Fırın ve yorgancı gitti, kafe ve bar geldi

Güncelleme Tarihi:

Fırın ve yorgancı gitti, kafe ve bar geldi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2017 22:40

Hürriyet Pazar’da dün başlayan Kadıköy yazı dizisi devam ediyor. Mahallelinin şikâyeti esnaf ve kitapçıların Kadıköy’den ayrılması, yerlerine kafe ve barların dolması...

Haberin Devamı

ÇOK FAZLA İNŞAAT KENTİN DEĞERİNİ DÜŞÜRÜR
Kendisi de bir inşaat mühendisi olan ilçenin belediye başkanı Aykurt Nuhoğlu, Kadıköy’deki dönüşümü anlattı; ilçedeki en büyük sorunun inşaat olduğunu söyledi.


Kadıköy neden son zamanlarda bu kadar popüler oldu sizce?
- Buradaki yaşam konforu İstanbul’daki tüm ilçelerden daha iyi durumda. Yürüyüş alanları, çarşı, kültür merkezleri, parklar… Kadıköy, sahil şeridi en uzun ilçe. Bir de burada insanların birbirleriyle diyaloglarının çok sağlıklı. Ben sokakta yüksek sesle konuşan birine hiç rastlamadım. İnsanlar yeri gelince haklarını arıyor ama öfke yok, şiddet yok. O yüzden kendileri burada çok rahat, özgür ve güvende hissediyorlar. Başka ilçelerden Kadıköy’ü ziyaret gelen çok.

Kimler geliyor peki, gözleminiz nedir?
- Her yaştan, her kesimden gelen var. Geçen gün Kalamış Parkı’nda bir grup öğrenci gördüm, sohbet ettik. Zeytinburnu Lisesi’ne gidiyorlarmış. “Oradan buraya niye geliyorsunuz, sizin orada park yok mu” diye sordum, “Seviyoruz biz burayı” dediler. Birçok AK Partilinin çocuğu burada oturuyor. Başka belediyelerin başkanlarını da burada görüyorum; burada yemek yiyorlar, yürüyüş yapıyorlar.

Kadıköy’de pek çok tartışmalı proje var. Fikirtepe örneğin…
- Bana kalsa Fikirtepe’yi öyle yapmazdım. Kendi içinde yenilemeyi sağlardım. Orada 50 bine yakın nüfus vardı, kentsel dönüşüm yapıldığı zaman o nüfustan kaç kişi oturacak orada? Bence beş bini bile oturmayacak. E niye yaptık biz o zaman bunu? Hedef, oradaki insanların daha iyi şartlara sahip olmasını sağlamaksa sonuçta da sağlanamadıysa demek ki o, doğru bir proje değil. Ömrünü Fikirtepe’de geçirmiş biri kentin çeperlerine gidiyor, orada yeniden bir yaşam kurması zor.

Yeldeğirmeninin yaşadığı dönüşüm için ne düşünüyorsunuz?
- Yeldeğirmeni’nin gücü atölyelerden geliyor. Ama şimdi orada da kiralar çok arttı. Bu da atölyelerin oradan ayrılması anlamına geliyor.Bu oranın kimliği açısından bir problem.

Peki onlar oradan ayrılırsa Yeldeğirmeni eski Yeldeğirmeni olur mu?
- Bu bir soru işareti işte. Biz orayı olduğu haliyle koruma çalışıyoruz.Bunun yolu da aslında Haydarpaşa’dan geçiyor. Bütün limanı Haydarpaşa’ya bağlayabilirseniz, Üsküdar da bağlanabilirse buralar muhteşem bir şekilde korunur.

Sizce Kadıköy’ün en büyük sorunu ne?
- İnşaat. Çok gürültü, toz oluyor. Çok uğraşıyoruz. Müteahhitler hükümetten o kadar çok destek alıyor ki… Bizi yok sayıyorlar. Kadıköy’de şu an 500 bine yakın nüfus var. Bu rakam devamlı değişiyor. Yıkımlardan dolayı azalıyor çünkü. Ama inşaatlar bittiği zaman belki 700 binin üzerinde olacak. Bu insanların ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağız? Kent bunu tartışıyor aslında fakat bunlar öne çıkamıyor. Çünkü Türkiye çok üst düzeyde bir gerilim yaşıyor.

