Dünya devi Google’a karşı adalet savaşını kazanan Ülkü Rowe: ‘Umarım bu dava diğer kadınlara haklarını arama konusunda cesaret verecek’

Güncelleme Tarihi:

Dünya devi Google’a karşı adalet savaşını kazanan Ülkü Rowe: ‘Umarım bu dava diğer kadınlara haklarını arama konusunda cesaret verecek’
Oluşturulma Tarihi: Kasım 05, 2023 07:00

Üst düzey yönetici olarak çalıştığı Google’ı cinsiyet ayrımcılığı yaptığı gerekçesiyle mahkemeye veren Ülkü Rowe geçen hafta 4 yıldır süren davayı kazandı. Google, Rowe’a 1,15 milyon dolar tazminat ödeyecek. Bu süreçte şirkette çalışmaya devam eden Rowe’a göre mahkeme aldığı bu kararla teknoloji şirketlerine bundan sonra kadın-erkek eşitsizliğine göz yumulmayacağına dair büyük bir mesaj verdi.

Haberin Devamı

Ülkü Rowe 1972 yılında İstanbul’da orta halli bir ailenin üç çocuğundan ilki olarak dünyaya geliyor. Peşinden iki erkek kardeşi doğuyor. Banka müfettişliği yapan babası ve ‘ev kadını’ annesi, kız-erkek ayrımı yapmadan üç çocuğunun da eğitimine son derece önem veriyor. Üsküdar Amerikan Lisesi’ni bitirip ardından Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun oluyor Rowe. Amerika’ya eğitim almaya gitmenin öyle pek de kolay olmadığı 90’larda Fulbright bursuyla University of Illinois at Urbana-Champaign’de yüksek lisans yapma hakkı kazanıyor. 1995 yılında Amerika’ya ilk adımını attıktan sonra orada geçirdiği 28 yıla teknoloji alanında başarılarla dolu bir kariyer, evlilik, iki çocuk ve dünya devi Google’a karşı kazanılmış bir dava sığdırıyor.

Haberin Devamı

6 yıl önce çalışmaya başladığı şirketinde cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldığını fark eden Rowe, durumu yetkililerle konuşarak çözemediğinde diğer kadınların da haklarını savunmak adına büyük bir cesaretle Google’ı dava ediyor. İş hayatında cinsiyet ayrımcılığı sebebiyle Amerika’nın en büyüklerinden New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde
4 yıldır süren adalet savaşı geçen hafta Ülkü Rowe’un lehine sonuçlandı. Jüri onun iddiasını haklı buldu ve Google’ın bugüne kadar ödemediği ücretlerle bu süreçte yaşattığı psikolojik yıpranma nedeniyle Rowe’a 1,15 milyon dolar tazminat ödemesine hükmetti. Teknoloji devine karşı büyük bir zafer kazanan Ülkü Hanım’la hikâyesini konuştuk…

Amerika’ya yüksek lisans için gittiğinizde hayalinizde orada yaşamak var mıydı?

Aslında niyetim yüksek lisanstan sonra kariyerime Türkiye’de akademisyen olarak başlamaktı ama işin pratik kısmında olmaktan daha çok keyif aldığımı fark ettim ve yüksek lisansım biter bitmez hemen işe başladım.

Yüksek lisansınızda tam olarak ne üzerine çalıştınız, alanınız neydi?

Sanal gerçeklik üzerine çalıştım. Ama tabii internetin bile yeni yeni hayatımıza girdiği yıllardan bahsediyoruz. Sanal gerçeklik diye bir şey var ama tekniği, uygulaması yoktu. Fakat matematiksel modelleme bu alanın tam ortasındaydı. Bu sayede finans sektöründe piyasaların matematiksel modellemesini yapmaya başladım. Bugün UBS olarak tanınan o zamanın İsviçre Bankası Swiss Bank Corporation’da işe girdim. Matematiksel algoritmalar kullanarak piyasaları fiyatlandırmak, değerlendirmek, risk analizlerini yapmak gibi teknolojinin çok derin olduğu bir ekipteydim. Sonra yıllar içinde Bank of America’da, ardından da dünyanın en büyük finansal kuruluşlarından olan JP Morgan’da
çalıştım. 6 yıl önce Google’da işe girdim.

Haberin Devamı

Google’daki pozisyonunuz neydi?

Bulut teknolojileri o dönem yeni başlıyordu ve onlar da bulut biriminin içinde finans teknolojilerini yönetecek hem çok teknik hem de piyasaları iyi bilen birini arıyorlardı. Bana çok uygundu.

Süreçte neler yaşandı, cinsiyet ayrımcılığı yapıldığını nasıl fark ettiniz?

Benimle aynı pozisyonda olan erkeklerin benden daha yüksek seviyede işe başladıklarını fark ettim, dolayısıyla daha yüksek ücretler alıyorlardı. Bu arada bulut bilişim grubunda çalışan tek kadın da bendim.
O dönem cinsiyet ayrımcılığı sebebiyle ücret eşitsizliği olduğunu anladım. Bu problemlerin bana özel olmadığının farkındaydım, yaptıkları cinsiyet ayrımcılığı. Aslında dava açacağım filan diye yola çıkmadım. Benim isteğim; fark ettiğim bu adaletsizliğin ve eşitsizliğin düzeltilmesiydi.

Haberin Devamı

Ne yaptınız peki?

