‘Artık kadının evlendikten sonra erkeğin soyadını alması gerektiğini söyleyen bir madde yok!’

Güncelleme Tarihi:

‘Artık kadının evlendikten sonra erkeğin soyadını alması gerektiğini söyleyen bir madde yok’
Oluşturulma Tarihi: Ocak 14, 2024 07:00

28 Nisan 2023’te Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı cinsiyet eşitliği ilkesine aykırı olması sebebiyle Türk Medeni Kanunu’nun, kadını evlendikten sonra eşinin soyadını taşımak zorunda bırakan maddesini iptal etti. Bu iptalin yürürlüğe girmesi için yasa koyucuya tanınan 9 aylık süre 28 Ocak’ta doluyor. Ancak mevzuatın nasıl işleyeceğine dair henüz Meclis’ten geçen yeni bir düzenleme yok. Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü, avukat Yelda Koçak “AYM böyle bir maddenin iptaline karar veriyorsa yeni bir düzenlemeye ihtiyaç kalmaksızın 29 Ocak’tan itibaren evlenen kadınlar kendi soyadlarını kullanır. İlgili makamlarda bunu önlemek için mücadele verenler suç işler” diyor.

Haberin Devamı

Yıllardır süren soyadı mücadelesinde önemli bir kazanım elde edildi. Yaklaşık 9 ay önce Anayasa Mahkemesi (AYM) cinsiyet eşitliği ilkesine aykırı olması sebebiyle kadını evlendikten sonra eşinin soyadını taşımak zorunda bırakan Türk Medeni Kanunu’nun 187’nci maddesini iptal etti. Bu karar sonucunda 29 Ocak’tan itibaren kadınlar artık evlendiklerinde sadece kendi soyadlarını kullanabilecek ve karardan önce evlenen kadınların da kendi soyadlarına dönebilme ihtimali söz konusu. Aradaki 9 aylık sürenin nedeniyse AYM’nin iptal kararı neticesinde doğabilecek hukuksal boşluğun kamu yararını ihmal edecek nitelikte olduğunu söyleyerek kararın yürürlüğe girmesi için yasa koyucuya süre tanıması. Özetle bu 9 aylık süre, yasa koyucunun kararın işleyişinde sorun yaşanmaması adına yeni bir düzenlemeye gitmesine yönelikti. Bu süreçte Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanarak, değerlendirilmek üzere Cumhurbaşkanlığı’na gönderilen yeni yargı taslak metninde (8. Yargı Paketi) 22 farklı kanunda 105 maddenin değiştirildiği belirtildi. Bu kapsamda Türk Medeni Kanunu’nda da değişiklik yapılması, kadınlara erkeğin soyadını alma zorunluluğunu kapsayan ve iptal kararı verilen maddede de düzenlemeye gidilmesi bekleniyor. Özetle 9 aylık zamanın sona ermesine 15 gün kaldı ama bundan sonrasında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair bir düzenleme yok. Ancak geçen haftalarda sosyal medyada kaynağı belli olmayan ‘yeni yargı taslağı’ adında bir doküman paylaşıldı. Bu dokümanda iptal edilen maddenin aksine kadının evlendikten sonra eşinin soyadını alması yönünde bir tasarı mevcuttu. Telefonda görüştüğüm Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü bu gayriresmi taslak hakkında “Tek kelimeyle vahim” açıklamasını yaparak “Biz kadınların hak arayışı içinde mücadeleyle çözüm yaratırken hukuka güvenir ve onu pusula olarak önümüze koyar, bu pusulanın anayasadan şaşmadan verdiği sonucu makbul sayar, kabul ederiz” diye konuştu. Avukat Yelda Koçak da “Faili belirsiz bu taslak AYM kararını boşa düşürmeye çalışma hamlesi gibi. Ancak yeni bir düzenlemeye gerek olmaksızın 29 Ocak tarihinden itibaren kadınların soyadının değişmezliği kuralı yürürlüktedir. Evlenmek için nüfus müdürlüğüne gidildiğinde hangi yasa maddesine göre kadına erkeğin soyadını verecek? Sonuç olarak ortada bir kanun ve dayanak yokken benim soyadımı değiştirmeye çalışırsa bu bir suçtur” dedi. Bu tarihe kadar hâlâ bir yasal düzenleme getirilmemesi durumunda yeni evlenecek kadınların ve daha önce evlenenlerin kendi soyadını kullanabilmesi için nasıl bir yol izlemesi gerektiğini soruşturduk.

