizde çok uygun tutarlarda sunulduğunu söyleyebiliriz. Opera ve bale izlemek için sinemada bir film izlemekten çok daha büyük bütçe ayırmak gerekmiyor aslında.

Opera ve baleye gitmenin çocukken kazanılan bir alışkanlık olmasının öneminden bahsedilir. Bu yönde çalışmalarınız var mı?

Çocuklarımızı opera evlerimize, bale salonlarımıza davet ederek o havayı solumalarını istiyoruz. Bünyemizdeki çocuk balemiz ve çocuk koromuz gelecek nesillerin sahne tozunu yutması konusunda etkin birimlerimiz. Okullarla da işbirliği içindeyiz. Özel projeler üretiyoruz. Ocak ayında ilk kez, yalnızca çocuklarımıza yönelik olarak ‘Fındıkkıran’ balesini ücretsiz sahneledik. Bu eserimize büyük oranda hayatlarında ilk kez bale seyreden çocuklarımız katıldı. Çocuklar ve gençler bizim için çok önemli çünkü bizler sahnelerimizde sanatçılarımızla, aynı çocukların masallarındaki gibi pırıltılı ve büyülü bir dünya yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Atatürk Kültür Merkezi sahnelerindeki teknik imkânlar dünya çapında. Sizi hangi özellikleri heyecanlandırıyor?

Atatürk Kültür Merkezi’nin sunduğu teknik ve sanatsal imkânlar bizim için çok değerli. ‘Don Giovanni’ operası ve ‘Giselle’ bale eseriyle başlayan serüvenimiz şu an ‘II. Mehmet Operası’yla devam ediyor. Dahası şu an sahnemizin teknik kabiliyetinin tam olarak gözler önüne serileceği ‘Carmina Burana’ projemiz için gece gündüz çalışıyoruz.

Tan Sağtürk: ‘Bir sanat kurumunun zarafetle yönetilmesi çok değerli’

‘KIZIM BENİMLE GÖRÜŞMEK İÇİN RANDEVU İSTEMİŞ’

Tüm bu yoğun programı aileniz nasıl karşılıyor? Sizi yeterince görememe üzerine şikâyetler başladı mı?

Şikâyet demeyelim ama elbette çok özlüyorlar beni ve ben de onları. Eşime ve çocuklarıma gösterdikleri sabır ve anlayış için minnettarım. Ailem bunun ülkemiz için üstlendiğim onurlu bir görev olduğunun bilincinde, bu bakımdan çok şanslıyım. Küçük bir not; kızımın özel kalemimizden randevu isteyerek benimle görüşme isteği benim için hayatımda güzel bir hatıra olarak kalacak. Elbette ki bir süre sonra onlara zaman ayıracağımı onlar da çok iyi biliyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!