‘Televizyon bir gecede var olup bir gecede yok olma işi’

Güncelleme Tarihi:

‘Televizyon bir gecede var olup bir gecede yok olma işi’
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2023 07:00

Hem tiyatro sahnesinde hem ekranda, yıllardır hayatımızda. “Sinema oyuncusu, televizyon oyuncusu diye bir ayrım olmaz” diyor. Sırrının iyi gözlem yapabilmek olduğunu söylüyor; “Fark edilmeden ormanın içinde gözlem yapan bir avcıyım”. Kanal D’de başlayacak ‘Dönence’ dizisinde izleyeceğimiz Emre Kınay’la buluşuyoruz. Yeni işlerini, aşkı, bilinmeyenlerini ve genç oyuncuları konuşuyoruz: “Dünyada beğendiğiniz isimlerin Instagram’larına bakın, buradaki rakamları göremezsiniz. Bazılarını Türkiye nüfusunun yarısı takip ediyor gibi görünüyor. Saçma sapan, olacak iş değil...”

Haberin Devamı

Yeni dizisi ‘Dönence’nin çekimleri için şu sıralar Foça’da. Bu durumdan da çok memnun. Röportaj için günübirlik İstanbul’a geldiği bir gün buluşmak için sözleşiyoruz, adresimiz, sahibi olduğu ‘Duru Tiyatro’... Uçaktan yeni inmiş.

Diziden rol arkadaşlarıyla tiyatrosunun kafesinde pizza yerken buluyorum onları. Hem çekici hem babacan bir havası, etkileyici bir ses tonu var. Yoldan geçen hayranları sık sık onunla fotoğraf çektirmek istiyor, kimseyi kırmıyor.

Ve başlıyoruz muhabbete...

‘Televizyon bir gecede var olup bir gecede yok olma işi’

* 20 yılı aşkın süredir ekrandasın. Yıllardır da tiyatro sahnedesin. Sence arada nasıl farklar var?

Benim için sadece ölçek farkı var. Sahnede seyirciye oynuyorsun, ekranda kamera lensinin içine sıcak sıcak bakarak oynaman lazım. Ama tiyatrocular bir dönem televizyon işi de yapanlara biraz garip bakarlardı. Bense hep çok sevdim televizyonu, hâlâ da çok severim.

Haberin Devamı

* Kimine göre televizyonda yapılan tam anlamıyla oyunculuk değil sanırım. Sence?

Oyunculukta sinema oyuncusu, televizyon oyuncusu diye bir ayrım olmaz. Oyunculuk birdir ve tektir. Bir meslektir. Öğrenmeye açık olup hiçbir zaman “Ben oldum” diyemeyeceğin bir meslek.

*Televizyonda gördüğümüz her isim tiyatroda da oynayabilir mi?

Seyirciyle yüzleşebilecek kadar donanımı olduğunu düşünüyorsa oynayabilir.

* Gençlerin rüya mesleklerinden biri oyunculuk. Şöhretin kapısını açan, çok rahat para kazanacağın... Bu kadar rahat mı sizin dünya?

Hiç değil, televizyon bir gecede var olup bir gecede yok olma işidir. Ne gecemiz ne gündüzümüz var. Hayatının rutininde çocuğundan mahrum kalıyorsun. Mesela ben kızımla 10 gündür doğru düzgün görüşemiyorum. Yani fedakârlık etmek mecburiyetindesin. Gençlerin ilgisinin sebebi ekonomik tabii. Asparagas haberlerle milyarlar kazanılıyor sanıyorlar. Öyle bir durum yok aslında.

* Yok mu?

Her sektörde olduğu gibi bu işin çok kazananları da vardır ama sürdürülebilir bir başarıyı yıllar içine yaymak, bir kariyer planıdır.

Haberin Devamı

Bir röportajında “Yeni nesilden iyi oyuncu olarak 10 kişi sayamam” demişsin. Hâlâ aynı görüşte misin?

Evet, hâlâ sayamam. Oyuncu dediğin; sesiyle, nefesiyle, bedeniyle, entelektüel kapasitesiyle, sosyal hayatın içinde ve toplumdaki duruşuyla bir ağırlığı olandır. Oyunculuk hocası olabilirim ama tamamen seyirci olarak söyleyeyim, bu iş için donanım, birikim, kültür ve okuryazarlık gerek. Keşke öyle olsa dediğim çok oyuncu var, adını sanını da bilmiyorum hakikaten.

* Peki nasıl var oluyorlar. Güzellikleri sayesinde mi?

Evet. Gençler genelde fiziksel özellikleri sebebiyle alınır kadroya ama sonra işlerinin üzerine bir şeyler koymaları lazım. Mesela Kıvanç Tatlıtuğ, sektöre yakışıklı bir erkek oyuncu olarak girdi, şu an benim en beğendiğim aktörlerden. Keza, Kenan İmirzalıoğlu ve Kerem Bürsin de öyle. Ama cebinden yiyip hiçbir şey yapmadan, var olan haliyle poz keserek oynamaya devam eden de çok. Seyirci de bunları biliyor, isim vermeme gerek yok.