Siz de inşaattan geliyorsunuz sonuçta.
- Evet, inşaat mühendisiyim.

Ama inşaatçılığa çatıyorsunuz… Çelişki yok mu bunda?
- İnşaat Türkiye’de kötü kullanılıyor. Ticaretin dışında, bir rant alanı olarak görülüyor. Ticaret yapıp para kazanabilirsiniz ama yaptıklarınızın sonucunda artı rant çıkıyorsa o halkındır, kentindir. Kentin değerini belirleyen, yeşil alanlardır. Siz çok fazla inşaat yaptığınızda kentin değerini düşürüyorsunuz. İnşaatı ekonominin itici gücü olarak görürsek kaybederiz. Kapitalizmin iç dinamiklerini geliştirerek kazanmak istiyorsanız, eğitime önem vereceksiniz.

Kadıköy’ün bir sorunu da büyük bir sanat kurumuna sahip olmaması… İstanbul Modern, Sabancı Müzesi gibi insanların sadece onu görmeye gelecekleri bir müzesi yok mesela...
- Tarihi kiliseler, Süreyya Operası, Karikatür Evi, Sunay Akın’ın Oyuncak Müzesi… Bu zinciri büyütüyoruz. O da süreçte kazandırılacak.


Fırın ve yorgancı gitti, kafe ve bar geldi

BEYOĞLU HİÇBİR ZAMAN ÖLMEZ: Beyoğlu’yla Kadıköy’ü mukayese etmek çok doğru olmaz. Bu iki ilçe birbirinin alternatifi değil çünkü. Beyoğlu, Türkiye’ye hitap eden bir yer. Tarihi Kadıköy’ün tarihinden çok daha eskiye dayanıyor. Orada şu anki yönetimler nedeniyle kültür-sanata karşı ilgi az. Bir de ekonomik kriz etkili. Geçici bir durum bu. Beyoğlu hiçbir zaman ölmez.


KADIKÖY KİMLİĞİ DİYORUZ AMA O KİMLİK YERİNDE DURUYOR MU?
Moda’da tatlı bir akşamüstü… Yılların eskitemediği Koço Restaurant’tayız. Masanın çevresinde Kadıköylü sanatçılar ve yazarlar oturuyor. Kimler var? Radyocu, müzik eleştirmeni ve yazar Mete Avunduk mahallenin sahibi sayılır. Doğma büyüme Kadıköylü. Buralar hakkında daha önce de yazıp çizip konuşmuşluğu çok. Oyuncu Damla Sönmez, Kadıköy’de büyümüş, çocukken şu an oturduğumuz Koço’da sandalyeleri birleştirerek uyuduğunu hatırlıyor. Yönetmen Özcan Alper, 1992’de üniversite eğitimi için geldiğinden beri Kadıköy’de. ‘Yanıbaşı deniz’ diye seçmiş burayı; sonra da terk etmemiş. Bir diğer yönetmen Nisan Dağ ise aramızdaki en yeni Kadıköy’lü. New York’tan İstanbul’a taşındığında, başka semtlerde oturmuş, bocalamış, nihayet huzuru Kadıköy’de bulmuş. Burayı, eski mahallesi Brooklyn’deki Wiliamsburg’a benzetiyor: Yaratıcı insanlarla dolu, ferah ve yormayan bir yer…

Uzun uzun konuşuyoruz; aramızdaki herkes burada oturduğuna göre seviyor zaten Kadıköy’ü, iyi yönlerini, sakinlerinin ortak noktalarını görüyor. Bu yüzden sıkıntılara odaklanmaya karar veriyoruz. Gayret edilmesi gereken meselelere, pratik çözümlere…

İşte ilki… Özcan Alper, “Kadıköy’de tekerlekli sandalyeye mahkûm insanların derdini gerçekten anlamak için çocuk sahibi olmak gerekiyormuş” diyor. Gerçekten de öyle; Kadıköy Çarşı’da, Moda’da, Yeldeğirmeni’nde ve ilçenin daha birçok noktasında çocuk arabasıyla kaldırımda yürümek eziyet. Vardığınız noktalar güzel ve huzurlu ama nasıl varacaksınız oralara? Masada belediyenin de vatandaşların da bu konuda pek duyarlı olmadığında hemfikiriz.

