Çünkü sırrın sırrının sırrını öğrendim

Güncelleme Tarihi:

Çünkü sırrın sırrının sırrını öğrendim
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2010 00:00

Özer Uçuran Çiller bir süredir tüm vaktini spiritüel konularda okuyup üreterek geçiriyor. Tamamlayıcı tıpla, tanrıbilimle, kuantum fizikle ilgileniyor, Stephen Hawking’in kozmoloji teorilerini okuyor. Geçen yılın başında Rhonda Bryne’ın bestseller kitabı Secret’a (Sır) gönderme yapan “Sırrın Sırrı” kitabını yazdı. Şimdi de “Yazgı, Değişken Kader.” Çiller hem kitabındaki kader kavramını hem de bu kitapların kendisini nasıl değiştirdiğini anlattı.

Kitap yazma konusundaki üretkenliğinizden başlayalım. “Sırrın Sırrı” kitabının üstünden bir sene bile geçmeden “Yazgı”yı yazdınız...
- Bunu birazcık da emekliliğe vermek gerekiyor herhalde. İnsanın boş zamanı oluyor işte.

Spiritüel konularda okumak, yazmak sizin için bir hobi mi?
- Aslında benim çok hobim var. Geçen gün saydım, tam on tane. Daha ziyade çiftliğimizdeyken uğraşıyorum çoğuyla. Üzüm bağlarımız var. Şarap, zeytinyağı, sabun ve sirke üretiyoruz. Tenis oynamayı çok seviyorum. Mesela şimdi bütün gün Avustralya Açık turnuvasını izliyorum. Ama en önemli hobim tamamlayıcı tıp ve teozofi.

Tanrıbilim yani?
- Evet. Mesela Tansu Hanım’la ilk tanıştığımızda bile “Tanrı nedir?”, “Yaşam nedir?” gibi sohbetler açmıştım. Bilinmeyene karşı yoğun bir merakım var. Herhalde genetik geçmişim nedeniyle bu konulara ilgi duyuyorum.

Yakın zamanda Mevlana’nın soyundan geldiğinizi öğrendiniz değil mi?
- Tabii, 2002 yılıydı yanılmıyorsam. Üsküdar gazetesinin sahibi Adnan Odabaş arşivlere girip araştırmıştı. Şaşırdım, hiç beklemiyordum. Sonra seceremi çıkarttırdım. 33’üncü göbekten Hz. Ebu Bekir’e kadar gidiyor. Mevlana’yla bağım ortaya çıktığından beri öğretisiyle daha yakinen ilgilenmeye başladım. Bu yüzden bu kitabın her bölümünde onun sözlerinden alıntılar var. Muhteşem bir tasavvufçu.

HATALARIN SORUMLULUĞUNU KADERE YÜKLEMEK YANLIŞ

“Yazgı” kitabı “Biz kimiz?” ve “Niye buradayız” gibi düşüncenin varolduğu günden beri cevap aranan sorularla başlıyor. Biraz iddialı değil mi?

- Soru sormak niye iddialı olsun? Ama eğer o sorulara verdiğim cevaplar doğru diyorsan, o zaman iddialı tabii. Ben bu sorulara kendi bakış açımdan cevaplar verdim.

Yazgı’nın amacı kader ve yazgı arasındaki farkı anlatmak... Neden önemli bu farkı anlamamız?
- Kader, Tanrı’nın geleceği bilmesidir. Yazgı ise Tanrı’nın takdiriyle olacakların belirlenmesi, yenilenmesi ve değiştirilmesi. Kaderimizi değiştirebileceğimizi bilmek nasıl önemli olmaz? Gerçek ve hakikat arasındaki farkı bilmek de lazım. Gerçek kesinleşmiş bilgidir, hakikat ise algısal, duygusal öğeler barındıran bütünsel bir kavram. Gerçeklik bir anlamda kişisel, bilimsellik ise kesinleşmiş bilgidir. Bu temel farkları anlamadan hayatı anlamaya imkan yok.

Bizim kültürümüzde tevekkül sahibi olmak önemli bir meziyet. Siz aksini mi söylüyorsunuz?
- Hayır. Tevekkül her şeyi Tanrı’dan beklemek manasına gelmez. Al-İmran suresi 159’uncu ayet ne der? Tevekkül et ama tedbirini de al. Her şey kadere yükleniyor. Geçen gün Ergenekon nedeniyle hapis yatan önemli bir kişi tahliye olduktan sonra “Ne yapalım kaderde varmış” şeklinde bir demeç verdi. Halbuki bu kader değil, yazgı. Yazgı insanın hür iradesi ve seçimleriyle oluşan yoldur. Kader yeniden yazılabilir, bu mümkün. Örneğin Musevi dinindeki tesuva adlı kavrama göre Tanrı insanların kaderini her yıl yeniden yazar. İnsanın başına gelen olaylar yüzünden Tanrı’yı suçlamaması gerek. Niye zengin bir ailede doğmadım diye üzülebilirsiniz ama değiştirmek elinizde.

BİR GİRDABIN İÇİNE GİRDİK ÇOCUKLARI İHMAL ETTİK

Kitapta “Ölümcül bir hastalığa yakalanma nedeniniz sağlığınıza özen göstermemeniz ise bu hastalık yazgınızdır, eğer neden genetik ise bu kaderinizdir” diyorsunuz. Ama örneğin birçok kanser türünde genetik ve çevresel faktörler bir bütün olarak değerlendiriliyor...

