Güncelleme Tarihi:
Ekmeğimizde gözü var
Gümüş martı
Bir zamanlar adalarda, dağda taşta yuva yaparlarken şimdi artık kapıda bacada, neresi uygunsa oradalar. İstanbul’da her gün gördüğümüz, erişkinleri tavuk büyüklüğünde olabilen, gagası ve bacakları sarı, başı beyaz, sırtı gri olanlar... İşte bunlar gümüş martı. Bu türün aynısının daha küçüğü ise küçük gümüş martı. Bugünlerde vapurların ardı sıra simit peşinde olanların yarıya yakınını küçük gümüş martılar oluşturuyor.
Aşka gelenin başı kararıyor
Karabaş martı
Vapur peşindeki martı bulutunun bir diğer önemli üyeleri ise karabaş martılar. İstanbulluların yakından tanıdığı ama yaz gelince nereye kaybolduklarını anlayamadığı bu martının üreme dönemlerinde yanağındaki beni büyüyerek kafası kahverengi oluyor. Bu martının diğerlerinden bir başka farkı ise suyun altına inen simidin peşinden gidebilmesi.
Kışın denizde, yazın gölde
Akdeniz martısı
Diğerleri gibi insanla çok samimi olmak istemiyor. Onların da başı kararıyor. Ancak başlarındaki maske karabaş martıdan farklı olarak kahverengi değil siyah ve boyna kadar iniyor. Süt beyaz rengi, kanat uçlarında diğer martılar gibi siyah bulundurmaması diğer ayırt edici özellikleri. Bu tür, kışı tamamen denizlerde geçirip yazın sulak alanlarda ürüyor.
Geçiyorduk uğradık
Büyük karasırtlı martı
Dünyanın en büyük martısı olan bu tür, kuzeyden geliyor. Kadıköy mendirekte sekiz yıldır bir tanesi nöbet bekliyor. Üst tarafı siyahımsı, başı ve gövdesi beyaz, mendirekte öylece duran iriyarı bir martı görürseniz bilin ki o büyük karasırtlı martı. Görünümünün etkileyiciliği nedeniyle bu tür kuşçullar arasında en şık martı olarak nitelendiriliyor.