Aşk, ilişki, flört güzel de... Mutluluk için illa şart mı?

Güncelleme Tarihi:

Aşk, ilişki, flört güzel de... Mutluluk için illa şart mı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 14, 2021 07:00

Birçok kişi aynı vizyonla büyüdü... Hayatımızın aşkıyla karşılaşacak, sevgili olacak, evlenip yuva kuracak, iki çocuk yapıp sonsuza kadar mutlu yaşayacaktık... Mutlu bir hayatın olmazsa olmazıydı bunlar. Yoksa öyle mi sanmıştık? Artık pek çok insan mutluluğu evlilikle tanımlamıyor. Sadece evlilik de değil, mutluluk için illa bir ilişki gerektiğine de inanmıyor. Birisiyle birlikte olsa da “Bana asıl iyi gelen arkadaşlarım” diyen de var. Biz de farklı yaş gruplarından kişilere sorduk: Sevgili mutluluğun olmazsa olmazı mı? Gelen cevap ekseriyetle şöyle: “Hayatımda biri olsa güzel olur ama elzem de değil!” Yani aşka evet ama ezberlere hayır...

Haberin Devamı

Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar... ‘Mutlu son’un ‘diğer yarımızı bulmak’ olduğu masallarla, filmlerle büyüdük. Mutlu sona inanmayanları karamsar ilan ettik, kendilerini kandırdıklarını düşündük. Ruh eşimizi bulamamak kabul edilemezdi. Bunun özellikle kadınlar için böyle olduğu düşünülüyordu. Oysa artık hayata bakışımız, isteklerimiz, beklentilerimiz değişiyor. Herkes hayatında bir ilişki, sevgili istese de; aşk, mutluluk için 1 numaradaki yerini kaybediyor. Gerçekten de psikologlar mutluluğun en önemli şartının bir sevgili olmadığını söylerken konuştuğumuz kişiler çoğunlukla arkadaşlarıyla, hobileriyle mutlu olduklarını, ilişkinin hayatlarına sadece artı bir değer katacağını düşünüyor.

Bir yandan da Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre nüfus artışından arındırılmış şekilde hesaplanan kaba evlenme hızı (1.000 nüfus başına düşen evlenme sayısı) 2020’de binde 5.84 olarak gerçekleşti. Bu oran 2001’de binde 8.35, 2010’da binde 7.97, 2019’daysa 6.57 idi.

Haberin Devamı

Bilginin hayatımızın merkezinde yer almasıyla, internet ve sosyal medyanın etkisiyle eskiden sorgusuz kabul edilen mitlerin değiştiğini söyleyen klinik psikolog Seren Akıncı “Artık insanlar ‘Gerçekten evlenmek istiyor muyum’ diye sorguluyor, ‘Ne olursa olsun fedakârlık yapmak gerek’ anlayışı yerine ‘Ben ne veriyorum ve karşıdan ne alıyorum’ diye düşünüyor” diyor. Psikoloji bilimi açısından insanın mutluluğunu oluşturan şeyin güvende hissetmesi ve kendini gerçekleştirmesi olduğunu anlatan Akıncı şunları söylüyor: “Eskiden ‘Boşa hayal kurma’ diye yaşanılan dünya şimdi ‘hayal et ve gerçekleşmesi için çalış’ gibi motivasyonel yüklemlerle doldu. Böyle bir zamanda evliliğin, çocuk yapmanın ikinci plana atılması veya gereklilik gibi görülmemesi beklediğimiz bir sonuç.”

‘YAPILACAKLAR LİSTESİNDEN ÇIKTI’
Gamze (36), insan kaynakları uzmanı, bekâr

Sevgililik, evlenmek fark etmez, insanın hayatında aşk olmalı. Eskiden evlilik üniversiteye gitmek, işe girmek gibi hayatın ‘yapılacak listesi’ndeydi. Artık oradan çıktı. Çünkü kimse mutlu olmadığı bir ilişkiyi mecbur olduğu için yürütmek istemiyor. Elbette beni besleyen, güven veren, cinsel olarak uyumlu bir insanla olmak isterim ama yalnız kalmayayım diye de ‘katlandığım’ ilişkiler yaşamam.