Haberin Devamı

“Artık ‘Sen hangi yasa ve dayanağa göre benim soyadımı değiştiriyorsun’ diye sorabiliriz”
Yelda Koçak, avukat, EŞİK gönüllüsü

Haberin Devamı

◊ Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararıyla eşlerin evlilik sonrasında soyadlarını nasıl kullanacağı, aile adının ne şekilde belirleneceği ve hatta eşlerin ortak bir aile adının olup olmayacağıyla çocuğun soyadının hangi biçimde belirleneceği tartışmaları gündeme geldi. Bir düzenlemeye gidilmezse eski düzen mi devam eder?

Hayır. Medeni kanundaki o cümle cinsiyet eşitliğine aykırı olarak iptal edildiği için bundan böyle evlendikten sonra kadınların soyadının değişmesine gerek olmayacak. Örneğin 29 Ocak’ta evlenen bir kadın artık yaşamına kendi soyadıyla devam edecek çünkü evlendikten sonra erkeğin soyadını alması gerektiğini söyleyen medeni kanun maddesi iptal edildi, artık öyle bir madde yok.

Haberin Devamı

◊ Düzenlemeye gidilmediği takdirde nüfus müdürlüklerinde nasıl bir yol izlenecek?

Tersten düşünelim; bu durumda nüfus müdürlüğü hangi yasa maddesine göre kadına erkeğin soyadını verecek? Normalde evlenmek için başvurmaya gittiğimizde, medeni kanunun “Kadın evlendikten sonra erkeğin soyadını alır” maddesine dayanarak erkeğin soyadını veriyorlar bize. Bu madde ortadan kalktığında buna nasıl devam edecekler? Aslında herhangi bir düzenleme yapılmadığı durumda aleyhe olan değil, lehe olan uygulanmalı. Çünkü aleyhe olanın dayanağı ortadan kalkmış. Esas olan, kişinin kendi soyadıyla yaşamına devam etmesidir. Soyadı değişikliğine sebep olan kanun maddesi ortadan kaldırılınca değişiklik olmaz. Taraflar evlenir ve herkes kendi soyadında kalır. Kim, neye dayanarak kadına erkeğin soyadını verecek, hangi yasal düzenlemeye dayanarak yapacak bunu? Bir nüfus müdürüne “Sen hangi yasa ve dayanağa göre benim soyadımı değiştiriyorsun” sorusu sorulabilir. Sonuç olarak ortada bir kanun ve dayanak yokken benim soyadımı değiştirmeye çalışırsa bu bir suçtur. Suç işlemiş olurlar. Çünkü dayanağı yok.

Haberin Devamı

◊ Öyleyse böyle bir durumla karşı karşıya kalan bir kadın dava açma hakkına sahip olacak.

Tabii, çünkü hakkında yasal bir dayanağı bulunmayan bir işlem yapılmış olacak. “Siz kime sorarak, hangi yasal dayanakla benim soyadımı değiştirdiniz” diyebilecek. Ve kendi soyadını kullanma hakkını elde edebilecek.

◊ Yürürlük tarihinden önce evlenen ve eşinin soyadını taşıyan kadınlar kendi soyadlarına nasıl dönecek?

Bu durumu aslında biraz uygulamada göreceğiz. Bugüne kadar dava açarak kadının kendi soyadını kullanmasını sağlıyorduk. Çünkü ortada bir medeni kanun maddesi vardı. Esasında bundan sonra olması gereken, daha önce evlenmiş kadının nüfus müdürlüğüne “Kendi soyadımı kullanmak istiyorum” diye başvuru yapmasından ibarettir. Ama işte henüz bir düzenleme olmadığından bunu uygulama esnasında göreceğiz. “Sizin evlendiğiniz tarihte uygulanan yasal mevzuat buydu, o mevzuata göre size eşinizin soyadını verdik” gibi şerhle karşımıza çıkabilirler.

Haberin Devamı

MUĞLAKLIK VE KAOS YAŞANIR

◊ Bu durumda da yeniden dava yoluna gitmek gibi bir seçenek çıkıyor karşımıza. Ancak bu sefer Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği madde sebebiyle elimizin daha güçlü olduğunu söyleyebilir miyiz?

Evet tabii, artık öyle bir madde yok, dolayısıyla elimiz daha güçlü ama son zamanlarda da birçok takip ettiğim soyadı davasını kazanmıştık. Hatta size elimizde çok daha ileri olan bir mahkeme kararından bahsedeyim. Evlilik birliği içinde doğan çocuğa hem annenin hem babanın soyadını verme hakkı tanındı. Bunların hepsi uzunca mücadele süreçleri. 29 Ocak’tan sonra düzenleme nasıl olacak bakacağız.

◊ Uygulamada yaşanabileceklere karşı endişeleriniz var mı?