Haberin Devamı

* Bozuluyor musun sadece kaslı ya da güzel olduğu için jenerikte ismi senden önce yazılanlara?

Hiç bozulmuyorum, çünkü yine seyirci olarak söyleyeyim, izlediğim hikâyede, bende iz bırakan oyuncuyla ilgilenirim. O yüzden ismimin nereye yazıldığının çok önemi yok. Adını yazıldığı yerde, hak ettiği gibi tutunabiliyor musun o önemli. Sadece kastan oluşan bir grupla da hiç çalışmadım, Allah da nasip etmesin.

* İyi bir fizik izletir mi?

Okan Bayülgen’den alıntı yapacağım; “Seks satar!” Dizilerde genç adamlar ve  kadınlar görüyoruz. Kolsuz tişörtlü aktörleri yürütüp telefon konuşmasını 80 planda döndürerek çekiyorsanız, ‘seks satar’ın altını çiziyorsunuz demektir. Bunu da eleştirmek için söylemiyorum tüm dünyada böyle. Kadınlar ona hayran olur, sonra o karakterin etkilendiği kadının üstündeki giysiyi alırlar. Ya da bir delikanlı onun giydiği ayakkabıyı almaya çalışır.

Haberin Devamı

* Sence sen kendi yaş grubun içinde seksi misin?

Biz ‘SYT’yız. Yani seksilikte yaşa takılanlar (gülüyor)... Ben o tayfa gibi dudakları ekrana doğru uzatıp konuşamam, aykırı benim için. Ama kendimi yüzüne bakılmaz da bulmuyorum, havalı tarafım da vardır yani.

* Sosyal medyadaki takipçi sayısına göre dizilerin başrollerinin seçilmesine ne diyorsun?

Dünyadaki isimlerin Instagram’larına bakın, buradaki rakamları göremezsiniz. Hele bazılarını Türkiye nüfusunun yarısı takip ediyor gibi görünüyor. Saçma sapan, olacak iş değil. Kimseyi kırmak da
istemem ama okuryazar olmak sadece oyuncular değil, sektörün karar vericileri için de geçerli.
2-3 milyon takipçisi var diye birini alıp lokomotife koymak ona da  saygısızlık. Çünkü onun için sürdürülebilir bir şey olma yacak. Bozuk saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir.
20 kadınla, erkekle bunu yaparsınız, 5’i tutar, geri kalanını hatırlamazsınız. Tarihte çok örneği var.

Haberin Devamı

‘Televizyon bir gecede var olup bir gecede yok olma işi’

Arayış içinde değilim

* Yakışıklı adamsın. Kendine ait bir tiyatro salonun var. Ünlüsün. Bekârsın. Çapkın mısın?

Çapkınlık çok göreceli kavram. Neye göre çapkın? Hayatında biri varken, hâlâ yan sofrada ne yeniliyor diye bakıyorsan onun adı çapkınlık. O noktada bir tık da ahlaki bir sıkıntı vardır. Ama bekârsan kiminle görüştüğün, görüşmediğin sadece seninle ilgilidir, onun adı çapkınlığa girmez, arayışa girer.

* Sen arayış içinde misin?

Arayış içinde değilim, bazen buluyor, bazen kaybediyorum. Tabii sağlıklı bir insan olarak ilişkiler yaşıyorum ama çapkınlığı kabul etmiyorum.

Flörtöz müsün?

Her oyuncu biraz flörtözdür. Çünkü iletişim kurma hikâyesi aslında böyle başlar. Dolayısıyla evet, herkes kadar ben de flörtözüm.

* Sesin etkileyici, hatta şarkı da söylüyorsun. Bunun ekmeğini yedin mi?

Onun adı ekmek mi bilmiyorum ama sahne üzerinde şarkı söylüyor, oyun oynuyor,  çoğu kişinin çekindiği  bir şeyi yapıyorsun, bu  sana ekstra bir güç veriyor. Bir de okuryazarsan cazip bir aday haline geliyorsun.

* Şu anda kalbin boş mu?

Değil ama oturmuş bir durum olmadığı için anlatamıyorum.

‘Dizilerdeki dul kadınların mutlu rüyası’ diyorlar

* Senin için bir yorumda ‘yaz dizilerinin babası’ demişler...

Bir de ‘dizilerdeki dul kadınların mutlu rüyası’ diyorlar. Nerede dul, çocuklu, terk edilmiş bir kadın var ona sahip çıkan karakter ben oluyorum genelde (gülüyor).

* Bunu özellikle mi seçiyorsun?

Eylülle mayıs ayları arasında deli gibi bir tiyatro dönemim oluyor. Haziran başında tiyatro sezonuna ara veriliyor. Yazın başlayan projelerde olmayı biraz da bu sebeple tercih ediyorum. Bir de bir şeyi iyi oynamak dert bu memlekette.

