O koy, bizim koyumuzdur

Güncelleme Tarihi:

O koy, bizim koyumuzdur
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2019 08:30

İstanbul’da yaşıyorsunuz ve şehirden bunaldınız. “Şöyle bir denize gireyim, bina yerine mavi, yeşil göreyim, huzur bulayım” dediniz ve kendinizi Burgazada’ya attınız. “Nerede denize girebilirim” diye sorduğunuzda aldığınız yanıt “Madam Martha Koyu” olurdu... Şimdi plaja sermeyi hayal ettiğiniz havluyu usulca çantanıza geri koyun. Sadece Burgazada’nın değil İstanbul’un son bakir koyu da şahsa devredildi. Koyu bekleyen artık tel örgüler, betonlaşma ve düğün dernek gürültüsü...

Haberin Devamı

Halihazırda gündemde olan, İstanbullular için üzücü bir haber: “Burgazada’da halkın ücretsiz denize girebildiği ve kamp yapabildiği İstanbul’daki neredeyse tek bölge olan Madam Martha Koyu, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bir ihaleyle özel kişilere devredildi.”
“Gitmesek de görmesek de” derler ya... İnsan merak ediyor: Bu koya neden ‘Madam Martha Koyu’ adı verildi? Aslında bu doğal güzelliğin isim annesinin son derece hazin bir hikâyesi var. “Sanki başka bir şey olmak, aslında ölmek değilmiş gibi...” der ‘Deliliğe Övgü’ kitabında Desiderius Erasmus. Koya adını veren Martha (Arat) belki bu sözün yeryüzünde ete kemiğe bürünmüş hali... Hiçbir zaman kendisinden başka biri olmayı düşünmemiş, hatta başka biri olmak yerine ölmeyi tercih etmiş bir kadın.

Eski adalılar Martha’dan “Zamanının çok ilerisinde, sıradışı bir kadındı” diye tarif eder. Lübnanlı Katolik bir Ermeni olan Martha Arat, 1920 doğumlu. Destansı bir güzelliğe sahip. Osmanlı Bankası Müdürü olan babasının tayini üzerine çocuk yaşta İstanbul’a gelir. St. Benoit Lisesi’ni bitirdikten sonra 1921‘de Sovyet Devrimi’nden kaçarak ilk bale okulunu açan Lydia Krassa Arzumanova’nın öğrencisi olur; Türkiye’nin ilk balerinlerinden biri olarak tanınır. Berc Kazar’la evlenip Burgazada’ya yerleşir, kendisini doğaya ve denize adar.

O koy, bizim koyumuzdur

Tam bir deniz âşığıdır. Yaz kış denize çıplak girer, izlendiğini bile bile ‘dikizcilerini’ ciddiye almaz. Bu yüzden yine Erasmus’un “Kim ruh bağlarını koparıp özgürlüğe kavuşmaya, zindanından kurtulmaya uğraşırsa, o zaman ona deli derler” sözünü onaylarcasına kimi tarafından ‘deli’ olarak yaftalanır, kimiyse ahlak bekçiliğine soyunup türlü dedikodular üretir.
O, sadece doğaya âşık bir kadın da değildir. Eşine, ailesine son derece bağlı, alımlı ve gösterişli biridir. Denizden topladığı taşlarla takılar yapıp çocuklara dağıtan Martha, sadece çıplaklığıyla değil, giydikleriyle de mesele olur. Yazar Bercuhi Berberyan kitabında “Rasgele salıverdiği saçlarına alından sıkma bandanalar, kolunun dirsekten yukarısına tahta bilezikler, kulağına kocaman halka küpeler, ayak bileğine de halhallar takardı. Bu modalar bizde değil, daha dünyada bile yoktu” diye anlatıyor Martha’yı.
Ağızdan ağıza İstanbul’a kadar ulaşan Martha’nın şöhreti onun izleyici kitlesini de artırır, üstündeki bakışların dayanılmaz iğrençliğini de. Bu renk cümbüşü kadın hakkında dedikodular başlar ve bir gün bu laflar onun da kulağına gider. Hakkında söylenenlere daha fazla dayanamayan Martha, 1986’da ikinci denemesinde ilaç içerek intihar eder. Arkasında bıraktığı notta ise ‘’Artık rahat edersiniz’’ yazar. Ve o gün bugündür, eski adı ‘Halikya’ olan koy ‘Madam Martha Koyu’ olarak anılmaya başlar.
Martha’nın kadınları koylarını savunuyor
Koyun şahsa kiralanmasından sonra ‘Martha Koyu Dayanışması’ adı altında bir araya gelen ada halkı koyun doğal haliyle kalmasını ancak koya ziyaretçi olarak gelenlerin duş ve tuvalet gibi ihtiyaçlarının doğal dokuya zarar vermeyecek şekilde karşılanmasını istiyor. Kadınların başı çektiği Martha Koyu Dayanışması’ndan Sevgi Çiçek, “Burası insanların para ödemeden denize girebileceği son yer. Sadece insan için de değil koy, adada yaşayan diğer canlılar için de önemli bir yaşam alanı. Martha’nın kadınları olarak buranın olduğu gibi kalmasını istiyoruz. Bu yanlıştan dönmemek Martha’yı bir kez daha öldürmek anlamına geliyor” diyor.
Havlu serilebilen son sahil
2006 yılında adadaki Hazine’ye ait bir başka araziyle trampa edilerek Silahtarağa Vakfı’na devredilen ve böylece Vakıflar Genel Müdürlüğü kontrolüne geçen Martha Koyu 1. derece doğal sit alanı ve 56 dönümlük bir alanı kapsıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 15 Aralık tarihinde açık artırmayla 15 bin TL aylık kira bedeliyle 15 yıllığına adada restoranı olan bir işletmeciye kiralandı. Koyda konser alanı, plaj, restoran ve kafeterya gibi tesisler için resmi onay süreci halen devam ediyor. Koy, ayrıca tellerle çevrilip alana girişler de ücretli olacak.
O koy, bizim koyumuzdur

Madam Martha göz alıcı güzelliğiyle büyülüyordu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!