'Ölene kadar birbirimizin hayatında olmak istedik'

Güncelleme Tarihi:

Ölene kadar birbirimizin hayatında olmak istedik
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2015 07:16

Bir türlü anlamadık. Âşıklar mı, dost mu? İlksen Başarır ve Mert Fırat haftaya vizyona girecek filmleri ‘Bir Varmış Bir Yokmuş’ta önceki üç filmde olduğu gibi birlikte çalıştı. Filmden önce yine aralarındaki ‘şey’in ne olduğu konuşuluyor. Hepsini sorduk. İşte ‘ikili’ hakkında merak ettikleriniz...

Haberin Devamı

Hadi artık merakımızı giderin. Âşık mısınız, değil mi?
İlksen Başarır: Artık bunlarla ilgilenmiyorum. Çok saçma.

Sizi sürekli bir arada gören birçok kişiye saçma gelmiyor...
İ.B: Senaryo yazıyor, film çekiyor ve 7 senedir tanışıyoruz. Tabii birlikte kahve içmeye gideceğiz, gece dışarıya çıkacağız... Festivallere gidiyoruz. Mesela birçok yeri ilk defa birlikte gördük.

Daha net konuşalım. Birbirinize hiç âşık olmadınız mı?
İ.B: Hayır bizim aramızda aşktan daha değerli bir şey var.

Ne o?
İ.B: Hayatınızda herkesten daha değerli birisi oluyor... Bizimki de öyle bir şey işte.
Mert Fırat: Uzun saatler birlikte çalıştığımız için birbirimizi çok net anlıyoruz. Hayatımıza giren insanlar bu şeyi anlamakta zorlanıyor.

Ateşle barut sonuçta... Hiç mi bir şey hissetmediniz?
İ.B: Olmuyor valla. Mert, ben, benim kuzenim, Mert’in kardeşi aile gibiyiz artık.
M.F: Bir sürü arkadaşım da espri yapıyor: “Ne güzel anlaşıyorsunuz. Neden resmiyete dökmüyorsunuz” diyor.

Haberin Devamı

Ölene kadar birbirimizin hayatında olmak istedik

Gerçekten evlenseniz ya!
M.F:
Öyle bir şey hissetmiyoruz. Neden zorlayalım?

Gün gelir hisseder misiniz?
İ.B:
Bilemeyiz. Sonuçta hayat. Bir de dedik ya biz ölene kadar birbirimizin hayatında olmak istedik. İnsanlar evleniyor ama sonra boşanıyor. Ayrılıyor... Biz öyle şeyler yaşamak istemiyoruz.
M.F: Biz ilişkimizi o anlamda hiç tüketmedik. Birbirinin hayatına giriyorsun, yatak arkadaşı oluyorsun, aileler devreye giriyor. Sonra bir yerde kopuyor. Biz o tüketime girmedik. Belki bu yüzden bu kadar uzun süredir birlikteyiz.

Peki sevgiliniz olduğunda neler yaşanıyor?
M.F:
Hayatıma giren önce İlksen’den tırsıyor. İlk göğüslediğim soru; “İlksen’le aranızda bir şey var mı?” oluyor. Sonra İlksen’le tanışmak için en uygun zamanı öğrenmek istiyor. Temkinli ve korkak oluyor. “Bir hata yaparsam biterim” diye düşünüyor. Halbuki İlksen o konularda çok sevecen.

Her şey gül bahçesi değildir herhalde. Birbirinizin gıcık olduğunuz huyları yok mu?
M.F:
Delicesine inatçıdır.
İ.B: Bence sen de inatçısın Mert. Ben 11, Mert 10 Ocak doğumlu. İkimiz de Oğlak burcuyuz. Doğum günlerimizi de 10 Ocak’ı, 11 Ocak’a bağlayan gece kutluyoruz.

Haberin Devamı

Ölene kadar birbirimizin hayatında olmak istedik

Sizin hikâyeniz film gibi...
İ.B:
Aynı mahallede büyümüşlüğümüz de var. Aynı okulun bahçesinde oynamışız. Birbirimizden haberimiz olmamış. İkimiz de limonlu dondurma yapan amcadan dondurma yermişiz.
M.F: İlksen’in Hazal isminde bir kuzeni var. Onun erkek olacağını sanıyorlarmış. Ve ona Mert adını takmışlar. İnsanlara anlatınca ilginç geliyor. Ama bizim için sıradan.

Bir gün gelir başka biriyle evlenirseniz ne olacak?
M.F:
Bir şey olmaz altlı üstlü bir eve taşınırız.

Hikâyeniz nasıl başladı?
İ.B:
Murat Şenoy’un çekeceği filmde yardımcı yönetmendim. Kadın oyuncu belliydi, erkek oyuncuyu arıyorduk. Bir gece annemlere gittim. ‘Binbir Gece’ dizisine rastladım. Ekranda Mert’i gördüm. Esmer, uzun saçlı...

