Teşekkürün böylesi!..

Güncelleme Tarihi:

Teşekkürün böylesi..
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2004 00:00

BUGÜNKÜ konumuz, çok ilginç bir teşekkür yöntemiyle ilgili...Uluslararası denetim yapan bir kuruluşun ortağı, aynı zamanda da yeminli mali müşavir olan Derya Özalp dostumuz, bir süre önce emekliye ayrıldı. Geçenlerde, başından geçen ilginç bir olayı anlattı.Vergi rekortmenleri listesinde, dereceye de giren dostumuz, işyerinde çalışırken, sekreteri vergi dairesinden aradıklarını söyleyerek bir telefon bağlar. Arayan, kayıtlı olduğu vergi dairesinin müdür yardımcısıdır.- İyi günler Derya Bey, vergi dairesine bizzat uğramanızı gerektiren bir durum var, yarın sabah 9.30'da gelmenizi rica edeceğim.- Peki Müdür Bey, 9.30’da yanınızda olurum.Telefonu kapattıktan sonra, "acaba ne olabilir?" diye düşünür. Ardından, sabah 9.30’daki önemli bir iş randevusunu iptal eder. Akşam eve gittiğinde; aklı halen vergi dairesinden gelen telefondadır. "Bizzat uğramamı istediklerine göre, herhalde çok önemli bir durum var, acaba ne?" diye düşünür. Evdekilere belli etmemeye çalışır ama kafası karışmış, canı da sıkılmıştır.İLGİNÇ BİR TEŞEKKÜRSabah 9.30’da vergi dairesine gidip, kendini tanıtır. Müdür Yardımcısı "Hoş geldiniz" dedikten sonra; ‘- Derya Bey, vergi rekortmenleri listesine girenlere, bir teşekkür belgesi veriyoruz. Buyrun belgenizi, sizi onun için çağırmıştım!..’ der.Derya Özalp, belgeyi alır ama o anda dilinin ucuna gelenleri yine de söylemez. Sessizce vergi dairesinden ayrılır. Dışarı çıktığında kendi kendine konuşur; ‘Acaba bir çiçekle işyerime gelseler ya da "bir çayınızı içmeye geleceğiz’ diyerek teşekkür etseler daha iyi olmaz mıydı? Teşekkürün böylesini de hiç görmedim!.." BÖYLESİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?Böylesini deyince, yıllar önce yazdığımız bir fıkrayı anımsadık.Kadının birinin, bahçeli dubleks bir evi, "Böylesi" isimli şirin bir köpeği varmış. Onu çok seviyor ve hiç yanından ayırmıyormuş. Bir gün banyoya da onunla girmişken, Böylesi açık kapıdan yavaşça dışarı çıkmış. Kadın da peşinden, o da ne sokak kapısı da açıkmış. Köpeğinin evden çıktığını gören kadın peşinden koşmuş ancak son anda çırılçıplak olduğunu fark ederek, duvardaki tabloyu alıp önüne tutmuş ve sırtı duvara dönük vaziyette bir yandan evin etrafını dönüyor, bir yandan da "Böylesii... Böylesii, neredesiin?.." diye sesleniyormuş. Böylesini ararken, tablonun ortasındaki resim de düşmüş ancak kadın hiç farkında değil... Tam evin köşesini dönmüş ki postacıya rastlamış. - Böylesini gördünüz mü Postacı Bey, Böylesini gördünüz mü?Postacı şaşkın vaziyette kadına bakmış ve elini başına götürerek saçlarını arkaya doğru eliyle tararken konuşmuş; - Hanımefendi, 25 yıllık postacıyım, işin doğrusu her türlüsünü gördüm ama hiç böylesini, böyle çerçevelisini görmedim!..Gazetecileri kim kandırıyor?DÜN bazı gazetelerin birinci, bazılarının da ekonomi sayfalarında ‘Kurumlar Vergisi 2005 yılında yüzde 30’a inecek’ diye haber vardı. Haberde bu konuda IMF heyeti ile anlaşmaya varıldığı da ayrıca belirtiliyordu.Daha önce de çıkan bu haberi okuyunca, ‘Maliye Bakanlığı’nda gazetecileri kandıran biri var, acaba kim?’ diye düşündüm.Nedenine gelince, Kurumlar Vergisi oranının 2005 yılında yüzde 33’ten 30’a indirilmesine gerek yok ki... Kurumlar Vergisi oranı 2005’te zaten yüzde 30. Açın bakın Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 25. maddesini, ne yazıyor? Aynen şöyle; Kurumlar Vergisi, bu kanuna göre tespit olunan kurum kazancından yüzde 30 oranında alınır. Daha ayrıntılı araştırma yapmak isteyenler bir de Geçici Madde 32’yi okusunlar.Yukarıdaki örnek, gazetecilerin kandırıldığı olaylardan sadece biri... Tamam gazeteciler vergi uzmanı değil. Yüzlerce, binlerce yasa maddesini bilemezler ama yıllar önce çıkan yasa maddesini, sanki yıl sonuna doğru çıkacakmış gibi gazetecilere anlatıp, onları kandıran kim acaba?İşin ilginç yönü, gazetecileri kandıranlar daha sonra o haberi birbirlerine gösterip, espri konusu yapıyor ve kahkahalarla gülüyorlar...Revü kızlarıyla ilgili işADAMIN biri iş bulmak için İstanbul’da ilgili kuruma müracaat etmiş. ‘Evet bir iş var’ demiş ilgili memur, ‘Revü kulübü birini arıyor... Tüm yapılacak iş kızların soyunmasına, giyinmesine yardım etmek, sahnede güzel görünmelerini sağlamak için çıplak vücutlarını bebek yağı ile yağlamak, göğüslerinin ucuna parlak küçük yıldızlar yapıştırmak falan...’ - Uhmm, çok iyi, yani harika. Hemen başvurmak istiyorum’ demiş adam.- Tamam... O zaman sabah yedide Adapazarı’nda olabilir misiniz?- Neden? İş Adapazarı’nda mı?- Hayır, İstanbul’da ama başvuru kuyruğunun sonu orada!..(Teşekkürler Engin Erem)Kadın ve erkeğin tanımıOkurlarımızdan Dursun Sırıklıgil, geçen haftaki yazımızın devamı olacak bazı benzetmeler göndermiş.KADINLARKadını tanımlamanın en güzel yolu, onu toplara benzetmektir.20 yaşında futbol topudur. 22 kişi peşinden koşar.30 yaşında basketbol topudur. 10 kişi peşinden koşar.40 yaşında golf topudur. Bir kişi peşinden koşar.50 yaşında pingpong topudur. 2 kişi birbirine atar60 yaşında voleybol topudur. Kimse tutmak istemez.70 yaşında yakar toptur, herkes kaçar.ERKEKLERErkeği tanımlamanın en güzel yolu onu meyvelere benzetmektir.20 yaşında hindistancevizi gibidir. Çok şey vaat eder; az şey verir. 30 yaşında mantar gibidir. Tehlikeli ama lezzetli.40 yaşında karpuz gibidir. Büyük, yuvarlak ve sulu.50 yaşında mandalina gibidir. Mevsimi yılda bir gelir.60 yaşında kuru üzüm gibidir. Kuru, buruşuk ve ucuz!..70 yaşında kelek gibidir. Turşusu kurulur.Günün SözüTalihli erkek karısının harcadığından daha fazlasını kazanabilendir. Talihli kadın da böyle bir erkek bulabilendir.Dean Martin
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!