Haberin Devamı

‘ÖZGÜRLÜĞÜME ÇOK DÜŞKÜNÜM’
Melis (29), gazeteci, bekâr

Aşk çok güzel bir şey ama evlenmek de, çocuk yapmak da istemiyorum. Evli arkadaşlarım “Sakın evlenme. İstediğin zaman istediğin şeyi yapabiliyorsun. Bu çok daha güzel” diyor. Evlilik de, çocuk da büyük sorumluluk. Ben özgürlüğüme çok düşkünüm. Flörtleşmek çok mutlu hissettiriyor. Ama arkadaşlarımla vakit geçirmek, eğlenmek, işimde bir şeyler başarmak bana mutlu olmam için yetiyor.

‘EVLİLİK MUTLULUK GETİRMİYOR’
İzel (31), dış ticaret uzmanı, bekâr

Bir kişinin insanın ‘hayatının aşkı’ olduğuna inanmıyorum. Evlilik her iki taraf için de maddi, manevi bir garanti. Yoksa fazladan
bir mutluluk getirdiğini sanmıyorum. Hatta daha mutsuz olduklarını görüyorum. İlişkide canının her istediğini yapamıyorsun. Ben ilişkim olmadığında da gayet mutlu bir kadınım.

Haberin Devamı

‘AŞK YORUCU BİR ŞEY’
Başak (35), özel sektör çalışanı, bekâr

Aşkın insanı mutlu ettiğine inanıyorum. Fakat evliliği kalıcı ve önemli bir kurum olarak görmüyorum. Şu dönemde ilişki bulmak da, yürütmek de zor. Çünkü aşk yorucu bir şey. İlişkiyi korumak için verdiğin çaba yoruyor ve bir yerden sonra sıkıyor. Eskisi gibi değil, biz daha bağımsızız, toleransımız az. Karşındaki insan buna değerse o ilişki için emek sarf edilebilir ama mutsuzsan bitirilmeli bence.

‘TEK KİŞİLİK DÜŞÜNMEK RAHAT’
Selim (25), öğrenci, bekâr

Sevgili/eş olmadan insan huzurlu ve mutlu bir hayat sürebilir fakat sosyal çevre olmadan mutlu olması bana pek mümkün gelmiyor. Toplumun, insanların ilişki yaşamamalarının bir eksiklik değil, tercih olduğunu algılama seviyesinin arttığını düşünüyorum. Hayatımda şu an için bekârlık bir eksiklik hissettirmiyor, aksine iki yerine tek kişilik düşünüp daha rahat hareket etmeme olanak sağlıyor.

Haberin Devamı

‘TOPLUM BASKISI HÂLÂ VAR’
Gizem (29), mühendis, bekâr

İlişki, evlenmek mutluluğun olmazsa olmazı değil. Sadece sosyolojik açıdan toplum baskısı ister istemez bir yerde insanı buna inandırabilir. Farkındalığın ve özgüvenin yüksekse buna takılmazsın. Ama değilse evde kalmışlık sendromunu toplum çok güzel empoze
edebilir. Evlilik geri dönüşü olmayan bir yol...

‘ASIL İYİ HİSSETTİREN KIZ ARKADAŞLARIM’
Deniz (45), girişimci, bekâr

Çok mutlu ilişkiler yaşadım, evlendim, çocuk yaptım, ayrıldım, tekrar âşık oldum, tekrar hüsran yaşadım. Aşktan hiç vazgeçmedim. Ama yıllar geçtikçe bana asıl iyi gelen şeyin kız arkadaşlarım olduğunu fark ettim. Arkadaşlarınla hayat kolaylaşıyor. Canım kadınlar, iyi ki varsınız, aşkımız daim olsun!

Haberin Devamı

Aşk, ilişki, flört güzel de... Mutluluk için illa şart mı

‘FESTİVALLERE ÂŞIĞIM!’
Ayla (47), iletişim danışmanı, bekâr

Hiç evlenmedim, çocuğum olsun istemedim. Bence ilişki insana alan tanımalı. İki ev olmalı mesela. Evlilik buna pek imkân tanımıyor. Ama aşka kapımı kapamadım. Sadece bence insan tek başına da çok mutlu olabilir. Bir de bence aşk sadece karşı cinsle yaşanmaz. Ben festivallere âşığım mesela... Yanımda sevgilim varsa harika ama olmazsa da sorun yok, ben o kalabalığın içinde çok mutluyum.

