Baba ve oğulları

Güncelleme Tarihi:

Baba ve oğulları
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2004 00:04

İlk kez üçü bir arada röportaj verdi. İlk kez konu tamamıyla Sergen ailesiydi. Baba Semih Sergen bugüne kadar 52 film çevirmiş, sayısız kere tiyatro sahnesine çıkmış, sayısız öğrenci yetiştirmiş, şiir yazmış, şiir okumuş, bunları albüm yapmış bir sanatçı.

Şimdi İstanbul Devlet Tiyatroları’nda Yaşasın Komedi adlı bir oyunda rol alıyor, Almanya’da bir oyun sahneliyor. Büyük oğul Burak Sergen, İstanbul Kanatlarımın Altında filmindeki IV. Murad karakteri, Ağır Roman, Hititler, Fasulye filmlerindeki ve tiyatro sahnesindeki III. Richard perfomanslarıyla tanındı. Şimdi peşinde fanatik bir hayran kitlesi var. Küçük oğul Toprak Sergen, 11 yaşından beri radyoculuk ve seslendirme yapıyor. Birçok dizide ve filmde oynadı, sunuculuk yaptı, etnik elektronik tarzda bir müzik albümü çıkardı. Bu arada geçenlerde biten 2. Ünlüler Çiftliği partisinin Ağa’sı seçildi. Peki bu kadar çok işi başarıyla yapan bu insanlar bir aile olarak nasıl? Öğrenmek için Toprak Sergen’in Etiler’deki evinde buluştuk. Vakit öğle üstü. Parmakları kesik beyaz eldiveniyle Semih Sergen, krem rengi kocaman beresiyle Toprak Sergen, deri ceketi ve güneş gözlüğüyle Burak Sergen. Birbirlerine ‘Özledim’ diye sarıldılar. Oturdular. Önce çaylarını, sonra taze sıkılmış portakal sularını içtiler. Güldüler, birbirleriyle dalga geçtiler. Ve hayatımda duyduğum en etkileyici üç ses tonu olarak anlattılar hayatlarını, nasıl bir aile olduklarını...

Siz ailecek Ankaralı mısınız?

Semih Sergen
: Bunlar Ankaralı ama ben ve ailem 160 senelik İstanbulluyuz. Bana gelene kadar hiç kimse İstanbul’un dışına çıkmamış. İstanbul Lisesi’ni bitirdikten sonra Ankara Devlet Konservatuvarı’na gideceğim diye tutturup gidiyorum. Ve Ankara’nın seyircisi İstanbul’un seyircisine bin basar diye düşündüğüm için orada kalıyorum ve evleniyorum. Tabii biraz fazlaca evleniyorum.

Kaç kere evlendiniz efendim?

S
: Çook! Yok canım dört. Biliyorsunuz dinimizce uygun görülen rakam budur. (Gülüyor) Evlendiğim kadınlar arasında operacılar, piyanistler, tiyatrocular, Ankara’nın en güzel kızları var.

Peki annelerin dağılımı nasıl oluyor? Burak Bey ve Toprak Bey’in annesi hangisi?

S
: Burak ikinci eşimden. Opera ve tiyatro sanatçısı. Çok güzel bir soprano. Bu arada Burak’ın dayısı Alev Sezer filan. Toprak’ın annesinin böyle şeylerle alakası yok ama Ankara’nın en güzel kızı.

Hiç üçünüz aynı evi paylaştınız mı?

Burak Sergen
: Ben hep babamlara gidiyordum. Yani Toprak’ın küçüklüğünü gayet net yaşadım.

Toprak Sergen: Mordoğan’da bir yazlık evimiz var. Orada toplanılırdı. Bizde, çok ilginç bütün anneler birbirini çok sever ve çok iyi anlaşır.

S: Herkes birbirinin çocuğunu seviyor ve benimsiyor bir kere. Üvey anne fikri yok.

Siz abi-kardeş nasıl yakınlaştınız bu karmaşanın içinde?

T
: 10-11 yaşındayım. Abim bana Talking Heads dinletti. Sonra sırayla albümler verdi. Queen, Led Zepplin, Deep Purple. Müzik zevkini bana o aşılamıştır.

Üzüldüğünüzde, canınız sıkılmışken birbirinizi arar mısınız?

B
: Genelde bu ailede herkes kendi ayakları üzerinde durabilir. Sergen erkekleri sağlam ve sert erkeklerdir. Acıya çok ciddi şekilde dayanıklıdır. Çok çok zor bir durumda kalmadıkça son ana kadar ne ben Toprak’a, ne de Toprak bana telefon açar. Çünkü bu devirde kimsenin kimseyi çok dinleyecek vakti ve sabrı yok.

Birbirinizin işini ya da tipini hiç kıskandınız mı?