Keyfi uygulamalar olabilir. Ülkenin farklı noktalarında farklı uygulamalarla karşılaşabiliriz. Kent-kır ayrımında, taşrada çeşitli şekilde yerleşmiş örf ve âdet uygulamalarından kaynaklı olarak bir muğlaklık ve kaosa sebebiyet verebilirler. Ama bu da
o mercilerdekilerin tamamen keyfi ve yasadışı işlemi olur.

◊ Geçen haftalarda sosyal medyada Meclis’te yargıda düzenlemeye gidildiğine dair bir taslak paylaşıldı. O taslakta iptal edilen maddenin yerine konduğu ve ayrıca başka cümleler eklendiği görüldü. Ne düşünüyorsunuz?

Evet, ben de gördüm. Faili belirsiz bir doküman. Anayasa Mahkemesi kararını boşa düşürmeye çalışma hamlesi gibiydi. Şu saate kadar henüz bir taslak çıkmadı ve bundan sonra da çıkmaması durumunda mevcut medeni kanun maddesi de iptal edildiği için bundan sonraki evliliklerde kadının soyadının kesinlikle değişmemesi gerekiyor. Çünkü değiştiren dayanak artık yok.

◊ Aleyhte düzenlemeye gidilmesi ve Meclis’ten geçirilmesi durumunda ne olur?

Neredeyse 30 yıllık bir mücadele bu. İlk Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı verilmesi, Ünal Tekeli kararı ve diğer içtihatlar, iç hukuktaki davalar, AYM’nin diğer kararları, bireysel başvuru kararları… Maalesef bütün bu yolun boşuna yüründüğü anlamına gelir, başa döneriz. Bu AYM kararını tanımamaktır. Ancak hepsi bu değil, bu tüm ülkeyi etkileyen bir durum olur. Bu bir rejim sorunu olur. Basit bir demokrasi sorunu da değil, çok üst düzeyde bir hukuk güvenliği meselesi olur. Ülkede hiç kimsenin hukuk güvenliği olmadığı anlamına gelir. Taraf olunan uluslararası sözleşmelere aykırı bir kere. AYM üyeleri sadece ileri düzeyde demokrat, harika insanlar oldukları için bu kararları vermiyorlar, aynı zamanda ülke olarak taraf olunan sözleşmelere bağlı kalarak bu kararları veriyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmiş olabilir ama bu ülke sadece İstanbul Sözleşmesi’ne taraf değil. Birleşmiş Milletler’in (BM) bir üyesiyiz. BM’nin başta CEDAW olmak üzere onlarca sözleşmesi var. CEDAW Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin 40’a yakın genel tasfiye kararı var devletlere uyması gerektiğini söyleyen. Türkiye bunların tarafı. Özetle; belirtilen tarihten itibaren kadınların soyadının değişmezliği kuralı yürürlüktedir. Çünkü kural değişmezliktir, kişi doğduğu soyadıyla yaşamına devam etmelidir.

‘Mahkeme, kişiliğin bir parçası olan soyadını taşımayı yalnızca bir yükümlülük değil, bir hak olarak karar altına almıştır’
Canan Güllü, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı

Kadının soyadı konusunda 8. Yargı Paketi içinde medeni kanunda bir değişim yapılacağı bilgisi ortalarda aylardır dolaşıyor. Hâlâ elimizde bir belge olmamasına ve bizden de bu konuda ne söylersiniz diye bir bilgi istenmediği için detay bilmiyoruz. Ama bazı medya organlarından yansıyan ve siyasilerin cümlelerini birleştirerek ulaştığımız sonuç tek kelimeyle vahim. Anayasa Mahkemesi’nin 28.04.2023 tarihli soyadı kararı kadın hareketi tarafından bir devrim olarak kabul görmüştür. Kadının kocasının soyadını almasını öngören kuralın iptali istenmiştir kararda. Mahkeme; kişiliğinin bir parçası olan soyadını taşımayı yalnızca bir yükümlülük değil, bir hak olarak karar altına almış ve AİHM 8’inci Maddesi kapsamında değerlendirerek ‘cinsiyet temelli ayrımcılık’ olarak kabul etmiş. 187’nci maddenin yeniden tanzim edilmesi için geniş bir süre tanımıştır. Oysaki geçen sürede herhangi bir çalışma yapılmadığı gibi kadını birey gören kazanımlar üzerinde tepinilerek koruma kalkansız ailenin mütemmim cüzü olarak görülmesini sağlayan kutsal aile yapısı pompalanmıştır. Biz kadınların hak arayışı içinde mücadeleyle çözüm yaratırken hukuka güvenir ve onu pusula olarak önümüze koyar, bu pusulanın anayasadan şaşmadan verdiği sonucu makbul sayar, kabul ederiz.

BAKMADAN GEÇME!