Bir başka konu, kafe ve barların öbek öbek her tarafı sarması… Soframızdaki herkesin evinin yanına yöresine son birkaç yıl içinde birçok yeni yeme-içme mekânı açılmış. Ama ne pahasına? Herkesin yaşamına doğru düzgün ve pratik şekilde devam edebilmesi için olmazsa olmaz esnaf ya istemeye istemeye yerlerinden çıkartıldı ya da ciddi hava paraları karşılığında ‘razı edildi’. Yorgancı gitti, terzi gitti, anahtarcı gitti, fırın gitti. Herbirinin yerine yeni, modern, ‘üçüncü dalga’ bir kafe geldi. Kadıköy halkı için ‘Ekmek bulamazlarsa kahve içsinler’ dense yeridir.

Fırın ve yorgancı gitti, kafe ve bar geldi


Bu, semt sakinlerinin yaşamı açısından riskli bir durum. Beyoğlu’nun da daha önce benzer bir süreçten geçtiğine dikkat  çekiyor Damla Sönmez: “Bu tip durumlar semtleri, mahalleleri tüketiyor. Burası da tükendikten sonra belki başka bir yere sıra gelecek.” Mete Avunduk, zaten belli işletmelerin belli bir yerde öbeklenmesini sıkıntı verici buluyor. “Barlar Sokağı gibi uygulamaları ben sevmem. Aslında bu bir dışlama işidir. ‘Barlar burada olmasın, ötede olsun’ demektir. Bir mahallede bir bar olsa yeter.”

Kadıköy’ü överken en çok başvurulan konulardan biri de ‘kimlik’. Kadıköylülük bir gurur kaynağı. Avunduk, bu kaynağın ciddi darbe aldığını anlatıyor. Bir örnek yakın geçmişte Kadıköy’de epey bir sayıya ulaşmış sahaflar, kitapçılar… “Burası sahaflarla özdeşti. Bir pazar günü gezmeye başladık mı sahafları, günü bitirirdik ama ziyaret etmediğimiz epey dükkân kalırdı.” Kitapçı sayısında da ciddi azalma var Kadıköy’de. Örneğin kültür-sanat bahislerinde yerlere göklere konulmayan Moda’daki tek kitapçı ‘Tarihçi Kitabevi’. Bu kadar yaratıcı, okur-yazar kesimin yaşadığı bilinen bir semtte bu yöndeki talebin daha fazla olması gerekmez miydi? Bir soru işareti olarak burada dursun bu da.

Masada meslekten bu kadar kişi varken, sinemadan konuşmamak mümkün mü? Nisan Dağ, bağımsız filmlerin gösterilmesi için Kadıköy’de daha fazla mekân olması gerektiğini düşünüyor. Damla Sönmez’e göre belediyenin bu işe daha çok kafa yorması lazım. Özcan Alper, belediye yöneticileriyle yaptığı görüşmelerde bu konuyu gündeme getirdiğini anlatıyor. “Sinematekler açılmalı. Sadece Kadıköy değil her belediye bu konuda çalışmalı. Bu bir lütuf değil; belediyenin görevi zaten. Bu konuda Batman, Viranşehir ve Bursa Nilüfer belediyeleri çok iyi çalışıyor, örnek alınmalı.” Bir de önerisi var Alper’in: “Kadıköy’de ciddi bir yaşlı nüfus var; özellikle kış koşullarında, onların evlerine kapanmasına göz yummamalı; belediye, servisle onları sinemaya, film gösterilerine getirebilir.”

Her yerde olduğu gibi burada da sorunlar var. Çözülebilirse ancak, Kadıköy’ün gerçekten farklı olduğunu konuşabiliriz. Koço’daki masamızın verdiği hüküm budur.

Fırın ve yorgancı gitti, kafe ve bar geldi


MEVCUT İŞYERLERİNİN YÜZDE 70'İ SON 10 YIL İÇİNDE İŞLETİLMEYE BAŞLANDI
Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama’dan Elif Kırpık, Kadıköy Tarihi Çarşı’sı hakkında yürüttüğü ve kapsamlı anketler içeren tez çalışmasında edindiği bilgileri aktarıyor.


