Teleşnikof'un şarjörü boşaldı

Güncelleme Tarihi:

Teleşnikofun şarjörü boşaldı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2003 00:00

UZAN olayından en büyük dersi ‘‘Bir televizyon kurayım, bir gazete çıkarayım, bununla herkesi sindirip, işimi daha kolay yaptırırım’’ diyenler çıkarmalıdır.Yok, artık bu silahın şarjörü boşaldı.Uzan olayı gösterdi ki, bu silahı en gaddar biçimde kullananlar bile sonuç alamadı.Pardon, 10 yıl boyunca sonuç aldılar.Bir süre için insanları, bürokratları, siyasileri, hákimleri, savcıları sindirdiler.Ama kendilerinden daha cesur bir siyasetçi çıkıp, hukuku uygulatınca, ellerindeki tele-Kalaşnikof bir anda oyuncak su tabancasına döndü.Artık birinci sayfaların tamamını bile ayırsalar, kimse tınmıyor.Bürokratlar korkularını attılar.İnanın bu, bütün Türk medyası kadar demokrasisi için de çok önemli bir gelişmedir.GETİRİSİ SIFIRBundan böyle her kim ki elindeki medyayı kanunsuz işlerini yaptırmak için Kalaşnikof olarak kullanmaya kalkacak; bilmelidir ki o silah elinde patlayacaktır.O nedenle diyorum ki, bu amaçla medyaya para yatırmaya kalkacak kimse varsa iki, üç defa düşünsün.Çünkü tedhişçi medyaya yatırımın getirisi artık sıfır.Bu sektörde doğru dürüst iş yapacaksa, para kazanmayı, iyi yayıncılık yapmayı arzu ediyorsa, buyursun gelsin.Türkiye'de medya tedhişçiliği dönemi kapanıyor.Umarım Uzanlar da bunu kabul edip, yayıncılık standartlarını bu yeni gerçeğe göre ayarlarlar.Ama bu gerçeği sadece medya sahiplerinin kabullenmesi yetmiyor.Artık bu ülkenin bütün vatandaşlarının medya terörüne, medya tedhişçiliğine karşı direnmesi gerekir.Şantajla veya ‘‘Aman hakkımda kötü bir haber yapmasınlar’’ endişesiyle reklam veren işadamı da, ‘‘Aman bana bulaşmasınlar’’ mantığı ile vergisini almayan, devletin borcunu tahsil etmeyen siyasetçisi, bürokratı da bu çarpık medya düzeninden sorumludur.BESLEME BASIN1980'ler, devlet tarafından yaratılan ‘‘besleme basını’’ bitirdi.2000'ler şantajın, korkuların yarattığı ‘‘besleme basını’’ bitiriyor.Tedhişçi medya patronları dönemi kapanıyor.Şimdi sıra tedhişçi köşe yazarları döneminin kapanmasına geldi.Tedhişçi patronlar hizaya geliyor, onlar da gelecek.Avrupa Birliği standartlarına sadece siyasilerin, sadece kanunların uyacağını sananlar yanıldıklarını görecekler.Medya da Avrupa standartlarına uyacak. Artık herkes bilecek ki, köşe yazarlarının da bir oyu var, sokaktaki vatandaşın da...KİMMİŞ BU TV’LERİN SAHİBİRTÜK Kanunu tartışılırken yatıp kalkıp bana küfredenler, şimdi ne demek istediğimi anlıyor musunuz?Uzanlar'ın televizyonları ile ilgili şu şahane komediyi herhalde benim gibi siz de izliyorsunuzdur.RTÜK üyeleri Uzanlar'ın televizyonlarına 30 gün boyunca kapatma kararı verirken, üç üye karşı oy kullanıyor.Gerekçeleri ne mi?‘‘Siz Cem Uzan'ın televizyonlarını kendi çıkarları için kullandığını iddia ediyorsunuz. Ama Cem Uzan bu televizyonların sahibi değil.’’Gerekçeye bakar mısınız?Onlar öyle diyor ama, Uzanlar'ın gazetesi Star dünkü sayısında hiç öyle düşünmüyor.Birinci sayfadan açık açık ilan ediyor:‘‘Tayyip Erdoğan, Cem Uzan'ı susturmak için, şirketlerini işgal ediyor, televizyonlarını kapatıyor.’’Demek ki kiminmiş bu televizyonlar? Bu sözler açık bir itiraf değil mi?İşte bu ikiyüzlülük yüzünden durmadan haykırdım. Bu yüzden şeffaf televizyon sahipliği sistemini savundum.Kanun değişti, ama Doğan Grubu'ndan başka kimse televizyonunu, radyosunu kendi üzerine geçirmedi. Maskeli yayıncılık hálá devam ediyor.Neden mi?Nedeni işte önünüzde. Bu maskelerin arkasına saklanıp, ona buna şantaj yapmak, onu bunu sindirmek için.Sonra da bazı RTÜK üyelerine ‘‘Ama bu onların televizyonu değil ki’’ gerekçesini verebilmek için.Uzan olayı televizyonda da ‘‘sırdaş patronluk’’ dönemini kapatıyor.Bundan böyle sırdaş patronluğu sürdürmekte ısrar edenler bilmeli ki, kamuoyu onlara ‘‘Maskeli kara patronlar’’ gözüyle bakacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!