- Ben kaba hatlarıyla söylüyorum zaten. Bir, genetik birikimden gelen hastalıklar vardır, bir de travma yüzünden. Onun dışında hastalıkların yüzde 80-90’ı stres kaynaklıdır. Yani kötü düşünürseniz kötü şeyler başınıza gelir. Olumlu düşünürseniz iyi şeylerle karşılaşırsınız. Olumlu düşünmenin sırrı da kendini sevmek.

Siz kendinizi sevmeyi başardınız mı?
- Ben inanılmaz şekilde evrimleştim son üç-dört senede. Niye evrimleştim biliyor musunuz? Çünkü sırrın sırrının sırrını öğrendim! Yani kendimi sevmeyi öğrendim çünkü bende bütünsel dürüstlük var.

Nasıl?
- Bedenime, başkalarına, Tanrı’ya, ruhuma karşı dürüstüm. Bunları yapabilen biri kendini sever. O magazin sayfalarındaki insanlara bakıyorum, bu dürüstlüğü yakalayamadıkları için kendilerini sevemezler ve sonuçta mutsuzdurlar.

Bu noktaya daha erken yaşlarda gelmeyi ister miydiniz?
- Çok isterdim. Ama yapamadık, çocuklarımıza da yeterince vakit ayıramadık. Çünkü hep bir para kazanma derdi vardı, iyi bir evimiz, iyi bir arabamız olsun, seyahatlere gidelim derdik. Öyle bir girdabın içine giriyorsunuz ki çocuklarınıza sevginizi gösteremiyorsunuz. Benim babam yapamadı, ben de baba olarak yapamadım. Şimdi oğullarıma gelin oturalım diyorum, bu sefer de onların vakti yok.

Kitapta yazgıyı değiştirmek için karmik temizlik diye bir şeyden söz etmişsiniz. Bu geçmişle yüzleşmek mi demek?
- Karma insanın kara kutusudur, bütün bilgiler, size mutsuzluk getiren bütün fikirleriniz ve korkularınız orada saklı. Karmik temizlik özellikle o fobilerle yüzleşmek demektir. Örneğin benim fobim köpekbalığı. Onunla yüzleşemediğim için de bu fobiyi aşamıyorum maalesef.

Son birkaç yıldır ülkemizde yine çok önemli olaylar, davalar yaşanıyor. Bunlarla da ilgileniyor musunuz?
- İlgileniyorum, günde 5 gazeteyi baştan sona okurum. Ama siyaset konuşmayı istemiyorum çünkü ne söylesem olmaz şimdi.

TANSU HANIM VE ÇOCUKLAR KENDİLERİNİ SEVİYOR MU BİLMİYORUM

Kitabın başında Tansu Hanım’a ve oğullarınıza teşekkür ediyorsunuz. Bu spiritüel yolculuğunuzla ilgili onlar ne düşünüyor?

- Çok mutlular. Bambaşka bir adam olduğumu düşünüyorlar. Ben de hissediyorum zaten bu değişimi.

Onların bu konulara ilgisi var mı?
- Kitaplarımı okuyorlar, beni dinliyorlar. Ama kendilerini seviyorlar mı hâlâ emin değilim.

Tansu Hanım size göre biraz daha hırslı değil mi?
- Ben bu kitaplarla ilgilenmekten hoşlanıyorum, o ise siyaseti takip etmekten. Bilgisayarda bir ekonometri şablonu var mesela. Oralara rakamlar girer, memleketin ekonomik durumunu değerlendirir. İkimizin de hayatta hırsları oldu ama ikimiz de dersimizi aldık.

TANRI YOKTUR DİYENLERE SORUYORUM

Tek hücreli canlı metabolizmayı yoktan var eden kimdir? DNA dizaynını yapan kimdir? O tek hücreden insanoğluna giden yolu kim döşemiştir? Ne bir ateist ne de bir agnostik buna cevap verebiliyor. Einstein ve Stephen Hawking’in de cevabı yok.

KİTABINDAKİ TESTİ KENDİSİNE UYGULADIK

Özer Çiller kitabında kendini sevmek için önce kendini tanımak gerek diyor ve okuyucularına kendilerini ne kadar tanıdıklarını ölçmeleri için bir test sunuyor. Ben de Özer Bey’e kendi testini uyguladım:

Genelde kendiniz mi gibi misiniz yoksa usta bir aktör gibi kişiliğinizi saklıyor musunuz?
- Hep kendim gibiyim, hiç saklamam.

Zayıf taraflarınızı açığa çıkarmaktan korkuyor musunuz?
- Korkmam, zaten şu anda çok az zayıf tarafım var. Zayıf taraf demek kendini sevmemek demek, ben çok seviyorum.

Başkalarının sizin için ne dediğine önem veriyor musunuz?
- Önemserim ama kendi fikirlerime daha çok önem veririm. Önemli olan benim değerlendirmem.

Saplantılarınız var mı?
- Hiç yok.

Kindar mısınız yoksa hoşgörüyle kini aşabiliyor musunuz?
- İnanılmaz hoşgörülüyüm. Kin gütmek istiyorsanız iki mezar kazın derler.

Geçmişle yüzleşirken kabahati başkasında mı görürsünüz yoksa hatalarınızı kabul eder misiniz?
- Hatalarımı her zaman kabul ederim, isterseniz Tansu Hanım’a sorun!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!