T
: Ya ben abimin oyunculuğunu kıskanıyorum. Onun oyunculuğunda çözemediğim bir şey var.

Seslerinizi ya da oyunculuğunuzu birbirinize benzetiyor musunuz peki?

T
: Hiçbirimizin oyunculuğu birbirine benzemez. Abimle ezber tekniklerimiz de hiç tutmaz. O bir sayfalık tiradı ezberler, bazen inatla aynı yerde takılır. Ben genel olarak konuyu bilirim. Konuya çok hakim olduğumda salla gitsinler çok olur arada.

B: E dizilerde ben de çok sallıyorum canım.

S: Tabii ben de. Hem zaten orada benim söylediğim laf senaristin yazdığından çok daha iyi oturuyor. Bunu Sinan Çetin fark etti mesela. Şimdi, burada sen olsan ne derdin abi diyor, değiştirtiyor.

Toprak’ın Ünlüler Çiftliği gibi bir şeye katılması biraz kötü olmadı mı sizce de?

S
: Biz karşı çıktık duyunca ama gitmeden önceki gece söyledi bize.

B: Bizim evde yemek yiyorduk, duyunca benim elimden çatal düştü. Öyle bir şeyde ben kardeşimi cidden görmek istemem ama Toprak’ın böyle son dakika golleri vardır.

S: Bu insanlarla bir arada olma oğlum dedim, baba bunun yapılması lazım dedi. Peki dedik. Sonra izleyince baktım ki Toprak’ın nasıl mert ve iyi bir çocuk olduğunu gösteren iyi bir fırsat oldu.

T: Ben de o yüzden katıldım zaten. Nasıl biri olduğumu göstermek istedim. Toprak kimdir? İyi niyetli mi kötü niyetli mi?

Burak Bey, sizinle ilgili de bir Zerda dizisi olayı var?

B
: Bu eleştiriyi daha önce de aldım ama ne yapalım yani bizim mesleğimiz oyunculuk. Televizyondan, sinemadan çekilelim mi?

T: Bu düşünce insanı olduğu yere sıkıştırır. Bana da diyorlar ki Seda Sayan’la niye dizi yaptın? Kardeşim benim mesleğim oyunculuk. Eğer ortada garip bir durum varsa onu diğer kişiye soracaksın.

Niye canım seçicilik diye bir şey yok mudur?

S
: Burak bir kere heybetli padişahı oynadı diye hep onu mu oynasın? Ya da iyi adam ya da jön mü olmak lazım. Oradaki insan benim kalitemde mi, yok Seda Sayan mı diye düşünmem. Akademik kariyerli insanlarız, zaman zaman dizilerdeki insanları da yönlendirmeye çalışıyoruz.

Ailecek para kazanma konusunda başarılı mısınız?

S
: Biz o işi bir türlü beceremedik. Hele Burak ve ben iyice bilmiyoruz. Diğer oğlum Yağmur da keriz. Yine Toprak işin yolunu biliyor.

B: Yok baba Toprak da uzun boylu bilmiyor. Yani yolunu biliyor belki ama sonuç yine aynı. Elinde para yok çünkü kazıklanıyor. Bazen yakın arkadaşları tarafından.

ÜÇÜMÜZ SAHNEDE BİR ARAYA GELEMEDİK AMA ÇOK İSTİYORUZ

Toprak Sergen albüm çıkardı, seslendirme yapıyor, dizilerde oynuyor, otel işletiyor. Böyle her iş elimden gelir durumu ırsi mi?

B
: Ben de çok farklı işler yaptım. Basket oynadım. Genç milliye kadar çıktım. Şeker Spor’da profesyonel oynadım. Bıraktım. Toprak da bana çekmiş. Biz zamanın en marjinal işlerini yaptık. Seviyoruz.

T: Esas babam. Çiçekçilik, kebapçılık, bar işletmeciliği, hat sanatı, kumarhane işletmeciliği yaptı.

S: O kumarhaneye Ankara’nın en büyük mafya babaları gelirdi. Üç masada kumar oynardım, içeride bir de yatağım vardı, arada dinlenirdim.

Bütün reklam seslendirmeleri artık Toprak Sergen’den sorulur oldu bu arada.

B
: Seslendirme işini çok iyi yapıyor. Ama ben Toprak’ın sahneye çıkmasını istiyorum. Yıllardır söylüyorum, vaktini ayırdığı işleri biraz azaltıp tiyatro yapsın diye ama...

S: Bir türlü üçümüz bir araya gelemedik sahnede. Çok istiyoruz.

Çocuklarım o kadar iyimser ve hoşgörülüdür ki bu yabancıdır, üveydir, Rum’dur Yahudi’dir olmaz

Siz şimdi kaç kardeş oluyorsunuz?