- Kadıköy’ün tarihi çarşısı yalnızca Kadıköylülerin değil aynı zamanda tüm İstanbul'un ve hatta İstanbul dışında yaşayan insanların da sık sık ziyaret ettiği bir alan. Özellikle Beşiktaş, Şişli, Fatih, Üsküdar, Ataşehir, Maltepe'den geldiklerini belirten ziyaretçiler genellikle 18-35 yaş aralığında; Çarşı’yı ağırlıklı olarak yeme-içme, buluşma ve alışveriş aktiviteleri için kullanıyorlar.

- 19’uncu yüzyıl sonlarında tüm İstanbul gibi Kadıköy çarşısı da kentte oluşan yangınlardan etkilendi ve yangınlar sonrasında tekrar planlanarak günümüzdeki kent dokusuna (ızgara sistem) kavuştu. 1900'lerin başında önemli dini tesislerin inşası ve ticaret aksının oluşmasıyla konut alanları ile çevrelenerek varlığını bugüne dek sürdürdü.

- 1920’lerden bugüne var olan Baylan, Beyaz Fırın gibi pastaneler, Hacıbekir ve Cafer Erol gibi şekerciler, Yanyalı Fehmi Lokantası, Brezilya Kahvecisi, Benusen, Fasıl gibi meyhaneler ile yıllardır süregelen tat ve kültürü devam ettiren Tarihi Çarşı son 15 yıldır büyük bir değişim içinde. Özellikle konut alanlarının da ticari alana dönüştüğü çarşıda, gıda satışının yanında, yeme-içme mekânları ve eğlence mekânları son yıllarda canlılık kazandı.

- Tarihi Çarşı günümüzde de antikacılar, sahaflar, ikinci el kıyafet ve hediyelik eşya satan dükkânlar ile çeşitliliğini ve özgünlüğünü devam ettiriyor. Fakat Tarihi Çarşı ve çevresinde yoğunlaşan eğlence mekânları sebebiyle genç nüfusun çarşıyı ağırlıklı olarak kullanmaya başlaması, alanın Moda ve Bahariye’ye geçiş alanı olarak kullanılması, artan yüksek kira bedelleri yüzünden küçük esnafın yer değiştirmesi, alanda popüler markaların yer edinmiş olması, tüm kentte artan kentsel dönüşüm çalışmaları sebebiyle kent merkezinde oluşan baskı tarihi çarşının gelenekselliğini giderek kaybetmesine neden oluyor.

- Alan çalışması sırasında konuşulan Tarihi Çarşı’nın esnafları, artan kira bedelleri sebebiyle bir çok geleneksel dükkanın alanı terk ettiğini ve tehdit altında olduklarını belirtti. Yapılan anketler, işyerlerinin neredeyse yüzde 70’inin, son on yıl içinde işletilmeye başlandığı bilgisini veriyor.

- Tüm İstanbul'da olduğu gibi Kadıköy Tarihi Çarşısı da kentsel dönüşüm baskısı altında. Kadıköylüler’deki dönüşüm algısı genellikle ‘rant’ kelimesi ile ifade ediliyor.


SAKİNLERİ KADIKÖY'ÜN BUGÜNÜNÜ YARININI ANLATIYOR

Haberin Devamı

Mario Levi (Yazar)
- 15 günde bir Gazete Kadıköy’de yazıyorum. Yazılarımda bazı Kadıköy karakterlerini anlatıyorum. Gelecek yıl bu karakterlerden 25-30’unu bir araya getiren bir öykü kitabı çıkaracağım. Bir akşam vakti, yolu Kadıköy Çarşı’dan geçen, birbirini hiç tanımayan insanları yazıyorum. Biri mezecide, öteki kahve içiyor, diğeri köpeğini gezdiriyor... Sadece onların hikâyeleriyle de kalmayacağım. Siyah-beyaz Kadıköy fotoğrafları çekiyorum. Kitaba onları da koyacağım. “2017-2018 yıllarında Kadıköy bir yazarın gözünden böyle görünüyordu” desinler istiyorum.

