Kalbinden doğuran kadınlar

Güncelleme Tarihi:

Kalbinden doğuran kadınlar
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2023 07:00

Anne olmak için illa biyolojik olarak doğum yapmak gerekmiyor. Devlet korumasında olan binlerce çocuk, onlara aile olacak anne-babaların yolunu bekliyor. Koruyucu aile sistemiyle anne olmuş Nebahat Atabey ve İlkay Tarhan... Onlar ‘kalbinden doğuran’ binlerce anneden sadece ikisi... Deneyimlerini ve çocuklarını anlattılar.

Haberin Devamı

‘Anne sen benim süper kahramanımsın’

Nebahat Atabey 60 yaşında. ODTÜ Kimya Bölümü’nden mezun. Uzun yıllar savunma sanayisinde çalıştıktan sonra emekli olmuş... Tansu Atabey 61 yaşında, tercüman... Çift daha evlenmeden anlaşıp çocuk sahibi olmama kararı almış... Ve bu karara uymuşlar... Ta ki 5 yıl öncesine kadar... Nebahat Hanım çalışırken devlet gözetimindeki çocukların kaldığı Sevgi Evleri’ne hafta sonları gönüllü gitmeye başlamış... Sonrası mutlu son... Şimdi çiftin 11 yaşında, güzeller güzeli bir kızları ve tatlı mı tatlı bir hayatları var.

Kızınızla nasıl tanıştınız, iletişim kurdunuz?

Kızımızla 2016’da Sevgi Evleri’ne ev gönüllüsü olarak ilk gidişimde tanıştım. Eve girdiğimde16 kız çocuğu etrafımı sardı. Hepsi dünya güzeli, hepsi daha o yaşta hayatın yükünü o küçük omuzlarında taşımaya başlamış... İsimlerini söylerken sıra ona geldiğinde görevli anne onun konuşamadığını söyledi. 4 yaşındaydı. Hani hep derler ya “Nasıl olduğunu anlayamadığım bir çekim oldu aramızda” diye. Öyle oldu işte benim için. Uzaktan bana bakışlarını yakalıyordum. Ama diğer çocukların arasında bana en az yaklaşan oydu. Sonra konuşma terapisine gittiğini öğrendim. Sevgi Evleri onu bir özel eğitim programına başlatmıştı. İçimdeki bir dürtü onunla yakından ilgilenmem ve onu ayrıca bir özel eğitim merkezine götürmem gerektiğini söylüyordu hep.

Haberin Devamı

Bu kararı kızınıza nasıl açıkladınız?

Bireysel gönüllülük başvurusu yaptım. Ve kızım evimize gelmeye başladı. Cumartesi alıp pazar günü bırakıyorduk. Böylece her hafta sonu Gölbaşı’yla Pursaklar arası (Ankara), cumartesi gidiş-pazar dönüş, bir saatlik seyahatlerimiz başlamış oldu. 1,5 yıl böyle geçti. Birbirimize çok alıştık. Tatilleri bizimle geçiriyordu. Artık gitme vakti geldiğinde ağlamaya başlıyorduk. Bir gün o talep etti; “Artık gitmek istemiyorum” dedi.

Bu sorumluluğu nasıl aldınız?

Tabii tedirginliğimiz oldu... Çevremizden de baskı oldu. “Yaşınız ileri, nasıl bakacaksınız” dediler. Ama biz hiç öyle şeyler düşünmedik. Oturduk, karar verdik, “Üçümüz beraber devam edeceğiz, başka seçenek yok” dedik. 4 yıl geçti aradan, kızımız 11 yaşına girdi. Emekli olunca sabahları uzun uzun uyuyacağım günleri dört gözle bekliyordum. Şimdi sabahın köründe kalkıp kızımı okula gönderiyorum. Ayrıca o geldi ve hayatımız renklendi. Evdeki boşluklar doldu... 

Haberin Devamı

Bunu size yaptıran ne?

