Kırmadan kırılmadan, tüylere bulanmadan…

Güncelleme Tarihi:

Kırmadan kırılmadan, tüylere bulanmadan…
Oluşturulma Tarihi: Kasım 05, 2023 07:00

Hayvanla yaşayan kişiler olarak bize nasıl davranılmasını istediğimizden bahsettik hep. Oysa bizim de elbette sorumluluklarımız var. Bu hafta ikisini birleştirelim dedik; evde ve sokakta kim ne yapmalı, ne yapmamalı, toparladık.

Haberin Devamı

EVDE 

Misafir çağırıp evi tüyden arındırmamak: Özene bezene giyinip gittiğiniz bir yerde ne kadar hayvan severseniz sevin, kıyafetlerinizin tüy içinde kalmasını istemezsiniz. Hele de koyu renk giymişseniz… O yüzden iyice süpürmek, en azından yapışkanlı ruloyla koltuktaki tüyleri almak şart.

Gidilen evde her yerde tüy aramak: Madem geldiniz, artık yapacak bir şey yok. Tüy dedektifliğini bırakın. Hayvanlı evlere (hijyenden emin değilseniz) tüy tutmayacak kumaşlar giyerek gitmeye çalışın. Ev sahibiyle samimiyseniz oturacağınız yere temiz bir örtü bile isteyebilirsiniz. Genelde normal karşılar, alınmayız.

Hijyene ekstra özen göstermemek: Bizler kedimizden, köpeğimizden iğrenmeyiz. Aynı yatakta yatıp bardağımızdan su bile içirebiliriz. Ama herkes bunu tolere etmek zorunda değil. Hazırlık aşamasında mümkünse mutfağa hayvan sokmamak, yemek servisi sırasında evdeki hayvanlara mukayyet olmak sevimsiz sürprizleri engelleyebilir.

Haberin Devamı

İkramları manasızca geri çevirmek: Kuzenim bizde asla yemek yemez mesela (ki bugüne kadar hiçbir yemeğimizden tüy çıkmadı). Paket cipsle gelip içinden yemişliği ve getirdiği içeceği şişeden içmişliği vardır. İnsan bozuluyor tabii biraz. Ama yapacak bir şey yok. Rahatsız olacaksanız yemek davetini baştan kabul etmemek en iyisi.

Sürekli hayvanından bahsetmek: Bu sürekli çocuğunu anlatmak gibi bir şey. Karşımızdaki hayvan seviyor, hatta hayvanla yaşıyor olabilir. Ama sorulmadan anlatmamaya, anlatırken kendimizi kaybetmemeye dikkat etmek gerek. Yoksa eminim hepimizin sonsuza kadar anlatacak hikâyesi vardır.

Evdeki hayvana fazla ilgi göstermek: Kimse hayvanının başkası tarafından fazla sevilmesinden hoşlanmaz. Eski kedim Çavdar çok canayakındı. Arkadaşlarımın kucağına falan otururdu. Sinir olurdum. O kadar yüzüm döner, bakışlarımı alamazdım ki annem kaş göz yaparak uyarırdı beni. O kadar seviyorsanız siz de bir tane edinin. Tekne değil bu, ‘en iyisi yakınınki’ mantığı işlemiyor burada. 

Hayvanı kontrol etmemek: Evet, biz bizeyken kedimiz, köpeğimiz tepemize bile çıkabilir. Ama eve gelen misafir bu kadar harekete ve samimiyete alışık olmayabilir. Huzurlu bir ortam için dört ayaklıları biraz kontrol altında tutmak fena olmaz.

Haberin Devamı

”Kedini/köpeğini kapatır mısın” demek: Bu çok kırıcı bir teklif. Çünkü o hayvan o evin bir ferdi ve insanının yanında olmaya alışkın. Bir anda neden tek başına bir yere kapatıldığını anlama imkânı yok. Eğer çok travmatik bir deneyiminiz ya da ciddi bir fobiniz yoksa bunu istemeyin. Çünkü zaten ev sahibi rahatsız olmamanız için elinden geleni yapacaktır.

SOKAKTA 

Köpeğin kakasını almamak: Bence en yapılmaması gereken şey! Eskiden ben de insan ayağı basmayan yerlerde, doğaya bir katkı olacağını ve naylon torbanın gezegene daha çok zarar vereceğini düşünerek bırakıveriyordum. Ama karma (ki buradaki malum) dönüp dolaşıp beni buluyor. O yüzden torbasız kalmak en büyük kâbusum. Bir keresinde Turta’nın arkadaşının babasıyla karşılaştık. Onlar da simit almış, eve dönüyorlardı. Aynı kâbus onda da varmış. “Valla ne yaparım diye düşündüm. Simitleri bileğime takıp torbayı o iş için kullanırım, tek çare bu” demişti. Her simit aldığımda aklıma geliyor.

Haberin Devamı

İnsan kakayı alırken köpeğine seslenmek: Eğilmişsiniz. Bir elinizde tasma, diğer elinizde torba. Usturuplu bir şekilde, bulaştırmadan, açıyı tutturarak yerdekini almaya çalışıyorsunuz. Hop! Biri sesleniyor, tasmalı eliniz o yana savruluyor. Koordinatlar bozuluyor…

Yol vermemek: Özellikle dar kaldırımlarda, karşıdan gelenin geçmesi için köpeğinizi kenara çekmek ya da kaldırımdan inmek hem gereksiz samimiyeti önlüyor hem de sempatik ve kibar görünüyorsunuz.

Yolu kapmaya çalışmak: Elinde köpekle yürüyen insanın üzerine üzerine giden de var elbet.
Bazen korkmadığını göstermek, bazen de “Burası benim yolum, köpeğinin değil” manasında. Bence uzaktan bir tebessüm eşliğinde karar verilebilir kimin geçeceğine.

Haberin Devamı

Uzayan tasma kullanmak ya da serbest dolaştırmak: Köpek eğitmenlerinin de en çok uyardıkları konulardan biri bu. Hem köpek hem çevre için tehlike yaratabilir. Çünkü köpeğiniz gerektiğinde müdahale edemeyeceğiniz kadar uzağınızda olabilir.

Tasmalı hayvana bile tahammül edememek: Genelde tasmaların boyu 1 metre 10 cm civarında. Yani gerektiğinde hayvanı kontrol altına almak için makul bir uzunluk. O yüzden müsterih olun. Sokaklar hepimizin.

Herkese sevdirmek: Nasıl ki çocuğumuzu ya da kafamızı herkese okşatmıyorsak köpeğimizi de herkese sevdirmeye gerek yok. Bir kere hijyen konusu var, o el en son neye dokundu bilmiyoruz. Bir de hayvan gereksiz heyecanlanıyor, seven kişinin üzerine atlayabiliyor.

Haberin Devamı

Her köpeği sevmek: Tanımadığınız bir köpeği sevmek hem size hem köpeğe zarar verebilir. O yüzden mutlaka izin alın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!