- Kadıköy’ün yaşadığı değişimi olumlu görüyorum. Kim ne derse desin! Buradaki o genç nüfus, restoranlar, ufak kafeler, barlar, kızlı erkekli eğlenceler benim çok hoşuma gidiyor. Evet, çok kalabalık, çok gürültülü, eyvallah... Ama olsun. Bence renksizlikten daha iyidir. Ben Kadıköy’ün bir vaha olduğunu düşünüyorum. Birçok değerin kaybedildiği, insanların hoyratlaştığı, küstahlaştığı bir İstanbul’da rahat yaşanabilecek bir yer olduğu için de kısa zamanda bir cazibe merkezi haline geldi.

- O kadar yer gezdim ama Kadıköy Çarşı dünyanın en güzel yerlerinden biri benim için. Oradaki renkliliği, farklı insanları, temaşayı çok seviyorum. Bir de Kadıköy, ‘sarı-lacivert’tir! Bu semti sevmemde bunun da etkisi yadsınamaz...

Fırın ve yorgancı gitti, kafe ve bar geldi


Aylin Güngör-James Hakan Dedeoğlu (Bant Mag.’ın kurucuları)

Kadıköy’ün bu kadar çekici hale gelmesinden şikayetçi olan semt sakinleri de var. Siz bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Popülerleşen semtlerdeki sakinlerin dünyanın her yerinde yaşadığı doğal sorunlardan biri bu elbette. Buradan taşınmaya karar verenler gider, başka semte hayat verirler, sonra orası da dolar ve süreç böylece uzar gider. Kendi adımıza biz havlu atmış değiliz.

Nasıl görüyorsunuz Kadıköy’ün geleceğini?
- Kadıköy’ün geleceği biraz da kentsel dönüşümün Kadıköy’e ne kadar bulaşacağına paralel ilerleyecek gibi. Neyse ki kat izni, bitişik nizam ve bilinçli sakinler sayesinde ağır ve çirkin bir kentsel dönüşüm yaşamıyor Kadıköy merkezi. Anlamsızca pahalanan kiraların önü kesilir ve mahalle dokusu korunursa gül gibi bir geleceği olur Kadıköy’ün.


İskender Giray (Heykeltıraş)
- Yaklaşık yedi yıldır Kadıköy’deyim. Ben geldiğimde burası gerçek bir mahalle gibiydi. Ailem, Fenerbahçe’de yaşıyordu. Ailemin evinden dönerken bir sabah otobüs durağında insanların birbirine selam verdiğini fark ettim. Günümüzde İstanbul kültüründe pek rastlanmayan bir özellik. Bu samimi taraf beni etkiledi ve buraya taşındım. Çok da huzurlu bir dönem geçirdim.

- Son yıllarda özgür yaşamaya çalışan insanların yaşam alanlarının daraltıldığını düşünenlerdenim. Darala darala Kadıköy’e kadar geldi. Burası yaşam tarzını değiştirmek istemeyen insanların buluştuğu bir yer oldu. İstanbul’un her yerinden rahat, yargılanmadan hareket etmek isteyen gençler buraya geliyor. Dolayısıyla gençlere hitap edecek mekânlar açılmaya başladı. Kiralar arttı. Öyle olunca esnaf tutunamamaya başladı. Kapanan her dükkanın yerine bir kafe ya da bar açılıyor artık. Tabii bu durum beraberinde gecenin bir yarısı sokakta nara atanları, kapımızın önüne işeyenleri, bar kavgalarını da beraberinde getirdi. Köpeğimi gezdirmek benim için bir güne başlama ritüelidir. Ama artık özellikle hafta sonları dışarı çıkmak istemiyorum. Sadece kalabalık değil, çöp de çok rahatsız edici. İnsanların kendilerini iyi hissettikleri yeri bu şekilde pislik içinde bırakıp gitmeleri çok saçma. Bir yandan da çok hızlı bir şekilde kentsel dönüşüm devam ediyor. Her köşe başında bir inşaat... Tozdan, gürültüden durmak imkânsız. Her gün kamyonlarla, tırlarla mücadele ediyoruz. Can da alıyorlar. Geçenlerde liseli kızı çantasından yakalayarak öldürdü damperli kamyonun biri. Ben o kaotik yapıdan kaçmaya çalışırken kaos buraya geldi. Sonuçta değişim engellenemez ki ben de değişime karşı duran bir insan değilim. Mutlaka bu değişim tamamlanacak ve yeni kimlik yerine oturacaktır. Ama biz o zamana kadar burada dayanabilir miyiz veya yeni kimliği sevebilir miyiz emin değilim. Şu aşamada bir iki yıl içinde buradan taşınmayı düşünüyoruz. Burayı ve komşularımızı çok sevmemize rağmen Moda’nın yeni kimliği bizi zorluyor…


Nergis Öztürk (Oyuncu, Taşra Kabare’nin kurucularından):
Sanırım pek çok kişi buranın bu kadar kalabalıklaşmasının kültürünü bozacağından korkuyor ama Kadıköy’ün kimyasının buna izin vereceğini hiç sanmıyorum.