İlahi bir güç. Vallahi açıklayamıyorum.
Birçok koruyucu aile var, inanın nasıl oluyor bilmiyorum; ailelerle çocuklar birbirine benziyor, sanki aralarında biyolojik bağ varmış gibi... Hayatta hiçbir şey tesadüf değil. Ya inanın,
kızım benim o yaşlardaki halime o kadar benziyor ki... O yaşlarda çekilmiş bir fotoğrafım var, yan yana koyun, aradaki benzerliğe inanamazsınız. Bakışlarımız bile aynı...

Sorun yaşadığınız, zorluklar karşısında yıldığınız oluyor mu?

Olmaz mı, oldu tabii... Daha da olacak. Ergenlik geliyor... Ama hayat kolay mı? Biyolojik çocuğunuz olduğunda sorun çıkarsa sokağa mı atıyorsunuz? O çocuk bir yerde doğdu, büyüdü ve bize geldi. Allah onu bizim için, bu evde yaşasın, bizimle büyüsün diye yarattı...

Haberin Devamı

‘Bağrımıza taş basarız’

Kızınız geçmişe dair sorular soruyor mu?

Hep “İyi ki sen benim annemsin, iyi ki benim ailemsiniz” der kızım. Çok konuşmuyoruz
o konuları. Biz ona “Sen bizim için kalpten doğdun” dedik. Bir kere sordu kalpten doğmak ne demek diye... Çeşitli aileler var dedik, kimisinin annesi yok, kimisinin babası... Kimisinin anne-babası ayrılmış... Biz de böyle bir aileyiz... Bir kez de “Ben kimin karnında büyüdüm” diye sordu. “Bilmiyorum” dedim, çünkü bilmiyorum gerçekten... “Ayrıca bunun hiç önemi” yok dedim...

Kızınızın biyolojik ailesi bir gün çıkar gelirse ne olacak?

Biyolojik ailenin önceliği var, aile bağlarının korunması adına. Ama koşullarının çok düzelmiş, o çocuğu büyütecek ortamı sağlamış olmaları gerekiyor. Bu da çok nadir oluyor...  Öyle bir şey olursa bağrımıza taş basar otururuz...

Haberin Devamı

Kızınıza ilişkin unutamadığınız bir anınız var mı?

İlk geldiğinden birkaç ay sonra, gece birlikte uyuyorduk, birden “Anne sen benim süper kahramanımsın” dedi. Çok duygulandım.

‘6 ay içinde her şeye alıştık’

Birbirinize alışma süreci nasıldı?

İlk günlerde gece boyu kontrol etme isteği vardı hem eşimde hem de bende. Sabaha kadar uyuyamıyorduk. Ateşi çıkan bir çocuğa ne yapılması gerektiğini bilmiyorduk mesela. 6 ay içinde her şeye alıştık. Evcilik oynamaya, kudurmalara başladık. Onun deyimiyle ‘dıgı dıgı’ yapıyor ve çok eğleniyorduk. Dedeyi, dalıyı (dayı), Lebaat’i (Nebahat), Tanşı’yı (Tansu), Bılık’ı (Bıyık ki aslında onun adı Ayhan) kabullendi. İlk başlarda “Benim adım Nebahat” dediğimde “Alıl, çenin adın dölülü” yani “Hayır, senin adın gönüllü” diyordu. 6 ay içinde ‘gönüllü’den Lebaat’a terfi ettim.

Haberin Devamı

Kalbinden doğuran kadınlar

‘Direkt aileye sızdı’

Kızınız nelerden hoşlanıyor?

Dans etmeyi çok seviyor. Dansçı olacağım diyor. “Anne, baba beni izleyin” deyip duruyor. Bir de K-Pop dinlemeyi çok seviyor.

Çevrenize uyum sağlarken zorlandı mı?

Direkt aileye sızdı. Hiç zorluk yaşamadı. Özel gereksinimleri olan bir çocuk olduğu için biz psikolojik destek aldık.