* Neden?

‘İki Aile’ dizisinden sonra “Çok güzel baba oynadın” diye 15 tane proje geldi, hepsi de iyi adam. Sonra ‘Güneşin Kızları’ndaki karakteri biraz septik buldum, oynadım. Bu sefer kötü adam karakterleri geldi...

* Peki, ‘Dönence’de nasıl biri olarak izleyeceğiz seni?

Cem karakterinin özel bir çocuğu var. Çocuğunun daha rahat ve daha sakin bir hayat sürerek gelişimini sürdürebilmesi için kalabalıktan uzak bir sahil kasabasına taşınıyor ailesiyle. Son derece iyi, 2 kız babası. Ama çok büyük dertleri de var ve bir süre sonra o dertler bir kaosa dönüşecek. O kaosun içinden çıkıp çıkamayacağını göreceğiz.

* Seyirciye bir mesajı var mı karakterin?

Güçlü bir karakter ama her güçlü karakterin kırıldığı anlar var. Hayat bazı yerlerde öyle bir fiske vuruyor ki o sapasağlam duran bedenini dörde katlıyor. Bunun hikâyesi biraz.

* Neydi seni en çeken yanı?

Dönence’deki karakterim iyi yürekli bir adam, aynı zamanda bir çocuğun hikâyesi olması çarpıcı. Yalan yok Foça’da çalışmak da çok çekti. Âşık oldum Foça’ya.

‘Televizyon bir gecede var olup bir gecede yok olma işi’

Birkaç evlilik teklifi aldım

* Bir aşk tanımı alsam senden...

Aşk karşılıksız ve sorgusuz güvenme şeklinin duygularla ifade halidir. Bu özellikle günümüzde çok zor.

* İlişkide en önemli şey nedir?

Ben sosyal medya üzerinden ilişkisinin terazisini oturtmaya çalışan kadınlarla karşılaştım ve ilişkilerimin bazılarını bu sebepten bitirdim.

* Nedir bahsettiğin tam olarak?

Mesela Instagram’da bir kadınla takipleşiyoruz, kız arkadaşım “Emre bu kadınla olabilir” diye düşünüyor. Ama başka bir kadın, ona göre albenili değilse, onunla takipleşmemde bir problem görmüyor. Aslında kendine ve cinsine hakaret ediyor. Benim için hayatta güvenirlilik esastır. Bana bir şey söylüyorsan doğru kabul ederim. Beni bir kere kandırabilirsin. Kandırdığını öğrendiğimde bir daha konuşmam; olur, biter.

* Ahlâksız teklifler geliyor mu?

Tabii onun gelmediği aktör yoktur diye düşünüyorum.

Hiç görüştüğün oldu mu?

Instagramda tanışıp görüştüğüm insanlar oldu ama hani çok sürdürü-
lebilir bir şey olmadı, olmaz da za-
ten. Gerçi sosyal medyadan tanışıp evlenen insanlar da var ama ben sürdürülebilir ilişkiler olacağını düşünenlerden değilim.

* Şimdiye kadar aldığın en ilginç iltifat neydi?

“Evlen benimle!” Birkaç evlilik teklifi aldım, hepsi de hoş hanımlardı.

Ben hayatta en çok baba olmayı sevdim

53 yaşındasın, hayattan çıkardığın en büyük ders ne?

Geçen haftalarda Babalar Günü’ydü, o gün bu lafı kızıma söyledim, “Ben hayatta en çok baba olmayı sevdim.” Gerçekten onun dışında çok az şey beni kalpten mutlu etti. Tabii pişmanlıklarım, üzüntülerim, kızgınlıklarım, küskünlüklerim var.

* Hiç havalanmadın mı?

Allah biliyor hiç olmadı. Ben inançlı biriyimdir ve şükrederim olduğuma, aldığım sevgiye... Hâlâ pazardan, kendi bakkalımdan alışveriş yaparım. Seviyorum sokakta olmayı. Eğer biri  “Emre’nin oyunculuğunu seviyorum” diyorsa, bence sebebi sokakta yaşıyor olmamdır. Çünkü benim işim gözlem. Ben fark edilmeden ormanın içinde gözlem yapan bir avcıyım.

* Bu işi yaparken kazık yedin mi?

Hem de nasıl... Dost kazığı falan da fazlaca. Ama Allah’a havale ettim.

* Emre’yi 3 kelimeyle nasıl anlatırsın?

Adaletli, baba olmaya çalışan, inatçı.

* İlk âşık olduğun ünlü kimdi?

Zuhal Olcay. Ve ne kadar şanslıyım ki şöyle bir şey yaşadım, anlatayım... Bir iş görüşmesine çağrıldım. Bana bir sayfa hikâye verdiler. Okudum. “Olcay karakterini kim oynuyor” dedim, “Zuhal” dediler ve kabul ettim. “Para”, dediler, “Yok önemli değil” dedim.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!