T
: Bu soruya ben hemen bir soruyla karşılık vereyim: Hangi mantığa göre kaç kardeş? Biz çünkü kesişen kümeler gibiyiz. Kim kiminle nasıl kardeş bunu bilmek ince bir iş. Mesela baba bir anne ayrıyı kardeş kabul ediyorsak başka, anne bir baba bir dersen başka oluyor, hiç fark etmez dersen başka oluyor. Hiç fark etmez durumunda 8 kardeşim var.

B: Ankara’da lise 1’deyim. Sırama bir çocuk oturdu. Merhaba ben Fikret dedi. Konuşmaya başladık, sonra abim Burçak’ın adı geçti. ‘Burçak Sergen’den mi bahsediyorsun’ dedim. Evet, dedi, o benim abim olur. E benim de abim! Yani biz bir şekilde kardeşiz dedim. Bir daha el sıkıştık filan. Şoke oldum.

Bu durum sizi hiç sarsmadı mı?

S
: Niye sarssın? Bunlar o kadar iyimser ve hoşgörülü çocuklar ki bu yabancıdır, bu üveydir, bu Rum’dur, Yahudi’dir, solcudur öyle bir dünya görüşleri yok. Ben yıllardır tasavvufla uğraşıyorum, benim hoşgörülü olmam doğaldır. Bu çocuklar nasıl böyle oldu şaşıyorum bazen.

Semİh Sergen Rahmi (Koç) ile büyüdüm onun gibi olayım demedim

Hayatta hatam filan yok. (Gülüyor) Zenginlikte, şöhrette gözüm hiç olmadı. İşimi yapan bir adam oldum hep. Keşke şurada olsaydım bugün, dediğim hiç olmadı. Ben Büyükdere’de Rahmi’yle (Koç) büyüdüm. Bir kere de onlar gibi olayım diye özenmedim mesela, aklıma gelmedi. Ama keşke oynamasaydım dediğim roller var.

Kadınlarla ilişkide baba ve oğulları yarışıyor

Kadınlar konusunda siz oğullarınızı sollamışsınız galiba Semih Bey?

S
: Yook. Bunlar beni geçti ama şimdi söylemiyorlar. Tabii şimdi evlendi barklandılar.

Bu konuda aranızda en masum Burak Bey değil mi?

S
: Oo hiç değil. Ama tabii artık ballandıra ballandıra anlatılmaz.

T: Bilmediğiniz gerçekler var! (Gülüyor)

B: Ben de babam gibi dört kere evlendim de...

T: Ben hiç evlenmedim.

S: 15’te bir evlenmeye karar veriyorsun sen de niye öyle diyorsun Toprak! Değişik değişik insanlarla... Müzmin bir bekar!

T: Kadın cinsini tanımaya yönelik hareketler onlar baba. Herkesin kendine ait bir stili var.

Babam bütün personele taş taşıttı

Semih Sergen nasıl bir baba?

S
: Ben çocuklarıma hiç müdahale etmem. Bana evde baba diyen yoktur mesela. Semizotu derler, amca derler, vay Semih Abi gelmiş derler, Semih derler... Baba de bir kere de değil mi? Yok. Ama hiç aldırış etmem. Herkes birbirine şaka yapar.

T: Babam çok sıkıdır ya. Yıllardan beri taş duvar örme işlerine çok meraklıdır. Çocukluğumda Mordoğan’da kafamıza gazete kağıdından külah yapıp civar evlere gönüllü ameleliğe giderdik biz babamla. Yine herkesin bahçesini keser biçer düzenlerdik. Benim Kaş’ta işletmeciliğini yaptığım bir otel var. Bu yaz babam oraya geldi. Oteli açacağımız gün bütün personeli alıp karşı adadaki taş ocağına götürmüş. Duvar örmeyi planlıyor. Herkes taş taşıyarak bitap düştü. Açılış maçılış yapamadık tabii. Sonra babam bir gün oteldeki müşterilere marmelat ve helva yaptı. Akşamları beach barda en ortada dans eden yine kendisiydi. Böyle bir baba.

B: Babam çok acayiptir. İnsancıl tarafı çok gelişkindir. Tasavvufla uğraşıyor. Zannediyorum hem Mevlevi hem Bektaşi kültüründen geliyor. (Gülüyor)

S: Bizde ayrım yok. Bütün tarikatlar ve mezhepler benim için birdir.

Çocuklar nasıl peki Semih Bey? Toprak neşeli, Burak soğuk mu?

S
: Toprak gerçekten hep neşelidir. Burak öyle görünebilir ama değildir. Saf ve ihmalkárdır. Bulunduğu yerde bulunduğu anı yaşar. Unutkandır. Fevkalade dürüsttür. Kazık yer, kimseye kazık atmamıştır. Bir bizde genel olarak gülmeyen yoktur. Kahkaha atılmadan yarım dakika geçmez.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!