Türkiye’nin Audrey Hepburn’ü

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’nin Audrey Hepburn’ü
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 31, 2007 00:00

Özgü Namal, adı asalet ve zarafetle özdeşleşmiş olan Audrey Hepburn’e benzerliğiyle dikkat çekiyor.

Türkiye’nin Audrey Hepburn’ü

Özgü Namal fotoğrafları için tıklayın

Audrey Hepburn’ün biyografisini yazan Barry Paris, onun için "Göz kamaştırıcı olmak kitleleri hipnotize etme yollarından biriyse, döneminin filmleriyle herkesi hipnotize etmeyi başaran yıldız Hepburn oldu" der. Giyim tarzı, filmlerinde canlandırdığı karakterler ve kişiliği, onun Hollywood’un birçok yıldızından fersah fersah uzakta yer almasını sağlar. Dünyada Fransız oyuncu Audrey Tautou, Hepburn’la kıyaslanırken, Tautou’nun oturduğu terazinin karşısındaki kolda Türkiye’den Özgü Namal bulunur. "Tautou’nun tek şansı Fransız olması. Fransa’da yaşıyor olsaydım ’Da Vinci Şifresi’ filminde Tom Hanks’le ben oynardım. Yurtdışındaki yönetmenler Türkiye’yle ilgilenmiyor.

Örneğin, Tautou ’Dirty Pretty Things’ adlı İngiliz yapımı filmde bir Türk kızını canlandırdı. Filmin yönetmeni Türkiye’ye gelip kast yapmak yerine yurtdışında var olan bir oyuncuyu kullanmayı tercih etti" diyor Namal.

Hayaller gerçeğe dönüşüyor

Özgü, Tom Hanks’le aynı filmde oynama şansına sahip olmasa da sinema ve tiyatronun ışıltı düşkünü oyuncularından ziyade hakiki oyuncularla oynamayı başardı. Oyunculuk anlamında hep çok şanslı olduğunu söylüyor gururla: "Yıldız Kenter’den oyunculuk dersleri alarak başladığım serüven Zuhal Olcay’la devam etti. Zuhal Olcay’ın kızını canlandırdığım ’Yeditepe İstanbul’ adlı dizi çevrilirken ondan başta set disiplini olmak üzere çok şey öğrendim. Daha sonra Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin’le birlikte çalışmak da komedi oyunculuğu alanında gelişmemi sağladı. ’Polis’ filminde Haluk Bilginer’le başrolü paylaşmak benim için inanılmaz bir tecrübeydi."

14 yaşından bu yana tiyatroyu ve oyunculuğu hayatının odak noktası haline getiren Özgü Namal’a oyunculuk aşkının sebebini sorduğumuzda "Ah bir bilsem" diyor gülerek ve devam ediyor: "Neyini sevdiğimi bilmiyorum ama ondan vazgeçemiyorum. Oyunculuk bağımlılık yapıyor. Bunu şöhrete ve egoya duyulan bağımlılıkla karıştırmamak lazım."

Namal’ın başarısının sırrı çok çalışmasında ve doğru hayaller kurmasında yatıyor. Adeta dikkatleri üzerine çekmeyi seven ve taklitler yaparak insanları güldüren bir çocuk olan genç oyuncu, çocukluk hayallerinin gerçekleşebileceğinin mümkün olduğunu göstermek için iyi bir örnek olduğunu düşünüyor.

"Tüm başıma gelecekleri öncelikle hayal ettim. Bu yüzden de şu an içinde bulunduğum durum beni şaşırtmıyor. Başarılarım beni sadece mutlu ediyor ama hiç şaşırtmıyor" diyecek kadar güveniyor kendine.

İnsanlar dış görünüşüne aldanıp onun şımarık kız çocuğu gibi olduğunu zannediyor. O ise küçük yaşlardan itibaren ayakları yere sıkı basan bir birey olarak yetiştirildiğini anlatıyor:

"Evin şımarık kızı gibi büyütülmedim. Çalışan bir anne ve babanın çocuğu olduğum için sorumluluklarım çok fazlaydı. Sobayı yakmaktan tutun da sofrayı hazırlamaya kadar her türlü konuda aileme yardımcı olmaya çalıştım. Gerektiği zaman evin küçük hanımı oldum."

Peki her oyuncunun hayallerini süsleyen Hollywood’un onun hayal dünyasındaki yeri nerede acaba? Klasik anlamda Hollywood hayalleri kurmadığını söylüyor. "Hollywood’u çok fazla büyütmüyorum gözümde. Orada çevrilen bir filmde oynamak gibi hayallerim yok" diyor.

Özgü’nün dünyası

Hedefinin Türk sinemasında yaptıklarıyla yurtdışında yer almak olduÄŸunu söyleyen genç oyuncunun, bu yılki Ä°stanbul Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü almasının ardından New York Post gazetesine röportaj vermesi bu hedefe bir adım yaklaÅŸtığının kanıtı. O bu konuda "Festivalde ödül almak ve Amerika’da ’Türk Lokumu’ baÅŸlıklı bir röportajımın yer alması gurur vericiydi" diyor.Â

İş odaklı bir hayatı olan Namal, kabuğuna çekilip sakin günler geçirmeyi seviyor. Yoğun temposundan dolayı uzun süredir seyahat edemediğinden bahsediyor. "Mekan değiştirmek bana çok iyi geliyor. Her yıl New York ve Londra’ya gitmeye çalışıyorum. Gezmek için güzel şehirler... Ama İstanbul dışında başka bir yerde yaşayabileceğimi sanmıyorum" deyip ekliyor: "Arada sırada çılgınlık yapmayı seviyorum. Bazen nevrim döner, kimseye haber vermeden Kaş’a giderim."

Partilere gitmektense evde fasulye piÅŸiririm

Özgü Namal’a "Breakfast at Tiffany’s" filmindeki Holly karakteri gibi partilerden hoşlanıp hoşlanmadığını sorduğumuzda yanıtı şu oluyor: "Zamanında çok gezdiğim için artık partilere gitmekten hoşlanmıyorum. 20 yaşında göstermenin en büyük sıkıntısı bu işte. Herkes benden 20 yaşındaymışım gibi davranmamı bekliyor. Ben eve gidip taze fasulye pişirip film izlemek isterken, insanlar benim partilere katılmamı istiyor."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!