Kavga ettiğiniz oluyor mu?

Çok gerildiğimiz zamanlar oldu. Bunlar normal süreçler. Üstelik temelli geldiğinde pandemi oldu. İki sene evde kapalı kaldık. Pandemide “Eyvah, bana bir şey olursa bu çocuk ne yapacak” diye sürekli ağlıyordum. Tamam devlet var, ama ben anneyim.

Doğum sancısı çeker gibi bekledim kızımı’

İlkay Tarhan, Devlet Hava Meydanları’nda hava trafik kontrolörü olarak çalışıyor. Endüstri mühendisi olan Ediz Bey ise 57 yaşında ve emekli. 10 yıldır evliler. Tarhan ailesi 6 yıl önce koruyucu aile olmuş. Kızlarını henüz 6 aylıkken kucaklarına almışlar...

Sizi koruyucu anne olmaya götüren süreçten bahseder misiniz?

Hayatım boyunca neden bilmiyorum ama bunu istedim; ‘kalbiyolojik anne’ olmak... Ben öyle diyorum. Biyolojik çocuğum yok, açıklanamayan bir sebeple olmadı.  Ve koruyucu aile olmak için hemen başvurduk. Öyle “Bir çocuğun hayatına dokunmak istedim” demeyeceğim. Çünkü fark ettim ki aslında bu çocuklar bizim hayatımıza dokunuyor.

Kızınıza kavuşunca neler yaşadınız?

Koruyucu aile olmaya karar verdikten sonra Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği’ne (KOREV) başvurumuzu yaptık ve beklemeye başladık. Allahım zaman geçmiyor! Doğum sancısı gibi... Kavuşma günümüz geldiğinde dünyanın en mutlu insanları bizdik sanki. Bizi görür görmez kocaman bir gülücük attı kızım. Eşim, annem, kız kardeşim ve eşi, kuzenlerim hep beraber gittik almaya...

Kalbinden doğuran kadınlar

İlk gördüğünüz anda neler yaşadınız?

Eşimle onu ilk kucağımıza aldığımız anda başladı bizim aşk hikâyemiz. Doğurup doğurmadığınızı unutuyorsunuz. Bütün koruyucu anneler söyler bunu. Kızım prematüre doğmuş, bana geldiğinde 6 aylık ama el kadardı. Büyülü bir andı...

Kızınız biyolojik annesi olmadığınızı biliyor mu?

Evet. Çocuklarımıza kavuştuktan sonra “Benim karnımdan doğmadın” diye söylüyoruz. Bu onun hayatının gerçeği. Ve bunu bilmeli. Bir kere TV’den duymuş ‘annesiz, babasız çocuk’ gibi
bir şey. “Anne sen beni kalbinden isteyerek mi doğurdun” diye sordu. Evet, deyip anlatmaya başladık. Oyuncaklarını bıraktı, kucağıma oturdu ve bana sıkı sıkı sarıldı... Yüzümüze baktı... ‘Üzülmeyin, ben bunları anlıyorum’ gibi...

‘Ağlamıyor bu çocuklar’

Nasıl bir çocuk kızınız?

Çok güleç, çok tatlıdır. Fıkır fıkırdır kızım... Gezmeyi, maceraları çok sever. İlk kavuştuğumuz günlerde, geçmişindeki uyaran eksikliğinden dolayı hiç ağlamayan bebeğim kısa bir süre sonra agular, gugular yapıp gülücükler dağıtmaya başladı. Ağlamıyor bu çocuklar. Çünkü ağladıklarında gelen giden yok. Nazlanmayı ailelerine kavuşunca öğreniyorlar. Donuk bakıyorlar ve sonra o ürkek bakan gözler ışıl ışıl oluyor. 0-6 yaş mutlaka aile yanında olmalı... Kısmetleriyle doğuyorlar. Uğurlu çocuklar sanki, büyülü değnekleri var.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!