Kadıköy’ün sosyal medyacıları ne diyor?
Ulaş Yılmaz (Kadıköy Belediyesi Sosyal Medya ekibi koordinatörü): Kadıköylülere karşı boş değiliz!

- Resmi kurumların soğuk ve tek yönlü üsluplarını kırarsak kentte yaşayanlarla daha verimli bir iletişim kurabiliriz diye düşündük ve bunu büyük oranda başardığımızı düşünüyoruz. İlçenin özgürlükçü, genç ve dinamik yapısı her çalışmaya sirayet ediyor. Yaptığımız işi ve yaşadığımız ilçeyi seviyoruz, bunun da yansıması söz konusu. Elbette, bu etkileşim karşılıklı. Sonuç olarak biz de Kadıköylülere karşı boş değiliz!

Pınar Bilgin (Instagram’daki ‘yeldeğirmenimahallesi’ hesabının kurucusu): Yeldeğirmeni sakini değişimi izler, rutinini değiştirmez

- Yeldeğirmeni sakini, mahallenin değişimini uzaktan izler ama günlük rutinini değiştirmez. Bakkala sepet sallayanlar, koskoca apartmanı oyuncaklarla süsleyip kendi sanatını yaratanlar, elleriyle martı besleyenler, kıraathane önünde gündemi tartışırken karşısına açılan üçüncü dalga kahve dükkanına aldırış etmeyenler ve mahalledeki onlarca atölyenin sahibi sanatçılar, hep beraber bu mahallenin kültürünü oluşturuyor.

Ece Çelebioğlu (Instagram’daki ‘mahallemoda’ hesabının kurucusu): Sokaklarında ister pijamayla ister abiyeyle gezin

- Moda, sokaklarında hem pijamayla, hem abiye giysilerle gezilebilecek nadir yerlerden. Bence tarz olarak da biraz bunun gibi. Aslında merkezi olduğu kadar sayfiye havası da taşıması semt sakinlerinin ruhunu etkiliyor galiba. Her şey olabilir. Her şekle girebilir. Ama sırıtmaz. Rahatlık birinci plandadır ama aynı zamanda her şeyin ve herkesin ‘efendi’ bir duruşu vardır. Son dönemde Kadıköylülerin isyan ettiği şeylere bakın, hepsi de o efendiliğin yok oluşundan kaynaklanıyor.



Gaye Su Akyol (Müzisyen): “Burada doğdum, büyüdüm, yaşıyorum. Yuva, okul, ilk aşk, ilk serserilik, plakçılar, pasajlar, kayboluşlar hepsi buraya gömülü. Yani Kadıköy benim için ‘kök’ demek. Müziğimde bu köklerin yeri büyük. Hologram’da da (‘Hologram İmparatorluğu’-son albümü) adı geçer. Yurtdışı konseri, iş güç yoksa, yüksek ihtimalle Kadıköy’de ya evde ya da stüdyoda çalışıyorumdur, kitap okuyorumdur. Evde değilsem bir şeyler içmeye, denizi seyretmeye, sahafta kitap bakmaya, plakçıda plak kovalamaya çıkmışımdır. Veya eş dostla muhabbette, film izleme, müzik dinleme seansındayızdır.

Cemal Toktaş (Taşra Kabare’nin kurucularından, oyuncu): Kadıköy’ün atmosferi doğduğum, büyüdüğüm mahalleyi hatırlatıyor bana. Kadıköy’de sokak ruhu var, birlik beraberlik duygusu var. Herkes özgürce yaşayabiliyor, birlikte hareket edilmesi gerektiğinde de birlik olabiliyor.

Haberin Devamı












Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!