Gülünç olmaktan ödüm patlar

Güncelleme Tarihi:

Gülünç olmaktan ödüm patlar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2009 12:42

Selçuk Demirel’in yedi yıllık aradan sonra dün açılan yeni sergisi Yüzde Yüz adını taşıyor. Galeri Nev’in Mısır Apartmanı’ndaki mekânında açılan sergide 50’den fazla deseni yer alıyor.

Haberin Devamı

Sergilenen eserlerin ortak noktası Demirel’e göre ‘hayati şeyler’. Neler mi var bu hayati şeylerin içinde: “Biz kimiz? Biz neyin parçalarıyız? Beden nerede sona erer? Çipler neden beyinsizdir? Dolaşımla dans arasındaki ayrım nedir? Neden herkes efsanevi iletişim toplumunu kutlarken sürekli bir iletişimsizliğe hapsedilmiş sağırlar, dilsizler ve körler dünyası?” Bütün bu soruların Selçuk Demirel’ce cevaplarını merak ediyorsanız sergiyi gezmelisiniz. Ama yine de sergi öncesinde ona bir kulak verelim.

Yüzde Yüz sergisinde yer alan desenler nasıl bir düşünce ekseninde bir araya geldiler?
- Birçok düşünce grubunun bir araya gelerek oluşturduğu bir sergi oldu. Şöyle ki; insan, insan ve çevresi, hayat, hayati şeyler diyebileceğimiz varoluşla ilgili bitmek tükenmeksizin sorduğumuz sorular, bazı soruların yumaklara dönüştüğü sarmallar, dolambaçlar... Böyle desenlerden çok var bu sergide. Yalnız ve bekleyen insanlar; umut ve umutsuzluk söz konusu edilmeden.

Haberin Devamı

Evrensel bir çizgi anlayışı var Selçuk Demirel’in. Zamansız çizgiler. Bunun yaşadığınız çevreyle ilgisi var mı? Daha dünya vatandaşı gibi yaşamanızla mesela?
- Çiziyor olmak, duygu ve düşüncelerimi bu yolla ifade etmek benim işim değil, yaşama biçimim. Dünyalılık üstkimliğim diyebilirim. Bu yüzden dünyevi olan her şey ilgi alanıma giriyor. ‘Öbür Dünya’da olup bitenlerden henüz bilgi almış değiliz. O yüzden bilimsel olarak başka bir dünya yok. Ona gözümüz gibi bakalım derim.

Türkiye ile yakından ilgilisiniz ve takip ediyorsunuz olan biteni de ama burada yaşasanız daha günlük hayata dair çizgiler girer miydi araya?
- Süren giden bir aktüalite tabii ki beni ilgilendiriyor. Mesela küresel ısınma. Kutuplardaki beyaz ayıların bir gün yok olacağı düşüncesi, yine buzulların erimesi sonucu denizlerin bir metre yükselmesi sonucu kaybolacak kara parçaları, oradaki bitki örtüsü ve canlıların yok olacak olması vb. Düşününce dehşete kapıldığım konular bunlar. Domuz gribi, H1N1. Bu salgın hastalığın giderek yayılıyor olması, ölü sayısının binlerle ifade ediliyor olması beni ilgilendiriyor tabii ki. Şimdiden kestirmek zor ama Türkiye’de yaşıyor olsaydım herhalde magazin anlamında bir aktüalitenin dışında olurdum sanıyorum. Gündelik olayların peşine takılıp bir şeyler yazmak, çizmek, benim için biraz buzun üstünde koşmaya benziyor. Komik olmaktan değil, gülünç olmaktan ödüm patlar. Küresel ısınma, çevre kirliliği moda olduğu için değil, onun getirdiği yaşamsal problemleri derinden hissettiğim için çiziyorum.

Haberin Devamı

Kavramsal bir çerçevesi var yaptığınız işlerin...
- Daha çok kavramsal desenler yaptığım doğru bir tespit. Bu yüzden desenlerimi, çizdiklerimi açıklamak, anlatmak, niçin ve nasıl yaptığımı söylemek çok zor bir durum. Exposition; sergilemek. Exhibition; göstermek, teşhir etmek. Aslında iki kelime de aynı anlamlara geliyor, ikincisinde bunu severek yapıyorsun, sapkınlığa kadar varıyor işin ucu...

Güncel sanat için neler düşünüyorsunuz?
- Kavramsal ‘güncel sanat’ arkasına bir metin, bir düşünce desteği ile oluşturulan, daha çok da bienallerde rastladığımız, içine girmekte, anlamakta zorlandığımız, bazen ne düşünsel ne de duygusal ilişki kurabildiğimiz, sanatçısından çok küratör dediğimiz sergi düşünürlerinin ön plana çıktığı, önem kazandığı bir sanat dünyası. Çok fazla bir şey anladığımı söyleyemeyeceğim. Topyekûn karşı çıkma değil benimki tabii, birçok çılgın, yeni, modern fikirlere formlara ratlamak mümkün. Daha önceden görülmemiş, ayartıcı, kışkırtıcı düşünceler, kavramlar...

Haberin Devamı

31 YILDIR PARİS’TE YAŞIYOR

Çalışmalarını 1978 yılında gittiği ve yerleştiği Paris’te sürdüren; Le Monde, Le Monde Diplomatique, Le Nouvel Observateur başta olmak üzere pek çok dergi ve gazetede desenlerini sürekli yayınlayan Selçuk Demirel, çocuk kitapları yazdı ve resimledi. Afiş, dergi ve kitap kapakları çizdi. Desenleri Avrupa dışında, 1998 yılından itibaren ABD’de birçok dergi ve gazetede yayınlanmaya başladı; The Washington Post, The Wall Street Journal, Time, The New York Times, The Boston Globe, The Nation. Çizdiklerini Ankara, İstanbul, Paris, Duisburg ve Roma’da açtığı kişisel sergiler aracılığı ile sergiledi. Desenlerini düzenli olarak kitaplaştırdı, otuza yakın desen albümü yayınlayan Selçuk Demirel bir o kadar sayıda da kitabı çocuklar ve yetişkinler için resimledi. Kitapları arasında Eclat de Silence (Le Monde Diplo., Paris, 1990), Regards de Chats (Pastel, Paris, 1991), ABCDaire de Selçuk (Editions Pastel, Paris, 1995), İz (YKY, İstanbul, 1997), Kıyıdaki Adam (metin: John Berger YKY, İstanbul, 1998), Defter (metinler: Enis Batur, 2001), Dolambaç (Sel Yayınları, İstanbul, 2003), Avec Des Si (metin: D. Noguez, Ed. Flammarion, Paris, 2005), Göz Alabildiğine (YKY, İstanbul, 2003, 2008), Kağıttan Kediler (1999), Manuel (2006), Kaleydoskop (YKY, İstanbul, 2008), Alfabe (2009) yer alıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!