‘BİR ÖMÜR MUTLULUK VAR’
Furkan (24), mühendis, bekâr

İnsanın ‘hayatının aşkı’yla karşılaşıp bir ömür mutlu olacağına kendi adıma inanıyorum. Ama bir ilişki mutluluğun binlerce
sebebinden sadece biri. Hiçbir insan mutluluğun sebebini başka bir insanın varlığına bağlamamalı. Bekâr olmak herhangi bir eksiklik hissettirmiyor ama sultanlıktır da demem. Kaliteli ve seveceğim bir insanla karşılaşırsam gayet mutlu olacağımı düşünüyorum.

‘İLİŞKİ, ARTI BİR FAKTÖR’
Özge (36), ev kadını, evli

Aşkın ömür boyu süreceğine inancım yok; sadece umudum ve çabam var. Kişi çevresi, işi, alışkanlıkları ve hobileriyle doluysa mutlu olmak için ille de bir ilişki içinde olmasına gerek olmuyor. Keyifli bir ilişki, mutluluk veren artı bir faktör oluyor. Zaten mutluluğu bir kişiye bağlamak karşındaki için fazla büyük bir yük. Bu yüzden çoğu ilişki de büyük hayal kırıklığına dönüşüyor.

“SONSUZA DEK SÜRECEK DEMEK TÜM OLUMSUZLUKLARI BAŞTAN KABUL ETMEKTİR”
Ayşe Yanık, uzman psikolog, çift ve aile terapisti

Mutlu olmak için evliliğin gerekli olduğu görüşü tüm dünyada değişiyor. Çünkü hayata dair ihtiyaçlar değişiyor. Kadının para getirmesi iktidarı bölüşmesine, hatta hem anne hem çalışan olması iktidarı ele geçirmesine yol açtı. Kadın artık sokakta sosyalleşmeye, bireyselleşmeye başladı. Ama ne yazık ki erkek bu konuda pek değişemedi. Bu nedenle beraber yaşamak zorlaştı.

Romantik açıdansa ilişkilerin sanal ortama taşınması tüketimi arttırdı. Ayşe olmazsa Fatma, Mehmet olmazsa Ali olur... Bu noktada aşka teslim olmak pek kolay değil.

Tabii ki biz sosyal varlıklarız, duygusal anlamda beslenmeye ihtiyacımız var. Ama ‘bir ilişki sonsuza kadar sürecek’ demek, aslında orada olabilecek bütün olumsuzlukları otomatik olarak kabul etmektir. Oysa sağlıklı olan; bir ilişkide bir şeyler düzeltilemiyorsa ilişkiden kopmak ve sonra tekrar yeni bir ilişki kurmaktır. Bu süreçte ailemiz, sosyal çevremiz, kendi yatırımlarımız bizi hayatta tutar. O yüzden ilişki dönemlerinde bunlardan vazgeçmek bizi bağımlı kılar. İlişkide ortak alanı kuvvetlendirmek ama bireysel alanı da yok etmemek gerekir.

“ARTIK ‘BİRBİRİMİZE YÜKLER AKTARMAYA GEREK YOK’ DENİYOR”
Fundem Ece, uzman klinik psikolog, Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi kurucusu

Kadınların iş hayatındaki yeri ve gelirleri artıyor. İki taraf da kendi giderini, ihtiyaçlarını kendi karşılıyor. Birçok çift çocuk bile düşünmüyor, ‘Biz kendi hayatımızı yaşamak istiyoruz’ gibi bir bakış açısı gelişiyor.

Önceden ‘Evlenelim ve çocuk yapalım’ bir hayat çizgisiydi. Artık bu ‘Biz mutluysak evlenmeden aynı evde de yaşayabiliriz, böyle bir hayat da sürdürebiliriz. Birbirimize yükler aktarmaya gerek yok’ deniyor.

Genç nesil ‘Ben evlenmek, annem, babam gibi olmak istemiyorum’ diyor. Ayrıca ister evli ister bekâr olsun, insanlar artık sosyal desteği arkadaşlarından, meslektaşlarından, daha çok zaman geçirdikleri kişilerden alabiliyorlar. Bu dönüşümü gözlemliyoruz. İlişki çok da temel bir ihtiyaç gibi durmuyor böyle olduğunda.

Elbette sosyal varlıklarız ve bir ilişki kurma ihtiyacı her zaman bir kenarda durur. Aşk, sevgi, flört, bunlar heyecanlı şeyler... Ama baskı, kıskançlık, huzursuzluk, müdahale gibi durumlar olduğunda o ilişkiyi sonlandırmak ve bir süre kendinle vakit geçirmek artık çok daha fazla karşılaştığımız bir durum haline geldi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!