Bunu düzeltebilir miyiz diye konuşmamla başladı süreç. “Bu böyle olmaz” deyip eşitsizlikleri gösterdiğimde göze batmaya başladım ve kapılar bana kapanmaya başladı. Bunu ilk olarak şirket içinde bir başka pozisyon açıldığında anladım. O pozisyona çok uygundum, istedikleri her donanıma sahiptim ancak değerlendirmeye bile alınmadım.  Oysa değerlendirmeye alınmak bir fırsat eşitliğidir aslında. Fakat o eşitliği bana sunmadılar.

Siz de böylelikle dava yoluna gitmeye mi karar verdiniz?

Aslında diğer kadınlar adına hissettiğim sorumluluk beni dava sürecine götürdü. Ben bir yandan da Google’da çalışan 5 bin kişilik bir kadın grubunun eşbaşkanıyım. “Benim seviyemdeki kadınlara bunlar oluyorsa, ben buna dur diyemiyorsam, kim diyebilir ki” diye bir sorumluluk hissettim ve dava açmaya karar verdim.

Haberin Devamı

Bunun riskli ve cesaret gerektiren bir karar olduğunu düşünüyorum, katılıyor musunuz?

Elbette, çok riskli bir karar. Tek başına çıktığınız bir yol ama sizinle birlikte herkesi etkiliyor. Bu kararı veremeyen kadınlara da kimsenin kızmaya ya da gücenmeye hakkı yok. O anlamda eşim ve ailem konusunda çok şanslıyım, beni çok desteklediler.

 

‘CEPHE ALANLAR OLDU’

4 yıl süren dava sürecinde Google’da çalışmaya devam etmek zor olmalı…

Evet, zorluydu. Çok göz önünde bir pozisyonum var. Hem finans sektörünün başındayım hem basın sözcüsüyüm, hem grubun en büyük finans müşterileriyle her gün görüşüyorum, hem New York’un Merkez Bankası’nda Google’ı temsil ediyorum, hem Google’ın kendi yatırım fonu Capital G’de danışma kurulundayım… Üstümde bir gölgeyle geziyordum. Belki de davada aleyhime tanıklık edecek kişilerle her gün yüzleşmek gibiydi. Bunun stresini çok hissettim. Kendi kariyerlerinden korkup cephe alanlar oldu.

Haberin Devamı

Kazandığınız bu dava artık emsal olacak, ne hissediyorsunuz?

Bu aslında Google’a karşı cinsiyet ayrımcılığı adına açılıp kazanılmış ilk dava. Büyük bir zafer. Hem kişisel olarak hem de tüm kadınlar adına dönüm noktası olacak bir karar verdi mahkeme. O açıdan çok mutluyum. Bu zorlu mahkeme sürecine hiçbir kadının ihtiyaç duymadığı çalışma ortamlarının oluşmasını istiyorum. Bu adımlar yavaş da olsa atılacak ve umarım bu dava diğer kadınlara seslerini çıkarmaları ve haklarını aramaları konusunda ümit, cesaret verecek.

DELİLLER VE TANIK İFADELERİYLE BAŞARDIK

Cinsiyet ayrımcılığı yapıldığına dair iddianızı nasıl kanıtladınız ve mahkeme tam olarak neye hükmetti?

Jüri, şirket içinde cinsiyet ayrımcılığı yapıldığına kanaat getirdi, yani iddiamı haklı buldu. Bunu mahkeme süresince ortaya koyduğumuz deliller ve tanık ifadeleriyle başardık. Delillerin içinde Google’daki yönetici ve insan kaynaklarının; mahkeme tarafından yasal yollardan istenen e-mailleri, konuşma kayıtları, insan kaynakları sistemindeki notları vardı. Mahkeme sonuç olarak cinsiyet ayrımcılığı, ücret ve fırsat eşitsizliği sebebiyle bugüne kadar ödemediği ücretlerle, bu süreçte yaşattığı psikolojik yıpranmanın tazminatının ödenmesine hükmetti. Bu eşitsizliklerin giderilmesi süreci yasal olarak hâlâ devam ediyor. Ama asıl benim merak ettiğim Google ve diğer teknoloji şirketlerinin bundan sonra ne yapacağı? Bu karar benim kişisel davamda verildi ama aslında bence teknoloji şirketlerine karşı verilmiş büyük bir mesaj. Bu kararla kadın-erkek eşitsizliğine göz yumulmayacağı, artık buna tolerans gösterilemeyeceği mesajı verilmiş oldu.

‘ÇOK VELİ TOPLANTISI KAÇIRDIM’

Dünya devi Google’a karşı adalet savaşını kazanan Ülkü Rowe: ‘Umarım bu dava diğer kadınlara haklarını arama konusunda cesaret verecek’

Bunca kariyerin içinde iki çocuk büyütmüşsünüz, çok ağladınız mı?

Ağladım tabii, her kadın gibi. Evlilikte eşiniz her işe ortak dahi olsa kadınlar ev hayatının yükünün altına yine de daha çok giriyor. Anne tarafımızın ağır bastığını düşünüyorum. Kadınlar iş hayatında başarılı olmak için erkeklerin gösterdiği çabanın yüzde 150’sini koymak zorunda ortaya. Bir yandan da çocuklarınızla ilgili vicdan azabı duyuyorsunuz. “Çocuklara yetebiliyor muyum”, “Önemli günlerinde orada mıyım” gibi sorularla bir iç hesaplaşma bırakmıyor insanın peşini. Bununla barışabilmek lazım çünkü her şeyi aynı anda yapmaya çalışınca bu sefer hiçbirini iyi yapamıyorsunuz. Dengeyi iyi kurabilmek lazım. Çok veli toplantısı kaçırdım, büyürken bazı özel anlarını kaçırdım belki ama dönüm noktalarında yanlarında olmaya çalıştım ve hafta sonlarımı hep onlara ayırdım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!