Herşey bir horozla başladı

Güncelleme Tarihi:

Herşey bir horozla başladı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2000 00:00

Haberin Devamı

İsmail dede başarısının sırrını anlatıyor

Keskinoğlu Grubu, geçen yıl 120 milyon yumurta üretmiş, tavuklarının sayısı ise 4.5 milyonun üzerinde. Arıtma tesisleri, viol ve yem fabrikaları, inşaat makineleri, süpermarketleri, 1000 çalışan da cabası. Bunların temelinde bir horoz yatıyor. İsmail dede şöyle anlatıyor o günleri.

- Akhisar'da tellal, bir Denizli horozunu haraç mezat satıyordu. Bir kuruş artırıp 101 kuruşa aldım, 1963 yılında. Aldım horozu eve gütürdüm, çok güzel ötüyor. Tuttum ona iki tavuk aldım. İki yumurta az gelince, tuttum altı tane tavuk daha aldım, oldu 8 tavuk. Yapıyorlar 4 yumurta, her çocuğa bir yumurta, bana hiç yumurta kalmıyor. Dedim daha alayım 8 tane, 16 tavuk oldu. Yumurtalar artınca sattım, kazandım bir avuç para. Dağlardan ağaç taşıyıp arabayla kereste satıyorum, kazanıyorum 5 lira. Yumurtalardan aldım 5 lira. Oh bak paraya. Ha 50, ha 10, ha 500 derken başladık tavukçuluğa, işte buraya çıktı. Sonra kuluçka makinesi yaptım. O zaman civciv mevsimlik gelirdi. Dediler ‘‘Hindiye rakı içir, oturt yumurtaların üstüne’’, olmadı. Civciv çıkarma makinesi yapalım dedik. Bu sefer civcivleri sattık, yine avuç para aldık. Derken böyle tavukçu olduk. Şimdi çok memnunuz, dünya bizim oldu. Buraları tütün tarlasıydı, domuz vururduk, bak şimdi şehir oldu. Akılsız olsam olmaz bu işler böyle. Öyle bir horozdan böyle bu iş olmazdı. Bunların hepsi dediler; ‘‘Uğraşma böyle boktan işlerle’’ dediler. Ama ben hiç aldırış etmedim. Şimdi onlara ben derim böyle. Ben hep yeniliklerle uğraşırım. Akhisar'da tütün kalıbının teklisini yapan da bendim.

Bu yaşa geleceksin, aslan gibi çocukların, gelinlerin, torunların olacak ama, yine her gün kümeslerin başında olacaksın.

- Emekli olsan ne olur, can çıkmadan huy çıkmaz. Şimdi ben emekliyim kendimce ama, her işi düşünmeye çalışıyorum. Bunlar benim kadar düşünemezler. Nasıl yapılacak, nasl gidecek, ne olacak mutlaka düşüneceğim. Ama yalan, ama yanlış. Ben içime bir şey atmam, karnımdakini mutlaka söylerim. Ben hep kafama göre hür yaşadım, az buldum az yedim, çok buldum çok yedim.

Keskinoğlu 17 Haziranda Akhisar'daki tesislerinin bahçesinde düzenlenecek 100'üncü doğum günü partisinde özellikle üç kişinin yolunu gözleyecek; Süleyman Demirel, Sakıp Sabancı ve Kenan Evren. Hay Allah iyiliğini versin, çok daha yaşa İsmail amca, e mi.

Akhisarlı yumurta ve tavuk imparatoru 100 yaşındaki İsmail Keskinoğlu'nun hayatı, bir roman gibi adeta. Asırlık Çınar, güçlü hafızasının derinlerinden çekip çıkardığı anılarını anlattıkça, insan şaşkınlıktan küçük dilini yutuyor. Bu kadar hayat dolu oluşunu ‘‘Hiç somurtuk durmam, hep gülerim. Yüreğimden çıkan hep öyle. Kin

yapmam, ağzıma geleni söylerim. Her şeyi içine atıp, dert yaparsan ömrün kısa olur’’ dile açıklayan İsmail Keskinoğlu, nasıl ‘‘imparator’’ olduğunu Hürriyet'e anlattı.

Bir çocuk filmi görsem ağlarım

İlk hanımdan olan iki çocuğumun ikisi öldüğünde ağladım bir kere. Birini öldü gömdük, eve döndük, ki öteki çocuk da ölmüş. dört yaşındalardı. Günlerce çok kilo kaybettim. Şimdi televizyonda bir çocuk filmi görürsem ağlarım.

Düşene vurulmaz

Aman diyene kılıç çekilmez, onu bırakacaksın. Ne kadar paralar bıraktım sen biliyor musun?.. Bir torba dolusu çeki yaktım ben. Neden onu gücendireyim?.. Adam verecek, ama yok!.. Aman diyene kılıç çekersen sana döner.

25 kuruşa taş taşırdım

Sakla samanı, gelir zamanı, satarsın samanı, yaparsın hanı. Aldığını dağıttın mı olmaz, toplayacaksın. Ama boğazından hiç kesmeyeceksin. Yemeğe, doktora en birinci yerlere git, tamam. Yiyeceksin ki çalışasın. Arkadaşını okşayacaksın ki, o da seni okşasın. Yalnız fuzuli masraf yapmayacan. Öbür dünyaya para gitmez ama, bu dünya da onsuz olmaz. Ben arabamla buradan Akhisar'a 25 kuruşa taş götürürdüm. Arkadaşlarım benimla alay ederdi o zaman. Sonradan ben o paraları biriktirip cambaz olunca ‘‘Ne akıllı adammış be’’ dediler. O kadar cambaz vardı ama, beygirleri önce benden alırlarlardı. Çünkü ben 10 liraya alırım, 11 buldum mu satarım. Ötekiler 15 lira isterdi. Bir atım vardı benim Alço, her gün yarım kilo peynir şekeri yedirirdim ona. Alço dedim mi gülerdi bana. Sonra sattım onu İzmir'e 121 liraya.

Giyime meraklıyım

Giyimi kuşamı çok severim,iyi oluyor. Hangisi yakışırsa o rengi giyerim. Ben hep derim; ‘‘Elbiseyle kabul ederler, lisanla takdir ederler’’ diye. Hep kravat takarım, papyonum da var. Bir de benim pançam güzeldir. Eskiden tuttuğumu koparırdım, şimdi bakma.

Çocuklarına vasiyeti

En büyük vasiyetim, yalan söylemesinler, kendilerine yapılmasını istemedikleri şeyi kimseye yapmasınlar. Onlardan başka bir şey istemem. Ben kerameti orada buldum. Bakıyorum eksik yanları yok, eğer olursa sıçırıyorum, tepik atıyorum. Bir de bankadan borç almamalarını isterim. Ben bankaya para götürürüm, para almam. Bankacı bana hep ‘‘Bizim şemsiyenin altına girsene’’ derdi. Bankalar yağmur yağarken şemsiyeyi kendine tutar, güneş açınca da bize tutar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!