Haberin Devamı

Oyunculuğunu mu beğendiniz, yoksa “Ne yakışıklı adam mı” dediniz?
İ.B:
Bizim filmin cast’ına çok uygun diye düşündüm. Mert’i çağırdık ve rol için seçildi. Her gün çalışmaya başladık. Ama filme teşvik çıkmadı. Bir gün Mert, yolda yürürken üzerinde çalıştığı ‘Başka Dilde Aşk’ın hikâyesini anlattı.
M.F: İlksen hikâyeyi yazmamı söyledi. Tek başıma yazamayacağımı söyleyip yardım istedim. Tanıştığımızda Ankara’dan geleli iki sene olmuştu. İstanbullulara fazla güvenemiyordum. İlksen güvendiğim ilk İstanbullu oldu. Ona “Ömrüm boyunca bir şekilde hayatımda olmanı istiyorum” dedim.

ÖNCE KENDİ YARALARINI KAPATMALISIN!

Ölene kadar birbirimizin hayatında olmak istedik

Haberin Devamı

Yönetmenlerin vazgeçemedikleri fetiş oyuncuları vardır. Mert de sizin için öyle mi?
İ.B:
Hayır fetişim değil. İlk filmimiz ‘Başka Dilde Aşk’ta ne Mert’in oynayacağına ne de benim yöneteceğime karar vermiştik. Tek derdimiz senaryo yazmaktı. Finalde de oynamak ve yönetmek konusunda birbirimizi ikna ettik. Beraber senaryo yazdığın bir oyuncuyla çalışmak konfor. Ama ileride başka oyuncularla da çalışabiliriz.

Bir röportajınızda “Yaptığımız her işin bir derdi var” demişsiniz. Yeni filminiz ‘Bir Varmış Bir Yokmuş’un derdi ne?
M.F: Dürüstlük. Sıfırdan başlayabilmek.

İnsanın geçmişindeki her şeyi sıfırlayıp bir ilişkiye başlaması mümkün mü?
M.F:
Mümkün ama zor. Kişi önceki yaralarını kapatmadan, arızalarını tespit etmeden başka bir ilişkiye adım atıyor. Yeni ilişkisinde bir önceki ilişkisinde denemediği her şeyi denemeye çalışıyor. Onu da sakatlıyor, kendini de.

Haberin Devamı

Bu arızalar hep erkeklerde mi oluyor?
M.F:
Kadınlar bu işin mağduru. Rakamlara bak, kaç kadın Türkiye’de cinayet işliyor. Kadınlar ilişki bağlamında bizden daha açık ve net. Talep ettikleri tek şey dürüstlük.

Filmde gördüğümüz gibi birlikte olunan ilk gecenin sabahında erkeklerin hepsi kaçmaya mı meyilli?
İ.B:
Bizim filmdeki gibiler öyle. Farklı davranan erkeklerin de bir ayakları hep sokak kapısının arasındadır.

Ölene kadar birbirimizin hayatında olmak istedik

Filmde konuşulacak sevişme sahneleri var. Kadın yönetmenin gözünden bu sahneler daha mı estetik yansıyor?
İ.B:
Estetik duygusunu yaşatan bir sahne olduğunu düşünüyorum. Bu, benim estetik dünyamda böyle oluyor. Ayrıca sahneyi çok kolay çektik. Sette böyle bir sahne çekiyoruz diye olay yaşamadık.

Mert Fırat filmde birçok rock şarkı seslendiriyor. Sesinin güzel olduğunu biliyor muydunuz?
İ.B:
Babası ses sanatçısı. Hem de genetik. Bu şarkıları da çalışırsa çok iyi söyleyeceğini biliyorduk.

E Mert Bey, albüm beklemeye başlayalım mı?
M.F:
Tiyatro ve sinemada olabilir ama bir ürün sponsorluğuyla yaz turnesine çıkmam.

BU ÜLKEDE TUTTI FRUTTI VARDI,
HEP BERABER DELİRDİK Mİ YANİ?

Bu ülkeye ait en büyük sıkıntınız ne?
M.F:
Geçiş süreci... Bu geçiş sürecinde de her gelen yeni iktidarın üzerimizde bir şeyleri deniyor olması. Halkların aynı çatı altında yaşayabilmesinin önünde hep bir engel oldu. İnançlar, ırklar, milletler üzerinden bir şeyler yürütüldü. Ama kutuplaştırılma meselesinin hiç bu kadar yükseldiğini görmemiştim. Ben her zaman farklı fikirlerden ve farklı görüşlerden insanları destekledim. Onları hiçbir zaman tehlike olarak görmedim. Kişinin özgürlüğüne inanıyorum. Dolayısıyla kutuplaşıyor olmak canımı sıkıyor. Çünkü üretmenin önünü kesiyor. Kendi kendini sansürlemene sebep oluyor.

Siz kendinizi sansürlüyor musunuz?
İ.B:
Daha bir şeyi yazmadan kafandan eliyorsun. “Bunu zaten çekemem, sinemalarda gösterilemez” diye düşünüyorsun.

Peki ekrandaki sansürler...
M.F:
Üzülüyorum. Gündem böyle şeylerle meşgul edilirken asıl büyük balığın göz göre göre yanımızdan geçip gitmesi canımı sıkıyor. Siz süs balığına bakarken, arkadan balinalar geçiyor.
İ.B: Bu ülkede Tutti Frutti vardı, hep beraber delirdik mi yani?
M.F: Bizden önceki nesil bunları dert etmiyordu. Çıplaklık alışıldığında sorun olmaktan çıkıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!